'Kafedeki masalar ihraç edilmiş hocalarla dolu'

Dayanışma Akademileri Dersim'de biraraya geldi. Her yerin nasıl akademiye dönüştüğünü anlattı.

'Kafedeki masalar ihraç edilmiş hocalarla dolu'

Bahar KILIÇGEDİK

DERSİM - İhraçlardan sonra Türkiye’nin birçok ilinde kurulan Dayanışma Akademileri Dersim’de düzenlenen konferansta bir araya geldi. Akademisyen ve öğrencilerin gündeminde Ankara ve Dersim’deki açlık grevi eylemleri vardı.

Barış Bildirisine imza attıkları için KHK’larla üniversitelerden ihraç edilen akademisyenlerin kurduğu Dayanışma Akademileri, Dersim’de buluştu. İstanbul, İzmir, Ankara ve Dersim Akademilerinin ortaklaşa düzenlediği iki günlük konferans, Munzur nehri kenarında açık havada başladı. Konferansa akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

MAAŞ ALARAK AKADEMİSYEN OLUNMAZ
Konferansın açılış konuşmasını yapan ihraç edilen akademisyenlerden Ahmet Kerim Gültekin, Barış Bildirisi’nin yayınlanmasının ardından, akademisyenlerin hukuk gözetmeksizin üniversitelerden uzaklaştırıldığını söyledi. Akademisyenlerin ihraçlarını "Tarihi dönemeç" olarak tanımlayan Gültekin, Dayanışma Akademileri’nin kurulma sürecini anlattı: "Bilim insanları okullardan uzaklaştırılmalarına rağmen bulundukları yerleri terk etmedi. Dayanışma Akademileri adı altında hem kişisel çalışmalarını hem de derslere katılanlarla olan ilişkilerini sürdürülebilir kılmanın yollarını ürettiler. Üniversiteden, devletten maaş aldığımız için bilim insanı değiliz. Dört duvar arasında olduğumuz için üniversitede değiliz. Bu düşünce ile Dayanışma Akademileri örgütlendi."

DAYANIŞMA AKADEMİLERİ, YENİ MÜCADELE CEPHESİ
İhraç süreci ile hayat bulan Dayanışma Akademileri’ne ilginin gün geçtikçe arttığını ifade eden Gültekin, "Dayanışma Akademileri, KHK ve baskı rejimine karşı, mücadelenin bir cephesi. Saldırılar boyutlandıkça Dayanışma Akademileri’nin sayısı arttı. Bugün itibari ile 13’den fazla Dayanışma Akademisi söz konusu" diye konuştu.

AÇLIK GREVLERİNE DESTEK
Gültekin’in gündeminde açlık grevleri de vardı. Meslektaşları Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Ankara’da başlattıkları açlık grevinin iki ayı aştığını ifade eden Gültekin, şunları söyledi: "Meslektaşlarımızın direnişini buradan destekliyoruz. Nuriye ve Semih’in eylemi büyük bir irade beyanı, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı, bir mücadele manifestosu olarak bence değerlendirmek gerekiyor. Laik, demokratik, bilimsel, anadilde eğitimi savunan, KHK hukuksuzluğuna karşı direnen insanların sesi oldular. Aynı zamanda burada Dersim’de 70 yaşındaki Kemal Gün, 79 günü aşkın bir süredir açlık grevinde. Tek istediği kendi evlatlarının kemiklerini almak. Bu hak ondan esirgeniyor. Durumu gittikçe ağırlaşıyor. Çocuğunun mezarına kavuşmak isteyen bu babanın sesi duyulmalı."

