Gezi davası tanığı Murat Papuç'tan avukat Evren İşler'e yakın takip
Mahkeme kararıyla avukatlarda kaçırılarak kapalı oturumda ifadesi alınan Murat Papuç, Gezi davası sanıklarından Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın avukatı Evren İşler’i yakın takibe aldı.

Rıfat DOĞAN
ARTI GERÇEK- Gezi davasında can güvenliği olmadığı gerekeçesiyle avukatlardan kaçırılarak ifadesi alınan
Murat Papuç’un, sanık avukatlarından Evren İşler’e sosyal medya iletişim ağı "linkedin" üzerinden bağlantı isteği yollaması dikkat çekti.
İstanbul Barosu ve İzmir Barosu Başkanları Gezi davasında gelinen süreci ve avukata dönük bu takibi Artı
Gerçek’e değerlendirdi.
Bir dönem Türkiye Komünist Partisi üyesi olan emekli asker Murat Papuç, Gezi direnişine ilişkin yürütülen soruşturmada verdiği ifadeyle sendikacı, siyasetçi ve meslek örgütü temsilcisini hedef göstermiş, soruşturmanın davaya dönüşmesinde verdiği ifadeyle önemli bir rol oynamıştı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 16 sanıklı Gezi davasının dördüncü duruşmaya tanık olarak çağrılan Murat Papuç, can güvenliğini gerekçe göstererek avukat ve sanıkların olmadığı kapalı bir duruşmada ifadesinin alınmasını istemişti. Mahkeme de verdiği ara kararda Papuç’un talebini herhangi bir somut gerekçe ve delil göstermeden kabul etmiş ve ifadesini avukatların soru soramadığı kapalı oturumda almıştı.
Papuç söz konusu ifadesinde Gezi Parkı eylemlerini Seferberlik Tetkik Kurulu’nun bir organizasyonu gibi
göstermiş ve halen tutuklu bulunan Osman Kavala’yı FETÖ ile ilişkilendirmeye çalışmıştı.
PAPUÇ’TAN AVUKAT İŞLER’E LİNKEDİN ÜZERİNDEN YAKIN TAKİP
Hiçbir delil ve gerekçe gösterilmeden mahkeme kararıyla avukatlardan kaçırılan, verdiği ifadelerle hedef
göstermeye devam eden Papuç, davanın sanıklarından Taksim Dayanışması sözcülerinden Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın avukatı Evren İşler’e sosyal medya iletişim ağı olan "linkedin" üzerinden bağlantı gönderdi.
Davanın tanığı olan bir ismin sanıkların avukatına sosyal medya üzerinden bağlantı isteği göndermesi dikkat çekti. Papuç’un bu hareketi, soruşturmanın başından bu yana insanları hedef gösteren ifadeleri nedeniyle bir tehdit olarak görülüyor.
‘GEZİ DAVASI BAŞINDAN BU YANA DOĞAL BİR BİÇİMDE SEYRETMİYOR’
Konuya ilişkin Artı Gerçek’e konuşan İstanbul Barosu Mehmet Durakoğlu gelinen noktayı "Bu dava sonuç
itibariyle başından beri oluşturulan heyeti, heyetin oluşturulma biçimi itibariyle doğal biçimde seyretmiyor" sözleriyle anlattı.
Durakoğlu sözlerinin devamında şunları söyledi:
"Özellikle Osman Kavala hakkında verilen AİHM kararına rağmen olayın böyle seyrediyor olması da bizim
açımızdan ayrı bir huuk garabeti teşkil ediyor. Ayrıca Gezi sırasında katil konumunda bulunan katilin (Ali
İsmail Korkmaz’I öldüren polis Mevlüt Saldoğan) ve bu durumu da tescillenmiş olan birinin müdahil olarak kabul edilmesine ilişin karar da hukuk ucubesini oluşturuyor. Dolaysıyla adil yargılama hakkının alt üst edildiği bir davadan bahsediyoruz. Bu davada olup bitenlerin hiçbiri bizi şaşırtmıyor.
Verilecek karar açısından böyle bir tablo söz konusu olacak. Sanırım AİHM kararını aşabilmek için önümüzdeki çelsede karar verilirse ona da şaşırmayacağız. Bütün bu gelişmeleri değerlendirdiğimiz zaman ben Gezi davasını orada yargılananlardan ibaret bir dava olmadığını Türkiye’de tıpkı Cumhuriyet davası, Sözcü gazetesi davası gibi nasıl orada basın özgürlüğünün ifade özgürlüğünün ihlali amaçlanıyorsa burada da açık bir biçimde gösteri ve yürüyüş hakkının ihlalinin amaçlandığı bir dava olarak görüyorum. Bu amaca bu sonuca ulaşabilmek için ne gerekiyorsa o yapılıyor davada."
‘GEZİ DAVASI TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELLERDEN BİRİ’
Artı Gerçek’e konuşan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel de "Gezi davasıyla başlayan süreç Türkiye’nin demokratikleşmesinin önüne çıkan en büyük engellerden biri" diyerek devamında "Çünkü söz söyleme
hakkı, talepleri dile getirme hakkı baskıyla, polis jopuyla, insanların ölümleriyle bastırılmaya çalışılıyor.
Gezi Parkı eylemlerinde ölen, yaralanan yurttaşlar oldu ama bunların gerçek sorumluları yargı önüne çıkarılmadan bu süreç kapatılmaya çalışıldı" ifadelerini kullandı.
‘AVUKATLARININ TAKİP EDİLMELERİ DAVANIN SAHİPSİZ BIRAKILMAYA ÇALIŞILMASININ BİR
GÖSTERGESİ’
Avukat İşler’in tanık Papuç tarafından takibe alınmasını da değerlendiren Yücel şunları söyledi:
"Şimdi devam eden davada da maalesef söylediğiniz şeyler tam karşımızda. Tanıkların avukatlardan kaçırılarak avukatların sorgulama hakları ellerinden alınarak sudan gerekçelerle dinlenmeye çalışılması, bu davanın avukatlarının takip edilmeleri davanın sahipsiz bırakılmaya çalışılmasının bir göstergesi. Ama bunu bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaracaklarını düşünmüyoruz. Bütün çabalar boşa çıkacak. Bir korku imparatorluğu yarattılar. Bunu kalıcı kılmaya çalışıyorlar. Bunu da avukatlardan üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Şunu söylemek doğru olacaktır, ülkede son kalan kalelerden biri de avukatlar yani savunma, son dönemde avukatlar üzerinde baskıyı bu kadar yoğunlaştırdılar çünkü avukatları sindirmeyi, avukatlar üzerinden de toplumu sindirmeyi amaçlıyorlar. İki büyük yenilgi yaşadılar ve bu yenilginin kalıcılaşmasını engellemeye çalışıyorlar. Avukatlara dönük baskının bununla ilgili olduğunu düşünüyorum."