Hasankeyf'e veda eder gibi
Yok olmanın eşiğindeki antik kent sessiz sedasız son misafirlerini ağırlıyor. Gruplar halinde gelen ziyaretçiler antik kentle vedalaşırken Hasankeyfliler üzgün ve tepkili.
Fatime TEKİN
ARTI GERÇEK- 12 bin yıllık tarihi Hasankeyf yok olmanın eşiğinde. Tarihi mağaralar taşlarla kapatıldı, kayalıklar dinamitle patlatıldı. Patlatılan yerlerin sadece kayalık olmadığını, kendi evleri olduğunu belirten Hasankeyf halkı, yıkıma tepki gösterdi.
Avrupa’nın, 10 Aralık 2015-2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ listesinde yer alan Hasankeyf yok olma eşiğinde. 12 bin yıllık tarihi ile eşsiz olan Hasankeyf, sular altında kalmadan önce yıkıma maruz kalıyor. En son tarihi kayalıkların dinamitle patlatılması ile gündeme gelen Hasankeyf yolculuğumuzda yaşanan yıkım tüm yalınlığı ile kendini gösteriyor.
HASANKEYF’E SON BAKIŞ
Bugüne kadar tarihi yapıları ile ziyaretçilerini karşılayan Hasankeyf’te sessizlik hakim… Yıkıma uğrayan tarihi kayalıklar, 400'e yakın höyük, 5 binden fazla mağara, tarihi camiler, kilise kalıntıları, sahabe kabirleri, türbeler, tarihi köprüler gibi eşsiz eserler son ziyaretçilerini ağırlıyor. Gruplar halinde gelen ziyaretçiler, antik kent sular altında kalmadan önce son bir defa görmek istiyor.
TABELA VAR TÜRBE YOK
Sararmış otların arasında uzanan yoldan Hasankeyf çarşısında ilerlerken geçtiğimiz aylarda taşınan 550 yıllık Zeynel Bey Türbesi’nin tabelası gözümüze çarpıyor. Türbenin olmadığı yerde tabela boş bir araziyi gösteriyor. Bir vedayı andırıyor Hasankeyf ziyaretimiz. Kaya mezarlar, kayalara oyulmuş evler, kiliseler, gizli geçitler, 30'u aşkın kayaya oyulmuş değirmenler ve farklı kalıntılarla karşılaşıyoruz. Bazı eserler yıkılmış bazıları ise hala ayakta kalmak için direniyor. Mağaralar taş düşebilir uyarılarının yer aldığı levhalarla kapatılmış. Uyarı levhalarının yer aldığı alanlara yaklaşamıyoruz.
MAĞARALAR VE TARİHİ YAPILARIN KAPILARI KAPATILMIŞ
Tarihi mağaraları ziyaret eden sadece biz değiliz. Hasankeyfliler de yok olmanın eşiğinde olan kenti görmek için geziyor. Bölgede doğal yollarla oluşmuş 6 bine yakın mağaranın bulunduğunu Hasankeyflilerden öğreniyoruz. Önü taşlarla kapatılmış bir yapının önünde beklerken yanımıza yanaşan bir Hasankeyfli, buranın eskiden Süryani Kilisesi olduğunu anlatıyor. Sadece bu kilisenin değil, bölgede bulunan çok sayıda tarihi yapının ve mağaraların önlerinin taşlar ile kapatıldığını ifade ediyor.
TARİHİ KAYALIKLAR KUM OCAĞINA DÖNÜŞTÜ
Antik kent ve kalenin ardından patlayıcı madde ile yıkılan tarihi kayalıkların olduğu bölgeye geçiyoruz. Sıralar halinde olan mağaraların içini is kaplamış. Her tarafta patlatılan mağaralardan dökülen taşlar ve moloz parçaları var. Kayalıklar patlatılmış, etraf kum ve toz yığınları dolu. Tarihi bir kentten ziyade, patlatılan alanlar bir kum ocağını andırıyor.
PATLATILAN MAĞARALAR BİZİM EVLERİMİZDİ
Bölgeyi Hasankeyf’te yaşayan Sabri amca ile birlikte geziyoruz. Kayalıklarda patlamalara rağmen sağlam durabilen mağaraları gösteriyor Sabri amca. Çocukluğunun bu mağaralarda geçtiğini anlatan Sabri amca şunları anlatıyor: "Biz 9 kişilik bir aileyiz. 28 yıl önce şu anda altına patlayıcı konulan mağarada yaşıyorduk. Gördüğünüz gibi iki katlı bir yer burası. Biz ikinci katında yaşıyorduk. Merdivenleri vardı ama onu da yıkmışlar. İçi oldukça geniş. Yazın serin, kışın da sıcaktı mağaraların içi. Hastalanmazdık... Soğuk olunca günde sadece bir soba yakıyorduk. Kışın yağmur suyunu alıyorduk, yazın da Dicle’den su getiriyorduk."
