'Göz göre göre cinayet izliyorsunuz'

Semih Özakça'nın tekerlekli sandalye ile getirildiği duruşmaya sadece 30 izleyici alındı. Nuriye Gülmen ise 'tıbben sakıncalı' olduğu gerekçesiyle duruşmaya getirilmedi.

'Göz göre göre cinayet izliyorsunuz'

HABER MERKEZİ - Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın ikinci davası bugün Sincan'da başladı. Duruşmaya iki gün önce hastaneye kaldırılan Nuriye Gülmen getirilmezken, Semih Özakça tekerlekli sandalye ile getirildi. Özakça, "Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz" dedi. Duruşma devam ederken Sincan Cezaevi önünde bekleyen çok sayıda yurttaşa ise polis müdahale etti. Müdahale sırasında Deniz Aydın isimli kadın, darp edilerek gözaltına alındı. Duruşmada Gülmen ve Özakça hakkında 'kuvvetli suç şüphesinin varlığı' gerekçesiyle tutukluluklarının devamına karar verildi. Dava, 20 Ekim'e ertelendi.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, "Örgüt üyeliği" suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşmasına izleyici olarak katılmak isteyenlerin sayısı 30 ile sınırlandırıldı.

Açlık grevinin 129'uncu gününde olan Esra Özakça da duruşmayı izlemek için Sincan Cezaevi'ne geldi. Sabah saatlerinden itibaren duruşmayı takip etmek isteyen çok sayıda yurttaş, Sincan Ceazevi'ne geldi. Polis ve jandarma tarafından adeta ablukaya alınan cezaevinin önünde çevik kuvvet polisleri ve TOMA bekletiliyor.

'Göz göre göre cinayet izliyorsunuz' - Resim : 1

3 ARAMA NOKTASI OLUŞTURULDU

İzleyiciler, cezaevi girişinde oluşturulan 3 arama noktasından sonra duruşma salonuna girebildi. Salona giren herkesten kimlik kaydı alındı. Gazeteciler, sarı basın kartları olmadığı gerekçesiyle engellenmeye çalışılırken, bazı gazeteciler salona alınmadı. Duruşmayı izlemek isteyenlerden sadece 30'unun salona girişine izin verildi. Öte yandan sabah saatlerinde davayı izlemek için Kurtuluş Parkı'ndan araba kaldırmak isteyenlerin araçları polis tarafından çekildi.

Duruşmayı izlemek için CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Haydar Hakverdi, HDP milletvekilleri Aycan İrmez, Saadet Becerikli, Mithat Sancar, Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, THİV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, KESK Eşbaşkanı Aysun Gezen ve Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan da hazır bulundu. Duruşmayı izleyen yabancı heyetlerler Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ajansı, Kanada Büyükelçiliği Siyasi Hakları Bölümü, Yunanistan Kamu İşçileri Konfederasyonu ve Yunanistan Lise Öğretmenleri Sendikası'ndan bir temsilci de salonda yer aldı.

'BİR ÖĞRETMENİ NE HALE GETİRMİŞ DEVLET'

Mahkeme Başkanı tutuklu sanık Nuriye Gülmen'in hazır edilmesi için yazılan yazıya verilen cevapta Ankara Numune Hastanesi'nin sanığın davaya getirilmesinin "tıbben sakıncalı" olduğu yazısı nedeniyle hazır edilemediğini bildirdi. Jandarma sanık Acun Karadağ'ın Semih Özakça'yı görmesine izin vermeyince, Karadağ "Lanet olsun böyle adaletsiz iktidara" diyerek ağladı. Karadağ, "Ne hale getirmişsiniz çocuğu Allah belanızı versin. Bir öğretmeni ne hale getirmiş devlet. Herkes görsün" dedi.

'Göz göre göre cinayet izliyorsunuz' - Resim : 2

SEMİH ÖZAKÇA DURUŞMA SALONUNA TEKERLEKLİ SANDALYE İLE GETİRİLDİ

Duruşma salonuna tekerlekli sandalye ile getirilen Semih Özakça'nın etrafına jandarma tarafından etten duvar örüldü. Akademisyen Acun Karadağ, Özakça'nın elini sıkmak istedi ancak güvenlik görevlileri izin vermedi. Bunun üzerine Semih Özakça ayağa kalkarak salonu selamladı.

