OHAL bir zorunluluk muydu, seçimleri etkiler mi?
10 ilde üç ay OHAL ilan edilmesini hukukçular yorumladı. Dinçer Demirkent, "Umarım yetkiler suiistimal edilmez" derken, Şule Özsoy Boyunsuz haber alma özgürlüğünün sınırlandırılması endişesini dile getirdi. Şenal Sarıhan: "Seçimler geriye bırakılamaz."

Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - Türkiye, Maraş'ta 9 saat arayla meydana gelen iki büyük depremle sarsıldı. 10 ili etkisi altına alan deprem felaketinde yaşam mücadelesi sürerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 ilde 3 aylık olağanüstü hâl ilan edileceğini duyurdu. OHAL tezkeresi bugün Meclis'e gönderildi.
Erdoğan, Anayasa’nın 119. Maddesinin verdiği yetkiye dayanarak OHAL ilan etme kararı aldıklarını açıkladı. Erdoğan, “Depremin yaşandığı 10 ilimizi Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi olarak ilan ediyoruz” dedi. Peki OHAL ilanı ne anlama geliyor? Önümüzdeki seçimlere etkisi ne olur? OHAL kararı alınması gerekli miydi? Tüm bu soruları anayasa hukukçuları değerlendirdi.
DEMİRKANT: AYM, OHAL KARARNAMELERİ OLDUĞU SÜRECE DENETLEMEM” DEMİŞTİ
Anayasa Hukukçusu Dr. Dinçer Demirkent, ilan edilen Olağanüstü Halin (OHAL) bölgesel olduğunu ve sadece on ili kapsayacağını, sadece on il için yapılacak düzenlemeler olduğunu söylüyor. Hükümete verilen OHAL yetkilerinin Anayasa’da tanımlanmış yetkiler olduğunu, hukuki bir çerçevesinin de olduğunu belirten Dinçer, ancak OHAL’in ilan edildiği bölgede, afet halinin sonuçlarını ortadan kaldırarak olağan durumun yaratılması için 3 ay boyunca uygulanacak tedbirler olduğunun da altını çiziyor.
Hukukun böyle bir sınır çizdiğini söyleyen Dinçer, hükümete OHAL durumu ortaya çıkaran nedeni ortadan kaldırmak için verilen yetkilerin suiistimalinin olabileceğine dikkat çekti. Dinçer, bu duruma seçim için kullanılması, gazetecilerin gerçeği aktarmasının engellenmesi gibi örnekleri veriyor. Hukukun hükümete yetkileri bu yüzden vermediğini söyleyen Dinçer sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Şöyle bir sıkıntı var, bunu 2016-2018 yılları arası yaşadığımız OHAL’de çok iyi öğrendik. Anayasa mahkemesi bir içtihat oluşturdu ve içtihata göre de OHAL denetimsiz bir rejim. Bu ne demek? Olağanüstü Hal kararnameleri, eskiden Bakanlar Kurulu’nun çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), şimdi doğrudan Cumhurbaşkanının çıkardığı kararnameler oldu. Olağanüstü Hal Kararnamelerini Anayasa Mahkemesi “adı olağanüstü hâl kararnameleri olduğu sürece denetlemem” dedi. Bu değiştirilmiş bir içtihat, daha önce tam da bu duruma benzer, 90’lı yılların başında doğal afet değil ama şiddet gerekçesiyle ilan edilmiş OHAL döneminde, Anayasa Mahkemesi başka bir karar vermişti, yine bölgesel bir olaydı fakat o bölgeyi ilgilendiren bir mesele olmadığına ilişkin o kararname iptal edilmişti. Şimdi böyle bir durumda Anaya Mahkemesi denetleyemeyeceği için yani içtihatla devam ederse, bunun çok büyük bir hukuksuz rejimi üç ay boyunca yaşayacağımız anlamına gelme ihtimalinde olduğunu söylemek gerek. Umarım bu üç aylık süreçte hükümet kendisine olağanüstü durumu ortadan kaldırmak için verilmiş yetkileri suiistimal etmeyecektir."
BOYUNSUZ: OHAL KARARNAMELERİ KANUN GÜCÜNDE
Anayasa Hukukçusu Şule Özsoy Boyunsuz da Anayasa’nın 119. Maddesine göre Cumhurbaşkanının Afet hallerinde OHAL yetkisinin olduğunu belirtiyor. OHAL’in maksimum 6 ay sürebileceğini, TBMM’nin onaylamadığı taktirde ise yürürlükten kalkacağını anlatıyor.
