Kürt illerinde seçmen eğilimi: Kılıçdaroğlu'nun oy oranı yüzde 80 bandında
Kürt illerinde Erdoğan’a destek azalırken, Kılıçdaroğlu'na artıyor. Bu artışın HDP seçmeninin blok oyundan kaynaklandığına işaret eden Yüksel Genç, Kılıçdaroğlu'nun ‘Kürtler’ çıkışıyla iktidarın kurduğu sınırın dışına çıkacağı işaretini verdiğini söyledi.
Remzi BUDANCİR
DİYARBAKIR - 14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine sayılı günler kala siyasi partilerin seçim çalışmaları sürüyor. Kürt seçmenin sonuçlar açısından kritik öneme sahip olduğu bu seçimde en çok taban kaybedenin AKP olduğu görülüyor.
Cumhur İttifakı’na dahil olan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı alan HÜDA-PAR, seçimlere AKP listesinden giriyor. Kürt illerinde seçim çalışması kapsamında yapılan toplu açılış törenleri HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun katılımı ile gerçekleşiyor. AKP’nin Kürt seçmen nezdinde yaşadığı oy kaybı Diyarbakır başta olmak üzere Kürt illerinde gerçekleştiğini programlara da yansıdığı görülüyor. En son Diyarbakır'da Selahattin Eyyubi Cami açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu birlikte yaptı. Açılışa katılım önceki programlarla kıyaslandığında oldukça az olduğu görüldü.
'TRAFİK KAPANMASA İNSANLAR OLAYIN HİÇ FARKINDA OLMAYACAKTI'
Erdoğan Diyarbakır'da cami ve depremzedeler için yapılacağı duyurulan deprem konutları açılışı yapmıştı. Bu etkinliğe anahtar dağıtımı yapıldığı için çok sayıda depremzede de katılmıştı. Artı Gerçek’e konuşan Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de katıldığı bu mitingde Erdoğan’ın azalan taraftar kitlesinin göze çarptığını söyledi.
Mitingin depremzede ve memurların katılımı ile yapıldığını hatırlatan Genç, “Mitingde ilginç bir şekilde bir Cumhurbaşkanın Diyarbakır’a geldiği hissiyatı hiç oluşmadı. Trafik kapanmasa, insanlar ulaşımlarını daha rahat yapmış olsa olayın hiç farkında olmayacaktı” dedi.
'ERDOĞAN HÜDA-PAR’LA KURDUĞU İLİŞKİYİ DEKLARE EDİYOR'
Erdoğan Diyarbakır başta olmak üzere bölge kentlerinde seçim çalışmasına dönen açılış etkinliklerine HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcoğlu’nun katılımı ile yapıyor. Bu programın başka bir nedeninin HÜDA-PAR’la kurduğu ittifakı deklare etmek, onun üzerinden bir konsolidasyonu mümkün kılmak olduğunu belirten Genç, “HÜDA-PAR üzerinden bir tariflemeyi mümkün kılmak istermiş gibi bir hava oluştu. O mitingde HÜDA-PAR’lılar daha kalabalık görünüyordu. Bu defaki Cuma ziyaretindeki profil aslında AKP’nin bölgede ne kadar eridiğini, ne kadar talep dışı kalmaya başladığının göstergesi olarak okunabilir. Hele hele Diyarbakır’daki pozisyonu gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.
'CHP'NİN YÜZDE 4-5'LERİ GEÇMEDİĞİ KENTLERDE KILIÇDAROLĞU YÜZDE 70'TE'
AKP’nin oy kaybı yaşadığı Kürt illerinde Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ilgi yoğun. Önceki seçimlerde CHP’nin yüzde 4-5’leri geçmediği kentlerde Kılıçdaroğlu’nun alacağı oy oranı yüzde 70 civarında.
