Koçerlerin zorlu yolculuğu
Bitlis, Muş, Hakkari başta olmak üzere yüksek rakımlı yaylalarda yazı geçiren koçerler iki ayı aşan zorlu yolculuğun ardından Nusaybin, Cizre ve Silopi'deki kışlıklarına döndü. Koçerlerin zorlu yolculuğuna tanıklık ettik.
Yazı ve Fotoğraflar: Metin YOKSU
İklim krizi etkisi nedeni ile mevsimlerde yaşanan bir aylık değişim ile birlikte koçerler de yolculuklarını doğaya göre şekillendirerek her yıl yaylalara erken gidip geç dönmeye başladı. Değişim dönüşüm nedeni ile bu yıl Siirt'in Pervari ilçesinde bir grup koçer bahar ayında karda donmaktan son anda AFAD ekiplerinin yardımı ile kurtuldu. Sonbaharın kendisini hissettirmesi ile birlikte yüksek rakımlı yaylalardan iki ayı aşan bir yolculuk sonrası Koçerler kışı geçireceği Cizre, Silopi, Batman, Nusaybin'e yerleşti.
Zozan (yayla) deyince Koçerler için akan sular dururken, yolculuklarında da yüksek uçurum kenarlarından çoğu kez bir dağ keçisinin kıvraklığı ile ilerliyorlar. Gide gele ezberledikleri yollara son yıllarda Hasankeyf'i su altında bırakan Ilısu Barajı yollarını şaşırmasına neden olsa da artık o da bir 'alışkanlığa' dönüştü. Siirt'in engebeli coğrafyasını hızlıca geçen koçerleri bulmak biraz zor olsa da Botan'a açılan kapı Civanika (Gökçebağ) tepelerinde karşılaşıyoruz. Burası aynı zamanda Hasan Hüseyin Korkmazgil'in şiirlerine de konu olan Eşkıya Koçero'nun da ayak bastığı coğrafya.
Dağları uçurumun kenarlarını yüksek tepeleri kolaylıkla aşan koçerler için belki de en zoru yollardan geçmek artık... Barajlar nedeni ile geçişleri kapanan koçerler hayvanları araçla götürmek zorunda kalırken çoğu da zaman zaman ana yola inmek zorunda kalıyor. Yoldan geçtikleri için çoğu zaman çevreyi kirlettiklerinden ceza alabiliyor. Sürücülerin büyük çoğunluğu geçişlerde sakince beklerken kimi zaman agresif sürücüler canlılara büyük zorluk çektiriyor. Kimi zaman ciddi yaralanmalar meydana geliyor.
Koçerlere eşek ve atların yanı sıra çoban köpekleri yol boyunca eşlik ediyor. Ve kurdukları bağlar çok kuvvetli...
Garzan Çayı'nın kenarında karşılaştığımız ve Batman'ın Beşiri ilçesinde sohbet etme fırsatı bulduğumuz Mehmet Can, "Onlar bizim arkadaşımız ama bazen çok yoruyorlar. Oyun oynamayı çok seviyorlar ama bir kurt veya süreye yaklaşan insan dışında biri olunca ondan da saldırganı yok" diyor. Yorgunluğu gözlerinde belirgin olan Mehmet Can, "Şu arkadaki keçiler işin en zor kısmı. Koyun dinliyor da keçiler yolda zorluyor" diyor. Biz bu sohbeti yaparken arkada kalmış bir keçiyi kovalandığı kadraja giriyor.
Yol boyunca çoğu fotoğrafçının veya gazetecinin kendini çektiği ama söz konusu dertlerini dinlemeye gelince kimsenin oralı olmadığını da ekleyen Mehmet Can arkadakileri işaret ederek "hele onları da çek" diyor. Sonra da kendini sansürlüyor;Yayla yasakları, yolda insanların kendilerine yaklaşımları, kapanan yollar ve en önemlisi de doğal geçiş güzergahlarının sona ermesi diyerek genel geçer sorunları dile getiriyor.
Birkaç günün ardından Gercüş Midyat civarında başka Sinan Elçiçek ile tanışıyorum. Sinan ve arkadaşları gece yağan yağmurdan etkilenmiş verdikleri kısa bir molada sohbet etme imkânı buluyoruz. Bir yandan sohbet ediyoruz diğer yanından da "Sürü beklemez biz toparlanalım sürü de hareket etsin" diyor.
Sinan bir yandan sohbet ediyor diğer yandan hazırlanıyor bir yandan da "Birazdan şunlarla da beni çek ama fotoğrafları da bana yollamayı unutma" derken o kadar yükü nasıl iki dakika içinde eşeğe sırtladı anlamak da güçlük çekiyorum.
Hazırlığın ardından istediği fotoğrafları çekiyorum ama fotoğrafları çekerken onu biri var ki hiç yalnız bırakmıyor o da kadraja giriyor...
Midyat'ın ardından yola devam eden Sinan ve arkadaşları Cizre'ye doğru hareket ediyor. Ben de ardından yola devam ediyorum.
Cizre ve Nusaybin yolunda son olarak Zakir ve arkadaşları ile tanışıyorum. Zakir'in de diğerlerinin de yol boyunca elinden düşürmediği telefonu özellikle internetin çektiği yerlerde dış dünya ile olan bağı geri getiriyor. Akraba eş dost görüşmeleri ve haberleri yakından takip ederek gündemin de gerisinde kalmadığını belirtiyor.