İHD'den cezaevleri açıklaması: Hasta mahpuslar tahliye edilmiyor, en temel haklar kullandırtılmıyor
Remzi BUDANCİR
DİYARBAKIR - İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin tüm şubelerde eş zamanlı basın açıklaması yaptı. Diyarbakır’daki açıklama İHD Şube Binasında gerçekleşti. Açıklamayı okuyan İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Jiyan Ormanlı, Türkiye’de hapishanelerin, başta muhalifler olmak üzere siyasi iktidar tarafından "tehlikeli" olarak değerlendirilen insanların tutulduğu mekanlar haline geldiğini hatırlattı.
CEZAEVLERİNDE İNFAZ YASANA AYKIRI UYGULAMLAR
Hapishanelerin 12 Eylül 1980 askeri darbesinden bu yana çeşitli işkence ve kötü muamele uygulamalarıyla anıldığını hatırlatan Ormanlı, 1990’lı yılların sonuna doğru Türkiye hapishanelerinde yeni bir model olan F Tipi hapishane sistemine geçildiği söyledi. Günümüz iktidarın F Tiplerinin yanı sıra izolasyonu daha da derinleştiren yeni tip Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishaneler inşa ettiğini belirten Ormanlı, “Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü verilerine göre şu anda Türkiye genelinde 14 adet F tipi, 17 adet Yüksek Güvenlikli, 6 Tane de S Tipi Hapishane bulunmaktadır. Özellikle Yüksek Güvenlikli hapishanelerde mahpuslar tek kişilik odalarda tutulmakta, bulunduğu odaların müstakil havalandırması bulunmamakta ve mahpuslar günde 1-1,5 saat ayrı bir yere götürülerek havalandırmaya çıkarılmakta ve geri kalan zamanı bu tek kişilik yerde geçirmek zorunda bırakılmaktadır” dedi.
İNFAZ YASASINA AYKIRI UYGULAMALAR
F ve S Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerinde infaz yasasına aykırı uygulamaların hayata geçirildiğini belirten Ormanlı şöyle konuştu:
“F tipi, S Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerinde tutulan mahpusların başta yaşam hakkı olmak üzere; sağlık, aile ve özel hayata saygı, avukatı ile görüşme ve haberleşme hakları sürekli bir şekilde ihlal edilerek infaz yasasına aykırı uygulamalar meydana gelmiştir. Bu uygulamalara karşı mahpusların iç hukuk ve AİHM nezdinde açmış oldukları davalarda lehlerine çıkan yüzlerce karar olmasına rağmen dava konusu edilen hak ihlallerinin sona ermesi bir yana her geçen gün bu ihlallerin arttığına şahit olmaktayız. Mahpuslar, ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan en temel haklarını kullanabilmek için birçok kez açlık grevi, kendini yakma ve intihar tarzı eylemler yapmak zorunda kalmış, yaptıkları bu eylemler sonucunda yaşamlarını yitirmiş, birçok mahpus ise bu eylemlerden kaynaklı kalıcı hastalıklarla yaşamak zorunda kalmıştır. Son olarak Konya Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde bulunan Yakup BRUKANLI isimli mahpusun, Türkiye hapishanelerinde devam eden tecrit ve izolasyon uygulamalarını protesto etmek amacıyla kendisini yaktığını ve sağlık durumunun ağır olduğunu basın yayın organlarından öğrenmiş bulunmaktayız. İnsan Hakları Derneği olarak bir kez daha mahpuslara hayatlarını risk altına sokacak eylemlerden uzak durmaları, siyasi iktidara da mahpusların taleplerini dikkate alacak politikalar geliştirmesi çağrısında bulunuyoruz”
10 YILDA MAHPUS SAYISI BEŞ KAT ARTTI
Ceza ve Tevkif Evlerinin 1 Kasım 2022 verilerine göre 399 Ceza İnfaz Kurumunda 331 bin 706 mahpusun bulunduğunu hatırlatan Ormanlı, bu sayının giderek arttığına dikkat çekti. 2002’den bu yana hapishanelerde tutulan mahpus sayısının yaklaşık olarak beş-altı kat arttığını belirten Ormanlı, “Bu kadar mahpusun hapishanelerde tutulması bile başlı başına büyük bir soruna işaret etmektedir. Uzun bir süredir Türkiye kamuoyunda yer edinen hasta mahpusların tedavi hakkına erişememesi ve hapishanede kalabilecek durumda bulunmayan ağır hasta mahpusların tahliye edilmemesi sorunu da tıpkı hapishanelerde yaşanan diğer tüm ihlallerde olduğu gibi siyasi erkin meseleye insan hakları perspektifinden uzak bir şekilde oluşturduğu güvenlikçi politikalarla bakmasından kaynaklanmaktadır” dedi.
