HDP'den kayyım raporu: Değişimi kadınlar başlatacak
HDP Kadın Meclisi, 'Kadın özgürlükçü yerel yönetimlerin gaspı' başlıklı kayyım raporunu açıkladı.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Gaspçı kayyım zihniyetini sona erdirecek olan mutlaka ve mutlaka kadınların mücadelesi, direnişi ve ittifakı olacaktır. Kadınlar gümbür gümbür geliyor" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi, "Kadın özgürlükçü yerel yönetimlerin gaspı" başlıklı kayyım raporunu Van’da bir otelde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıya, HDP Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın yanı sıra HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm, Muazzez Orhan, yerlerine kayyım atanan kadın belediye eşbaşkanları, il, ilçe ve beldelerin kadın eşbaşkan adayları, Özgür Kadın Hareketi (TJA) üyeleri ve Barış Anneleri katıldı. Salonda sık sık Leyla Güven lehine sloganlar atıldı.
Kadın mücadelesini anlatan sinevizyon gösteriminin ardından Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, zılgıtlar eşliğinde kürsüye çıkarak açılış konuşması yaptı.
‘GÜVEN 120 GÜNDÜR DİRENİYOR’
Buldan’ın konuşması söyle: "Sevgili kadınlar, konuşmama başlamadan önce buradan açlık grevinde olan Leyla Güven, Selma Irmak, Sebahat Tuncel ve Dersim Dağ şahsında tüm açlık grevi direnişçilerini selamlıyor, bir kez daha belirtiyoruz ki açlık grevindeki yoldaşlarımızın talepleri taleplerimizdir. Leyla Güven 120 gündür direniyor. Barış ve demokrasiye sevdalı bir halde tam dört aydır bedenini açlığa yatırmış durumda.
Hepimiz biliyoruz ki, Leyla Güven, açlık grevini, Sayın Öcalan üzerindeki ağır tecrit koşullarının kaldırılması, ailesi ve avukatları ile düzenli görüştürülmesi gibi çok temel bir insani ve hukuki hak için başlatmıştır. Bu tecrit aynı zamanda tüm yaşamı kuşatmış başta kadınlar olmak üzere tüm halkları nefessiz bırakmıştır. Yüzlerce kadın ve siyasi tutuklu ise bugün Leyla Güven’in öncülüğündeki açlık grevlerine katılarak mücadeleyi büyütmüştür. Arkadaşlarımızın talepleri insanca ve onurlu bir yaşamı savunan milyonların talebidir.
'LEYLA GÜVEN'İ YAŞATACAĞIZ'
Tecrit bir insanlık suçudur. Ve bu suçu işleyen hükümet biran önce bu duruşundan vazgeçmeli halkların özelliklede biz kadınların bu talebi derhal yerine getirmelidir. Sayın Öcalan barışın teminatıdır. Halklar arası köprüdür. Biz kadınlar bu talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve bedeli ne olursa olsun hep birlikte tecridi kıracak, Leyla’yı ve yoldaşlarımızı yaşatacağız. Leyla Güven’i yaşatacağız, arkadaşlarımızı yaşatacağız! Barışı yaşatacağız. Onların sesine ses olmaktan asla geri durmayacağız! Tecrit mutlaka ama mutlaka kadınlarla, kadınların direnişiyle kırılacak.
'İLK HEDEF KADIN KAZANIMLARI'
Sevgili arkadaşlar; geçen hafta kayyımların utançla anılacak icraatlarını, çok kapsamlı bir şekilde hazırlanan raporumuzda açıkladık. Bu raporda kayyımların bir halkın diline, kültürüne, inancına, iradesine bir bütünen nasıl pervasızca saldırdığını tüm kamuoyu ile paylaştık. Bugün ise kadın kazanımlarını ilk hedef haline getiren, kadına yönelik şiddet merkezlerini, kadın sığınma evlerimizi, kadın yaşam alanlarımızı, kadın parklarımızı, kooperatiflerimizi kapatarak tarihin utanç sayfasına giren ırkçı, cinsiyetçi, kayyımların binbir emek, mücadele ve bedel ile elde ettiğimiz kazanımlarımızı nasıl gasp ettiklerini kamuoyu ile paylaşacağız.
Bakın kadın eşbaşkanlarımızı görevden alarak, tutuklayarak, yerlerine haksız ve hukuksuz bir şekilde kayyım atayarak, belediyelerimizi gasp ederek halkı, kadınları susturabileceklerini sandılar. Buradan Sayın Gülten Kışanak, Mukaddes Kubilay, Diba Keskin ve Nurhayat Altun şahsında tutuklu bütün kadın belediye eşbaşkanlarımıza kucak dolusu selam sevgilerimizi gönderiyorum.
