Kayıp yakınları Özalp’in ve Tepe'nin failleri sordu

Diyarbakır'da İHD ve kayıp yakınları, 28 yıl önce gözaltına alındıktan sonra cenazesi bir torba içinde köyüne bırakılan Cavit Özalp’in, İzmir’de ise gözaltında katledilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe’nin failleri sordu.

Kayıp yakınları Özalp’in ve Tepe'nin failleri sordu

Artı Gerçek - İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerinin 755’inci haftasında Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde Koşuyolu Parkı’nda Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı.

Açıklamada katledilen ve kaybettirilenlerin fotoğraflarının bulunduğu pankart açıldı. Açıklama öncesi kısa bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yakup Güven, çocuklarını arayan birçok annenin bu mücadelede öldüğünü ifade ederek, devletin sorumluluklarını yerine getirmediğini söyledi.

Ardından konuşan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Diyarbakır Şubeler Platformu üyesi Yılmaz Güneş ise, İstanbul Galatasaray Meydanı’nda her hafta gözaltına alınan Cumartesi Anneleri/ İnsanları’na dikkat çekerek, “AKP, MHP iktidarı anneler üzerinden kirli faşizmini yürütüyor. Birkaç saat sonra yine annelerimizi gözaltına alacaklar, bu saldırıları kınıyoruz. Elinizi annelerimizin üzerinden çekin” dedi.

'CENAZESİ TORBALARA KONULDU'

Daha sonra İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Jiyan Ormanlı, Diyarbakır’da 28 yıl önce katledilen Cavit Özalp’in hikayesini okudu. Ormanlı Özalp’in hikâyesini şöyle aktardı:

“Amed’te 24 Ağustos 1995’te Cavit Özalp, Akyıl Otomotiv önünde otururken sivil bir kişi yaklaşıp kimlik istedi. O kişi kimliği kontrol ettikten sonra Cavit’i gözaltına alıp kırmızı bir arabayla Bismil Jandarma Komutanlığı’na götürdü. Karakolda Cavit’te işkence yapıldı. Cavit gözaltına alınmadan üç gün önce oğlu Hecî Özalp, Bismil Tren İstasyonu’nda gözaltına alınıyor ve Bismil Jandarma Komutanlığı’na götürülüyor. Hecî gözaltındayken babasıyla ilgili sorular sorularak babası hakkında bilgi alınmaya çalışıldı. Cavit gözaltındayken oğlu Hecî’yi görür ve oğlunun üç gün önce gözaltına alındığını anlar. Hecî Özalp, 26 Ağustos 1995’te serbest bırakılırken aynı gün içerisinde Jandarma Cavit’in cenazesini iki torbaya koyarak Kemberlıya köyüne bırakır.

‘CAVİT’TE AJANLIK TEKLİFİ YAPILMIŞTIR ANCAK CAVİT REDDETMİŞTİR’

Askerler, Cavit’in akıbetini soranlara ‘Cavit bize yer gösterirken mayına basıp hayatını kaybetti’ der. Cavit’in ailesinin söylemlerine göre üç ay boyunca Bismil Jandarma Komutanlığı’nda Cavit’te ajanlık teklifi yapılmıştır ancak Cavit reddetmiştir. Özalp ailesi tüm hukuki yollara başvurmuştur ancak hiçbir sonuca ulaşamamıştır. Bunun üzerine aile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmuştur. AİHM, Türkiye’yi mahkûm etmiştir.”