Boyunsuz, Meclis'in aynen onaylayabileceğini, süreyi değiştirebileceğini, bölgeyi değiştirebileceğini de ekliyor ve şöyle devam ediyor:
"Şimdi bu ne yetkisi veriyor? OHAL kararnameleri kanun gücünde. Temel hakları askıya alabilir, durdurabilir, Anayasa’daki güvenceleri kaldırabilir. Temel hak ve özgürlükleri sınırlamaya yönelik olarak çok kuvvetli yetkiler veriyor ama bunlar olağanüstü halin gerekleriyle sınırlı olmak zorunda. Örneğin deprem bölgesindeki yağmalamayı önlemek için, Afet durumunda acil müdahale etmek için, bir takım zorunlu çalışma yükümlülükleri olabilir. Bazı yerlerde gerektiğinde sokağa çıkma yasağı olabilir veya buna yönelik güvenlik, asayiş kurtarma arama çalışmalarına yönelik olağanüstü temel haklara ilişkin bazı sınırlandırmalar gelebilir."
'SEÇİM SAVAŞ KOŞULLARINDA ERTELENİR'
Boyunsuz, seçime bir hafta kala deprem bölgelerinde OHAL’in hala devam edeceğini, bunun seçimi ertelemek için bir sebep olamayacağını vurguluyor. Seçimin sadece savaş halinde erteleneceğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Dolayısıyla seçime böyle koşullarda gidilecek ama buradaki olağanüstü Afet durumu bahane edilerek, propaganda faaliyetlerine yönelik sınırlandırmalar getirilirse o zaman çok da adil olmayan bu siyasi rekabet koşullarında iyice adaletsiz hale gelebilir. Benim şahsen korkum burada Afetle mücadele değil de orada devletin, iktidarın başarısız görünmemesi için haber alma özgürlüklerine yönelik sınırlandırmalar gelebileceği yönünde. İlk işaretler o yönde. Umarım Anayasa bu yetkiyi ne için vermişse onun için kullanırlar. Kendilerine verilmiş olan bu yetki hiç şüphesiz ki haber alma özgürlüğünü engellemek için verilmiş bir yetki değildir. Bu yetkiyi Afetle mücadelede kullanmaları gerekiyor. Bir de önemli olan bu kararnameler yargı denetiminin de dışında, denetim dışı bırakılmış bir yetki. 3 ay süre ile sınırlıdır bu kararnameler, 3 ayın sonunda Meclis bunları görüşmediği taktirde otomatik olarak kalkar, dolayısıyla böyle bir süreç de bekliyor bizi."
SARIHAN: OHAL’E GİDİLMEYEBİLİRDİ
Anayasa Hukukçusu Şenal Sarıhan da, OHAL kararı alınmadan da müdahaleler yapılabileceğini önemle belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Bugün hepimizi derinden üzen bir felaket var ortada. Bu durumda bir hukuksuzluk söz konusu değil, acil müdahaleler gerekebilir, bu müdahaleler için böyle bir düzenlemeye gidilmesi mümkün. Tabi ki gidilmeyebilirdi de. Daha hazırlıklı olunması halinde deprem bölgesi olan bir ülkede depreme karşı ön hazırlıkların yapılması halinde bunun bu boyutta bir felakete dönüşmesi de gerekmezdi, önlem alınması mümkündü."
'SEÇİMLERİN GERİYE BIRAKILMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ'
Alınan OHAL kararının seçimlere nasıl yansıyabileceğini sorduğumuz Sarıhan, OHAL ilanı sebebiyle herhangi bir biçimde seçimlerin geriye bırakılmasının söz konusunun dahi olamayacağını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Anayasa buna izin vermiyor. Anayasa’nın 78. Maddesi gayet açık bir biçimde ancak savaş halinde seçimlerin ertelenebileceğini hükme bağlıyor. Savaş halinde bir yıl ertelenebilir, ikinci bir yıllık erteleme olanağı da var ama ülkemizde bir savaş hali söz konusu değil. 3 aylığına OHAL ilan edildi, OHAL’in uzatılma olanağı da var. Bu konuda karar alabilmeleri için nitelikli çoğunluk aranmıyor. AKP-MHP’nin oyları yeterli olacak bu durumda. Her ne gerekçeyle olursa olsun çok ağır zarar görmüş bir halkımız var, ülkemiz var. Bu sebeple OHAL’e gitmeden de devletin kendi olanaklarını doğru düzgün, yeterli etkinlikle kullanarak depremin zararlarını ortadan kaldırması mümkündü. Depremin üçüncü günündeyiz. Halk koşa koşa yardım için çaba gösteriyor ama elbette ki bu çabayı göstermesi gereken kamu kurumlarıdır. Kamu kurumlarının yeterince aktif görev yapmadığı konusunda da haberlere yansıyan, gözlemlediğimiz, dinlediğimiz çok olgu var."
İYİ Parti: OHAL 1 ay olursa destek veririz, CHP de sıcak bakıyor
Erdoğan, deprem bölgesi Antep'te: Yağmalamalara OHAL ile müdahale edeceğiz