İzmir'deki 'Tuzla Fayı' için uyarı: İki bin yıldır kırılmıyor, yakın gelecekte kırılabilir
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir'de 2020'de gerçekleşen depremin iki bin yıldır kırılmayan Tuzla Fayı ile ilişkili olduğunu belirtti. Sözbilir, "Bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığı var" dedi.

Artı Gerçek - Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesi olan ve 30 Ekim 2020'de gerçekleşen depremi hatırlatarak, bölgedeki faylarda stres birikiminin gerçekleşmeye başladığını söyledi.
Tuzla Fayı'na dikkat çeken Sözbilir, "Tuzla Fayının yaklaşık iki bin yıldır kırılmadığı ortaya çıktı. Bu fayın deprem tekrarlama aralığı da iki bin yıl civarında. Bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığı var. Birkaç gün önce bir sürü deprem oldu Buca'da. Bu depremlerin hepsi bu fayla ilişkili, bu fayın kuzeydoğu ucunda gerçekleşiyor. Fay bir şekilde sistemi zorlamaya başlamış durumda. Bu, yarın deprem olacak anlamına gelmiyor ama gelecekte bu fayın kırılacağı şu anki bilimsel veriler ışığında biliniyor" ifadelerini kullandı.
'TUZLA FAYI'NIN YAKIN GELECEKTE KIRILMA OLASILIĞI VAR'
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Tuzla Fayı'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İzmir'de son dönemde yaşanan depremlerin iki bin yıldır kırılmadığı belirlenen Tuzla Fayı ile ilişkili olduğunu belirterek, bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığının bulunduğunu söyledi.
Sözbilir, AFAD'ın 81 il için 2021'de yayınladığı İl Afet Risk Azaltma Planları çerçevesinde İzmir'in afetlerden en az zararla çıkmak için 227 eylemi gerçekleştirmesi gerektiğini, bu eylemlerin zamanında tamamlanması halinde İzmir'in 2030'da tüm afetlere hazır olacağını ifade etti.
'İZMİR'DEKİ FAYLARDA STRES BİRİKİMİ GERÇEKLEŞMEYE BAŞLADI'
30 Ekim 2020'deki Seferihisar merkez üslü depreminin ardından bölgedeki faylarda stres birikiminin gerçekleşmeye başladığını bildiren Sözbilir, İzmir'de özellikle 2000 yılı öncesi yapılan binaların riskli olduğunu, kentsel dönüşüm çalışmalarının ise yavaş ilerlediğini dile getirdi.
Sözbilir, Seferihisar ve Balçova'da yapı stoku envanterinin çıkartıldığını, Bayraklı, Konak, Bornova gibi ilçelerde de yeni çıkartılmaya başlandığını, bina performans analizi açısından ise daha gerilerde olunduğuna işaret etti.
'FAY, SİSTEMİ ZORLAMAYA BAŞLAMIŞ DURUMDA'
İzmir il sınırlarında 17 diri fay tespit edildiğini, bunlardan 5'inin tekrarlama aralığı, geçmiş dönemlerde ürettiği deprem sayısı ve en son ne zaman kırıldığına ilişkin bilgiler bulunduğunu anlatan Sözbilir, şöyle konuştu:
"Tuzla Fayının yaklaşık iki bin yıldır kırılmadığı ortaya çıktı. Bu fayın deprem tekrarlama aralığı da 2 bin yıl civarında. Bu fayın yakın gelecekte kırılma olasılığı var. Birkaç gün önce bir sürü deprem oldu Buca'da. Bu depremlerin hepsi bu fayla ilişkili, bu fayın kuzeydoğu ucunda gerçekleşiyor. Fay bir şekilde sistemi zorlamaya başlamış durumda. Bu, yarın deprem olacak anlamına gelmiyor ama gelecekte bu fayın kırılacağı şu anki bilimsel veriler ışığında biliniyor."
'İZMİR İÇİN YAPILAN ERKEN UYARI SİSTEMİNDE TEST AŞAMASINA GELİNDİ'
İzmir'de birkaç üniversitenin hazırladığı TÜBİTAK projesi kapsamında fayların daha iyi tanınması için çalışma yürütüldüğünü, fayların içinde hendek açarak geçmişte ürettiği depremlere ilişkin verilere ulaşılmaya çalışıldığını kaydeden Sözbilir, bu kapsamda son olarak Yenifoça, Gümüldür ve Kemalpaşa fayları için çalışma yaptıklarını aktardı.
İzmir özelinde üç sene önce başlattıkları deprem erken uyarı sisteminde de test aşamasına geldiklerini söyleyen Sözbilir, bir ay içinde 12 istasyon kuracaklarını, amaçlarının metro, doğalgaz hattı ve büyük ölçekli yapıların deprem öncesi elektriğini kesmek olduğunu ifade etti.
'MAHALLE BAZINDA ARAMA KURTARMA ÖRGÜTLERİNİN KURULMASI LAZIM'
"Deprem ne zaman olacak" düşüncesinden ziyade "Deprem geldiğinde ne yapmam gerekiyor" düşüncesinin gelişmesi gerektiğini vurgulayan Sözbilir, şunları kaydetti:
"Hiçbir deprem bizim yapı stokumuzu güçlendirmemizi beklemeyecek. Deprem anında bina sallanırken koşturmamamız ve belli bir yaşam alanı oluşturmamız gerekiyor. Mahalle, bina ve aile ölçeğinde ne yapmamız gerektiğine dair önceden tatbikatlar yapmamız gerekiyor. Dışarıda olan insan enkazın altındaki insana müdahale edemiyor çünkü ne yapması gerektiğini bilmiyor. Kurtarma ekiplerinin hemen gelme şansı yok. Mahalle bazında arama kurtarma örgütlerinin kurulması lazım, halkın içinden. Genç dinamik insanların 8-10 kişilik gruplarla AFAD, AKUT gibi kuruluşlarından eğitim almaları ve her mahallenin içinde arama kurtarma gereçlerinin hazır bulunduğu konteynerlerin kurulması lazım. Bina yıkmak, yeniden yapmak uzun süreçli işler, o yüzden depreme hazırlıklı olmak gerek." (AA)
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan: Deprem, Marmara'nın Trakya kıyılarına yakın olacak