HALK EVLERİNİ TERK ETMEYİ KABUL ETMEYECEKTİ
"Siz burada belki sadece tarihi yapıyı görürsünüz ama ben sadece tarihi yapıları değil, geçmişimi, çocukluğumu, yaşam alanlarımızı görüyorum" diyen Sabri amca halkın duyarsızlığını eleştirerek, "Bak, devlet baraj olacak dedi, oldu. Eğer burada birlik olsaydı kimse bizi evlerimizden çıkaramazdı. Halk evlerini vermeyecekti. Çoğu evlerinden çıkmayı kabul edince olan oldu. Hasankeyf eninde sonunda boşalacak ve her tarafa kazı girecek. Dinamit ile yıktığı yeri turistik yer yapacaklar. Bizi savunan kimse yok. Bizim kimsemiz sahibimiz yok. Devlet istediğini yapacak. Bu yıkımdan kurtuluş yok" diyor.
HASANKEYF’TE ÜZÜNTÜ HAKİM
Yıkımın yaşandığı alanın ardından Hasankeyf çarşısına dönüyoruz. İki yıl öncesine kadar çarşıda hakim olan coşku yerini sessizliğe bırakmış durumda. Çarşı esnafı Hasankeyfli… Çocukluğu Dicle nehrinin kıyısında kurulan bu antik kentte geçen esnaf, sadece tarihi bir kenti değil, evlerini, yaşam alanlarını ve geçmişlerinin şekillendiği kadim bir kenti kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. Çarşı esnafının en önemli gündem maddesi ise kentlerinin sular altında kalması.
ESNAF TEPKİLİ
Çarşıda ilerlerken esnafla konuşmak istiyoruz. Yanaştığımız her esnafın dilinden sitem dolu sözler dökülüyor. Hasankeyf ile ilgili konuşmanın yersiz olduğunu, artık çok geç olduğunu ifade ediyorlar. Kentin su altında bırakılma kararı karşısında çaresizliğini dile getiren bir esnaf, "Zamanında çok mücadele ettik. Baraj istemedik ama yaptılar. Şimdi de patlatıyorlar. Şunu anladık ki ne desek boşuna. Devlet istediğiniz yapar, bize kulak vermez" diye dert yanıyor.
BİZİ EVİMİZDEN, YAŞAM ALANLARIMIZDAN ATIYORLAR
Esnafın sitem dolu sözlerini de not ederek ilerlediğimiz çarşıda genç bir esnaf konuşmak istediğini söyleyerek bizi dükkanına davet ediyor. Tabaklarını ve dükkanda bulunan hediyelik eşyalarını gösteren esnaf, "Bakın, eşyalarım toz toprak içinde. Bu tozlar o patlayıcı ile patlatılan mağaraların tozu. Daha ne diyeyim… Baraj yaptılar, şimdi de mağaraları patlatıyorlar. Yarın da bizi çıkaracaklar ve canları ne isterse onu yapacaklar. Biz buranın yıkılmasını istemiyoruz. Bizi bayramdan sonra evimizden, barkımızdan kentimizden çıkaracaklar. Her şeyimizi kaybediyoruz" diyor.
PROJE KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA KANUNUNA AYKIRI
Hasankeyf’te yapılan yıkım sadece halkın tepkisi ile sınırlı değil. Bölgede yapılan çalışmalara ilişkin yazılı bir açıklama yapan Hasankeyfi Yaşatma Girişimi, antik kentte gerçekleştirilen patlamaların titreşimlere neden olduğuna dikkat çekerek, çevrede bulunan kale ve diğer tarihi yapıların zarar gördüğünü belirtti. Geçmişten beri planlanan bu projelere karşı uzmanların ve halkın görüşlerinin dikkate alınmadığını belirten Hasankeyf'i Yaşatma Girişimi açıklamasında, "Mağaralara ve vadilere dolgu yapılması, perde betonla kalenin izole edilmesi, kayaların zorla düşürülmeye çalışılması 12 bin yıllık Hasankeyf’in doğal tarihine zarar vermektedir. Bu proje ile binlerce yıllık tarih, yaşanmışlıklar kaybolacaktır. Bu proje bilimsel olmadığı gibi Kültür Varlıklarını Koruma Kanununa uygun değildir" ifadelerine yer verildi.
10 BİN KİŞİ GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALACAK
Tüm tepkilere rağmen yapımı devam eden Ilısu Barajı sadece antik kent Hasankeyf’i değil, yüzlerce yerleşim alanını da yok edecek. Hasankeyf ilçesinin yüzde 90 gibi büyük bölümü barajdan etkilenecek. Aralarında köy ve mezraların da bulunduğu 199’u aşkın yerleşim yeri sular altında kalacak. Sular altında kalacak yerleşim yerleri sadece Hasankeyf’le sınırlı değil. Batman'ın Beşiri, Hasankeyf ve Gercüş ilçeleri, Diyarbakır'ın Bismil, Siirt'in Kurtalan ve Eruh ilçeleri, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesi ile Mardin'in Dargeçit ilçesine bağlı köy ve mezralar da barajdan etkilenecek. Barajın bitmesiyle birlikte 10 bini aşkın kişinin büyük kentlere göç edeceği tahmin ediliyor.