İrfan Bilgin 29 yıldır ağabeyinin akıbetini soruyor: Kenan avukata 'Beni kaybedecekler' dedi
Ezgi YILDIZ
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri/İnsanları, 27 Mayıs 1995'ten bu yana her cumartesi günü Taksim’deki Galatasaray Meydanı'nda oturma eylem yaparak, gözaltında kaybedilen ve faili meçhul siyasi cinayetlerle öldürülen yakınlarının faillerini arıyor.
12 Eylül 1994 yılında Ankara’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Kenan Bilgin’in öyküsünü kardeşi İrfan Bilgin anlattı. Bilgin, Kenan’la birlikte 12 arkadaşının daha gözaltına alındığını olayın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen, ağabeyinin akıbetini sordukları devlet kurumlarından herhangi bir yanıt alamadıkları söyledi.
GÖZALTINA ALINAN ARKADAŞLARI SAVCIYA SORDU: KENAN NEDEN BURADA YOK?
İrfan Bilgin, emniyetin Kenan ile birlikte alınan diğer kişilerin orada olduklarını kabul ettiklerini fakat ağabeyini sorduklarında ise, “Öyle birini tanımıyoruz. Aldığımız insanlar içinde yok” yanıtını aldıklarını anlattı. Kenan Bilgin ile birlikte alınan kişiler 17 günün ardından savcılığa çıkarıldıklarında, savcıya gözaltında Kenan’la sürekli iletişimde olduklarını aktararak, “Kenan Bilgin neden burada yok?” sorusunu yöneltmiş. Bu kişilerin serbest bırakılmalarının ardından bir basın açıklaması düzenleyerek, “Kenan Bilgin gözaltında yoğun bir işkence görüyor. Bilgin’i kaybedecekler” dediklerini de anlatan İrfan Bilgin, söz konusu bilgilerle yetkili yerlere başvuru yaptıklarını ve yine olumsuz bir yanıt aldıklarını söyledi.
İŞKENCEHANEDEN ÇIKAN AVUKATA, 'İHD’YE VE AİLEME BİLGİ VERİN' DEMİŞ
Bilgin, bir süre sonra Murat isimli bir avukatın ‘işkencehane’ye götürüldüğünü burada da Kenan’ın sürekli kendisine seslenerek, “Bunlar beni 21 gündür kaydetmedi. Yoğun bir işkence yapıyorlar, beni öldürüp kaybedecekler. Eğer çıkarsanız İnsan Hakları Derneği’ne ve aileme bu bilgiyi verin” dediğini ve avukatın serbest bırakılır bırakılmaz bu bilgiyi kendileriyle paylaştığını ifade etti.
Bilgin ve ailesi, edindikleri bilgiler dahilinde bakanlıklara ve emniyet müdürlüklerine yazılı başvurularını yinelediklerini tekrar ‘bizde yok’ yanıtını aldıklarını söyledi.
BAKAN KÖYLÜOĞLU’NUN BİLGİN AİLESİNE DAVETİ: BİR İNSAN NASIL KAYBEDİLİR?
Bu gelişmeler üzerine dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Bakan olarak görev yapan Azimet Köylüoğlu aileleriyle görüşerek, "Bir insan nasıl kaybedilir? Almışlarsa onlardadır. Yerin dibinde de olsa Kenan’ı bulacağım” dediğini belirten Bilgin, üç gün sonra tekrar görüştüklerinde ise sinirli bir şekilde, “Yok işte kardeşim, almışlardır, işkence yapmışlardır, atmışlardır bir kenara” dediğini anlattı.
AİHM'DEN TAZMİNAT KARARI
İrfan Bilgin, tüm yolları denedikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurduklarını, 2002 yılında Ankara’da kurulan mahkemede Kenan Bilgin’in gözaltındayken kaybedildiğini kanıtladığını ve Türkiye’nin tazminat cezasına çarptırıldığını hatırlatırken, “Bizim aile olarak bir tazminat talebimiz yoktu. Biz Kenan’a bunu yapanların yargı önüne çıkarılıp, gerekli cezayı almalarını ve ağabeyimin nereye atıldığını bilmek istiyorduk. Fakat AİHM’nin yapabilecekleri de bununla sınırlıydı” dedi.