651’İ AĞIR 1.517 HASTA MAHPUS
İHD’nin verilerine göre 29 Nisan 2022 tarihi itibariyle Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere 1.517 hasta mahpus bulunduğunu hatırlatan Ormanlı, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Mahpusların doğuştan veya sonradan başlayan hastalıkları hapishane koşullarında yeterli ve düzenli bir tedavi yöntemi bulunmaması nedeniyle ilerlemekte ve yaşam hakkının ihlaline varan sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Hastalığın artık tedaviye cevap veremeyeceği derecede ilerlemesi akabinde savcılıklar tarafından mahpuslarla ilgili verilen infaz erteleme kararlarının bir anlamı kalmadığını üzülerek belirtmek isteriz. Derneğimiz başvurucusu ve hasta mahpus listemizde bulunan Bedri Çakmak ve Ehettin Kaynar isimli mahpuslar hastalıkları nedeniyle infazlarının ertelenmesi ile tahliye edilmiş ancak tahliye edilmelerinden çok kısa bir süre sonra hayatlarını kaybetmişlerdir.”
ADALET BAKANLIĞI'NA ÇAĞRI
“2022 yılının şu an ki dönemine kadar en az 70 mahpusun hapishanelerde yaşamını yitirmiş olması Türkiye hapishanelerindeki uygulamaların çok acil reformlara ihtiyaç duyduğunun en önemli göstergesidir. Yakın zamanda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından hasta mahpusların durumuna ilişkin yasal düzenlemeler yapılacağı yönündeki açıklamalar sonrasında İnsan Hakları Derneği olarak konuya dair görüş ve önerilerimiz ile değişiklik yapılmasını önerdiğimiz mevzuat hükümlerini hakkında ayrıntılı bir rapor hazırlayarak bu raporu hem siyasi partilere hem de kamuoyuna sunmuştuk. Adalet bakanlığı ve iktidarın hasta mahpuslar hakkında yapılacak yasal değişiklik öncesinde insan hakları kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin, sağlık örgütlerinin ve baroların konu hakkında yapmış oldukları çalışmalarından faydalanarak bu kurumlarla koordineli bir yasa çalışması yapması meselenin kalıcı bir şekilde çözülmesine olanak sağlayacaktır. İnsan Hakları Derneği olarak yapılacak bu yasa değişikliği konusunda elimizde bulunan tüm bilgi, belge ve raporlarla aktif görev alabileceğimizi tekrardan belirtmek isteriz.”
'GÜVENLİKÇİ POLİTİKALARDAN VAÇGEÇİN'
Türkiye hapishanelerinde tutulan tüm mahpuslar devletin denetimi ve sorumluluğu altındadır. Her bir mahpusun yaşama, işkence görmeme, aile ve özel hayatına saygı gösterilmesi, haberleşme ve insan olmaktan kaynaklı tüm haklarının kullanılması konusunda devletin gerekli tedbirleri alması, bu hakları ihlal edenler hakkında etkili yaptırımlar uygulaması gerekmektedir. Bu nedenle Türkiye hapishanelerinde yaşanan hak ihlallerin giderilmesi için güvenlikçi politikalardan vazgeçilerek insan haklarını ve evrensel kuralları merkezine alan bir anlayışa geçilmesi gerektiğini belirtmek isteriz.”