'DİRENEN KADINLARIN TARİHİDİR'
Sevgili kadınlar, tarih boyunca erkek egemen iktidarlar varlıklarını, iktidarlarını koruyabilmek için cinsiyetçi, militarist ve faşist politikalardan beslenmişlerdir. Bu iktidarların en büyük korkusu ise kadın örgütlülüğü olmuştur. Ancak şunu unutmasınlar ki bu tarih aynı zamanda direnen, mücadele eden kadınların tarihidir. Bu faşist erkek egemen iktidarlar karşısında bedenini ölüme yatıran mirasçısı olduğumuz kadınların tarihidir.
İşte bunun için biz kadınlardan korkuyorlar. İşte bu yüzden baskı ve şiddet politikalarıyla ilk olarak kadınlar hedef alınıyor, cinsiyetçi ve ırkçı söylemler ile eril zihniyet meşrulaştırılmaya çalışılarak kadınlardan ‘makbul kadın’ ‘itaat eden kadın’ yaratmak istiyorlar. İşte tam da bu yüzden bugün AKP eliyle atanan bu iktidarın tezahürleri olan Kayyımların kadın kazanımlarına saldırıları, kadın kazanımlarını yok etme girişimleri bu politikalardan bağımsız düşünülmemelidir.
'YAŞAM ALANLARI KADINSIZLAŞTIRILDI'
Kadınların siyaset mekanizmalarının tamamında yer aldığı eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet modelimiz ile dünyada bir ilki gerçekleştirdik. Kadını yaşam alanının tamamının dışında tutmak isteyen AKP hükümeti eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet modelimize darbe yapmak istemiştir. Yaşam alanlarının tamamını kadınsızlaştırmaya çalışmışlardır. Tutuklayarak gözaltına alarak, kurumlarımızı kapatarak kadınların mücadeleden geri tutmaya çalışmışlardır.
Bir kez daha vurgulamak gerekir ki, ilk kez partimiz ve partimizin geldiği siyasi geleneğin bir kazanımı, kadınların bir başarısı olan eşbaşkanlık, eşit temsiliyet ve kadın odaklı yerel yönetim modelimiz, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadının siyasette ve bir bütün olarak toplumsal yaşama etkin katılımı tüm dünyada örnek gösterilen önemli bir başarı olarak kabul ediliyor. 31 Mart yerel seçimleri aday listeleri açıklanırken diğer partilerin aday karneleri kötü durumdadır.
'ÇÖZÜMLER ÜRETEN TEK PARTİYİZ'
Bu seçimlerde de temsilde eşitsizliğin devam ettiği görülmektedir. Aslında diğer partilerin listelerine bakıldığında kadınların geri planda bırakılması erkek zihniyetinin kadın iradesine karşı siyasi kayyım olarak atandığını göstermektedir. Siyasetteki bu erkek kayyım zihniyetinin sona erdirilmesi gerekiyor. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de en fazla kadın aday gösteren, özgün kadın seçim bildirgesi hazırlayan, kadın bildirgesinde kadınların sorunlarına en fazla eğilen ve etkin çözümler üreten tek partiyiz.
Bugün özellikle yerel yönetimlerde, yönetim mekanizmalarında ve tüm kurumlarda eş başkanlığın hedef alınarak işlevsizleştirilmesi çalışmaları cinsiyet eşitsizliğini derinleştirilmesi ve kadınların net bir biçimde siyasetten, yaşamdan dışlanması amaçlıdır. Ancak biz kadınlar mücadelemizi hiç bir zaman dört duvar arasına sıkıştırmadık. Alanlar bizim ve buraları hiçbir şekilde terk etmedik, etmeyeceğiz.
Sadece 2018 yılında 440, 17 yıllık AKP dönemi boyunca 6 bin 960 kadın cinayeti işlenmiştir. Ancak bu hükümet şiddet gören kadının hemen ulaşabileceği alo şiddet hatlarını kapatmıştır. Aynı şekilde kadına yönelik fiziksel, ruhsal, sosyal, toplumsal, siyasal ve ekonomik şiddet erkek yargıda cezasız bırakılarak, kadınlar, çocuklar şiddet sarmalının içine hapsedilmiştir. Bunun karşısında biz kadınlar demokrasi ve özgürlük mücadelemize sürekli ve aralıksız bir biçimde devam ediyoruz. Örgütlülüğümüzü genişleterek, her türlü şiddete karşı engelleyici ve koruyucu çalışmalar yürütmekten vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
'MÜCADELEMİZİ İLERLETECEĞİZ'
Kadın cinayetleri, çocuk istismarı, cinsiyetçi her türlü şiddete ve savaş politikalarına karşı yine biz kadınlar sesimizi daha güçlü yükselteceğiz, mücadelemizi daha da ilerleteceğiz.
Anadilde eğitim veren kurumlarımızın, kreşlerimizin tamamı hiç bir gerekçe gösterilmeden kapatılmış, çocukların anadilde eğitim hakları ellerinden alınmıştır. Bu gasp siyasetiyle sürdürdükleri tek adam siyasetine karşı biz kadınlar hep birlikte anadil haktır diyerek bu hakkımızın sonuna kadar savunucusu olacağız.
