Kuran kursunda şiddet gören ve bir gözünü kaybeden Sadık Emre Çelik'in adalet mücadelesi: 'Cezasız kalmalarını kabul edemiyorum'
Mehmet MENEKŞE
AMASYA - Amasya'nın Suluova ilçesinde yaşayan Sadık Emre Çelik, 16 yaşındayken müftülüğe bağlı Garip Hafız Yatılı Erkek Kuran kursunda hafızlık eğitimi aldığı sırada 23 Ağustos 2021'de hocalarından Mustafa Şahin'den şiddet gördü.
Şahin'in bardakla sağ gözüne vurduğu Çelik, görme yetisinin yüzde 60'ını kaybetti. Amasya Asliye Ceza Mahkemesi, 14 Eylül 2023'te sanık Şahin'e 'taksirle yaralama' suçundan 150 gün adli para cezası verdi. 3 bin TL'lik ceza da hükmün açıklanması geri bırakılarak ertelendi.
FIRÇA SAPIYLA DAYAK
Sadık Emre Çelik, yargılama süreci devam ederken eğitimini müftülüğe bağlı Merzifon Hafızlık Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda sürdürmek istedi. Çelik, şikayetini geri çekmediği için burada da 27 Ekim 2022'de öğretici Hüseyin Erol tarafından fırça sapıyla dövüldü. Merzifon Asliye Ceza Mahkemesi 7 Şubat 2023'te sanık Erol'a 'basit yaralama' suçundan 168 gün adli para cezası verdi. 3 bin 360 TL'lik ceza da hükmün açıklanması geri bırakılarak ertelendi.
Sadık Emre Çelik, yıllardır süren adalet mücadelesini Artı Gerçek'e anlattı.
'BENİ SAATLER SONRA HASTANEYE GÖTÜRDÜLER'
Gümüşhacıköy Garip Hafız Yatılı Erkek Kuran Kursunda hocası Mustafa Şahin’in öğrencileri aç bıraktığını, sabah namazına uyanamayanları su ile ıslatarak cezalandırdığını, bir defasında sınıfta içeriye sinek ilacı sıkarak kapıyı üzerlerine kapattığını söyleyen Çelik, şunları anlattı:
"Mustafa Şahin Hoca yerde yatan çocuğun yüzüne su döküyordu. Köksal adlı bir çocuk bardaktaki suyun tümünün dökülmesi için gelip hocanın kolunu büktü ve sonra dışarı doğru kaçtı. Mustafa Hoca da onun arkasından koştu.
Suyu ona serperken, bardakla birlikte benim gözüme vurdu. Bardak benim gözüme çarpınca kırıldı. Kaşımı kesti, gözümün içine saplandı. Beni hastaneye götürmediler. Ben kendimden geçtim, gözümden çok kan aktı. Müdür Hicabi Ayrancı o gün izinliydi ama olay anında kurstaydı. Beni öğretmen odasına götürdüler, gözümü sildiler. Sinan Menteş o gün nöbetçiydi ama beni doktora götürmedi, tutanak falan tutmadı. Gözüm kanamaya devam ediyor bir taraftan da şiddetli şekilde ağrıyordu.
Müdür Hicabi Ayrancı gözüme baktı, oradan evine gitti. Diğer hocalara beni hastaneye götürmelerini söylemiş. Olay öğleden sonra saat 14.30’da oldu. Nöbetçi Hoca Sinan Menteş ile gözüme bardağı vuran Mustafa Şahin saat 18.00 gibi beni Gümüşhacıköy Devlet Hastanesine götürdü. Hastanede gözümün kapağına dikiş atıp beni bıraktılar ve Merzifon’da göz hastanesine gitmemi söylediler.
'BARDAĞIN ÜZERİNE DÜŞTÜM DİYECEKSİN' BASKISI
Menteş ve Şahin ile birlikte ifade için Gümüşhacıköy Karakoluna gittiklerini belirten Çelik, "Polisler sorarsa 'bardağın üzerine kendim düştüm' diyeceksin. 'Ben kendi kendimi yaraladım diye ifade vereceksin' dediler. Ben de karakolda söyledikleri gibi ifade verdim. Karakoldaki ifade işlemleri bittikten sonra 19.30- 20.00 gibi Kuran kursuna döndük. Gözümdeki sancı dayanılmaz bir hal aldı. Suluova’da yaşayan aileme haber vermediler. Çok ağrım olduğu için ağabeyimi aradım. Akşam saat 21.00 gibi beni kurstan aldı. Suluova’ya eve gittiğimizde saat 22.00 oldu. Sancıdan sabaha kadar dışarılarda dolaştım, acı içinde kıvrandım" diye konuştu.