Salon girişinde avukatların üzeri aranmak istenince gerginlik çıktı. Duruşmayı izleyen herkesin TC kimlik numaraları listelendi,

'Göz göre göre cinayet izliyorsunuz' - Resim : 3

Çizer Zeynep Özatalay duruşma salonundan Semih Özakça'nın çizimlerini paylaşıyor.

SÖZ SEMİH ÖZAKÇA'DA

Duruşmanın başlamasının ardından Semih Özakça'nın savunmasına geçildi.

Savunmasına "Ben üç müdafii seçimi yapmayacağım. Yüzlerce avukatım var" sözleriyle başlayan Özakça'nın itirazı mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

Heyet, 3 müdafii seçmesi için Semih Özakça'ya yeniden sordu. Bunun üzerine Özakça, "Bu da bir dayatma. Bize yapılan zulmün bir parçası" sözleriyle savunmasına kaldığı yerden devam etti:

"İlk duruşmadan önce savunma için gördüğüm avukatlarım gözaltına alındı ve tutuklandı. İki gün sonrasında keyfi olarak duruşmaya getirilmedik. Nuriye Gülmen zorla Numune Hastanesi'ne kaçırıldı ve duruşmaya getirilmedi. Bunların tamamı savunma hakkına saldırıdır. Bu gözler siyasi şube polislerinin savcının odasına girip, çay söylediğini gördü.

'SAHİ ÇOKTAN KIRMADINIZ MI KALEMİMİZİ'

Ekmeğim elimden alınarak terbiye edilmeye çalışıldım. Çalınan ekmeğimi hırsızların tok dişleri arasından almaya çalıştım. Hiç kimse bana bu haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmemi beklemesin. Tarih bir haksızlığı ve hukuksuzluğu yazıyor. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz.

Emeğimle onurumla ekmeğini kazanan bir öğretmenken ekmeğim elimden alındı. Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim.
Tarih, ekmek adalet ve özgürlük mücadelesinden ibarettir.

Ezilen sömürülen işlerinden atılan emekçiler adına ezilenlerin sıklıkla karşılaştığı bu durumu ekmeğinden edilmiş bir öğretmen olarak ben de yaşadım. Bir cinayete ancak bu kadar tanıklık edilir diye düşünüyorum. İşine geri dönme talebiyle başladığım oturma eyleminde işkence ile gözaltına alınıp savcılığa götürüldüğümde başladı cinayet. Cinayet işleyenler yargılanıyorsa mahkemelerinizde beni tanık olarak yazın. Sırtınızda afili yargıç cüppeleri karar vereceksiniz. Sahi çoktan kırmadınız mı kalemimizi.

'MÜCADELE EDEN KİM VARSA BEN OYUM'

Elinizdeki iddianame senaryonuz. Hiç kimse benden bu adaletsizliğe karşı boyun eğmemi beklemesin. Savunma yapması gereken, ufak bir açıklama bile yapmadan koltuklarında oturan AKP iktidarıdır. Onuruyla ekmeğini kazanan bir sınıf öğretmeniyken önce işimden atıldım. Bu kabullenebilir bir durum değildi. Direnmenin, karşı gelmenin her bedelini yaşadık. Ben işinden atılmış bir sınıf öğretmeniyim, köleliğe karşı mücadele eden Spartaküs’üm, firavuna karşı Musa’yım, ‘Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyen Pir Sultan Abdal’ım, ‘Yarin yanağından gayri her şey ortaktır’ diyen Şeyh Bedrettin’im, İsrail zulmüne karşı dövüşen Filistinli’yim, dünyanın her köşesinde haksızlığa uğrayan ve mücadele eden kim varsa oyum."

Sağa sola FETÖ'cü deyip saldıran iktidar temsilcileri, önce kendilerine baksınlar. Şimdi oturduğunuz o koltuklarda daha önce kendi siyasal düşüncelerine göre kararlar veren, şu an tutuklu olan hakimler vardı. Biz halkın aydınları olarak kamu emekçilerine yönelik bunun gibi komplo davalarına çok rastladık. Devlet kurumlarında uygulanan tek bir kural vardır o da talimatsız hareket etme yanarsın kuralıdır."