İHRAÇLAR BAŞKA DENEYİMLERE NEDEN OLDU
Gültekin’nin konuşmasının ardından Ankara Üniversitesi’nden 686 Nolu KHK ile ihraç edilen akademisyenlerden Ülkü Doğanay’ın sunumu ile konferans başladı. Doğanay, "Biz Ankara Üniversitesi’nden 100’e yakın Barış Akademisyeni ihraç edildik. Bu hepimiz için, kampüssüz kalan meslektaşlarımız için çok travmatik bir durumdu. Akademi, bir ofis, bir derslikte üretimlerimizi yaptığımız yerdi. Travma, başka türlü yaşamasını pek bilmememizle alakalı bir durumdu. Bu ihraçlar bize başka bir kapıyı araladı. Bu kapı daha çok Dayanışma Akademileriydi. Akademinin sadece o kampusların görece, güvenlikli duvarlarının ardında olmadığını bir kez daha görmüş ve göstermiş olduk. Bizim için bu kıymetli bir deneyim" dedi.

SOKAK AKADEMİLERİ YAYILIYOR
Kendileri için yeni bir deneyim olan Dayanışma Akademilerine ilginin oldukça yüksek olduğunu ifade eden Doğanay, "Ankara Kızılay’da bir kafeye gidiyorsunuz, kafedeki masalar ihraç edilmiş hocalarla dolu… Kafeler, çeşitli meslek kuruluşların salonları, sendika binaları buralarda dersler yapılıyor. Sokak Akademisi var. Karda-kışta, yağmurda-çamurda sokak akademisi sürdü ve sürdürülüyor. Ankara Dayanışma Akademisi yüzlerce izleyici bulabiliyor" dedi. İhraç edilen akademisyenlerin bulunduğu her yerin birer akademiye dönüştüğünü söyledi.
Ülkü Doğanay konuşmasının ardından "Ayrımcılık" konusu üzerine sunumlar yaptı. Medyadaki ayrımcılık ve nefret söylemi üzerinde durdu. Sunum katılımcıların da dahil olması ile devam etti.

"HOCA" YERİNE "ARKADAŞ"
Dersim’de düzenlenen konferansa öğrenciler de yoğun ilgi gösterdi. Akademide, "hoca" ve "öğrenci" kavramları kullanılmıyor. Karşılıklı sohbet ve sunumlarla devam eden konferansta, herkesin birbirinin arkadaşı olduğu özellikle vurgulanıyor. Ast, üst ilişkisinin olmadığı akademilerden öğrenciler de oldukça memnun.

EŞİTLİK KAVRAMI ÖN PLANDA
Munzur Üniversitesi’nde Hemşirelik bölümü okuyan Diyar Cin, Ocak ayında açılan Dersim Dayanışma Akademisinde 3 aylık eğitim gördüğünü anlattı. Bu akademilerde öğrencilerin ikinci plana atılmadığını anlatan Cin, "Bu, öğrencilerin tartışmalara katılabildiği, kendi eğitim modelini oluşturabildiği, kendi yorumlarını katabildiği bir akademiydi. Hoca kavramı yok. Eşitlik kavramı ön plandaydı. Hocanın aslında arkadaş olduğu bir model. Dersim Dayanışma Akademisi benim için çok yararlı oldu" dedi.
Konferansa katılan Munzur Üniversitesi’nde okuyan bir başka öğrenci ise ihraçlara tepki gösterdi. Dayanışma Akademisinde uygulanan tüm derslere katıldığını söyleyerek, "Alternatif Akademilerin bana katkısı daha fazla oldu. Bu akademilerde zorla öğretim yok. Dayatma yok. Her şey gönüllülüğe dayalı. Bize bir ders dayatması yapılmadı, biz isteyerek yaptık. Sıraların, duvarların olmasına gerek yok. Kolektif bir çalışma yapıp, söyleyemediklerimizi net bir şekilde ifade ettik. Burada çok şey öğrendik" dedi.

KONFERANS BUGÜN SONA ERECEK
Munzur’un kenarında, açık havada devam eden konferans, "Çocuklarımıza Ayrımcı Olmamayı öğretebilir miyiz?", "Kır-Kent Gerilimi" ve "Kent Hakkı- Ekoloji" sunumları ile devam etti. Akademisyenlerin yanı sıra öğrenciler de sunumlar yaptı. Karşılıklı bilimsel tartışma ve sunumlarla devam eden konferans, bugün sona erecek.

dersim dayanışma akademi Bahar Kılıçgedik