Metin Lokumcu Davası: Savcı, 13 sanık polisin beraatini istedi
Atakan ASILBAY
TRABZON - Artvin’in Hopa İlçesinde 31 Mayıs 2011'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde polisin sıktığı biber gazı nedeniyle kalp krizi geçirerek vefat eden öğretmen Metin Lokumcu, ölümüyle ilgili davanın 13'üncü duruşması Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Lokumcu ailesi ve taraf avukatlarının hazır bulunduğu duruşmayı, CHP milletvekilleri Tahsin Ocaklı ve Sibel Suiçmez de takip ediyor. Duruşmada mütalaasını açıklayan savcı 'taksirle ölüme neden olmak' suçundan yargılanan 13 polisin beraatini istedi.
Mahkeme, karar için davayı 6 Eylül'e erteledi.
'METİN LOKUMCU'NUN İDEALLERİ YAŞAYACAK'
Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapıldı. Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Muhammet İkinci, "Bugün buraya kaybolan adalet duygularının yeniden yeşerebileceğine umudumuzla geldik. Ancak adalet sisteminin hukukla olan imtihanı devam ediyor. Biz Metin Lokumcu'nun dava arkadaşları bu davayı ta başında kazındık. Metin Lokumcu Davası kamuoyu nezdinde kazanılmış bir davadır. Ama bu davanın en önemli tarafı Türkiye'nin demokratik geleceği, halkın hukuka olan inancı ve bu topraklarda insanca yaşamaya olan iddiasının devamı açısından son derece kritiktir. Geciken adaletin insanların vicdanını kanattığı bir yerde diyoruz ki bu dava alelade bir dava değil, memleketin geleceğine olan inançla ilgili bir davadır. Biz yaşam alanına sahip çıkanlar, demokrasi talep edenler, memleketin dağını taşını savunmayı bir yurtseverlik meselesi olarak görenler sonuna kadar Metin Lokumcu'nun davasını takip edeceğiz. 13 yıl oldu, koca 13 yıl. 13 yılda Metin Lokumcu bir memleket davası haline geldi. Bu dava sonuçlanacak ama bu topraklarda Metin Lokumcu'nun taşıdığı düşünceler, idealler ilelebet yaşayacak" dedi
'SONUÇ FİYASKO'
Metin Lokumcu'nun kız kardeşi Ayşe Bekar, "İnanın elim ayağım titriyor. Bu sonucu bekliyorduk tabi ama sonuç fiyasko. Savcı için çok şey söylemek istiyorum ama beş yıl siyasi yasağım var. Arkamızdaki, önümüzdeki ordulara güveniyoruz. İyi ki varsınız. Kar kış demediniz hep buradasınız" diye konuştu.
'ÜZERİMİZDE ONCA HAKSIZLIĞA, ADALETSİZLİĞE RAĞMEN HİÇBİR ŞEYİN DEĞİŞMEMESİNİN ÖFKESİ VAR'
Lokumcu ailesinin avukatı Meriç Eyüboğlu, "Üzerimizde bu ülkenin vatandaşı olmaktan, her gün adliye koridorlarından, sosyal medyada, gazetelerde, televizyonlarda, sokakta tanıklık ettiğimiz onca haksızlığa, adaletsizliğe karşı hiçbir şeyin değişmemesinin yorgunluğu var. Bunun öfkesi var. Benden önce konuşanlar söylediler. Metin lokumcu polis tarafından kullanılan kimyasal gazlarla bu ülkede ilk kez öldürülen bir kişi değildi. Maalesef 2000'li yıllardan itibaren resmi kayıtlara geçmiş toplumsal olaylarda kullanılan kimyasal gazlarla öldürülenler var. Ama Metin Lokuncu Davasını önemli kılan şeylerden biri bizim kıymetimiz olması dışında ilk kez kullanılan kimysal gazların ölüme neden olduğu bir rapora, bir bilimsel rapora konu oldu işte. Nasıl oldu da diğerlerine dava açılmadı da bunda açıldı derseniz bu rapor nedeniyle açıldı" dedi.
'MÜTALAA KOPYALANMIŞ, SAVCI KELİME DEĞİŞTİRMEMİŞ'
Mütalaayı kendisinin ve salondaki kimsenin duyamadığını belirten Eyüboğlu, " Peki 15 sayfanın özeti neydi derseniz? 31 Mayıs 2011'de Hopa'da yapılan, Metin Lokumcu'nun öldürülmesiyle sona eren o eylem günü hakkında dava açılan açılanlar yargılandılar Hopa Asliye Ceza Mahkemesi'nde işte o mütalaa aynen kopyalanmış. Duruşma savcısı kelime değiştirmemiş" diye konuştu.
