Mahkeme heyetinden Akın Atalay'a provakatif soru

Cumhuriyet çalışanları 267 gün sonra alkışlar arasında hakim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti Atalay'a 'PKK-FETÖ-DHKP-C'yi terör örgütü olarak tanımlar mısınız" diye sordu.

Mahkeme heyetinden Akın Atalay'a provakatif soru

FATMA YÖRÜR-GÜLTEN SARI

ARTI GERÇEK- Cumhuriyet davasında hakim 'Kurtlar Vadisi Pusu'daki Polat'a benzetti. Heyet üyesi Atalay'a "Siz PKK-FETÖ-DHKP-C'yi terör örgütü olarak tanımlar mısınız?' diye sordu. Atalay, "Tahir Elçi'ye sorulan bu sorunun neticesini görmüştük. Bu soruyu cevaplamayı düşüklük sayarım" dedi.

Cumhuriyet gazetesi çalışanları 267 günlük tutukluluğun ardından Basından Sansürün Kaldırılış Bayramı’ında, yaptıkları haberler nedeniyle hâkim karşısında.

11’i tutuklu 17 kişinin,"FETÖ/PDY ve PKK/KCK, DHKPC örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek"le yargılandığı dava, Çağlayan’da görülüyor.

DOKUZ AY SONRA CUMHURİYETÇİLER HAKİM KARŞISINDA haberi için tıklayınız

Duruşma öncesi, milletvekilleri, gazeteciler, hak savunucuları, Cumhuriyet okurları ve çok sayıda yurttaş davanın görüleceği Çağlayan Adliyesi önünde sabahın erken saatlerden itibaren toplanmaya başladı. Gazetenin Şişli'deki binasının önünde toplanan bir grup da Çağlayan Adliyesi'ne doğru yürüyüşe geçti.

ORTAK AÇIKLAMA YAPILDI

İstanbul Adliyesi önüne Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarıyla ile dayanışmaya gelen milletvekili, gazeteci, sendika ve meslek örgütü temsilcileri, siyasi parti temsilcileri adına ortak açıklama yapıldı.

HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, adliye önünde yaptığı açıklamada "Burada hukukçu meslektaşlarım ve gazeteciler, sadece mesleklerini yaptıkları için ve Cumhuriyet gazetesinde çalıştıkları için tutuklular. İktidara göre muhalif herkes terörist. Tek terörist olmayan kendileri" diye konuştu.

Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı CHP’li Umut Oran da yaptığı açıklamada tutuklu gazetecilere destek verdi.

Mahkeme heyetinden Akın Atalay'a provakatif soru - Resim : 1

'BU DAVA TÜRKİYE'DE DEMOKRASİNİN BİR YERİ OLUP OLMADIĞINI BELİRLEYECEK'

Uluslararası yazarlar, yayıncılar ve gazetecileri temsilen konuşan IPI Medya ve İletişim Direktörü Steven Ellis, davanın Türkiye’de gazeteciliğin, insan haklarının, hukuk devletinin hatta demokrasinin bir yeri olup olmadığını belirleyeceğini söyledi:

"Burada Uluslararası Basın Enstitüsü, Sınır Tanımayan Muhabirler, Avrupa ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Basın ve Medya Özgürlüğü için Avrupa Merkezi, Uluslararası PEN ve Norveç, Belçika, İsviçre, İtalya ve Hollanda şubeleri ve Uluslararası yayıncılar Birliği’ni temsil ediyoruz. Burada aynı zamanda Türkiye hükümetine bir mesaj vermek için de bulunuyoruz. Dünya izliyor. Bu dava gibi örnekler yani insan haklarını ezmeyi, muhalif görüşleri susturmayı, muhalefeti bastırmayı ve hesap verme sorumluluğundan kaçmayı örnekleyen bunun gibi davalar kabul edilmeyecektir.

Bu dava gazeteciliği bir suç hakine getirmekle ilgili, bu dava düşüncelerini ifade edenleri cezalandırmakla ilgili. Bu dava bugün Cumhuriyetin 17 gazetecisi ve yöneticisinin kaderinden çok daha fazlasına karar verecek. Bu dava yeni Türkiye’de gazeteciliğin, insan haklarının, hukuk devletinin hatta demokrasinin bir yeri olup olmadığını belirleyecek."

