İHD Diyarbakır'da Barış Konferansı düzenleyecek
Sinan ŞAHİN
ANTEP - İHD Antep Şubesi, 'Barış Nöbeti' etkinlikleri kapsamında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi 'Kadınlar Barış İstiyor' konulu basın açıklaması yaptı. İHD Antep Şube yöneticisi Atiye Okay, "Barış istemek bir hak olarak tanımlandı. Barışı savunmanın bir insan hakkı olduğu belirlendi" dedi ve 16-17 Mart'ta Diyarbakır'da yapılacak Barış Konferansı'na çağrı yaptı.
Kürt sorunda diyalog ve müzakere yönteminin tercih edilmemesinin nefret dili ve kadına yönelik şiddeti de arttığını vurgulayan Okay, şöyle devam etti:
"Bizlerin yaşadığı coğrafya etnik, dilsel, dinsel ve kültürel olarak çok farklı kimliklerin yaşadığı bir coğrafya. Ancak maalesef ki Türkiye’de yerleşik resmi ideoloji sadece Türk ve Sünni Müslüman kimliğini temel almış ve bu ideolojiye uygun bir siyasi sistem oluşturmuş. Bu nedenle de farklı etnik, dilsel, dinsel ve kültürel kimlikler her zaman sorun yaşamışlar coğrafyamızda. Ya yok edilmişler ya asimile edilmişler ya da yok edilmeye çalışılmışlar. Bu nedenle barışın coğrafyamızda, önemli bir hak talebi olduğu, çok net olarak ortaya çıkmakta. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, coğrafyamızın temel meselesi durumunda olan Kürt sorunu konusunda, bugüne kadar diyalog ve müzakereye karşı, çatışma yöntemini benimsemiştir. Çatışma ve savaş yönteminin devlet tarafından tercih edilmesiyle birlikte, baskı ortamında şiddetin öne çıkması, beraberinde nefret dilinin gelişmesi, kadına yönelik şiddetin artması, kadın cinayetlerinin önlenememesi ancak bu şiddet ortamıyla izah edilebilir."
'EN BÜYÜK ACIYI KADINLAR VE ÇOCUKLAR YAŞIYOR'
Dünyanın birçok bölgesinde de savaşların devam ettiğine dikkat çeken Okay, "7 Ekim 2023'te İsrail devletinin Filistin topraklarında yürüttüğü savaş ve operasyonlarda, yine yaşam hakkı ihlalleri başta olmak üzere en çok kadınların çok boyutlu hak ihlallerine uğradığına tanıklık etmekteyiz. Rusya’nın Ukrayna işgali, Libya’da iç savaş, Suriye’de yaşanan iç savaş, Rojova’da yaşanan çatışma… Bu savaşlar ve çatışmalar, BM’nin barışı sağlama yönündeki görevini yerine getirmediğini göstermekte ve bu nedenle savaş ve çatışmalı ortamlar devam etmektedir. Maalesef ki bu coğrafyalarda en büyük acıyı da kadınlar ve çocuklar yaşamaktadırlar. Kadınlar tüm savaşlarda cinsel şiddet yaşamışlar, cinsel işkenceye maruz kalmışlar. Ancak bunların savaş suçu olarak değerlendirilmesi konusunda çok geç kalınmıştır. Özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşı’nda çok sayıda kadın, cinsel saldırılar nedeniyle mağdur olmuş, yaşamlarını yitirmişlerdir" dedi.
'KADINLAR YOĞUN BASKILARA MARUZ KALIYOR'
Bosna Savaşı’ndan sonra kadınların mücadeleleri sonucunda kadına yönelik şiddetin bir savaş suçu olarak değerlendirilmeye başlandığını hatırlatan Okay, "Coğrafyamızda yaşanan savaş ve çatışmalı ortam nedeniyle binlerce kadın mağdur olmuştur. Maalesef ki kadınlar ev baskınlarında, köy baskınlarında, gözaltı merkezlerinde ya da cezaevlerinde yoğun şiddete maruz kalmaktadırlar. Devletin kullandığı şiddet fiili ve şiddet dili erkek egemen şiddetin toplumda da yaygınlaşmasına neden olmakta ve bu sebeple evler, sokaklar, işyerleri her yer kadınlar için güvensiz ortamlar olarak ortaya çıkmaktadır" diye konuştu.
'KADINLARIN BARIŞ İSTEMEKTEN BAŞKA ÇARESİ YOK'
Suriye Savaşı nedeniyle yaşanan sığınmacı göçüne dikkat çeken Okay, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Mülteci Hakları Sözleşmesi’ne koyduğu çekinceler ve toplumsal olarak ırkçılığın çok yaygınlaşmış olması sığınmacı kadınların da çok büyük sorunlar yaşamalarına, şiddete maruz kalmalarına neden olmaktadır. Böylesine çatışmalı ortamlarda kadınların barış istemekten başka hiçbir çareleri yoktur" dedi.
BARIŞ KONFERANSINA ÇAĞRI
Barış için daima mücadele ettiklerini vurgulayan Okay, 16-17 Mart'ta Diyarbakır'da düzenlenecek Barış Konferansı için çağrı yaptı:
"Barış için yıllar boyunca etkinlikler düzenledik. Şimdi de 'Barış Nöbeti' tutuyoruz. İşte bu barış nöbetlerimizi bir Barış Konferansı’yla taçlandırmaya karar verdik. 16 ve 17 Mart tarihlerinde Amed’de düzenleyeceğimiz Barış Konferansında barış taleplerimizi bir kez daha ve yüksek sesle dile getireceğiz."