Koşullu salıverme hakkı kullandırılmıyor: Yüzlerce mahpus tahliye bekliyor

Koşullu salıverme hakkı kullandırılmıyor: Yüzlerce mahpus tahliye bekliyor
Yüzlerce mahpus koşullu salıverme hakkını kullanamıyor. Koşullu salıverme hakkını engelleyen cezaevlerinde savcıların başkanlığında oluşturulan iyi hal kurulları.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK-Hak ihaleleri, disiplin cezaları ve kötü muamele ile gündemden düşmeyen cezaevleri bu defa hükümlülerin aldıkları cezaların bitmesine rağmen serbest bırakılmamaları ile gündemde.  İhlale neden olan ise Pandemi döneminde cezaevlerini rahatlatmak için çıkarılacağı belirtilen yasa. Söz konusu yasa hükmü kesinleşen mahpuslar ile ilgili iyi hal değerlendirmelerinin yapılmasına ilişkin hükümleri kapsayan ‘Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliğin’  resmi gazetede yayınlaması ile uygulanmaya başlandı. Yeni düzenlemeyle cezaevlerinde cumhuriyet savcının başkanlığında oluşturulan İyi Hal Kurulu cezası biten mahpusun koşullu salıverilme hakkından yararlanıp yararlanmayacağına karar vermeye başladı. Özelikle bu kurul  siyasi mahpuslarla ilgili olumsuz kararlar veriyor ve uzun yıllardır cezaevinde olan çok sayıda mahpus koşullu salıverilme hakkından yararlanamıyor.  Salıverilmeleri gerekip hala içerde tutulan mahpusların sayısı ise her gün artıyor. Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) yöneticisi ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Hapishane Komisyonu Sözcüsü Avukat Yusuf Çakas, İyi Hal Kurulu, bu kurulun vermiş olduğu kararlar nedeni ile yaşanan mağduriyetlerle ilgili Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı.

TAHLİYE OLMASI GEREKEN MAHPUSLAR KEYFİ UYGULAMALARLA CEZAEVİNDE TUTULUYOR

Cezaevlerinde yaşanan hak ihalelerine İyi Hal Kurulu’nun mahpusların infazlarını yakmaya yönelik verdiği kararlar da eklendi.  Çok sayıda mahpusun cezası bitmesine rağmen tahliye edilmediğine ilişkin bilgiler de var. Öncelikle bu İyi Hal Kurulu nedir?

Pandemi döneminde, 14 Nisan 2020 tarihinde yeni bir yasa çıktı. Yasanın temel amacı cezaevlerini rahatlatmak, Pandemi etkilerini cezaevleri üzerinden azaltmaktı. Temel hedef buydu. Hatta bu süreçte İran ve benzeri birkaç ülkede genel affın tartışıldığı, yine Avrupa’da Türkiye’ye siyasi tutsaklara yönelik yaklaşımdan geri adım atması, Pandemi sürecinde bunların doğru olmadığı yönünde çeşitli çağrılar yapılmıştı. Bu çağrılar doğrultusunda bir infaz yasası düzenlendi.   Bu infaz yasasıyla birlikte 5275 sayılı Kanunun hükümlüler, iyi hal değerlendirmelerine yönelik yeni düzenlemeler getirmiş ve cezaevlerinde içinde cumhuriyet savcısının da olduğu iyi hal kurulu oluşturuldu. Bu kurulla hali hazırda yeterince problemli olan iyi halli olma şartını daha da problemli bir hale getirmiştir. Cezaevlerinde kalan ve tahliye olması gereken mahpuslar,  Ocak ayı itibari ile idare ve gözlem kurulunun bahane içerikli, taraflı ve keyfi raporları ile koşullu salıvermeden faydalanıp tahliye edilmemektedir.

Bu kurul kimlerden oluşuyor?

Bu kurulun başkanlığını savcı yürütüyor. Bunun dışında psikoloji servisi var, eğitim, güvenlik birimleri var. Bunun gibi cezaevindeki bütün birimler dahil oluyor. Kurul cezaevinde bulunan birimlerden oluşuyor. Bu birim mahpusun koşullu salıverilme hakkı ile ilgili kararlar veriyor. 