'METİN LOKUMCU KALP HASTASI DEĞİLDİ, MÜTALAADA HALA KALP HASTASI OLDUĞU SAVUNULUYOR'
Mütalaya tepki gösteren Eyüboğlu, "Mahkeme Karadeniz'de bulunan özel, kamu ve üniversite hastaneleri de dahil olmak üzere tüm hastanelere yazı yazdı. Metin Lokumcu'nun yaşamından ölümüne kadar ilgili kayıtları gönderin dedi. Hastanelerden cevaplar geldi ve Metin Lokumcu'nun kalp hastası olmadığı hayatımda hiç kalp krizi geçirmediği, bir kalp ilacı kullanmadığı, bununla ilgili herhangi bir zaman doktora gitmediği resmi kayıtlarla ortaya çıktı. Hala bugünkü mütalaada 12 yıl önceki iddianamedeki gibi kalp hastası olduğundan söz etkiliyordu. Tamam görünmüyoruz, tamam duyulmuyoruz. Tamam sesimizi duymak istemiyorlar ama pes bu kadarına da.
Bu kadar duruşmada orada boş yere mi oturdun? Bir cümleyi bile mi duymadın, duymak mı istemedin? 17 klasör evrak var yetiştiremiyorum yazmıştı mahkemeye, 17 klasörü okumadım ama bari son klasörü okusaydın" dedi.
'ÖFKELİYİZ, KIZGINIZ AMA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Eyüboğlu, "Arkadaşlar içeride de öfkeliydik, dışarıda da öfkeliyiz. Biz bu davanın açılmayacağını düşündüğümüz yollardan yürüyüp geldik. Dile kolay 9 yıl 5 ay sonra ilk iddianameyle karşılaştık. En başından en sonunun nasıl alacağını tahmin ede ede, bile bile buraya kadar geldik. Elbette vazgeçmeyeceğiz ama bu kızmayacağız, öfkelenmeyeceğiz anlamına da gelmiyor. Öfkeliyiz, kızgınız ama vazgeçmiyoruz" diye konuştu.
'LOKUMCU DOSTLARI İLE 6 EYLÜL'DE BURADA BULUŞALIM'
6 Eylül'de yapılacak karar duruşmasına çağrı yapan Eyüboğlu, "Buraya bu kadar zaman içinde çok gelen giden oldu. Elbette ev sahibi olarak Trabzonlu arkadaşlarımız hep dayanıştı. Ama ülkenin dört bir yanından onca kişi geldi gitti. Ülkede yaşanan ekonomik krizde buraya artık gelme gitme meselelerini zora soktu. Bütün Metin Lokumcu dostlarıyla, Metin Lokumcu'yu tanısın tanımasın adaletli bir derdi olanla, toplumsal olaylarda polis suratından gelişi güzel kullanılan bu kimyasal gazlarla bir derdi olanla, herkesle 6 Eylül Cuma günü burada buluşmak istiyoruz" dedi.
'ADALET, ADALET, ADALET DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Eski Trabzon Barosu Başkanı ve CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez de "Bugün bir kez daha memleketimizde adalet manzaralarını gördük. 13 yıl üzerine hazırlanan iddianamenin ve yaklaşık 15 sayfalık bir iddianamenin sadece aslında birkaç satırında dava dosyasının içeriğine ilişkin bir değerlendirme yapıldığını görmenin şaşırma ile karşılaştık diyeceğim ama artık Türkiye'de şaşırmıyoruz. Dolayısıyla bugün yine her şeye karşın 13 yıldır adalet mücadelesi veren insanların şaşırmadığı bir iddianameyle karşı karşıya kaldık ama umudumuzu yitirdik mi, hayır. Ben buradan bir kez daha 9 yıllık bir uğraş sonucunda bu davanın açılmasını sağlayan meslek taşıma teşekkür ediyorum. Elbette ki adalet taleplerimiz bitmeyecektir, devam edecektir. O kayayı delen suyun şiddeti değil, devamlılığıdır. Türkiye'nin her yerinde adalet, adalet, adalet demeye devam edeceğiz. Biz 6 Eylül'deki duruşmada mahkemenin kamu vicdanını rahatlatacak ve dosya kapsamına uygun bir karar vereceğine olan inancımızı sürdürmek istiyoruz ve bunu bekliyoruz. Her şeye rağmen yaşasın adalet diyoruz" diye konuştu.
