'İki yıl önce uyarmıştık'
Depremin ardından deniz suyunun yükselmesinin tesadüf olmadığını söyleyen Prof. Dr. Tuncay Kuleli, Gökova Körfezi ve Bodrum konusunda 2 yıl önce ciddi uyarılar yaptıklarını açıkladı.

HAMZA GÜL
MUĞLA - Merkezi Ege Denizi Kos Adası olan 6,3 şiddetindeki depremin ardından Gökova Körfezindeki deniz suyu yükselmesi ile sahildeki araçlar ve turistik tesislerin en çok zarar gören yerler olduğu ortaya çıktı. Türkiye’de uzun yıllar kıyılarda incelemelerde bulunan ve değişik tarihlerde bilimsel sunumlarla konuyu gündeme taşıyan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Bodrum Denizcilik MYO Müdürü Prof.Dr.Tuncay Kuleli, küresel iklim değişikliğinin, birçok kaynakta, yerkürenin uzun jeoloji tarihi boyunca yaşanan iklimin doğal değişkenliğine ek olarak insan etkinliklerinin neden olduğunu belirterek, "Birçok araştırma, iklim değişikliği ile sıcaklıkların yükseldiğini, yağış modellerinin kaydığını, buzulların ve karların eridiğini, deniz seviyesinin yükseldiğini göstermekte. Aynı zamanda, iklimdeki bu değişikliklerin devam edeceği, seller ve kuraklıklar gibi tehlikelere yol açacak aşırı hava olaylarının daha sık ve daha kuvvetli şekilde meydana geleceği de beklenmekte. Olumsuz etkiler ve doğaya karşı savunmasızlığımız, ekonomimiz ve sağlığımız ile ekonomik sektörlerimiz arasında da farklılıklar gösterecek" dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, TÜRKİYE KIYILARI VE DENİZ TURİZMİ
Sektörlerin yaratmış olduğu milli gelirin neredeyse yüzde 61’inin kıyı alanlarından, kıyılardaki köy ve körfezlerden, bereketli tarım ovalarından, turizm faaliyetlerinden, balık yetiştiriciliğinden, enerji tesislerinden (rafineri, elektrik santrali vb.) elde edildiğini vurgulayan Prof. Kuleli, "Kıyı alanlarımız, iklim değişikliği sonucu ortaya çıkabilecek her türlü tehdide açık durumda" dedi.
GÖKOVA KÖRFEZİ KIYILARI İNCELENDİ
İklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından olan deniz seviyesi yükselmesi durumunda risk altında olan alanlara örnek olması açısından, Gökova Körfezi kıyılarında incelemelerde bulunan Tuncay Kuleli, tüm Türkiye kıyıları için yaptıkları çalışmalarda, deniz suyu seviyesindeki yükselmenin dünyanın diğer pek çok bölgesinde olduğu gibi Türkiye kıyılarında da çok önemli olmamakla birlikte, kıyıların topografya ve çökmelere bağlı bölgesel olarak yüksek hassasiyetlerinin olduğu tespit ettiklerine dikkat çekerek, "Deniz suyu seviyesinin yükselmesinin diğer önemli bir etkisi de kıyı alanlarında artacak tuzlulukla yaşanacak kaynak ve biyolojik çeşitlilik kayıpları olduğu görülmektedir. SRTM (Shuttle Radar Topography Mission) verileri, yeryüzünün topografik haritasının çıkarılması amacıyla NASA tarafından yürütülen uluslararası bir proje neticesinde elde edilen, yeryüzüne ait üç boyutlu sayısal arazi modeli verileri kullanarak, Gökova Körfezi için yapmış olduğumuz deniz seviyesi yükselmesi risk değerlendirmesi haritaları hazırladık. Bu haritaları sürekli ilgili kurumlarla ve akademik çevrelerde sunuyoruz" şeklinde konuştu.
2015 yılında yapılan Türkiye İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirim raporunda deniz seviyesi yükselmesi sonucunda nelerin meydana geleceğinin belirtildiğini ifade eden Bodrum Denizcilik MYO Müdürü Prof.Dr.Tuncay Kuleli, "İklim değişikliğinin kıyı alanları üzerindeki etkileri çok fazla olacaktır. Kentleşme baskısının en yoğun olduğu kıyı ve sahil alanları iklim değişikliğinin etkilerine karşı diğer alanlara göre daha hassastır. Denizdeki olası bir yükselme ile kıyıya yakın sulak alanlar deniz suyu ile karışarak yok olma tehdidi ile karşılaşabilecektir. Özellikle deniz seviyesi ve deniz seviyesinden en fazla 10 metre yüksekte bulunan yerleşimlerin en yüksek risk altında olan alanlardır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TÜRKİYE KIYILARINA YILLIK MALİYETİ 16 MİLYAR DOLAR
Türkiye’de sürdürülebilir turizm kapsamında, çevrenin korunması, çevre bilincinin geliştirilmesi, turistik tesislerin çevreye olumlu katkılarının teşvik edilmesi ve özendirilmesinin gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Prof.Dr. Tuncay Kuleli, "Zaten iklim değişikliği tehdidi ve baskısı altında olan doğal koy ve körfezlerimiz ile deniz turizmi açısından önem taşıyan diğer doğal alanlarımızın, yanlış mekansal planlarla bir de insan baskısına maruz bırakılmaması, iklim değişikliği ile mücadele konusunda toplumun tüm kesimlerinin her platformda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Yaptığımız bir çalışmaya göre, iklim değişikliğinin 2015 yılı itibarı ile Türkiye kıyılarına her yıl maliyeti yaklaşık 16 milyar dolardır. Hem ekolojik, hem de ekonomik bir tehdit olan iklim değişikliği ile mücadele hepimizin asli görevi olmalıdır. olan doğal koyların tamamı risk altındadır. Bodrum Merkez, Gümbet, Bitez, Ortakent, Turgutreis, Yalıkavak, Gündoğan, Türkbükü, Torba, Güllük gibi turizm yerleşim ve tesis alanları ile Yalıçiftlik, Kargıcak, Kissebükü, Çökertme, Ören, Akyaka, Çamlık Koyu, Okluk Koyu gibi yerler, mavi yolculuk için önemli doğal koylar risk taşıyan alanların başında gelmektedir" diye konuştu.