Bölgede yaptıkları çalışmada Kılıçdaroğlu’nun yüzde 68-70 bandında bir oyu göründüğü bilgisini paylaşan Genç, “Bunların çok önemli kısmı HDP seçmeninden oluşuyor. Ama HDP seçmeni içerisinde hala bir yüzde 10-15’lik kesim tam olarak karar vermiş değil. Protesto edebilir, ikna olursa oyunu kullanmada Kılıçdaroğlu lehine sandığa gidebilir. O hala ara gri alan olarak duruyor. Erdoğan’ın bölgedeki oy oranı yüzde 20, Muharrem İnce’nin yüzde 2’ye yakın ve Sinan Oğan’ın yüzde 0.5 civarında görünüyor. Bölgede ciddi oy kaybeden Erdoğan yüzde 24’den yüzde 21’2 indiği görülüyor. 2018’de Erdoğan’ın aldığı oyun yaklaşık 4-5 puan altında alacağı görülüyor. Kılıçdaroğlu’nun bu kadar yüksek oy alması HDP seçmeninden blok halinde destek görmesi. Yeni genç seçmenin çok önemli bir kısmının da Kılıçdaroğlu lehine oy kullanması. Aradaki farkı bu açıyor. Bunların dışında yüzde 8 civarında kararsız seçmen görünüyor. Bu kararsız görünen seçmenin önemli bir kısmında, eğer ikna edilirse sandıkta muhalefet lehine oy verme potansiyeli oldukça güçlü görünüyor” dedi.
KILIÇDAROĞLU'NUN 'KÜRTLER' ÇIKIŞI NE ANLAMA GELİYOR?
HDP’nin güçlü olduğu neredeyse tüm kentlerde Kılıçdaroğlu’na destek yoğun. Kürt seçmenin izlediği Kılıçdaroğlu’da yayınladığı bir videoda ilk defa ‘Kürtler’ diye ifade kullandı. Kürtlerin kriminalize edilmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışını “İlk defa Kürtlere, Kürt seçmene hitap etti” şeklinde nitelendiren Genç, “Kılıçdaroğlu’nu destekleyen en önemli seçmen kitlesini Kürtler oluşturuyor aslında. Ancak şimdiye kadar bu kadar önemli bir seçmen grubuna direk hitap ettiği hiçbir demeci yok gibi bir şey. Genel olarak Kürt sorunu üzerinden adresi meclis olarak belirleme ve helalleşme söylemi dışında bir söylem üretmemişti. Kürt seçmene bir cumhurbaşkanı adayı olarak, onların oylarına talip bir aday olarak direk hitap etmesi önemli” tespitinde bulundu.
'TÜRKİYE’DE ARTIK KÜRT SEÇMEN DİYE BİR OLGU VAR'
Türkiye’de artık Kürt seçmen diye bir olgunun olduğunu hatırlatan Genç, şunları söyledi:
“Kimlik talebinde bulunan, Kürt sorununu dert edinmiş, çözüm ihtiyacı olan Kürt seçmen grubu var. Dolayısıyla artık bu grubun kendisine hitap etmek her adayın aslında içinde olması gereken durumlardan biri gibi görünüyor. Kritik seçmen grubu olarak tariflenen Kürtler, Kürt seçmen yada HDP’li seçmen meselesinde direk hitap, muhalefetin ilk defa hükümet ve iktidarın Kürtlerle ilgili kurmuş olduğu sınırların dışına çıkması ile ilgili bir sürece işaret ediyor.
Çünkü şimdiye kadar Kürt meselesinde, Kürtlerle ilişkilerde, Kürtlerle ilgili konulacak sınırlar meselesinde de iktidara mubah olup, muhalefete mubah sayılmayan çok fazla tartışma ve ayrıştırıcı dil kullanıldı. Çoğu kez ‘terör’ ve ‘beka’ söylemi çerçevesinde bu seçmen grubu muhalefet açısından riskli mayınlı alan gibi tariflendi.
Şimdiye kadar da muhalefetin ana damarı iktidarın çizmiş olduğu çerçevenin dışında bir söylem ve girişim başlatmamıştı. Tamda bu konuşmanın kendisi esas olarak iktidar tarafından kurulmuş bu teamülün aşılması, muhalefet adayının direk temas kurarak Kürt seçmenle ilgili kurduğu ilişkinin daha sağlam olmasına neden olabilecek durumda. İktidar dışında, iktidarın kurduğu gündeme eklemlenmeden kendisi bu seçmene ilişkin gündem kurmuş oluyor. İktidarın ortaya koymuş olduğu kriminalize edici, ayrıştırıcı dilin dışında durmak istediğini ilk defa bu kadar açık deklare etmiş oluyor. Bu durum kuşkusuz oy kullanmak isteyen Kürt seçmeni daha fazla rahatlatacak bir durum.