KURUL SAVCININ BAŞKANLIĞINDA CEZAEVİ BİRİMİNDEN OLUŞUYOR

Bu kurul nasıl bir değerlendirme yapıyor? Sistem nasıl işliyor?

Savcının değerlendirmesi var. Yönetim servisi gözlem değerlendirme raporu var. Eğitim-Öğretim servisi gözlem değerlendirme raporu var. Psikososyal yardım gözlem değerlendirme raporu var. Güvenlik ve gözetim servisi gözlem değerlendirme raporu var. Bütün bu raporlar beraber değerlendiriliyor, kurula çıkıyor. Kurulun başında zaten başkan olarak cumhuriyet savcısı yer alıyor. Bunun dışında üyeler yer alıyor. Üyelerin verdiği karara göre koşullusu salıvermeden faydalanmama netleştiriliyor.

İNFAZ YAKMA GEREKÇELERİ:  ELEKTİRİK FATURASI, KÜTÜPHANEDEN KİTAP ALMAMA

Değerlendirme raporları genellikle ne yönde? Mahpusların koşullu salıverilme hakkının ellerinden alınması ne tür gerekçelere dayandırılıyor?

Mahpusların kullandığı elektrikten tutun, okuduğu kitaba, aile görüşüne kadar birçok husus değerlendiriliyor. Öyle şeyler değerlendiriyor ki çok komik. Gerekçe bulamıyor, diyor ki elektrik faturaları. Diyor ki elektriği fazla tüketmiş. Olumsuz değerlendirme yapıyor. Yada diyor ki ‘Kütüphaneden kitap almamış’. Kütüphaneden kitap almamış ama kendisinden, ailesinden gelen onlarca kitap gelmiş. Kütüphaneden kitap almamış demenin bir açıklaması var aslında.    Kütüphanede belli bir düşünce sistemine yakın kitaplar olduğu için, o kitapları okumamasından bahsediyor aslında. Cezaevinin aslında mevcut uygulanan ceza infaz sisteminin sorunudur bu. Ceza İnfaz sisteminde tekleştirme, aynı düşünceye sevk etme, hepsini bireyselleştirme ve tüketme yok etme üzerinden kurulduğu için oradan da bir sonuç almaya çalışıyor. En önemli konu pişmanlık dayatmaları. Aslında iyi hal kurulu kapsamı sadece pişmanlık üzerine değil, ancak bizdeki tartışma sadece pişmanlık üzerine geliştirildiği için sıkıntıyı biz burada yaşıyoruz.

‘ÖRGÜT ÜYESİ DEĞİLİM’ DİYEN MAHPUSA ‘PİŞMANIM DİYECEKSİN’ DAYATMASI

Pişmanlıktan kasıt nedir?

Kasıt şu. Sen örgüttesin pişman olman gerekiyor, pişmanım demen gerekiyor. Örnek Sadık Özbay. 12 yıl ceza alan Sadık Özbay normalinde aldığı cezadan 3/4 yatar ve koşullu salıverme hakkından yararlanarak 9 yılın sonunda tahliye olur. Sadık Özbay 9 yılını tamamladıktan sonra geçmiş dönem disiplin cezaları ve ‘pişman’ olmadığı esas alınarak ‘Sadık Özbay’ın koşullu salıverilme hakkı yoktur’ dendi. Sadık Özbay durumu 6 ay sonra bir daha değerlendirilmek istendi ve ikinci 6 ayında da bir daha yoktur dendi. Sadık Özbay şu anda 9 yıl, 9 aydır cezaevinde. 9 aydır fazladan yatıyor. Şimdi Sadık Özbay 12 yıl ceza aldığı dosyanın hiçbir aşamasında ben örgüt üyesiyim dememiş. Örgüt üyesiyim demeyen birini sen hiçbir şekilde pişmanlığa yürütemezsin. Çünkü kendisi zaten örgüt üyesi olmadığını söylüyor. Örgüt üyesi değilim diyen birine nasıl pişmanlığı dayatabilirsin.

SİYASETÇİLERE NASIL PİŞMANLIK DAYATILIR?

