Hiç lider odaklı Gezi olabilir mi?
Kollektif ve kendiliğinden gelişen Gezi'ye karşı lider odaklı bir yürüyüş... Gezi'deki otorite tanımazlık burada liderlik vasfının öne çıkmasıyla ayrılıyor.
Fatma YÖRÜR
Maltepe Cezaevi, Maçka Parkı ve nihayet 'Adalet Yürüyüşü'... Bolu'da başladı gün ve karşımda beklediğimden büyük bir organizasyon var.
Gün doğarken girdik Bolu'ya, sisler arasında kiremit çatılar, yeşilin her tonu, Karaağaç Köyü.
Kırlangıçlar direkler üzerinde kurdukları yuvalarından kaldırdı kafalarını... Köyde bir hareket, bir telaş. Önce Karaağaç Köyü Camii'nde bayram namazı, sonra bir ailenin bahçesinde bayramlaşma ve kahvaltı. Oradan dün gece konaklanan mola noktasına.
Yürüyüşün 11'inci günü Candan Yıldız'dan alıyorum nöbeti Bolu'da. Konaklama noktasına varınca da şaşkına dönüyorum. Devasa bir alan, yüzlerce sandalye, onlarca tente, kurulan mobil tuvaletler, verilen binlerce kişilik kahvaltı, durmaksızın dolup boşalan çay bardakları...
Bir derviş gibi yola düşen Kılıçdaroğlu'nun peşine adalet için düşenlerle yürüyüş devasa bir organizasyona dönüşmüş.
Hangi şehir nereden yola çıkacak, kim kiminle nerede buluşacak, bu kadar insanın ulaşımı, konaklaması ve doyurulması...
Konaklama alanında kahvaltıda su böreği, zeytin, peynir, yumurta, reçel, domates ve salatalık var. Ve dört bir elden dayanışma.
VEKİLLER POP STAR GİBİ
Tüm gözler Kemal Kılıçdaroğlu'nun üzerinde, milletvekilleri, ilçe yönetimleri, dört bir şehirden insanlar ve tabi ki Bolulular, merak edip gelen de var, canı gönülden destekleyen de... Ama bu nöbet noktasında yürüyüşün yarattığı heyecan çevre sakinlerinde gözle görülüyor.
Dört bir yanda Kılıçdaroğlu ve milletvekiliyle fotoğraf çektirme kuyruklarına en iyi direnen Kılıçdaroğlu. Maçka Parkı'nda da tablo aynıydı, vekiller pop star gibi, fotoğraf çektirme kuyruklarından kurtulmaları çok kolay görünmüyor.
Tam da bu noktada benzetilmeye çalışılan Gezi eylemleriyle taban tabana ayrılıyor. Kollektif kendiliğinden Gezi'ye karşı, lider odaklı ve öncülüğünde bir bambaşka akım. Gezi'deki lider ve otorite tanımazlık burada liderlik vasfının öne çıkmasıyla ayrılıyor.
Ancak konjonktür gereği bunu eleştirmek de çok olası değil.
Türkiye'nin tek lider kıskacında alternatifsiz sıkıştığı bu cenderede bir liderin yeni öncülüğü insanlarda umut yaratıyor.
Yılların muhalefeti Kılıçdaroğlu bu hamlesiyle ilk kez tüm muhalif kesimleri peşine takma, kucaklama şansına sahip oldu.
CHP'nin bu şansı nasıl kullanacağı İstanbul'daki buluşmadan sonra netleşecek. Ve elbette burada iktidarın bu buluşmaya nasıl yaklaşacağı da belirleyenlerden biri olacağa benziyor.
CHP'nin yürüyüşün finalinde alacağı pozisyon kadar iktidarın da ne hamle yapacağı merak konusu. AKP'nin gündemi değiştirmeye dönük manipülatif bir hamlesi korkulan seçeneklerden biri şayet son dönem AKP siyaseti kritik anları bu taktikle aştı.
Şimdilik yürüyüşü ve gündemi takip ediyoruz. Kılıçdaroğlu'nun hızına da yetişmek pek kolay değil.