İZMİR İHD ŞUBESİ: FERHAT TEPE’NİN FAİLLERİ YARGILANSIN

İHD İzmir Şubesi, iki hafta bir düzenlediği "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemini Konak Eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. “Kayıplar vicdandır sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede?" pankartlarının açıldığı bu haftaki eylemde, 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis’te gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe’nin akıbeti soruldu. Açıklamaya Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüsü İbrahim Akın ve İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk’un yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

İHD Yürütme Kurulu üyesi Ali Aydın, Ferhat Tepe’nin hikayesini şu sözlerle aktardı:

“AİHM'nin 9 Ağustos 2003 tarihli karar metnindeki ifadelere göre; Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiri Ferhat Tepe'nin babası DEP Bitlis Şube Başkanı İshak Tepe, 1993 yılında Tatvan 6. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma’nın daveti üzerine katıldığı bir toplantıda, Kürtlerin kültürel ve demokratik hakları üzerine tuğgeneralle tartıştı. Tağma, tartışma sırasında Tepe'yi ‘ülkenin sadık vatandaşları olarak yaşamlarını sürdürmedikleri takdirde yok edilecekleri’ şeklinde tehdit etmişti. Bu olaydan kısa bir süre sonra gözaltına alınıp serbest bırakılan Ferhat Tepe, 28 Temmuz 1993 günü saat 19:00'da bölgede polis olarak tanınan biri tarafından bir arabaya zorla bindirilerek yeniden gözaltına alındı. Aracın içinde iki kişi vardı. 65 AD 095 plakalı beyaz Renault marka başka bir araç da takip etti. Bu ikinci araç, ertesi gün Mahallebaşı Polis Karakolu önünde park edilmiş olarak görüldü.”

‘CENAZESİ HAZAR GÖLÜ’NDE BULUNDU’

Yaşanan olaydan bir gün sonra İshak Tepe’yi kimliği belirsiz bir kişinin aradığını ve “Ferhat Tepe'yi Türk İntikam Tugayı (TİT) adına kaçırdıklarını” söylediğini ifade eden Aydın, İshak Tepe’nin aynı gün Bitlis Emniyet Müdürlüğüne, Cumhuriyet Savcılığına, Başbakana, İçişleri Bakanına ve OHAL Valisi’ne başvurduğunu söyledi.

Aydın, “Tepe, başvurularına bir yanıt alamamasının üzerine tekrar Asayiş Şubeye başvurdu. 4 Ağustos 1993 tarihinde Ferhat Tepe’nin cesedi Hazar Gölü kıyısında bulundu. Aynı gün savcı ve adli tabip, ölümün boğulma sonucu gerçekleştiğini bildirerek başka incelemeye gerek olmadığına karar verdi ve cenaze Elazığ kimsesizler mezarlığına gömüldü” diye belirtti.

‘İŞKENCE İZLERİ’

İshak Tepe’nin 8 Ağustos 1993 yılında üçüncü kez kimliği belirsiz kişilerce arandığını ve Ferhat Tepe’nin cenazesinin Elazığ morgunda olduğu bildirildiğini kaydeden Aydın, “9 Ağustos 1993 günü İshak Tepe oğlunun 5 Ağustos'ta kimsesizler mezarlığına defnedildiğini öğrendi; aynı gün mezarın açılmasının ardından oğlunu teşhis etti. Ferhat Tepe'nin vücudunda derin işkence izleri vardı; izlerden üzerinde sigara söndürüldüğü, el ve ayak bileklerinin bağlandığı anlaşılıyordu. Bu izlerin hiçbiri adli tıp raporuna yansımamıştı. Ferhat Tepe’nin gözaltında tutulduğu 28 Temmuz - 4 Ağustos tarihleri arasında işkence gördüğü yine aynı tarihlerde gözaltında bulunan kişilerce de doğrulanıyordu” şeklinde ifade etti.

Aydın, İshak Tepe’nin yetkili yerlere yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldığını ve oğlunun ölümüne ilişkin iddiaları nedeniyle "güvenlik güçlerini tahkir ve tezyif etme" suçundan bir yıl hapis cezası aldığını hatırlattı.

Aydın son olarak, Ferhat Tepe’yi katledenlerin yargılanması çağrısında bulunarak, Korkmaz Tağma üzerindeki koruma zırhının kaldırılması gerektiğini söyledi.(MA)