Kavala Reuters'a konuştu: Muhalifleri tasfiye etmek için yargıya kilit bir görev verilmesi yeni bir durum
Tutuklu iş insanı, Osman Kavala, 'Sivil toplum faaliyetleriyle casusluk yaptığım iddiaları çok absürt. Tam manasıyla gerçek üstü kurgular.' diye konuştu.

Bin 224 gündür tutuklu olan Osman Kavala, cezaevinde uluslararası haber ajansı Reuters'ın yazılı sorularını cevapladı. Kavala, "Üç yılı aşkın bir süredir, gittikçe daha koyulaşan hukuksuzluklara maruz kalmış, bu sırada yürütülmekte olan başka siyasi davaları da gözlemiş birisi olarak siyaset-yargı ilişkilerinin geleceği konusunda çok iyimser olamıyorum. Öncelikli olanın, siyasi gücü ellerinde tutanların hukuk normlarının evrensel nitelikte olduğunu, hukuk kurallarının uygulanmasında ayrımcılık yapılamayacağını kabul etmeleri olduğuna inanıyorum" dedi.
'YARGININ DURUMU TRAJİK'
15 Temmuz darbe girişiminden sonra yargının işleyişinin değiştiğini vurgulayan Kavala, "Kendimi bildim bileli Türkiye'de özgürlüklerin yargı yoluyla kısıtlandığına şahit oldum, bu durumu eleştirdim" diyerek şöyle devam etti:
"Kısıtlamalar kısmen 141, 142 gibi anti-demokratik ceza yasalarından kısmen de yargı mensuplarının tehdit algılamasıyla ilgili ideolojik eğilimlerinden kaynaklanıyordu. Ancak, siyasi muhalifleri tasfiye etmek için yargıya kilit bir görev verilmesi, yargının da bunu üstlenmesi yeni bir durum. Yargıya organize biçimde müdahale süreci Gülencilerin yargıda ve Emniyet'de aktif oldukları dönemde başlamıştı. Bunun AB müzakereleri sonucunda ceza yasalarında yapılan olumlu yönde değişikliklerden, yargı mensuplarına yönelik insan hakları eğitim çalışmalarından sonra vuku bulması da tam anlamıyla trajik."
'SERBEST BIRAKILIRSAM KOMPLO TEORİLERİ ÇÖKER'
Aleyhine açılan iki davanın da Türkiye'ye ülke dışından komplo kurulduğu teorisi üzerine kurulduğunu belirten Kavala, serbest bırakılması halinde bu resmi söylemin zarar göreceğini ve söylemin devamı için suç algısının sürdürülmesine ihtiyaç olduğunu belirtti.
Aleyhindeki iddiaların somut olguya dayanmadığını ve bu nedenle aksini ispat etmenin mümkün olmadığını belirten Kavala söyle dedi: "Gezi davasında beraat kararından sonra tahliye edilmiş olsaydım bu komplo teorisi ciddi bir yara almış olacaktı. Gezi protestolarını planlamış, yönetmiş ve finanse etmiş olmam son derece fantastik bir iddiaydı. Ancak, tutukluğumu devam ettirmek için daha sonra kurgulananlar, 15 Temmuz darbe girişiminin organizasyonunu ve darbeden sonra kurulacak hükümette yer alacaklarının koordinasyonunu yürütmüş olmam, sivil toplum faaliyetleriyle casusluk yaptığım iddiaları çok daha absürt. Tam manasıyla gerçek üstü kurgular. Hiçbir delile, somut olguya, gerçekliğe dayanmadıkları için yanlışlanmaları da mümkün değil. Sadece hukuk normlarından değil, mantık temelli düşünmekten de bu denli bir kopuşun olabileceğini düşünemezdim. Tutuklandıktan sonra bağımsız ve evrensel hukuk normlarına göre çalışan yargının demokrasiler için ne kadar hayati bir işlevi olduğunu daha iyi anladım. Maruz kaldığım yargısız infaz, yani ceza haline gelen uzun tutukluluk ailem için de ciddi bir eziyet".
'KULLANILAN ÜSLUP CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA ZARAR VERİRİ'
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Ayşe Buğra'ya yönelik szöleri ile ilgili de Kavala, "Kullanılan üslup Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına da zarar verici nitelikte. Ayşe'nin uzun yıllar boyunca emek vermiş olduğu, akademik kariyeri ile bütünleştirdiği Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili bir konuda benden etkilenerek tavır geliştireceğini düşünmek son derece sorunlu bir mantık yürütme" diye konuştu. (HABER MERKEZİ)