Madımak’ın yüzleri: 'Ölülerimiz her gün bir kez daha ölüyor'
Yıldız TAR - Oğulcan ÖZGENÇ
SİVAS - Bundan tam 30 yıl önce Sivas Madımak’ta bir katliam yaşandı. Türkiye’de Alevileri hedef alan ne ilk ne de son katliamdı. Ama farklı bir şey de vardı Madımak’ta. Televizyonlarda yayınlandı katliam. Herkes ekranlarda insanların diri diri yakılmasını izledi.
Otuz yıl geçti. Otuz yıldır neredeyse her 2 Temmuz’da Aleviler adalet için Sivas sokaklarında yürüdü. İnsanların yakıldığı, katliam çağrılarının yükseldiği sokaklara başka bir ses, başka bir hafıza bırakmak için…
Aleviler bu sene de Sivas'taydı. On binler yürüdü, “Madımak’ın ışığı sönmeyecek” dedi. Yürüyüş devam ederken balkonlarından bakanlar da vardı, yürüyenleri kayda alanlar da. Katliam sokakları, “Unutmadım Aklımda” haykırışlarıyla yankılandı.
Peki yürüyenler neyi unutmadı? Hafızalarında 93’ten kalanlar neydi? Madımak Oteli'ne doğru yürüyen kalabalığın arasına karıştık. Katliamı nasıl hatırladıklarını konuştuk.
'ADALETİ BEKLİYORUZ AMA YOK'
İlk olarak Ayşe’ye rastlıyoruz. Şimdi 58 yaşında. Katliam olduğunda İstanbul’da, 28 yaşında genç bir kadınmış. Ayşe, bugün Sivas'a 30 senenin birikimiyle geldiğini söylüyor. Anlatırken bir yandan gözyaşlarını tutamıyor:
“Unutulmaz bir katliam anıydı bizim için. Hâlâ içimizde taze yaşıyoruz. Bizi en çok yaralayan 30 senedir adaletin gelmemesi. Adaleti bekliyoruz ama yok. Umudumuz var ama hala atılmış bir adım yok. Ölülerimiz her gün bir kez daha ölüyor bizim için.”
'İKİ ELİMİZ KANDA DA OLSA BURADA OLMAMIZ GEREKİYOR'
Kortejler arasında dolaşırken bu kez yolumuz 75 yaşındaki bir çınarla kesişiyor. Yaşar, katliamın gerçekleştiği tarihte Sivas'ta değilmiş ama yaşananları anında öğrenmiş. Tarsus’ta haberi aldığı o anı hiç unutamadığını söylüyor ve ekliyor:
“Deniz Gezmiş döneminin insanıyım ben. Şu an yaşım 75 ve Tarsus’tan buraya geldim. Şu an duygularımı ifade etmekte zorlanıyorum. İki elimiz kanda da olsa burada olmamız gerekiyor.”
'MİLYONLAR YANDI O GÜN'
Zehra Arslan da katliamı Almanya'dayken duyan biri. Katliamın Alevi toplumunda çok büyük bir acı bıraktığını ifade eden Arslan, o gün sadece 33 aydının ve yazarın yanmadığını belirterek, “Milyonlar yandı o gün. Halen yanmaya devam ediyor. Kapitalizm yakarak ayakta durmak istiyor ama duramayacak” diyor.
Sibel ise 2 Temmuz 1993’te Sivas'ın Zara ilçesinde yaşayan küçük bir çocukmuş. Sibel, “İnsanlar haksız yere canlarından olmuş. Kötü zamanlarmış” diyor. Bu sene anmaya çocuğuyla gelen Sibel, daha fazla konuşmak istemiyor. Yürüyüşü, çocuğunun elini tutuşu zaten her şeyi anlatıyor…
“33 can yanar mı?” diyerek sözlerine başlayan 80 yaşındaki Dursun Coşkun da alandaydı, katliama tanık olmayan 21 yaşındaki Ali de. 80 yaşındaki Coşkun yürüyemiyor ama yine de gelmek istemiş. Gölge bir yerde izliyor yürüyüşü. Onun yerine de yürüyen Ali ise daha kendisi doğmadan yaşanan bir katliamın hafızasını da sürüklüyor peşi sıra:
“Bu katliam aydınlığı karanlığa çevirmek isteyen bir hareketin sembolü. İnanç kimliğinden dolayı bir otelde onlarca insanın yakılmasını 10 yaşından beri biliyorsam çok tehlikeli bir noktadayız demektir.”
Madımak Katliamı'nın 30'uncu yıldönümü: Katliamda ölenlerin yakınlarından mücadele mesajı
HDP’den Madımak açıklaması: Toplumsal barış için yüzleşme şart