Nafaka tartışmaları yeniden gündemde: Mağdurlar yer mi değiştiriyor?

Adalet Bakanı Tunç’un katıldığı bir programda ‘süresiz nafakanın oluşturduğu mağduriyete’ ilişkin yaptığı açıklamalar tartışmaları beraberinde getirdi. Bizler de nafakanın neden bir hak olduğunu, veriler ışığında kimlerin mağdur olabileceğini inceledik.

Nafaka tartışmaları yeniden gündemde: Mağdurlar yer mi değiştiriyor?

Ezgi YILDIZ

Artı Gerçek - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında nafaka konusuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Tunç, "Medeni Kanunu'muzda nafaka süresiz hale getirildi. Bir gün evli kalıp onlarca yıl nafaka ödeyen kişiler var” ifadelerini kullanarak yeni bir tasarı ile yasada düzenlemeler yapılacağının sinyalini verdi.

Bakan Tunç’un açıklamaları, yeni bir tartışmanın kapılarını araladı. Biz de 'Nafaka konusunun asıl mağdurları kim? Bir gün evli kalıp yıllarca nafaka ödemek zorunda kalan kaç erkek var? Türkiye’de yoksulluk nafakası kimlere veriliyor ve ilgili madde ne diyor?' sorularına yanıt aradık.

KANUN NAFAKA HAKKINI NASIL DÜZENLİYOR?

Türk Medeni Kanunu (TMK) 175’inci maddesi çerçevesinde düzenlenen ‘yoksulluk nafakası’ cinsiyet belirtmeksizin yoksulluğa düşecek kişiyi gözeterek uygulanıyor. 175’inci maddede şu ifadelere yer veriliyor:

“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”

Boşanan kadın çalışıyorsa veya başka kaynaklardan geliri varsa mahkemeler tarafından genellikle yoksulluk nafakasına hükmedilmiyor. Nafakaya hükmedilmesi durumunda da nafaka verecek kişinin mali gücü oranında bir meblağ belirleniyor.

NAFAKA SÜRESİZ Mİ?

Medeni Kanunu’nun 176’ncı maddesi ise nafakanın hangi koşullarda ortadan kalkacağını belirliyor. Bu maddeye göre nafaka alan tarafın yoksulluk şartını ortadan kalkması yani nafaka alan kişinin işe girmesi veya başka bir yerden gelirinin sağlanması gibi durumlarda nafaka sonlanıyor. Yani yoksulluk nafakası süresiz değil.

YOKSULLUK NAFAKASI RAPORU: BÜYÜK KISMI ÖDENMİYOR

Kadın Dayanışma Vakfı'nın 2019 yılında yaptığı Yoksulluk Nafakası Araştırması raporunda da nafakaya dair dikkat çekici veriler yer alıyor. Raporda nafaka meblağlarının asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırı gibi genel ekonomik veriler çerçevesinde ele alındığında sanıldığından çok daha düşük tutarlarda olduğunun altı çiziliyor.

Mahkemelerin hükmettikleri nafakanın yüzde 66,4’ünün 0-500 lira arasında olup ortalaması 262 lira olduğu tüm aralıklar için verilen nafaka miktarlarının ortalamasının ise sadece 370 lira olduğu bilgisi yer alıyor.

Raporda, boşanma davalarında mahkemeler tarafından en yüksek oranda kabul edilen nafaka türünün de müşterek çocuklara bağlanan iştirak (çocuk) nafakası olduğu ifade ediliyor ve bu oran ise yüzde 69,73.

Raporda öne çıkan en önemli tespit ise nafakaların ödenmiyor olması. Mahkemeler tarafından hükmedilen nafakaların yüzde 50,7’sinin hiç ödenmediğinin altı çiziliyor.

KADINLAR CAN GÜVENLİKLERİ İÇİN NAFAKA BİLE İSTEMİYOR

Yapılan araştırmadaki en önemli tespitlerden bir diğerinde ise kadına şiddet öne çıkıyor. Buna göre, boşanma dosyaların yüzde 82,9'unda kadına yönelik şiddet iddiası mevcut ve bu dosyaların büyük oranında nafaka talebinin olmadığı bilgisine yer veriliyor.

