Gerekçesiz kimlik kontrolüne karşı çıkan Dönmez: Polisler hastaneye gidene kadar tehdit ettiler
Polisin gerekçe göstermeden kimlik kontrolü yapmasına karşı çıkan Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez o geceyi anlattı.
Hatay'da ailesi ile birlikte bir restoranda otururken, polisin kimlik kontrolü yapmasının gerekçesini soran Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez gözaltına alınmıştı.
Polisin 'ben devletim' diyemeyeceğini belirten Dönmez, polis aracında kendisine yönelik tehdit aldığını söyledi.
'HASTANEYE GÖTÜRENE KADAR TEHDİT ETTİLER'
Sözcü'den Can Çapar'a gözaltı gecesini anlatan Baro Başkanı Dönmez, "Beni gözaltına alan polisler hastaneye gidene kadar tehdit ettiler. ‘Sana göstereceğiz’ şeklinde ifadeler kullandılar. Durumun kötüye gittiğini anlayınca eşimde olan telefonuma ulaştım. İskenderun Kaymakamı’na haber verdim. O da İlçe Emniyet Müdürü’ne haber verdi ve beni doktor raporu için gittiğimiz hastaneden İlçe Emniyet Müdür Vekili aldı. O andan sonra işin rengi değişti. Olumsuz bir durum yaşamadım" dedi.
'GÖZALTI KARARINI SAVCI VERMELİ'
İskenderun Kaymakamı ile iletişim kurmasa baro başkanı olduğunu açıklamayacağını belirten Dönmez, "Baro başkanı olduğum İskenderun Kaymakamı’nı aradıktan sonra anlaşıldı. Ben telefonla iletişim kurmasaydım, baro başkanı olduğumu açıklamayacaktım. Çünkü o durumun hukuksuz olduğunu düşünüyorum. Karakola götürmeleri, polis otosuna bindirmeleri hukuksuzdu. Koşulları oluşmamış bir gözaltıydı. Gözaltı kararını polis değil, hukuki bir işlem olduğu için bir savcı vermeli. Polis, savcı kararı olmadan bunu kendi başına gerçekleştiremez. Ben de buna karşı çıkmak adına baro başkanı olduğumu söylemedim" ifadelerinde bulundu.
Suçüstü olmadığı sürece polisin ne şekilde kimlik sorabileceğini, "Polisin kimlik soracağı vatandaşa ilk önce bu sorgunun ya da üst aramanın neye dayandığını, tarihini, numarasını, emri verenin kim olduğunu net olarak ortaya koyması gerekir. Vatandaş sormadan polis bunu beyan etmeli. Doğrusu budur. Sadece suçüstü durumlar haricinde bu böyledir. Bugün "Keşke kimliğimi gösterseydim" demedim. Zaten diyecek olsaydım o akşam kimliğimi gösterirdim" dedi.
'OLAYIN BU KADAR GENİŞLEMESİNİ ARZU ETMEDİM'
Kendisine bir çok mesajın geldiğini belirten Dönmez, "Ben bu olayın bu kadar genişlemesini arzu etmedim. Türkiye’de kanun tanımaz polis memurları her zaman olmuştur ve sırf başlarına bir şey gelmesin diye susan ve karşı koymayan bir sürü insan var. Onlarca kişi bu olaydan sonra da bana ulaştı, teşekkür etti."
"Bana "İyi ki bunu yaptınız, biz hep başımıza bir şey gelmesin diye sustuk" yazıp destek verdiler ama sayısız küfürlü mesaj da geldi. "Lan sen kimsin?" ifadesinden başlayarak ağza alınmayacak içerikli mesajlar da aldım. Bütün küfür içerikli mesajlara "Merhaba, iyi akşamlar, çok ayıp, küfür etmeye neden ihtiyaç duydunuz, ben bir ayrıcalık istemedim, bir kusurum varsa da bedelini ödemeye hazırım, ya peki ben haklıysam ne yapacaksınız?" diye yanıt verdim. Bu ifadelerden sonra hepsi afalladı ve benimle diyaloga geçtiler. Sonra da pişman olup özür dilediler. "Sen kimsin lan" diye başlayan mesajlar, kendi mağduriyetlerini anlatarak, özür dileyerek bitti" şeklinde konuştu.