Mahkeme heyetinden Akın Atalay'a provakatif soru - Resim : 2

'HABER ALMA ÖZGÜRLÜĞÜ TERÖRE YARDIM ETMEK DEĞİLDİR'

Dışarıdaki Gazeteciler adına yapılan basın açıklamasında ise tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması talep edilerek, "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" ifadelerine yer verildi:

"Biz gazeteciler sansürün kaldırılmasını yıllardır basın bayramı olarak kutluyoruz. Bu yıl önceki yıllardan hem çok daha buruk hem çok daha öfkeliyiz. Çünkü Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar gazeteci tutuklu. Bugün Cumhuriyet davası görülmeye başlanıyor. Gazeteci, yönetici, avukat 17 Cumhuriyet çalışanı bu davada yargılanıyor. Bu isimlerden 11’i tutuklu. İddianameye bakarsanız terör örgütlerine yardım ve yataklıkla suçlanıyorlar. Peki ne yapmışlar? Sadece haber. İddianamede 667 defa haber kelimesi geçiyor. Türkiye’nin en köklü gazetesi haber yaptığı için halkın haber alma özgürlüğünü savunduğu içn terör örgütlerine yardım etmekle suçlanıyorlar."

A HABER KAMERASI NURİYE VE SEMİH TİŞÖRTÜYLE PROTESTO EDİLDİ

Cumhuriyet davasını izlemeye ve destek olmaya gelenler, Nuriye Gülmen, Semih Özakça tişörtü ve Ahmet Şık posteriyle canlı yayındaki A Haber kamerası önünde geçti.

Mahkeme heyetinden Akın Atalay'a provakatif soru - Resim : 3

İstanbul Adliye Sarayı'nın içindeki bazı kafetaryalar duruşma nedeniyle polislere tahsis edildi. Polislerin gelmesiyle kafeteryada bekleyenler dışarıya çıkarıldı.

Mahkeme heyetinden Akın Atalay'a provakatif soru - Resim : 4

TUTUKLU GAZETECİLER DURUŞMA SALONUNA ALKIŞLARLA GİRDİ

Tutuklu gazeteciler Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Turhan Günay, Musa Kart, Güray Tekin Öz, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve Bülent Utku duruşma salonuna alkışlar arasında girdi. Davayı izlemek için salonu dolduranlar Cumhuriyet gazetesi çalışanlarını sıraların üzerine çıkarak alkışladı. Duruşma salonunda Kadri Gürsel’in oğlu Erdem babasına sarılmak için tutukluluların olduğu yere geldi. Ancak jandarma komutanı baba oğulun sarılmasına izin vermedi. Mahkeme heyeti kimlik tesbiti sırasında Musa Kart'a 'sabıkan var mı' diye soruldu; Kart, soruyu 'Henüz yok' diye cevapladı. Mahkeme heyeti gazeteci Ahmet Şık'a, 'Çocuğunuz var mı?' diye soruldu. Şık "Gurur duyduğum bir kızım var" diye cevap verdi.

Mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ iddianamenin özetini okudu. İlk olarak eski GYY Murat Sabuncu'nun savunması talep edildi. Murat Sabuncu savunma evraklarına ve kitaplarına jandarma tarafından el konulduğu için savunmasının yarına bırakılmasını talep etti. Talebi kabul edildi.

Savunmaya geçilmeden önce Cumhuriyet’in avukatlarından Abbas Yalçın 9 aylık süreci değerlendirdi. Abbas Yalçın, "Bu hikayede ne vicdan ne hak ne de hukuk var" dedi. Yalçın’ın ardından söz alan Avukat Yıldız İmrek, ‘kişi başına 3 avukat sınırlamasının savunma hakkının kısıtlanması anlamına geldiğini’ söyledi.

SAVUNMALARA GEÇİLDİ

Avukatlar 16 Mayısta mahkemenin 676 sayılı KHK üzerine savunma sınırlılığına getirdiği karar nedeniyle, savunma belgelerinin salona getirilemedigini bunun da savunma hakkının sınırlanması anlamına geldiğini söyledi. Bir avukatın mahkeme başkanına, ‘Tahliye verecek misiniz’ sorusu üzerine, mahkeme başkanı, ‘Bu mahkemede avukatlar, sanıklardan daha tehlikelidir’ dedi. Konuşmaların ardından Kadri Gürsel savunmasına başladı. Gürsel, savunmasında "Cumhuriyet’e karşı operasyon, benim de tutuklanarak yazamaz ve konuşamaz, gazetecilik yapamaz hale getirilmem için bir fırsat olarak kullanıldı" dedi.

