IŞİD'den kurtuldu bürokrasiye takıldı
Ezidi baba IŞİD'in kaçırdığı oğlunu insan kaçakçılarından Türkiye’de teslim aldı ama sınırdan geçirirken çocuğa el konuldu. Adli Tıp DNA testi yapmadığı için baba oğul bir türlü kavuşamıyor
Sibel HÜRTAŞ / ANKARA
Lazım Ajo, 3 yaşındayken IŞİD tarafından kaçırıldı, 3 yıl boyunca insan kaçakçılarının elinde Rakka’dan Telafer’e gezdirildi. Yaşadığı işkenceler yüzünden konuşma yetisini kaybetti. Şu an 6 yaşında olan Ezidi Lazım Ajo, sonunda babasına Türkiye’de kavuştu. Ama Türk yetkililer DNA testi yapılmadığı için Lazım Ajo’yu babasına teslim etmiyor.
Ezidi bir ailenin en küçük çocuğu olan Lazım Ajo’nun hayatı 2014 yılında, Irak’ta yaşadığı köyüne yapılan İŞİD baskınıyla değişti. IŞİD Ezidi köyüne yaptığı baskında, Lazım Ajo ile kardeşlerini ve annesini kaçırdı. Tüm aile insan kaçakçılarının elinde farklı farklı yerlere götürüldü.
O baskında tesadüfen köyde olmayan Babe Qasım Avdo Ali Ajo, 3 yıldır ailesinin peşinde. Eşini ve çocuklarını arıyordu. İnsan kaçakçılarıyla iletişime geçen ve onlara para veren Baba Ajo, ailesinden sadece Lazım Ajo’yu bulabildi.
ASKERLER SINIR KAPISINDA KÜÇÜK ÇOCUĞA EL KOYDU
İnsan kaçakçılarının verdiği bilgiye göre kaçırıldığında 3 yaşında olan Lazım Ajo, önce Telafer’e ardından Rakka’ya götürülmüştü. Kent kent gezen ve türlü işkenceler gören küçük çocuk yaşadığı travmaların etkisiyle konuşma yetisini kaybetmişti. İnsan kaçakçıları Baba Ajo’ya, haziran ayında çocuğunu buldukları haberini ilettiler ve çocuğu teslim etmek için Baba Ajo’yu Türkiye’ye çağırdılar.
Baba Ajo, 18 Haziran 2017 tarihinde Şırnak’a geldi. İnsan kaçakçılarının elinden oğlunu teslim aldı. Beraber Irak’a dönmek için Silopi Habur Sınır Kapısı’na gittiler. Kapıdan geçerken baba Qasım Ajo’nun geçişine izin verildi ama küçük Ajo’nun kimliği olmadığı için Irak’a geçiş yapmasına izin verilmedi. Askerler, küçük çocuğa burada el koydu.
Baba Ajo, durumu anlattı. Askerler küçük çocuğa babasını tanıyıp, tanımadığını sordu. Konuşamayan çocuk, bu sorulara yanıt veremeyince 6 yaşındaki Ajo babasından bu kez askerler tarafından alındı. Baba da Irak’a gönderildi.
BU KEZ DE DNA İSTEDİLER
Baba Ajo, bu kez oğlunu Türkiye’de aramaya başladı. 25 Haziran 2017 tarihinde, oğlunun Şırnak Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na gönderildiğini öğrendi. Çocuğunu almak için başvuruda bulundu. Yetkililer, çocuğu teslim etmek için baba Ajo’dan DNA testi istedi.
Baba Ajo, istenileni yaptı ve DNA testi yapılması için Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Başsavcılık kararı doğrultusunda kan örneği alındı. Alınan kan ve kıl örnekleri Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Diyarbakır Adli Tıp Kurumu, 6 Temmuz 2017 tarihinde Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir yazı yazarak, "DNA incelemesi yapacak imkanlarının olmadığını" belirtti ve dosyayı iade etti. İlk başvurunun üzerinden 54 gün geçmesine rağmen hala küçük Ajo’nun teslim işlemi yapılamadı.
SIRA BÜROKRASİYİ AŞMAKTA
Baba Qasım Ajo, şu an Irak’ta. Oğlunu almak için yaptığı başvurulara yetkili savcı tatilde olduğu için yanıt verilemedi. Oğlunun travma yaşadığını ve konuşamadığını söyleyen Baba Ajo, oğlunu bir an önce teslim almak istiyor. İnsan kaçakçılarıyla verdiği mücadeleyi aştı ama Türkiye’deki bürokrasiyi aşamadı.
Küçük Lazım Ajo’nun teslim edilmesi için HDP Milletvekilleri de devreye girdi. HDP Mardin Milletvekili Ali Atalan, "Oğlunu teslim almak isteyen babanın başvurusu hala Savcılıkta bekletiliyor. Savcı ise tatile çıkmış" diyor. Küçük Ajo’nun yaşadığı travmalara dikkat çeken Atalan, "Böyle trajik bir soykırımdan geçmiş halkın bir kelime bile konuşamaz olan çocukları ailesine teslim edilmiyor. Çok acı bir durum" diyor.
HDP'Lİ VEKİL BAŞBAKAN YILDIRIM'A SORDU
Ajo’nun farklı yerlere kaçırılan diğer kardeşleri ve annesinden de haber yok. Baba Ajo, eşini ve diğer çocuklarını ararken, en küçük oğlunu yeniden kaybetmenin üzüntüsü içinde. Milletvekili Atalan, "Bundan daha trajik bir şey olamaz. Savcılık makamı bir an önce aileye oğlunu vermesi gerekirken, tatile çıkmış. Bir aile böyle mi korunur? Çocuğun kimliği olmadığı için sınırdan geçişine izin verilmemesi prensip olarak doğru olabilir ancak ailenin bu olaydan sonra yaşadığı bürokratik sıkıntı içler acısı bir durum. Bu aileye 3 gün içinde DNA testi yapılmalıydı ve birbirlerine kavuşmaları sağlanmalıydı" diyor.
Ali Atalan, durumu Başbakan Binali Yıldırım’ın gündemine de taşıdı. TBMM Başkanlığına soru önergesi veren Atalan, şu soruları Yıldırım’a yöneltti:
"Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığı DNA incelemesi yapacak imkan ve yetkiye sahip olmadığı halde Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı neden dosyayı Diyarbakır’a yollamıştır?
. Savaş mağduru küçük bir çocuğun yaşadığı travma göz önünde bulundurularak, ailesinden bu kadar uzun süre ayrı tutulmasının sebebi nedir?
.Türkiye şartlarında ortalama 3 günde sonuçlandırılabilecek bir işlemin üzerinden 54 gün geçmesine rağmen sonuçlandırılmamasının nedeni nedir?
.Bu gibi benzeri durumlarda çocukları ve ebeveynleri mağdur etmemek adına söz konusu işlemlerin ivedilikle sonuçlandırılmasına yönelik bir çalışmanız var mı?"