'DOKTOR GEÇ KALMIŞSINIZ DEDİ'
Ertesi gün babası İsa Çelik ile birlikte Merzifon’da göz doktoruna gittiklerini söyleyen Çelik, "Doktor bize 'senin göz sıvın akmış. Seni hemen getirmeleri gerekiyordu, niçin getirmediler? Gözün kör olmuş, bu nasıl ihmalkarlık. Dün olaydan sonra gelseydin, gözün hiçbir zarar görmeyecekti' dedi. Beni acil hasta olarak, ambulans ile Ankara Ulucanlar Göz Hastanesi’ne gönderdi. Gider gitmez beni ameliyata aldılar. Tam beş kez gözümden ameliyat oldum. Gözüme mercek taktılar. Her şeyi bulanık görüyorum ve gözümdeki hasar kalıcı. Tek gözümü kaybettim" dedi.
'DAVAYI GERİ ÇEKMEMİZ İÇİN PARA VE İŞ TEKLİF EDİLDİ'
Sadık Emre Çelik, Kuran Kursu hocası Mustafa Şahin'e dava açtıklarını ancak kurs yetkililerin davayı geri çekmeleri için kendilerine baskı yaptığını belirtti. Çelik, "Kuran Kursu Müdürü Hicabi Ayrancı, 'niçin şikayetçi oldun?' beni aradı. Davayı geri çekmemiz için üç-dört kez evimize geldi, iş ve para teklif etti.Şikayetçi olduk sekiz ay bizi arayan soran olmadı. Dosyasının kaybolduğunu söylediler. Avukat tuttuk ve avukat bize dosyanın UYAP sistemine işlenmediğini söyledi" diye konuştu.
'HOCA ŞİKAYETİMİ GERİ ÇEKMEM İÇİN DEFALARCA DÖVDÜ'
Tedavisinin ardından hafızlık eğitimine Merzifon Erkek Hafızlık Yatılı Kuran Kursu’nda devam etmek istediğini ifade eden Çelik, "Gümüşhacıköy’deki olayla ilgili ikinci duruşmadan önce Hocam Hüseyin Erol bana ‘şikayetini geri çekeceksin’ dedi. Hoca ile aramızda sürekli zıtlaşma oldu. Hüseyin Erol beni defalarca dövdü, dayak attı. Sonunda yine beni döverken bir arkadaşımdan çekim yapmasını istedim, telefonuna kaydetti. Kolumuzdan tutup bizi evire çevire dövüyordu. Hüseyin Erol Hoca hakkında Merzifon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesine şikayetçi oldum ve kurstan ayrılıp Suluova’daki evimize gittim" dedi.
'DİYANET'İ KARALAMAYIN, ŞİKAYETİNİZİ ÇEKİN'
Yaşananların ardından dönemin Merzifon Müftüsü Abdulhamit Pehlivan’ın babas İsa Çelik ve kendisini müftülüğe çağırdığını söyleyen Sadık Emre Çelik, "Müftü babama, 'Diyanet'i karalayamazsınız. Şikayetinizi geri çekeceksiniz. Şikayetinizi geri çekerseniz gelin. Gözü kesilmiş, artık yapacak bir şey yok’ dedi. Hüseyin Erol hocanın beni dövdüğü videoları müftüye gösterdim ve bana hiçbir şey söylemedi. Ben de kursu bıraktım. Dönemin Amasya İl Müftüsü Durmuş Ayvaz olayı duymuş. Benim hafızlık eğitimini bitirmem içni Merzifon’daki aynı kursa Muhsin Ovalı Hocaya gönderdi. Şikayet ile ilgili bir şey söylemedi, hakkını arayabileceğimi söyledi. İki ayda hafızlık eğitimimi tamamladım. Sınava girip belgemi aldım" diye konuştu.
'HAYATIMI KARARTTILAR'
Yaşadıklarından dolayı psikolojisinin bozulduğunu dile getiren Çelik, "Şu an on 19 yaşındayım. Bu yaşadıklarımdan dolayı psikolojim çok bozuldu. Bir an dinden soğudum, ailemle kavga etmeye başladım. Ben bunları niçin yaşadım? Bardaktan çay içemiyordum, korkuyordum. Adeta hayatımı kararttılar. Gözüm ömür boyu iyileşmeyecek. Gözümdeki bu sıkıntıdan dolayı bir yerde çalışamıyorum. Beni kabul etmiyorlar. Bana bunu yapanlar ise hâlâ görevinde. Ceza almadılar, adalet yerini bulmadı. Hem gözümü kaybettim hem şikayetimi geri çekmiyorum diye dayak yedim. Gözümden beş kez ameliyat oldum, 20 kez Ankara’ya gittik. Ben de ailem de çok sıkıntı çektik. Bu durum ömür boyu hayatımı etkileyecek. Bana bunu bana yapanların cezasız kalmasını kabul edemiyorum" ifadelerini kullandı.