ÇİZER TARIK TOLUNAY'IN KALEMİNDEN CUMHURİYET DAVASI

Kadri Gürsel’in savunmasının sona ermesinin ardından sorulara geçildi. Heyet başkanı Abdurrahman Orkun Dağ Gürsel'e yayın danışmanı ile basın danışmanının farkını sordu. Kadri gürsel, "Medya dışındaki sektörlerde basın danışmanı vardır, örneğin siyasi partilerde olduğu gibi. Cumhuriyet gazetesinde yayın danışmanı vardır" dedi. Savcının, "Yönetim kurulu üyesi olmadığınızı mı iddia ediyorsunuz?" sorusuna Kadri Gürsel, "Ben iddia etmiyorum, resmi kayıtlarda yok. İddianame yanlış" yanıtı verdi.

'CUMHURİYET KORKMAZ, TESLİM OLMAZ'

Kadri Gürsel’in ardından savunma yapan Akın Atalay, savunmasında kullanacağı kitapların sakıncalı bulunarak getirilmediğini söyledi. Davanın Cumhuriyet'e ve gazeteciliğe bir saldırı olduğunu söyleyen Atalay, "Bizleri baskı, tehdit ve hapisle korkutamazlar. Gazetecilik faaliyetini mesleğin etik gereklerine uygun şekilde yerine getirme, olayları çarpıtmadan, nesnel, gerçeğe uygun ve adil olarak kamuoyuna aktarma konusundaki irade, kararlılık ve direncimiz tamdır. Yani Cumhuriyet gazetesi korkmaz, pes etmez ve teslim olmaz" dedi.

Dosyada iki iddianame olduğunu söyleyen Atalay, "Basına bir gün önce sunulan ile size sunulan farklı. Haber yapınca bilirkişi raporu iddianameden çıkarıldı. Cumhuriyet dosyasındaki bilirkişilerden birinin ismi dosyada gizlenmiş. Gizli bilirkişilik hukukta yok ama savcıda var" dedi.

KADRİ GÜRSEL VE AKIN ATALAY'IN SAVUNMASI için tıklayınız

YEMEK ARASINDA DIŞARIDAN GETİRİLEN YEMEKLER ENGELLENDİ

Akın Atalay'ın savunmasının ardından mahkeme heyeti duruşmaya 16:30'a kadar yemek arası verdi. Avukat Tora Pekin, dışarıdan getirilen yemeklerin tutuklu gazetecilere verilmesi için hakimden izin istendiğini ancak hakimin izin kararını askere bıraktığını aktardı. Duruşmada görevli jandarma komutanı, dışarıdan getirilen yemekleri "Duruşma da olsa cezaevi kuralları geçerli" diyerek geri çevirdi. Tutuklu gazetecilere cezaevinden getirilen kumanyalar dağıtıldı.

Mahkeme heyetinden Akın Atalay'a provakatif soru - Resim : 5

DURUŞMA SALONU İZLENİMİ: ŞARTLARI ZORLAŞTIRICI HERŞEY VAR

Duruşma arasında duruşma salonun hakkında izlenimlerini anlatan hukukçu akademisyen Yaman Akdeniz, "Adalete erişimin ne kadar zor olduğunu gördük. Hiç olmaması gereken bir dava için buradayız. Tüm dünyanın ve türkiyenin yakından takip ettiği bu davada 15 kişilik salonda su yok, havalandırma yokü Temmuz sıcağındayız üstelik. Şartları zorlaştırıcı her şey var. Bu dava canlı yayınlansa belgesel gibi herkes izler. Olmaması gereken bir davada bir hafta bu şartlarda yaşayacağız" dedi.

Hakim ve Jandarma komutanının bir krize dönüştürdüğü yemek arasından sonra duruşma Akın Atalay savunmasının ikinci bölümüyle devam etti.

'BU ADLİYEDE HER 4 HAKİM VE SAVCIDAN BİRİ FETÖ ŞÜPHELİSİ'

Savunmasını ikinci bölümünde iddianamede yer alan MASAK raporlarıyla ilgili suçlamaları yanıtlayan cevap veriyor Atalay, raporda, ilgili kişi ve kurumlar hakkında ‘PKK ve FETO ile ilintili şüpheli işlem yoktur’ denildiğini belirtti.
Atalay, iddianamedeki suçlamaya yanıt olarak, "Cumhuriyet, Yenigun Haber A.Ş ile ilgili 9 şüpheli para hareketinden bahsediyor. Havale ve EFT işlem hacminin kendi içindeki şirket işlemleri hariç 230 milyon TL göz önünde bulundurulduğunda, 2011-2016 arasında PKK/FETÖ ilintili hesaplarla olduğu iddia edilen işlem tutarı sadece 174 bin TL. Bu para transferlerinden biri Cihan Haber Ajansı’ndan satın alınan ajans hizmeti" olduğunu söyledi. Atalay yargılandıkları davaya ilişkin "Her 4 hakim ve savcıdan biri bu adliyede fetö şüphelisi konumunda" dedi.