Raporda şu ifadelere yer veriliyor:

“İncelenen birçok dosyada şiddet gördükleri için boşanma davası açan kadınların bu şiddetten kurtulmak için eşlerinden bir an önce boşanmak, can güvenliklerini sağlamak ve eşleri ile ilişkilerini bir an önce tamamen koparıp, mevcut tehditlerden sakınabilmek için nafaka istemedikleri, nafaka taleplerini geri çektikleri; maddi ve manevi tazminat taleplerinde de bulunmadıkları görülmektedir.”

TÜRKİYE’DE NAFAKA NEDEN KADINLARA VERİLİYOR?

TMK 175’inci madde evliliğin sonlanmasının ardından yoksulluk durumuna düşen tarafın nafaka hakkından söz ediyor. Peki Türkiye’de çoğunlukla kadınların nafaka almaya hak kazanmasının nedeni nedir?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Ekim 2022’de yapılan araştırmayla Türkiye’de erkekler ve kadınların işgücüne katılım oranı eşit olmadığını verilerle ortaya koyuyor.

TÜİK Ekim 2022 verilere göre Türkiye’de 31 milyon 14 bin kişi istihdam ediliyor. Erkeklerde bu oran yüzde 65.3 kadınlarda yüzde 30,8 olarak gerçekleşmiştir. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,2 iken kadınlarda bu oran yüzde 35,1 olmuştur.

Ayrıca raporda boşanma istatistiklerine göre 2022 yılında kesinleşen boşanma davaları sonucu çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Annenin velayetine verilen çocuk oranı yüzde 75,7 iken babanın velayetine verilen çocuk oranı ise yüzde 24,3 olduğu bilgisi yer alıyor. Çocuk bakımından sorumlu olan kadınların çalıştıkları iş yerlerinde ise kreş bulunma oranı oldukça düşük.

HÜLYA GÜLBAHAR'DAN BAKAN TUNÇ'A TEPKİ

Bakan Yılmaz Tunç’un erkekler için “Bir gün evli kalıp onlarca yıl nafaka ödüyorlar” sözlerini Eşitlik için Kadın Platformu’ndan (EŞİK) Avukat Hülya Gülbahar sorduk. Gülbahar, “Bakana sürekli bu soruyu soruyoruz ‘bir gün evli kalıp bir yıllarca nafaka ödeyen kaç tane erkek var?’ Önce bize bunun cevabının verilmesi gerekiyor” dedi.

‘NAFAKANIN ASIL MAĞDURU KADINLARDIR’

Avukat Gülbahar nafaka konusuna ilişkin yapılan araştırma sonuçlarının kadınları ve çocukları mağdur ettiğinin de altını çizerek, “Araştırmalar boşanan kadınlara aylık ortalama 262 lira nafaka bağlandığını ortaya koyuyor. Bunların yüzde 60’ından fazlası da ödenmiyor. Nafaka sorunu varsa bunun mağduru kadın ve çocuklardır. Erkekleri mağdur olarak gösteren açıklamalar ise zaten yetersiz olan nafakalarına el koymak kadın ve çocukları açlığa ve erkek şiddetine terk etmek anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

CANAN GÜLLÜ: KADINI YOKSULLAŞTIRAN SÜREÇ İNCELENMELİ

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü ise bu konuya dair zorla evlendirilmelere ve çocuk yaşta evliliğe zorlanan kişilere dikkat çekerek yanıt verdi. Güllü, söz konusu evliliklerle birlikte kadını yoksulluğa düşüren bir işsizlik olduğuna dikkat çekti. Güllü, “Nafakaya giden yolda kadını yoksullaştıran süreç ortadan kaldırılmalı. Evliliği kariyer olarak gösteren geleneksel yapının yanlışlığına sürekli dikkat çekiyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortadan kalkmadığından ve eğitim ve meslek edinme gibi sağlanmayan imkanlar nedeniyle kadınlar bunları yaşıyor” dedi.

Fotoğraf: Dilara Açıkyıldız / csgorselarsiv.org