“KÜRT SEÇMEN DİREKT KENDİLERİ İLE KONUŞULMASINI İSTİYOR”
Zaten Kürt seçmenin çok uzun süredir oylarına talip bir siyasetin kendileri ile direkt konuşması, kendilerine direk temas etmesi ihtiyacı vardı. Bu anlamda seçim çalışması bağlamında değerlendirdiğimizde de önemli bir girişim oluyor. Önemli olan bundan sonrada bu girişimin, bu temasın devam etmesi. Yurttaşlık eşitliği üzerinden, kriminalize edici söylemin dışında bir yurttaşlar topluluğu olarak kabul edilip onun üzerinden söylem ve bağ kurulmasının önemli olduğunu düşünmek gerekiyor.”
CUMHUR İTTİFAKI AÇIKLAMALARI VE SANDIK GÜVENLİĞİ
HÜDA-PAR’ın Cumhur İttifakına dahil olması ile ilgili de tartışmalar sürüyor. İktidar kanadı, Cumhur İttifakı bileşenleri de bu sorularla karşılaşıyor. İttifak bileşeni olan partilerden Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, HÜDA-PAR’ın ittifaka dahil edilmesi ile ilgili soruya “HDP ve PKK'ya karşı sandık güvenliği için denge unsuru olarak ittifakta yer alması gerektiğini düşünüyorum” cevabını vermişti. Cumhur İttifakı’nın bu gerekçesinin gerçekçi olmadığını vurgulayan Genç, şunları söyledi:
“Birincisi HDP seçime parti olarak girmiyor, onun yerine Yeşil Sol Parti seçime girecek. Yeşil Sol Parti ilk defa seçime gireceği için sandık görevlisi zaten çıkaramıyor. Zaten Yeşil Sol Parti’nin seçmen sandığı açısından bir korunma problemi var. HÜDA-PAR gibi bölgede potansiyeli en fazla yüzde 2-3 oy alan bir siyasetin sandık güvenliğini sağlayacağı ifadesi oldukça tuhaf. Çünkü bölgede 20 yıldır en büyük ikinci parti, dominant parti AKP’dir. AKP gibi bir parti duruyorken bu kadar az oy alan küçük bir partinin ‘sandık güvenliğini sağlayacak’ söylemi işin doğasına ters.
Ayrıca bölgede nüfus başına düşen güvenlik görevlisi sayısı zaten fazla. Memur ve güvenlik görevlisi sayısının bu kadar çok olduğu bir bölgede sandık güvenliğinin yüzde 2-3 oy almış bir partinin koruyacağını düşünmek zaten gerçekçi değil.
Üçüncüsü herkes biliyor ki PKK seçim boyunca ateşkes ilan etmiş durumda. Bu konuda tam da sahanın dışında. Akılda tek şu kalıyor. ‘HÜDA-PAR üzerinden sandık güvenliğini sağlayacağım’ söylemi ile acaba başka bir gerilim politikası mı sandık sürecinde ön görülüyor? Bunun mu imasında bulunuyorlar? HÜDA-PAR üzerinden acaba sandık sürecinde bir gerilim siyaseti, bir korku, sindirme süreci mi öngörmek isteniyor? Ne öngörmek isteniyor. Sandık güvenliği ve HÜDA-PAR ilişkisinin başka hiçbir izahı yok. Tamda bu noktada insanların uzun süredir dillendirdiği bir gerekçeyi anımsamak gerekiyor. ‘HÜDA-PAR ve AKP arasındaki Cumhur İttifakı ilişkisi acaba 1990’lı yıllardaki rutin dışı devletin Hizbullah’la kurduğu ilişkinin güncellenmesi midir’ sorusu vardı. Bu sorunun yanıtı mıdır bu söylem. Bunu da tartışmak gerekiyor.”