'SARAYDA ADALET OLMAYACAĞINI BİR KEZ DAHA İSPAT ETTİLER'
Davanın tanıklarından DEM Parti Parti Meclisi Üyesi Recep Demirci ise "Bugün burada Saray'da adalet olmayacağını bir kez daha ispat ettiler. Bizleri her gün sokakta, her yerde gazla, copla saldırıyla öldürüyorlar ama cezasız kalıyorlar. Hep birlikte mücadelemizle onları adil mahkemelerde hep birlikte yargılayacağız. Biz katilleri tanıyoruz, biliyoruz" dedi.
'UTANMASALAR LOKUMCU'NUN ÖLÜMÜNE HOPALILAR SEBEP OLDU DİYECEKLER'
Halkevleri Doğu Karadeniz bölge Temsilcisi Kamil Ustabaş, "Güzel gelecek isteyen Hopalıların eylemine saldırı sonucunda Metin Lokuncu'yu kaybettik. Savcının mütalasında tek tek o günkü direnişte olanların, yargılananların isimlerini de saydılar. Utanmasalar Metin Lokumcu'nun ölümüne o gün orada demokratik hak olan eyleme saldıran polisler sebep olmadı, Hopalılar sebep oldu diyeceklerdi. İddianameyi bunun üstüne kuracaklardı. İyi ki adalet terazisi varmış. Az da olsa oradan utandılar" diye konuştu.
'EMRİ VERENLER YARGILANANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ'
6 Eylül'deki karar duruşması için çağrı yapan Ustabaş, "Bizler, doğasına, kentine, suyuna ve geleceğine sahip çıkanlar ve bizler toplumsal hukuka inananlar 6 Eylül'de yine burada, adliye sarayın önünde biz hukuk ve geleceğimizi aramaya geleceğiz. Biz toplumsal muhalefetin bütün bileşenleriyle birlikte burada olacağız. Şöyle baktığımda kolluk kuvvetleri arasında da o dönemde Hopa'da görev yapanları da görüyoruz. Kafede oturun birer çay için onlara da sorun. Onlar emin olun ki savcının hazırladığı mütalaanın çok daha ötesinde şeyler söyleyecekler. Biz şuna inanıyoruz. Metin Lokumcu, o gün o Hopa Meydanı'nda polisin gazlı saldırısı sonucu öldü ve biz Metin Lokumcu'nun gazlı saldırısının emrini veren ve bunu uygulayan her kimse ve kimlerse yargılanana kadar biz adalet saraylarında da biz bu salonlarda da ve sokakta da bunun takipçisi olacağız. Bunun mücadelesini sürdüreceğiz" dedi.
NE OLMUŞTU?
Cumhurbaşkanı Erdoğan başbakanlığı döneminde 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesi Artvin'in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011'de miting yapmak istedi.Çaydaki kota ve kontenjan uygulaması ile HES projelerine karşı seslerini duyurmak isteyen Hopalılara polis çok sert müdahale etti.
'HAYDE ALIN BENİ KURTARIN MEMLEKETİ'
Hopa Meydanı biber gazına boğulurken elinde limonla "Yeter, bunalttınız beni. Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi" diyen emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun son anları kameralara yansıdı. Lokumcu polisin attığı yoğu biber gazı nedeniyle fenalaştı. Kalp krizi geçiren Lokumcu, Hopa Devlet Hastanesi’nde vefat etti.
HOPA'DAKİ PROTESTOLAR ÇOK SAYIDA KENTE YAYILDI
Çok sayıda kişinin polis şiddeti nedeniyle yaralandığı ve gazdan etkilendiği Hopa'da 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Hopa'ya giriş-çıkış yasaklandı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar İstanbul, Ankara, İzmir ve çok sayıda kente yayıldı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı. Hopa'da tutuklanan 17 kişi 7 ay cezaevinde yattı.
TTB: LOKUMCU'NUN ÖLÜMÜNE BİBER GAZI NEDEN OLDU
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Metin Lokumcu'nun ölümüyle ilgili rapor hazırladı. TTB İkinci Başkanı ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özdemir Aktan tarafından hazırlanan raporda Lokumcu'nun ölüme neden olacak düzeyde bir kalp ya da akciğer hastalığı bulunmadığını, biber gazına maruz kaldığı için öldüğünü belirtti.
10 YIL SONRA DAVA AÇILDI
Metin Lokumcu'nun ölümden 10 yıl sonra dava açıldı. Olay günü görevli 13 polis hakkında 'taksirle ölüme sebebiyet vermek' suçundan Hopa Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, Hopa Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi. 'Güvenlik' gerekçesiyle Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde gönderilen dava, bu mahkemenin 'görevsizlik kararı' üzerine Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.