MAHKEME BAŞKANI MÜDAHALE ETTİ

Mahkeme başkanı, Özakça'nın savunmasına müdahale etti ve suçlamalara yönelik savunma yapmasını istedi. Bunun üzerine "Ben buraya gelebilmek için çok sabrettim, siz de biraz sabredin' yanıtını verdi. Semih Özakça savunmasına şöyle devam etti:

"AKP iktidarı, çocuklarımızın geleceğini, onların demokratik bilimsel eğitim hakkını çalmaktadır. Eğitim alanında özelleştirme ile güvencesizleştirmenin önü açılıyor. Ayrıca performans değerlendirme sisteminin önü açılmaya çalışılıyor. Muhalif sendikaların eylemleri 'suç' konusu edilerek kamu emekçileri soruşturma ve ihraç tehditleri ile karşı karşıya kalıyor. AKP gibi düşünüp yaşamıyorsanız terörle iltisaklısınız. AKP'li iseniz bile iktidar yakın sendikanın seçtiği okul müdürü ile aranız iyi değilse terörle iltisaklısınız. Öğretmenlik bana ne lüks bir yaşam ne de gözümün arkada kalmayacağı bir yaşam vaadediyordu. Yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz yerde her gün tank top sesleri duyuyorduk."

Semih Özakça savunmasını yaparken çok yoruldu. Ve duruşmaya ara verildi. Aradan sonra Özakça savunmasına devam etti:

'BU DİRENİŞ İKİ KİŞİNİN DİRENİŞİ DEĞİL'

"Halkın aydını düşünen, çelişkileri görüp kavrayan ve toplumsal mücadele içinde eyleme geçendir. Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Halkın aydını tek başına kalsa da değerleri için mücadele etmesini bilendir. halkın aydını hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen nesnel koşullara teslim olmayandır. halkın aydını çelişkileri görüp eyleme geçendir. Halkın aydını hem halktan öğrenen hem halka öğretendir. Bu direniş iki kişinin direnişi diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu direniş ezilen halkların direnişidir.

Ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. Kimsenin sokağa çıkmadığı, basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Kamu emekçilerinin mahkum edilmeye çalışıldığı hayata karşı açlığımızla direniyoruz. Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi. Aç kalmayı biz tercih etmedik, bunun sebebi iktidarın bizi açlığa mahkum etmek istemesidir.

'ÖMRÜMÜZDEN YİYORUZ'

İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır. İhraç edilenler ağaç kökü yesin diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz. Ömrümüzden yiyoruz. İşimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim. Biz devrim olsun, AKP gitsin diye açlık grevi yapmıyoruz. İşimizi geri istiyoruz bunun için açlık grevi yapıyoruz.

'TUTUKLANDIK ÇÜNKÜ...'

Tutuklandık çünkü açlık grevimiz haklılığıyla halk nezdinde karşılık buldu. Tutuklandık çünkü bu tutuklama korku ve gözdağını büyütecekti. Tutuklandık çünkü AKP'nin yeni ülke politikasının önünde engeliz. Gezi ve Tekel direnişi tekrarı bize değil, iktidarın zulmüne bağlıdır. Zulüm artarsa direniş olacaktır.

Bizi işkence yaparak, vurarak, kırarak kampüs hastanesine götürdüler. Biz hasta değil eylemciyiz. Ben hastaneye kaldırıldığımdan bu yana ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm. Biz zorla müdahale tehditleriyle başbaşayız orada, kimsenin müdahalesini istemiyoruz.

'VERİN KARARINIZI PERDE KAPANSIN'
Pazartesi gecesi zebaniler geldi, gece gelenlere başka ne denir? Nuriye'yi Numuneye götürürken içeriden sloganlar çığlık sesleri geliyordu yani bilinci açık. Nuriye'yi iki gün önce Numune'ye duruşmaya getirmemek için kaldırdılar. Zorla müdahale insanlık suçudur. Soylu bizimle ilgili çokşey söyledi, inandıramadı insanları. Bakanlık eliyle kitapçık yayınladı. Süleyman Soylu bizi hedef gösterdi zaten, terörist ilan etti. Peki bu mahkeme niye kuruldu? Asıl suç olan budur.

