'Hükümetin Cizre savunması doğruları yansıtmıyor'
Avukat Newroz Uysal, Türkiye’nin AİHM’e verdiği savunmada yer alan iddialar ve ifadeleri değerlendirdi.
Avukat Newroz Uysal, Cizre bodrumlarında öldürülenlere ilişkin Türkiye’nin AİHM’e verdiği savunmada yer alan ifadelerin doğruyu yansıtmadığını ve olayla ilgili tek bir yargılanmanın yapılmadığını söyledi. Uysal, olay anına ait görüntü ve ses kayıtlarının dosyalara konulmasını istedi.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağının devam ettiği 7 Şubat 2016 tarihinde mahsur kaldıkları binaların bodrum katlarında onlarca insan yardım beklerken yakılarak öldürülmesi üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, konuyu 11 Şubat tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.
‘ÖLDÜRÜLENLER MASUM SİVİL OLARAK GÖRÜLMEMELİ’
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, üçüncü bodrumda yaşamını yitirenler için yapılan başvuru üzerine Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İnsan Hakları Daire Başkanlığı, 12 Temmuz 2017’de AİHM’e savunma verdi. Sivil toplum örgütleri tarafından sunulan raporların somut belgeler içermediğinin ifade edildiği savunmada, kötü muamele iddialarının titizlikle değerlendirilmesi üzerine sorumlu olanların gerekli yargılama ve idari usullere tabii tutulduğu ileri sürüldü.
Birçoğu gizli tanık beyanlarına dayandırılarak, öldürülen kişilerin "örgüt üyesi" olduğu kaydedilen savunmada, hükümetin sorumluluklarını yerine getirdiği ve tıbbı yardım bekleyenlerin "masum sivil" olarak görülmemesi gerektiği kaydedildi.
Yasak sonrası yaşanan hak ihlalleri ve yaşamını yitirenlerin dosyalarıyla ilgilenen avukatlardan Newroz Uysal, Türkiye’nin AİHM’e verdiği savunmada yer alan iddialar ve ifadeleri değerlendirdi.
‘YAŞANAN ÖLÜMLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE DÖNÜK’
Uysal, çok sayıda avukatın mağdur yakınları, otopsi raporları ve tanık anlatımlarından yola çıkılarak bu raporların hazırlandığını belirtti. Raporların dikkate alınması yerine yaşanan ölümlerin üstünü örtmeye dönük bir yargılamanın yapıldığını ifade eden Uysal, avukat derneğinin kapatılmasının bile başlı başına Türkiye’nin AİHM’e verdiği savunmayı yalanlar nitelikte olduğunu söyledi.
‘TEK BİR YARGILAMA YAPILMADI’
Savunmada yer alan "sorumlu olanların gerekli yargılama ve idari usullere tabii tutulduğu" iddiasını değerlendiren Uysal, "Kastedileni anlamıyoruz. Sorumlu olarak gördükleri ‘BTÖ’ mensupları ise zaten birçoğu yaşamını yitirdi. Eğer yasak sırasında yaşanan hak ihlallerinden sorumlu kişileri kastediliyorsa; tek bir yargılama yapılmadı. Yasağın kararını veren ya da güvenlik amirleri hakkında tek bir yargılama yapılmadı" dedi.
Uysal, dosyalarda yer alan gizli tanıkların birçoğunun ifadesinin savcılık huzurunda mesai saatleri içerisinde alındığını, açık tanıkların ise gece saatlerinde alınmasının ilerideki süreçte yapılacak olan itirazlara karşı bir "önlem" olduğunu kaydetti. Operasyon ve yaşanan ölümlere ilişkin savunmada yer alan "hukuka uygunluk" konusuna da değinen Uysal, bunun devletin iddiası olmaktan öteye geçemediğini söyledi.
‘OLAY ANI GÖRÜNTÜLERİ DOSYALARDA YOK’
Ciddi askeri hazırlıkların yapıldığı operasyonlara ilişkin kimi yazışmalarda yer alan koordinasyon ve kriz merkezlerinin kurulduğunu dile getiren Uysal, bu merkezlerde kimlerin çalıştığı ya da hangi elden yürütüldüğüne dair herhangi bir bilginin olmadığına işaret etti. "Operasyonlarda güç kullanımı konusunda güvenlik güçlerine verilen yetkinin sınırı ne?" diye soran Uysal, "Avukat arkadaşlarımız bu hususları çok kere sordu. Bizim orantılı bir güç kullanılıp kullanılmadığını tespit olanağımız yok. Olay anı içerisinde bir çatışmanın olduğunu, kendilerine saldırı olduğunu ve bunun karşısında güvenlik güçlerinin kendilerini koruduğunu iddia ediliyor. Ancak, özellikle bahsi geçen 3 adreste kendilerine bir saldırı gerçekleştiğine dair tek bir görüntü yok. Telsiz kayıtların anlaşılmayan beyanlar var" bilgilerini aktardı.
Söz konusu görüntüler ve konuşmaların ne yerel mahkeme ne de AİHM dosyalarında yer almadığına vurgu yapan Uysal, "Çatışmalarda yer alan polisler dinlenmedi. Orada yaşamını yitirenlerin yanmalarına neden olan madde ne? Yangının nasıl çıktığına ilişkin bir şey yok. Bu konunun merkezinde yer alan devletin cevap vermesi gerekiyor. Tüm bunlar bile bu şüphelerin ne kadar gerçekçi olduğunu bize gösteriyor" şeklinde konuştu.