Akın'ın savunmasının ardından duruşmaya ara verildi. Daha sonra Atalay, mahkeme başkanının sorularını yanıtladı.

Mahkeme Başkanı Atalay'a "İddianameye baktığımız zaman sizi Kurtlar Vadisi Pusu'daki Polat gibi her şeyi yapan insan olarak görüyoruz" dedi.

Mahkeme heyetinden Atalay'a yöneltilen "Siz PKK-FETÖ-DHKP-C'yi terör örgiütü olarak tanımlar mısınız?" sorusu salondan yoğun tepki aldı.

Avukatlar soruya itiraz etti. Akın Atalay salondan da yoğun tepki alan bu soruya "Tahir Elçi'ye sorulan bu sorunun neticesini görmüştük. Bu soruyu cevaplamayı düşüklük sayarım. Hayatım boyunca şiddete karşı oldum. Bu soru provakatiftir" yanıtını verdi

DURUŞMAYI İZLEYEN YABANCI HEYETTE KİMLER VAR?

Davayı izleyenler arasında Uluslararası Kıdemli Avukatlar Projesi'nden Mariette Cauchi, PEN Belçika'dan Isabelle Rossaert, PEN Almanya'dan Regula Venske, PEN İsviçre'den Maria Emilia Arioli, Uluslararası Basın Enstitüsü'nden Steven Ellis, Henri Koponen, Barbara Trionfi ve Marty Steffens, PEN Norveç'ten Jorgen Lorentzen, ECPMF'ten Nora Wehofsits, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'ndan Mogens Blicher Bjerregård, Sınır Tanımayan Gazeteciler'den Johann Bihr ve Erol Önderoğlu ile AB milletvekilleri Arne Lietz ve Rebecca Harms da var.

İDDİANAMEDEN

15 Temmuz darbe girişimine uzanan süreç ve sonrasında, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’nda yaşanan değişikliklerle eş zamanlı olarak, 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı iddia edildi.

"2013 yılından itibaren adeta el konulduğu, şüpheli Can Dündar’ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmiştir. Gazete bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olmuştur" denildi.

Cemil Bayık röportajı, Hurşit Külter ve MİT TIR’ları haberleriyle, Fuat Avni açıklamalarının haberleştirilmesi, "terör örgütlerinin eylemlerini meşrulaştırma amacı" olarak nitelendirildi.

Savcılar gazetecilerin, gazetecilik mesleği gereği kurdukları ilişkileri suç bağlantısı olarak göstermeye çalışarak şüphelilerin ByLock kullanıcısı kişilerle "irtibatlı" olmasını delil saydı. Bu irtibatların bir kısmının niteliği (telefon görüşmesi, sms, sosyal medya takip… vs.) dahi belirtilmedi.

Yargıtay’daki MİT TIR’ları davasında Dündar hakkında ileri sürülen iddialar, bu iddianamede de delil olarak yer aldı.

Şık’ın Cemil Bayık röportajı, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin alan DHKP/C’lilerle yaptığı görüşme suç delili olarak gösterildi. Oysa Savcı Kiraz haberi hakkında açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlanmış, Bayık röportajı hakkında ise soruşturma dahi açılmamıştı.

CUMHURİYET GAZETESİ DAVASINDA TUTUKLU YARGILANANLAR

Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Okur Temsilcisi Güray Öz, Köşe Yazarı Hakan Kara, Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Karikatüristi Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Avukat M. Kemal Güngör ile Muhabiri Ahmet Şık tutuklu yargılanıyor.

CUMHURİYET GAZETESİ DAVASINDA TUTUKSUZ YARGILANANLAR

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet yazarları Aydın Engin ve Hikmet Çetinkaya, gazetenin muhasebe çalışanı Gülseli Özaltay, gazetenin eski çalışanı Bülent Yener. Gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ise dosyada ‘firari sanık’ olarak bulunuyor. Ayrıca gazetenin Muhasebe Çalışanı Yusuf Emre İper ise 107 gündür tutuklu bulunuyor ve bu davaya dahil edilmedi.

Cumhuriyet davası