Kaftancıoğlu: Demek ki seçimlerde yargıyı çok üzmüşüz
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun 17 yıl hapis istemiyle yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Mahkeme duruşmayı 6 Eylül'e erteledi.
ARTI GERÇEK - CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, "Cumhurbaşkanına hakaret", " Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılama", "Halkı kin ve düşmanlığı tahrik etme", ve "Terör örgütü propagandası yapma" iddialarıyla hakkında açılan dava kapsamında bugün yeniden hakim karşısına çıktı.
37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Kaftancıoğlu’nun 6 yıl önce yaptığı bazı sosyal medya paylaşımları ve hakkında üretilen sahte içeriklerin delil kabul edilerek suçlama konusu yapılmıştı.
Bugün devam eden duruşma öncesi çok sayıda yurttaş ve partili Kaftancıoğlu’na destek için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önüne geldi. CHP genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, PM üyeleri, ilçe belediye başkanları ve çeşitli sivil toplum örgütü temsilcileri ve siyasi parti yöneticileri de CHP İstanbul İl Başkanına destek için Çağlayan’a geldi.
DURUŞMADAN NOTLAR
Kaftancıoğlu’nun yargılandığı 37. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma saat 10.00’da SEGBİS kaydıyla başladı. Mahkeme heyeti talepleri alırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı taleplerin reddedilmesini istedi.
Kaftancıoğlu’nun avukatları ise duruşmanın daha geniş bir salonda yapılması talebinde bulundu.
15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralananlar ve MHP Merkez Yönetim Kurulu’ndan bir üye de davaya katılma talebinde bulundu.
Taleplerin ardından söz alan Canan Kaftancıoğlu’nun mahkeme beyanı şöyle:
"Her birinizin çok değerli olduğunu düşündüğüm zamanını böylesi bir davayla meşgul ediyor olmak şahsım adına üzüntü verici. Savunmama geçmeden önce kısaca kendimden söz etmek isterim. Çünkü 7 yıl öncesinde attığım tweetlere geri dönüyorsak bu tweetlere beni getiren hikâyeyi birkaç cümleyle tarif etmem gerekiyor. Ordu’nun bir köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Bana ve benim gibilere dayatılan hayattan kurtulmanın tek yolunun okumak ve mücadele etmek olduğu gerçekliğiyle çok erken yaşta yüzleştim. Çocukluğumdan başladım hak, hukuk, adalet kavgasına. Koşullarım beni buna mecbur kıldığı için. Ve bu mecburiyet, okudukça, yaşadıkça sol değerler gömleğini üzerime giydim ve bir daha hiç çıkarmadım.