‘Musa Anter’in çocukları akacak bir mecra bulur’

Gazeteci Fatih Polat, basın üzerindeki baskının daha da derinleşeceğini belirterek, "Topyekun saldırıya karşı topyekun mücadeleye ihtiyacımız var" dedi.

‘Musa Anter’in çocukları akacak bir mecra bulur’

HABER MERKEZİ - Özgürlükçü Demokrasi gazetesi ve basımının yapıldığı Gün Matbaacılık’a atanan kayyumdan sonra başlayan gözaltı operasyonlarında, geçtiğimiz hafta gazete ve matbaanın 22 çalışanı ile gazetenin editörleri Mehmet Ali Çelebi, Hicran Urun, Reyhan Hacıoğlu ve çalışan Pınar Tarlak çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Gazetecilerin tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, gazeteciler ve basın üzerindeki baskıları değerlendirdi.

Özgürlükçü Demokrasi'ye yönelik baskı ve tutuklamaların iki farklı boyutunun olduğunu belirten Polat, birincisinin siyasal iktidarın ve ona bağlı olarak hareket eden yargının Kürt sorununda baskıya dayalı politikasının devam edeceğinin işareti olduğunu vurguladı. İkinci sebebin de basın özgürlüğü ile ilgili Türkiye’de topyekun bir baskı yaratılmak olduğunu söyleyen Polat, "Siyasal iktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişiminden daha önce başlattığı basın üzerindeki baskılarını darbe girişiminden sonra muhalefete yönelik topyekun bir baskıya dönüştürdü. Darbe koşullarıyla kıyaslanan bir dönem yaşıyoruz. Özgürlükçü Demokrasi'nin 20 matbaa çalışanının tutuklanması ise bu gazetenin bir gelenek olarak devam etmesini engellemeye yönelik siyasi iradeyi gösteriyor. Yani sonrasında çıkabilecek bir Kürt basınının başka bir matbaa tarafından basılmasına yönelik olarak bir gözdağı vermektir" diye belitti.

‘SALDIRIYA KARŞI TOPYEKUN MÜCADELE'

İçerisinde bulundukları dönemin Türkiye basın tarihinin en ağır baskı politikalarından biri olduğunun altını çizen Polat, "Bu baskı süreci, Türkiye'deki basın inisiyatifleri ve basın meslek örgütlerinin mücadelesiyle aşılabilecek. Fakat bu baskı sorunu, yine de tek başına basın örgütlerinin baş edebileceği bir durum olmaktan çıktı. Tablo çok ağır. İktidarın dış politikada savaş yönlü hareketleri, doğrudan Afrin’de de görüldüğü gibi, Kürt basınına kayyum atanmasına dair bir pratikle devam etti. Dolayısıyla iktidarın iç ve dış politikadaki birbirini etkileyen hamlelerinin basın üzerindeki etkilerinin daha da derinleşebileceğini söyleyebiliriz. Topyekun bir saldırıya karşı topyekun mücadeleye ihtiyacımız var. Dolayısıyla burada hem basın örgütlerinin enerjik bir şekilde, temsil düzeyinde değil, üyelerini harekete geçirerek basın özgürlüğüne sahip çıkması gerekiyor. Diğer taraftan da hakkını alma ve hakkını alma ihtiyacı olan bütün kesimlerin sahip çıkması gerekiyor" dedi. Baskı sürecinin aşılacağına dair ümitlerini yitirmemeleri gerektiğini de sözlerine ekleyen Polat, Musa Anter’in çocuklarının kendilerine akacak yeni bir mecra bulacağına inandığını da söyledi.

'TEPKİ VERİLMEMESİ AĞIR SİNDİRİLMİŞLİKTEN KAYNAKLANIYOR'

Özgürlükçü Demokrasi ve Gün Matbaacılık’a yönelik geliştirilen baskı ve tutuklamalara tepkilerin yetersizliğine ve oluşturulan sessizliğe de değinen Polat, şunları söyledi: "Tepkilerin az gelmesi de baskının bir sonucudur. Aslında Kürt basınına dönük gerçekleştirilen tutuklamalara gerekli tepkinin verilmemiş olması ağır bir sindirilmişlikten kaynaklanıyor. Bir nedeni budur. Diğer bir nedeni ise, basın özgürlüğü mücadelesinin belli davalara endeksli olarak sürdürülme yönündeki eğiliminde sorunlu olduğunu gösteriyor. Yani burada hatırlanırsa, yakın bir zamanda Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için nöbetçi yönetmeliği çalışması olmuştu. Ben de onlardan bir tanesiyim. Bu süreçte de bu dayanışma çalışmasının devam etmesi gerekiyor. Hepimizin bu sahip çıkma, çıkmama sorunu karşısında bir sonuç çıkarmamız gerekiyor." (Mezopotamya Ajansı)

özgür gündem musa anter Fatih Polat