Bugün yaşatılan ekonomik kriz kadınlara başta ekonomik şiddet ve erkek şiddeti olarak geri dönmektedir. Her gün çıkıp meydanlarda bu dış güçlerin oyunudur diyerek halkı, kadınları kandırmaya çalışıyorlar. Kadınların bu cümlelere karnı tok.
Kendi elleriyle atadıkları kayyımlar kadınları üretim alanlarının dışına itmiş, kooperatifleri kapatarak kadının kendi ekonomisini güçlendirmesinin önüne engel koymuştur. Kendi yaratmak istedikleri makbul-itaatkar kadın anlayışının sonucu olarak kadınları ev içine hapsederek, erkeğe muhtaç bırakmak istemişlerdir. Biz kadınlar buradan bir kez daha sesleniyoruz. Üretim alanlarından, kendi ekonomimizi güçlendirmekten asla geri durmayacağız.
'DEĞİŞİMİ KADINLAR BAŞLATACAK'
Sevgili kadınlar, buradan başta Türkiye ve Ortadoğu’daki kadın hareketleri olmak üzere, tüm dünyadaki kadınlara sesleniyorum: Tek adam rejiminin, kayyım zihniyetinin bu uygulamalarının, sadece partimize dönük saldırılar olarak ele alınması ve buna karşı sessiz durulması, asıl hedeflerden biri olan kadınların siyasette, toplumsal yaşamda eşit ve etkin katılımını engellemeye dönük boyutunu göz ardı etmektir.
Kadınların tarihsel bir kazanımı olan eşbaşkanlık sisteminin hedef alınması, kadın kurumlarının kapatılması, siyasal ve sosyal yaşamı erkek iktidar zihniyetine teslim etmek anlamına gelmektedir. Bunun böyle görülmesi gerekmektedir. Tekçiliğe dayalı yönetim anlayışı, kendi iktidarını ayakta tutabilmek için sürekli kadın örgütlülüğünü hedef almakta, kadınları siyaset dışına itmeye çalışmaktadır.
O halde, kadınlar daha da güçlenirse, örgütlenirse ve siyasetteki temsiliyetini arttırırsa tekçi rejimin çözülmesi hızlanacaktır. Değişimi kadınlar başlatacaktır. Aynı zamanda kadın partisi olan HDP işte bunun öncülüğünü yapmaktadır. Bizler, kadınları siyasetten, toplumsal yaşamdan dışlamaya çalışan bu zihniyete karşı kadın odaklı yaşamı inşa etmeye, bu yönlü mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.
'GASPÇI KAYYIMLAR GİDECEK'
Halklara düşman, kadınlara düşman, doğaya ve değerlerimize düşman gaspçı kayyım zihniyetinin bu topraklara yeri yoktur. Halkın kültüründen, değerlerinden uzak olduğu gibi bu kültür ve değerlere düşmanlığı siyaset edinen bu kayyımlara son sözümüzü 31 Martta söyleyeceğiz. Halkın iradesi gasp edilerek, saraydan atanan kayyımları geldikleri yere geri gönderecek, kendi gücümüzle, kendimizi de kentlerimizi de bizler yönetmeye devam edeceğiz. Kayyımların kapattığı tüm kadın kurumlarımızı daha da güçlendirerek ve yaygınlaştırarak yeniden açacağız. İnancımız diridir. Ve kadınlar hep birlikte kazanacağız. Gaspçı kayyım zihniyetini sona erdirecek olan mutlaka ve mutlaka kadınların mücadelesi, direnişi ve ittifakı olacaktır. Gaspçı kayyımlar gidecek, kadınlar gelecek.
'FAŞİZMİ KADINLAR YIKACAK'
Radikal demokrasiyi yerelden başlatacağız dedik. İşte bunun öncüsü kadınlar olacak! Faşizme kaybettireceğiz dedik. Bunun öncüsü yine kadınlar olacak. Savaştan, şiddetten beslenen anlayış karşısında bizler; demokratik, ekolojik kadın özgürlükçü paradigmamız ile yeniden hep birlikte kadın gücümüzle, dayanışmamızla buradayız buralıyız ve gasp ettiklerini inanın ki fazlasıyla geri alacağız. Kaç gündür alanlardayız. Umutluyuz. Çünkü görüyoruz ki kadınlar güçlü bir biçimde iradesine sahip çıkıyor. Kadınlar gümbür gümbür geliyor. Kadınlar varsa cesaret vardır. Kadınlar varsa başarı vardır! Özgürlük ancak kadınlarla yaşam bulabilir. Faşizmi yıkarsa ancak kadınlar yıkar.
Rosa’nın dediği gibi 'vardık, varız, var olmaya devam edeceğiz' Sesimizi de sözümüzü de öyle bir yükseltelim ki; 31 Mart’ı kadınların baharına dönüştürelim. Haydi, hep beraber Ya me ye diyelim ve bizim olanı almaya gidelim! Ve alalım! Jin jiyan azadî."