HDP'li Koçyiğit Adalet Bakanı'na sordu: 87 günlük işkencenin failleri tespit edildi mi?

HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Lübnan’dan getirilen ve 87 gün işkence gördüğünü söyleyen Savaş Çelik’in durumunu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sordu. Koçyiğit, ayrıca Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna başvuruda bulundu.

HDP'li Koçyiğit Adalet Bakanı'na sordu: 87 günlük işkencenin failleri tespit edildi mi?

DİYARBAKIR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Artı Gerçek’in “Lübnan'dan getirildi, Muş'ta yakalanmış gibi gösterildi: 87 gün işkence gördüm” başlığı ile duyurduğu Savaş Çelik’in gördüğünü ifade ettiği işkence olayını TBMM’ye taşıdı. Savaş Çelik’in yakalama esnasında yasa dışı bir şekilde tutulması ve maruz kaldığı işkenceler hakkında Adalet Bakanlığı'na soru önergesi veren Koçyiğit, ayrıca Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna da başvuru yaptı.

ADALET BAKANINA “İŞKENCE SUÇUNUN FAİLLERİ TESPİT EDİLMİŞ MİDİR?” SORUSU

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması üzerine TBMM’ye soru önergesi veren Koçyiğit, Erzurum Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Savaş Çelik’in Temmuz ayında İçişleri Bakanlığı tarafından yakalandığını duyurduğunu hatırlattı. Çelik’in yakalama sırasında maruz kaldığı işkenceleri avukatları aracılığıyla kamuoyuyla paylaştığını belirten Koçyiğit, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a şu soruları yöneltti:

-Bakanlığınız Savaş Çelik adlı mahpusun 21.07.2022 tarihine dek nerede, hangi amaçla ve hangi yargısal kararlara dayanılarak tutulduğunu tespit etmiş midir/edecek midir?

-Savaş Çelik’e yönelik 87 gün boyunca uygulanan işkence suçunun failleri tespit edilmiş midir? Bu doğrultuda mahpusun beyanlarının tekrar alınması talebi yerine getirilecek midir?

'KAMU GÖREVLİLERİ HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILACAKMI?'

-Savaş Çelik’e ait yakalama tutanağında sicil numaraları bulunan dokuz görevli hakkında şüpheli sıfatıyla resmi evrakta sahtecilik suçu gerekçesiyle soruşturma açılacak mıdır?

-Savaş Çelik’in maruz bırakıldığı işkenceler hakkında suç duyurusunda bulunan avukatlarının taleplerine yönelik herhangi bir işlem yapılmadığından haberdar mısınız?

-Suç duyuruları hakkında şimdiye dek bir soruşturma numarası verilmemesinin sorumluları hakkında soruşturma açılacak mıdır?

-Savaş Çelik vücudunda bulunan işkencenin izleri ve etkisinin tespiti açısından ivedi bir şekilde yaşadığı psikolojik travmaları da değerlendirebilecek uzman bir kurula sevki sağlanacak mıdır?

-Bakanlığınız, yasadışı ve işkence yasağına aykırı bir şekilde alıkonulan kişilerin adil yargılanmaları hususunda neler yapmaktadır?

TBMM İNSAN HAKLARI İNCELEME KOMİSYONUNA BAŞVURUDA BULUNDU

Koçyiğit, ayrıca Çelik’in gördüğünü söylediği işkence olayı ile ilgili Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na başvuruda bulundu. Savaş Çelik’in yakalama sırasında maruz kaldığı işkenceleri avukatları aracılığıyla kamuoyuyla paylaştığını hatırlatan Koçyiğit şu ifadeleri kullandı:

“Mahpus Çelik, Lübnan’dan Türkiye’ye getirildikten sonraki ilk üç ay boyunca işkenceye maruz kaldığını beyan etmiştir. Bu süre zarfında 71 kilodan 49 kiloya düşen mahpus 20 gün boyunca, copla tecavüz nedeniyle, bez kullanmak zorunda kaldığını aktarmıştır. Mahpusun makatındaki ağrıların devam ettiği, vücudunun diğer bölgelerinde zaman zaman aniden başlayan şiddetli ağrıların kendini gösterdiği kaydedilmiştir. Avukatlarının yaptığı görüşmelerde mahpusun yaşadığı olayların etkisi nedeniyle odaklanma sorununun yanında anlama, algılama zayıflığı ve konuşma güçlüğü çektiği belirtilmiştir. Mahpusun ayrıca bu süre zarfında sürekli olarak birçok suçu üstlenilmesi istenmiş ve tanımadığı birçok kişinin de benzer suçlar içinde bulunduğunu itiraf etmesi beklenmiştir”

AVUKATLARIN TESPİT ETTİĞİ USULSÜZLÜKLERİ SIRALADI

Koçyiğit, başvurusunda avukatların soruşturma dosyasında yaptıkları incelemeler sonucunda, dosyada birçok usulsüzlüğü tespit ettiğini belirtti:

“Çelik’in yakalandığı yeri İçişleri Bakanlığı yurt dışı olarak açıklamışsa da soruşturma dosyasında yakalanma yeri olarak Muş yazdığı açıklanmıştır. Dosyayı inceleyen avukatlar ayrıca Çelik’in gördüğünü söylediği işkence ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığını belirterek “İşkence ve İnsanlık Dışı Muamele”, “Özgürlüğünden Yoksun Bırakma ve Alıkoyma” ve “Resmi Evrakta Sahtecilik” gerekçesi ile ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurunda bulunmuşlardır. Ne var ki bu soruşturmaya yönelik bir gelişme olmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca Çelik’in avukatları Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne 13 Ekim’de müvekkillerine yönelik “İnsan kaçırma, işkence, alıkoyma, haksız yakalama ve tutuklamaya” yönelik ihlal başvurusunda bulundu. İşkence izlerinin kaybolmaması ve etkili bir soruşturma ile gerçeklerin açığa çıkartılması için ‘acil tedbir talepli’ olarak başvuruda bulunmuşlardır”

'TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONUNU HAREKETE GEÇMELİ'

İşkencenin ülke gündeminde her zaman güncelliğini koruyan bir yerde durduğunu hatırlatan Koçyiğit, başvuruda şu ifadeleri kullandı:

"Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nde, BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, BM İşkenceye Karşı Sözleşme ’de, Anayasa’da ve Türk Ceza Kanunu’ndaki ilgili maddelerde işkencenin mutlak suretle yasak olduğu belirtmiştir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği bu denli hukuki normlarla korunmakta iken, son zamanlarda artan işkence olaylarına karşı mücadelede gerek meclise sunulan soru önergelerine cevap verilmeyişi gerek de komisyonun misyonu gereği yapması zorunlu olan görevlerini yerine getirmeyişi, işkence uygulayanları cesaretlendirmekte ve işkencenin bir yöntem olarak benimsendiğine dair kanaatleri güçlendirmektedir. İşkencenin sistematik olarak uygulandığı ve cezasız bırakıldığı ülkelerin; demokratik hukuk devleti olmadığı açık ve nettir. Bu bağlamda işkence gibi derhal son bulması gereken bu uygulamalar doğrudan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun görev alanına girmektedir. İnsan haklarını korumak ve kollamak üzere geniş yetkilerle donatılan komisyonun, birey açısından da toplum açısından da bu tür derin izleri bir nebze olsun dindirmek adına misyonunu yerine getirmek ve faillerin ortaya çıkarılmasını sağlamak gibi tarihsel bir sorumluluğu bulunmaktadır.” (Artı Gerçek)