Örneğin bir HDP’lin genellikle aldığı ceza ‘örgüt’ suçundan oluyor. Cezaevine girdiği zaman bu suçtan değerlendiriliyor. Bir belediye başkanı, belediye başkanlığı yaptığı için cezaevinde. Bu kişiye ‘pişmanmısın’ dediğin zaman bu kişi pişmanlığı kabul eder mi? Yargılamanın her aşamasında ben siyasetçiyim, örgüt üyesi değilim diyor.  Buna pişmanlık dayatıldığı zaman çözüm bulunmuyor.

‘30 YIL CEZAEVİNDE KALANLAR TAHLİYE EDİLMİYOR’

Sadık Özbay dışında Ceza infaz süresi dolmuş ama bu kuruldan geçemeyen kimse var mı?

Var, hemen örnek vereyim. Mehmet Dağ ve Dijwar Nesri İsmail gibi iki hükümlüden bahsedeyim. İkisi de 30 yılını tamamlamış. 30 yılını tamamlamasına rağmen henüz koşullu salıverilmeden yararlanamadılar. İtirazlar da reddedildi. Düşünebiliyormusunuz, 1991’de tutuklanmış birinin ailesi 2021’i 30 yıldır bekliyor. Bu insanlar için 6 ay korkunç bir şeydir. Çünkü ikinci 6 ay, üçüncü 6 ayda söz konusu. Geçenlerde Düzce Cezaevinde bulunan Resul Baltacı adlı bir hükümlünün infazı yakılıyor. 30 yıl artı 15 yıl şeklinde yakılıyor. 45 yıl cezaevinde kalacak. Onun ailesi olduğunuzu varsayın. Bu günlerde cezaevinden çıkacağı beklerken 15 yıl sonra çıkacağı söyleniyor. Uluslararası hukuk açısından tartıştığımız umut hakkının da elinden alınması, tutuklu ve hükümlülerin bir boşluğa itilmesidir. Tartışmamamız gereken toplumsal anlamdaki adaletsizliktir.

Bu durumda olan kaç hükümlü var?

Net bir sayı veremeyiz ama yüzlerce hükümlü şu anda bu durumda. Çünkü siyasi suçlar dışında uygulanan bazı suç dipleri de var. 14 Nisan 2020 tarihindeki yapılan düzenleme 1 Ocak 2021’de uygulandı. Bu haliyle korkunç bir şekilde birçok kişinin koşullu salıverilme hakkı yandı. 6 yıl 3 ay ceza alan birinin en az 6 ayı yakıldı. İkinci ve üçüncü defa da bu yakılabilir, bunu bilemiyoruz.

‘CEZAEVİ İDARESİ KENDİNİ İKİNCİ BİR MAHKEME OLARAK GÖRÜYOR’

Normal koşullarda bunun değerlendirilmesinin mahkemece yapılması gerekmiyor mu?

Mahkemece yapılmasa bile objektif kriterlere göre yapılması gerekiyor. Pişmanlık dayatması ise objektif bir kriter değildir. İkincisi sen bir yargılama süreci değilsin. Ceza Kanunu 221’inci madde örgütlü suçlarda etkin pişmanlığı ön görür. Sen zaten etkin pişmanlık uygulayacak kurul değilsin. Aslında cezaevi idaresi, savcının denetiminde kurulan kurulla kendini ikinci bir mahkeme olarak görüyor.

Pişmanlık ceza aldığı dosya üzerinden mi dayatılıyor?

Zaten yürütülmeye çalışılan da budur. Cezaevinde bu amaçla kaldın yada kalmadın diye bir tartışma yürütmüyor. Somut bir örnek vereyim. Diyarbakır Kadın Kapalı cezaevinde yaşandı bu. ‘Pişman ol serbest kalırsın’ gibi bir yaklaşım vardı cezaevinde. Bu basına da yansımıştı. Cezaevinde ‘Pişman olmadık, olmayacağız’ şeklinde bir ses çıkarma eylemi yapılmış. Biz dilekçelerimizde de bu husus dile getirdik. Kişi cezaevine girdikten sonra pişman olup olmadığının bir önemi yok.

Bu tutuma karşı nasıl bir yol izliyorsunuz? Kurulun infaz yakma karalarını yargıya taşıyor musunuz?

