Hasan Cemal: Atatürk dahil hiç kimse eleştiri üstü değildir

'Bütün bunlar Cumhuriyet'in kuruluş yıllarının, Atatürk döneminin hatalarıdır.'

Hasan Cemal: Atatürk dahil hiç kimse eleştiri üstü değildir

T24 yazarı Hasan Cemal, 2023'te yapılması planlanan seçimlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı yenmek için Türkiye tarihine eleştirel olarak yeniden bakılması gerektiğini belirtti. Cemal, "Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak konusundaki niyetimiz ciddiyse... O zaman Atatürk dahil geçmişimizi "eleştiri süzgeci"nden geçirelim, tarihimizdeki taşları yerli yerine oturtmaya çalışalım. Bundan korkmayalım. Atatürk dahil hiç kimse eleştiri üstü değildir, olamaz da..." dedi.

Cemal'in T24'te "Atatürk'ü eleştirmek, onun tarihimizdeki büyük yerine gölge düşürmez" başlığıyla yayımlanan bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

Atatürk'ün yaptıklarını orasından burasından
sorgulamaya gelince...
Bu süreç bende 12 Mart darbesi sonrasında,
1970'lerde uç vermeye başladı.
Cumhuriyet kurulurken yapılan ve sonra da devam ettirilen
bazı temel hataların, Türkiye’de demokrasi
ve hukuk devletinde taşların yerli yerine oturmasını
bugünlere kadar nasıl geciktirdiğini görmeye başladım.
Bu hataların Türkiye’de demokrasiyi ikinci sınıflığa,
üçüncü sınıflığa mahkûm ettiğini anlamaya başladım.
Neydi 1923’ün bu temel yanlışları?
Laiklik anlayışındaki otoriterlik...
"Devlet zoru"yla, bazen "sopası"yla din kurumunu,
inançları kontrol altında tutmaya çalışmak...
Kürt yok Türk var anlayışı...
Kürtçe yok Türkçe var anlayışı...
Bu konulardaki yasaklar...
Eğitime damgasını vuran aşırı Türkçü anlayış...
Kürtlere Kürtlüğünü unut diyen, Alevilere Aleviliğini unut diyen,
Ermenilere acılarını unut diyen resmi tarih anlayışı...
Müslüman olmayanlara karşı ayrımcı politikalar...
Atatürk'ü her türlü eleştirinin üstünde tutan,
insanüstü bir varlık haline getiren devlet anlayışı...
Bütün bunlar Cumhuriyet'in kuruluş yıllarının,
Atatürk döneminin hatalarıdır.
Bu kuruluş döneminin yanlışları,
Türkiye'de demokrasiyi ikinci sınıflığa,
üçüncü sınıflığa mahkûm etti.
Özgürlük ve hukuk düzenini geciktirdi.
Devleti ya da atanmışları -özellikle askeri-
her zaman "seçilmişler"in tepesine oturtan
bir zihniyetin yerleşmesine yol açtı.
Bu zihniyet, her on yılda bir gelen askeri darbelerle
askere kurtarcılık kazandıran bir "meşruiyet"in kapısını açtı.
Ve bütün bu temel yanlışların üstünü örten bir de slogan vardı:

Türkiye daha demokrasiye
hazır değil!

Bu temel hatalar çok uzun yıllardır
Türkiye'yi maddi manevi olarak kanatmakta olan
"Kürt sorunu"nu doğurdu.
Bunun kadar önemlisi:
Başlangıçta cumhuriyet devletine yabancılaşan,
ondan soğuyan Müslümanlar
ve ona düşmanlaşan İslamcı hareketler,
çok partili rejimle birlikte -ve 1990'larda Türkiye siyasetinde
"merkezin çöküşü"yle- usul usul seçim sandığını ele geçirmeye,
"devlet"i kendi kontrollerine almaya yöneldi.
Erdoğan'ın tek adamlığı böyle bir sürecin,
"bir uçtan öbür uca savruluş"un ürünüdür.
Türkiye'de Batılılaşmadan intikam sürecidir,
bu savruluşun bir başka adı...
Kısacası:
Eğer Erdoğan'ı seçim sandığında yenmek
ve onu kapının önüne koymak istiyorsak...
Bir başka deyişle:
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun deyişiyle,
cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak
konusundaki niyetimiz ciddiyse...
O zaman Atatürk dahil geçmişimizi
"eleştiri süzgeci"nden geçirelim,
tarihimizdeki taşları yerli yerine oturtmaya çalışalım.
Bundan korkmayalım.
Atatürk dahil hiç kimse eleştiri üstü değildir, olamaz da...
Son söz:
Atatürk'ü eleştirmek,
onun tarihimizdeki yerine gölge düşürmez.

atatürk Hasan Cemal T24 mustafa kemal