CUMARTESİ ANNELERİ'NİN GALATASARAY MEYDANI’NA ÇIKMA KARARI
İrfan Bilgin, aynı şeyleri yaşayan ailelerle Galatasaray Meydanı'na çıkma kararı almalarına da değindi. 1990’lı yıllarda sıkça yaşanan gözaltına kaybedilmelere karşı İHD’de oluşturulan Kayıplar Komisyonu’nda yer alan Bilgin, o dönem Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’un da kaybedilmesiyle birlikte derneğin Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi kararı aldıklarını ifade etti.
Bilgin, eylemlerinde gördükleri yoğun polis baskısı ve şiddetinden ötürü ara vermek zorunda kalmalarından, tekrar oturmaya başladıkları süreçlere değinerek taleplerinin sadece “Kayıplar son bulsun, kaybedenler ortaya çıkarılıp yargılansın” olduğuna dikkat çekti.
NEDEN GALATASARAY MEYDANI?
İrfan Bilgin, Galatasaray Meydanı’nın önemini anlatırken 25 haftadır yaşadıkları engellemelere ve gözaltı uygulamasına değinirken şunları söyledi:
"Kayıp yakınları olarak o meydanda haklı bir inadımız var bu yüzden rahat bir şekilde onlara bırakacak değiliz. O meydandaki 50’nci yıl heykelini bazı anneler mezar taşı olarak bellediler. Şimdi oturmamız için bize farklı yerler göstermeye başladılar. Fakat Galatasaray farklı bir alandır o alandır bizim için o alanı biz yarattık. Orada bir dönem bizimle oturan insanları yitirdik. Şimdi onların çocukları bizimle oturuyor. Bu yüzden bizim için çok anlamlı tüm saldırılara rağmen orada oturmaya devam edeceğiz. Direniyoruz ve direneceğiz."
'BEN DAHA BUGÜNMÜŞ GİBİ YAŞIYORUM'
İrfan Bilgin kayıp yakını olmanın alışılabilir bir duygu olmadığını ise şöyle anlattı:
“Kenan kaybedileli 29 yıl oldu ama ben daha bugünmüş gibi yaşıyorum. Bütün kayıp yakınları da böyle. Annelerde bırakılan o yara hala kanıyor, kabuk bağlamadı. Kanayan yaranın kabuk bağlaması için bu katillerin çıkarılıp yargılanması lazım. Bu ülkede adaletin sağlanıp işkence ve gözaltında kayıpların son bulması lazım. Vaziyet böyleyken de bizim yaralarımız kabuk bağlamıyor. Bugünkü, dünkü gibi kanamaktadır."
‘YARGILANSALARDI ŞİMDİ ARAMIZDA OLACAKLARDI ÇÜNKÜ SUÇSUZLARDI’
İrfan Bilgin 90’lı yıllarda gözaltına alınıp kaybedilenlerin birçoğunun suçsuz olduğunu vurgulayarak şöyle dedi:
"Yaşam hakkını kimse bahşetmedi doğuştan böyle bir hakkımız var kimsenin bunu ortadan kaldırma hakkı yoktur. Eğer suçluyduysa bu insanlar çıkarıp yargılasalardı. Bunu yapmadılar suçsuz günahsız insanları sorgusuz sualsiz kendi yasalarının önünde çıkarmaya korktular. Bunlar planlı ölümlerdir. Kenan 1993’te Antep’te gözaltına alındığı zaman ağır işkence görmüş, öldü diye bırakılmıştı. Sonra tedavi ile ayağı kaldırmışlardı. Oradaki TİM’in başında olan polis Kenan’a bu sefer de kurtuldun bir dahakine elimize düşersen sağ çıkmayacaksın demişlerdi. Ağabeyim bunu bizzat bana anlatmıştı. O yüzden bu ölümler planlıdır. Kaybedilen yakınlarımızın hiçbir suçu günahı yoktu. Yargıya çıkarsalardı şimdi içimizde olacaklardı."
AYM kararına rağmen 24’üncü kez engellenen Cumartesi Anneleri serbest