Zorla müdahale için götüreceklerini düşünüp annemle vedalaştım. Bu uygulamanın sonuçları belli. Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler, amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip yaşayan ölü haline getirmekti. Son olarak şunu söylemek istiyorum; verin kararınızı perde kapansın"

Özakça ifadesini Enver Gökçe'nin Dost şiirini okuyarak bitirdi. Salondan alkış sesleri yükseldi. Duruşmaya bir saat öğle arası verildi.

KESK BAŞKANININ DURUŞMAYI BASINA ANLATMASI ENGELLENDİ

Verilen ara sırasında duruşmadaki gözlemlerini dışarıda bekleyen habercilerin kameralarına anlatmak isteyen KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen'in konuşması polis tarafından engellendi.

ACUN KARADAĞ: NURİYE GELMEDEN İFADE VERMEM

Aranın ardından başlayan duruşmada tutuksuz sanıklardan Acun Karadağ, Nuriye Gülmen mahkemeye getirilmediği için ifade vermeyeceğini söyledi. Karadağ, "Ben Semih'i gördüğümde gözyaşlarımı tutamadım, bu kadar zalimlik olmaz. Ben tutuksuz yargılanıyorum, yani bu yargılama açlık grevine yöneliktir. İki eğitimci 204 gündür aç. Nuriye'yi buraya getirmemek için hastaneye kaldırdılar, Nuriye ifade vermeden ben de vermeyeceğim" dedi.

Avukatların talebi üzerine THİV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, uzman bilirkişi olarak dinlendi. Açlık grevi ve etkileri üzerine konuşan Bakkalcı şunları söyledi:

"Açlık grevi yapanlar bu hayatı olağanüstü değerli ve kıymetli bulurlar, bir çözüm olsun da yaşamımız son bulmasın isterler. Yaşama verilen bu değer ile intihardan ayrılır. İntiharda kişi yaşama isteği duymaz. Bu farkıl belirtmek istiyorum.

B1 vitamini açlık grevi süresinde kritik bir etkendir. Zorla müdahale etik açıdan doğru değildir. Zarar vericidir. Tıbbi müdahale zorla yapılamaz."

SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI İSTEDİ

Duruşmada savcı, sanıkların tutukluluklarının devamını isterken Gülmen ve Özakça'nın Adli Tıp Kurum'na sevki ile değerlendirme raporu alınması yönünde görüş bildirdi.

AVUKATLAR: YA GERÇEK NEDEN BULUN YA DA TAHLİYE EDİN

Daha sonra Gülmen ve Özakça'nın avukatları taleplerini anlatmaya başladı. Avukat Murat Yılmaz, mutlak surette Nuriye Gülmen'in duruşmaya getirilmesini istedi.
Geçen celse Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın duruşmaya getirilmemesinin 'görevi kötüye kullanma' suçu olduğunu vurgulayan avukat Aytül Kaplan da "Tutuklama incelemesinde 'kaçma şüphesi var' denildi. Eylemin adı 'oturma eylemi', oturduğu yerden Yüksel Caddesi'nden zorla kaldırıldı bu insanlar. Sayın yargıçlar ya tutuklama için gerçek hukuki nedenler bulun ya da bu iki eğitimciyi tahliye edin" dedi.

'YATAKTAN KALKARSAN SENİ KELEPÇELERİZ'

Avukat Duygu Demirel, Nuriye Gülmen'in küçücük bir odada tutulduğunu yanına tuvalet ihtiyacını karşılaması için ortası delinmiş poşet takılmış bir sandalye konulduğunu söyledi. Demirel, "Dün yürüyüş yapmak Nuriye için bir egzersiz olmasına rağmen jandarmalar yataktan kalkmasına izin vermemiş. 'Yataktan kalkarsan seni kelepçeleriz' diye tehdit etmişler" dedi.

duruşma Nuriye Gülmen Acun Karadağ Semih Özakça