‘POLİS SORARSA DEVLETTİR ANLAYIŞI VAR'
Polisin kimlik sormasının sınırları olduğunun altını çizen Dönmez, "Polise bir avukat olarak değil vatandaş olarak tepki gösterdim. Çekilen görüntüler polisin yanlı tutanak tutma girişimini engelledi. Bana küfür edenler doğru bilinen bir yanlışın "Türkiye’de polis sorarsa devlettir" anlayışının aşılanmasından kaynaklanıyor. Evet, işini doğru yapan kamu görevlileri var ama usulüne göre yapmayanlar daha fazla" dedi.
'GÖRÜNTÜLERE RAĞMEN POLİSLER KENDİLERİNİ TEHDİT ETTİĞİMİ SÖYLEDİ'
Olay gecesine ilişkin görüntülere rağmen polislerin kendilerini tehdit ettiği yönünde tutanak tuttuğunu kaydeden Dönmez, "İçişleri Bakanı hiç kimseye ayrıcalık tanınmayacağını açıkladı ama ben ayrıcalık istemiyorum ki… Emniyet Genel Müdürlüğü de bunu böyle yansıttı. Ben Avukatlık Kanunu’nda bana verilen yetkiyi reddederek bunu yaptım. Ben o ayrıcalık zırhından faydalanmak istemedim ki. Ben sade bir vatandaş nasıl olması gerekiyorsa, onun işletilmesini istedim sadece. İnsanlar bunu görünce ve anlayınca da mahcup oldular."
"Görüntüler olmasına rağmen tam aksi düşünceler var. O görüntüler benim hayatımı kurtardı, polislerin yanlı tutanak tutma girişimini yok etti. Bütün görüntülere rağmen o polisler kendilerini tehdit ettiğimi söyleyip o yönde tutanak tuttular. O görüntüler olmasaydı her şey çok daha kötü olacaktı. Video kaydı bitince polislerin kaba davranışı başladı. Hastanede beni ‘kimliği belirsiz şahıs’ olarak kayıt ettirmeye çalıştılar" ifadesinde bulundu.
POLİS ‘BEN DEVLETİM’ DİYEMEZ'
"Hukuk devleti, bana o süreci yaşatan insanların olmadığı devlettir. Tüm işlem ve idarenin hukuk tarafından uygulandığı ve denetlendiği bir anlayışı temsil eder. Hukuk devletinde bunu ihlal edenler de hukukça cezalandırılır. Devletin her adımında hukuki öz saklıdır. Polis devletinde ise hukuk yoktur. Kanun bile şeklen varsa da o uygulanmaz. Polis, devlet haline gelip ‘Ben devletim' derse orada hukuk varsa da uygulanmaz. Polis kendini devlet yerine koyamaz, ‘Ben devletim' diyemez."
TBB’NİN AÇIKLAMASI TOPLUMU YANILTTI
"Türkiye Barolar Birliği’nin yaklaşımını asla kabul etmiyorum. Evet, baro başkanının tanınması gerekir ama ben işin bu tarafında değilim. TBB'nin açıklaması, toplumu yanıltan eksik bir açıklamadır. Ben bu olayda kendimi vatandaş olarak adlandırıyorum ancak TBB ise benim ayrıcalığa tabii tutulması gereken biri olduğumu ifade ediyor. Birliğin açıklaması, içerisinde olduğum durumla tezatlık oluşturuyor. İnsanları yanıltan ve haksız bir şekilde beni eleştirmelerine neden olan sebeplerden biri de Barolar Birliği Başkanı'nın bu eksik yaklaşımı oldu."