Madımak Katliamı Hafıza Merkezi 10 Haziran’da Dijital Kütüphane açıyor
Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, Madımak Katliamı'na ilişkin kaynakların bulunduğu dijital bir kütüphane oluşturdu. Kütüphanede; makale, tez, kitap ve konferans bildirilerinden oluşan akademik kaynaklara, yerel, ulusal ve uluslararası gazete ve dergilere, hukuki metinlere sivil ve resmi kurum raporlarına, Madımak Katliamında yaşamını yitiren 33 kişinin detaylı yaşam öykülerinin ve fotoğraf seçkilerinin olduğu biyografilere, fotoğraf, efemera ve video kayıtları olmak üzere 4000’e yakın kaynak bulunuyor.
Proje Koordinatörü ve Web Kreatif Yönetmen Eylem Şen, Madımak Katliamı Hafıza Merkezi’nin, Dijital Kütüphane, Sanal Müze, Belgesel, Web Belgesel, Sözlü Tarih Görüşmeleri, röportajlar ile katledilen 33 kişinin gökyüzüne dikilen bir anıtı olduğunu söyledi.
'PROJE KATLİAMIN SUÇ OLARAK GÖRÜLMESİ İÇİN KATKIDA BULUNMAYI HEDEFLİYOR'
“Madımak Katliamı, Alevilere yönelik gerçekleşmiş bir pogromdur. İnsanlık suçudur. İnsanlık suçlarından tüm uluslararası toplum sorumludur. Tarihte yaşanmış benzer soykırım, pogrom örneklerinde olduğu gibi 2 Temmuz 1993'te Madımak'ta yaşanan pogrom da uluslararası toplumun sorumluluğudur. Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, bu sorumluluğun dünya toplumunda görünür hale gelmesi, gereklerinin yerine getirmeye dönük politikalar oluşturulması için tüm belge, bilgi ve tanıklıkları bir araya getiriyor. Bu proje, Madımak Katliamı İnkarcılığın bir suç olarak görülmesini sağlamak yönünde bir katkıda bulunmayı hedefliyor. Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, Dijital Kütüphane, Sanal Müze, Belgesel, Web Belgesel, Sözlü Tarih Görüşmeleri ve Röportajlardan oluşuyor. 10 Haziran'da sadece Dijital Kütüphaneyi açıyoruz. 2023'ün sonuna kadar projenin diğer bölümlerini de sırayla açmayı hedefliyoruz”
'KÜTÜPHANEMİZ ARACILIĞIYLA HER TÜRLÜ BİLGİ VE BELGEYE ULAŞILACAKTIR'
Dijital Kütüphane süpervizörü Duygu Tatar da Madımak Katliamı hakkında yüzlerce kitap, makale, tez yazıldığını, gazete ve dergilerde inceleme konusu olduğunu, resmi ve sivil kurumların raporlar yayınladığını, klasörler dolu evrakların biriktiği, belgeseller, filmler yapıldığını söylüyor. 30 yıldır üretilen bilgi yığınının dağınık, erişimi zor, kaybolmuş, unutulmuş, gün yüzüne çıkmamış ve belirsiz bir halde olduğunu söyledi. Tatar Dijital Kütüphane için nasıl bir çalışma yaptıklarını şöyle anlattı:
“30 yıldır dağınık halde bulunan ya da henüz gün yüzüne çıkmamış yazılı, görsel ve işitsel materyale yoğun çabalarımızla ulaşmaya çalıştık. Madımak Katliamına ilişkin ulusal ve uluslararası literatürde yer alan akademik çalışmalara ilişkin geniş bir kaynak taraması yaptık. Kişi ve kurumlarla temas kurarak arşivlerini temin ettik. Hak ihlalleri davalarıyla çok uzun zamandır meşgul olan hukukçu dostlarımızın ve dosya sahiplerinin destekleriyle hukuki metinlere ulaştık. Resmî ve sivil kurum raporlarını kurum ve kişi arşivlerinden temin ettik. Ankara ve İstanbul’daki devlet ve üniversite kütüphanelerinde dergi ve gazete taramaları yaptık. Madımak Katliamında yaşamını kaybedenlerin aileleriyle ve dostlarıyla görüşerek kişisel fotoğraf albümlerini ve eşyalarını derledik. Kütüphanemiz aracılığıyla kullanıcılar her türlü bilgi ve belgeye ulaşabildiği gibi, bilginin üretildiği ve paylaşıldığı bir bilgi üretim mekânının da paydaşları olacaklardır."
'UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ'
Madımak Katliamı Hafıza Merkezi yapımcı yürütücülerinden Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Eşit Başkanı Hüseyin Mat, Madımak katliamını unutturmamak gibi amaç ve hedef varsa, bunu sadece yılda bir kere atılan sloganlarla sağlanamayacağını, ancak bir bellek, hafıza, bilgi bankası gibi kurumsal bir ortam kurula bilinirse başarılacağını söyledi:
“Tarihe yazılı, görsel bir not bırakmak zorundasınız. Böylece hem doğru olmayan bilgilerin geleceğe aktarılmasını önlemiş olursunuz hem de doğru bilgileri olduğu gibi geleceğe aktarmış olursunuz. Böylece tarihsel bilgi kirliliğinden kurtulmuş olursunuz. Tam da bu amaçla Madımak Katliamı Hafıza Merkezi bu hedeflere ulaşılmasında önemli bir yerde durmakta. Bilgi, belge, tanıkların, mağdurların yani katliama dair her bir bilginin ne kadar değerli ve korunması gerektiği gerçeği, bu katliamların er geç aydınlanmasına önemli bir katkı sunacaktır”
MADIMAK KATLİAMI
2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Abdal adına her yıl temmuz ayında düzenlenin şenliklerin dördüncüsü gerçekleşecekti. Bu yüzden Türkiye’nin ve Avrupa’nın pek çok yerinden yazarlar, şairler, karikatüristler, halk ozanları, tiyatro grupları, semah ekipleri ve çoğunluğu Alevi yüzlerce insan şenliklere katılmak için Sivas’a gitti. Şenliğin ilk günü, gazetelerde “Müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor” manşeti atıldı. “Müslüman Kamuoyuna” başlıklı bildiriler dağıtıldı. Gergin bir ortamda başlayan şenliğin ilk günü sorunsuz geçti, ikinci gün, 2 Temmuz 1993’de Cuma namazından çıkan cemaat ve onları yönlendiren odaklar sloganlarla yürüyüşe geçti. Madımak Oteli’ne geldiklerinde önce oteli taşladılar, sonra camları kırdılar. Devamla “Allah’ım bu senin ateşin, cehennem ateşi bu” nidaları eşliğinde otel ateşe verildi. 8 saat boyunca, polis, asker seyretti. Kalabalığı dağıtmak için tazyikli su sıkmayan belediye seyretti. Ankara’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, yardımcısı Erdal İnönü seyretti ve aralarında çocukların, sanatçıların, aydınların olduğu 33 kişi katledildi.