İtiraz ediyoruz ama itirazlarımız hep reddediliyor. Hiçbir itirazımız bilimsel tartışmalara gitmiyor. Uygulamanın kendisi ciddi sıkıntı yaratıyor. Koşullu salıverilme nedir, sistemi nedir, koşulları nelerdir, koşullu salıvermeye ceza sistemi ne için ihtiyaç duymuştur. Aslında bunu da tartışmak gerekiyor. Asıl hukuksuzluk bir kişinin aldığı cezanın tümünü cezaevinde geçirtmeye çalışmakta yatıyor.

Peki, siyasi mahpuslar için uygulanmayan koşullu salıverme hakkı nedir?

Hükümlüye cezanın bireyselleştirmesi amacıyla belli koşulların varlığı halinde, mahkeme hükmünde öngörülenden daha erken bir şekilde salıverme hakkı tanımaktır. Mahkemenin öngördüğü cezadan önce salıverilmesidir.  Uluslararası hukukun yaklaşımı da budur. Bu bütün uluslararası hukuk ceza sistemlerinin hepsinde var.  Kişinin aslında hak olan, uluslararası hukuk açısından da hak olan bir hakkını elinden alma noktasında bir yaklaşım sergileniyor.

‘BELLİ İDEOLOJİK SAİKLERLE, SÜBJEKTİF YAKLAŞIMLARLA KARARLAR VERİLİYOR’

Başka ülkelerde benzer uygulama var mı?

Var, başka ülkelerde de bu var. Çağırma, kurulda görüşme vs var. Ama bu şekilde olmuyor. Orada gerçekten koşullu salıvermede iyi hal durumu tartışılıyor. Dış dünya ile adaptasyonu, cezaevinde geçirdiği süreç, değişim, dönüşüm buna göre tartışılıyor.    Ama Türkiye’de esas sorun ‘Örgütlü suçlarda’ ilgili sorun var. Bunun tartışılması gerekiyor.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2003/23 sayılı 24 Ekim 2003 tarihli tavsiye kararında, şartlı tahliyelerde öncelikle infaz mekanizmasının tek taraflı ve sadece cezaevi idaresi, yada daha geniş anlamda idarenin denetim ve inisiyatifinde olamayacağı belirtilmektedir. Tavsiye kararında şartlı tahliyeyi tartışacak kurulun bir başına cezaevi idaresinde olmaması gerektiğini tavsiye edildiğini net bir şekilde görüyoruz. Ama burada durum farklı işliyor. Burada belli ideolojik saiklerle, sübjektif yaklaşımlarla kararlar veriliyor.  Kararlarda bunun yansımalarını görüyoruz. Örneğin mahpusla ilgili bir gözlem servisinin değerlendirmesi olumlu oluyor. Ancak savcının verdiği oy olumsuz olduğu için gözlem servisi oy kullanırken olumsuz oy kullanıyor.

Savcının eğilimine göre mi oy kullanıyor?

Evet savcının eğilimine göre. Memur orada o şekilde davranıyor. Amiri orada ne oy kullanıyorsa o memur da öyle oy kullanıyor. Kurulun oluşum şeklinde sıkıntı var. Objektif kriterlerle ölçüm yapılmıyor.

ADLİ SUÇLARA KISMİ AF

Pandemi döneminde bir yasal düzenleme yapıldı. Siyasi mahpuslar açısından durum böyleyken diğer adli suçlarla ilgili nasıl bir düzenleme yapıldı?

Biz o zaman cezaevlerinin rahatlatmasını bekliyorduk. Hatta öyle bir aşamaya gelmişti ki, biz artık hiçbir suç ayırımı yapmadan denetimli serbestlik hakkından faydalanmayı tartışıyorduk. Çünkü infaz yasasıyla beraber bazı adli suçlulara 3 yıl denetimli serbestlik hakkı tanındı. 14 nisan 2020 düzenlemesinde hırsızlık suçlarda 1/2 infaz ve 3 yıl denetim tartışıldı. Bu ne demektir, 14 Nisan 2020’den önce işlenen bir hırsızlık suçundan 6 yıl ceza alan biri hiç cezaevine girmedi. Onlar infaz yasası dedi ama biz direk af dedik buna. Bu bir kısmi aftır. 6 yıla kadar olan belirli suçların hiç birinin cezaevine girmemesini sağladılar, biraz daha üstü olanlara da pandemi nedeniyle izin vererek evlerine yolladılar. Bir nevi belirli suçlara af sağlanmış oldu.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar