İpekçi 39. ölüm yıl dönümünde anıldı

Evinin önünde öldürülen gazeteci Abdi İpekçi, 39. ölüm yıldönümünde Zincirlikuyu’daki kabri başında anıldı.

İpekçi 39. ölüm yıl dönümünde anıldı

Fatma YÖRÜR

ARTI GERÇEK - Şişli’deki evinin önünde 1979 yılında düzenlenen suikast sonucu öldürülen gazeteci Abdi İpekçi 39. ölüm yıl dönümünde mezarı başında anıldı.

İpekçi'nin Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında düzenlenen anma törenine Türkiye Gazeteciler Cemiyeti temsilcileri, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, meslektaşları, arkadaşları, Milliyet gazetesi çalışanları, RTS Türkiye'den Erol Önderoğlu ve kızı Nükhet İpekçi İzet ve Avukat Erdal Doğan katıldı.

Kur'an-ı Kerim okunmasıyla başlanan törende dua sonrası konuşan Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi İzet, geçen 39 yılda resmi belirsizlik, örtbas etme, cezasızlık olduğunu ve cinayete ilişkin bilinmezliklerin sürdüğünü söyledi.

"ÖLDÜR DİYENLER YARGILANMADI"
Anmada söz alan Nükhet İpekçi İzet, cinayetin tarihte karanlık bir nokta olarak kaldığını belirterek:
"Aynı sözleri ne kadar çok tekrar etmişim: 'Öldür' diyenler yargılanmadı. Öldürenin korunma ve kaçırılma giderlerini karşılayanlar yargılanmadı. Etrafı toz duman edenler, delilleri süpürgelerle yok edenler, kayıtları silip dosyaları kaybedenler yargılanmadı.

Adalet beklentisini, bazıları, kin ve intikam dürtüleriyle karıştırıyor. Hâlbuki hakikatin odaya çıkarılması ve resmen kayda geçirilmesinden öte bir talebim yok. Ve bu, öyle bir talep ki, öldürten odaklara şuurlu veya şuursuz hizmet edenleri bile huzura kavuşturabilir. Hukuk, ailenin acısını dindirmek için değil, toplumun yararına olmalı diye tekrar edip duruyorum.

Ailenin acısını paylaşan dostlar, zaman içinde çoğalıyor. Ailemiz nerede diye etrafa bakınırken birdenbire hiç tanımadığım birileri, aileden de yakın can dostu oluyor. Bir aile bireyi gibi, bütün ruhuyla yanımızda olan, en karanlık noktaları aydınlatan Uğur Mumcu ve en belirleyici davalarda, en keskin anlarda, kelle koltukta, bedelsiz karşılıksız, bizimle bütünleşen Turgut Kazan, ömür boyu, içimde yaşayacaklar. Tarihe kayıt düşme bakımından, On İki Eylül davasına katılma talebimiz için gönülden çalışan ve aile yakınlığını hep sürdüren Hasan Ürel... Bu konularla ilgili bilgilerini ve dostluklarını hiç esirgemeyen Fethiye Çetin, Erdal Doğan..." diyerek aile dostlarını minnetlerini iletti.

'BİRİ VAR...'

İpekçi sözlerini şöyle sürdürdü: "O ilk yıldan beri, "biri var, biri var, biri var" diye tekrar edip duruyorum. Biri biri biri. Var mı yok mu belli değil gibi. Kaç harfli? Üç harfliler mi? Kaç tane üç harfli bir araya gelebilir? CİNİ, CIA? Onlar ilk akla gelen üç harfliler. Üç değil de dört harf dersek, NATO var. NATO ile kafiye yapacak olsak, bu eski hikayemize, en denk düşebilecek olan kelime: Gladio. Bizde kontrgerilla deniyor. O kelimenin hemen ardından gelen kaçınılmaz kelime: Darbe. Elbet çoğul takılarıyla birlikte. Sonra daha uzun kelimelere geçebiliriz: Kalkışma, katliam, operasyon, emperyalizm... Bütün bu kelimelerin sonuna idrak kelimesini acaba ne zaman getirebileceğiz?" diye sordu.

Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş ise bugüne kadar Türkiye'de her görüşten öldürülmüş 66 gazeteci olduğunu ve gazeteci cinayetleri genellikle faili meçhul olarak kaldığını belirtti. Başta Abdi İpekçi olmak üzere, tüm gazeteci cinayetlerinin bir demokrasi ve insanlık ayıbı olarak gördüğünü belirten Güneş, "Abdi İpekçi, evrensel gazetecilik ilkelerini büyük bir titizlikle uygulayan bir usta, onu hiç unutmuyoruz. Genç gazetecilerin yetiştirilmesine çok önemli bir usta olduğunu düşünüyoruz. Abdi İpekçi'yi hedef gösteren karanlık ellerin, bu cinayeti planlayıcılarını hala net bir şekilde ortaya konulmamasını da çok büyük acı olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Abdi İpekçi bugün İstanbul ve çeşitli illerde anılıyor.