OHAL'le beraber iş cinayetleri yüzde 10 arttı
İSİG, Kasım Kadıköy'de eylem yapıp iş cinayetleri raporunu paylaştı. İSİG'in raporuna göre, Kasım ayında 170 işçi hayatını kaybetti.
Fatma YÖRÜR
ARTI GERÇEK - İşçi Sağlığı ve iş Güvenliği Meclisi (İSİG), Kasım ayı iş cinayetlerini açıkladı. Rapora göre, Kasım ayında en az 170, yılın ilk 11 ayında ise en az 1851 isçi yaşamını yitirdi.
Kadıköy gün boyu sokaktaydı. İş cinayetlerini raporlayan İSİG de iş cinayetleri raporunu açıklayıp eylem yaptı. Raporda ortaya çıkan çarpıcı nokta, OHAL'de iş cinayetlerinin yüzde 10 oranında artmesi oldu.
Raporun basınla paylaşıldığı eylem nedeniyle Kadıköy Boğa'da buluşan işçileradına açıklamayı Tarık Yüce okudu.
"Güvencesizliği işçi sınıfının çalışma ve yaşam disiplini haline getiren AKP’nin 15 yıllık iktidarı boyunca iş cinayetlerınde 20 binin üzerinde işçi yaşamını yitirdi. Yani her gün ise giden yedi-sekiz evine geri dönemiyor. Kimi ölümcül işlerde çalışanlar, örneğin maden işçileri, ailesiyle vedalaşmadan işe çıkmıyor. İşçi sınıfına yönelık bu "planlanmış politik cinayet"lerin katili ise ne iş makineleri ne işçi hatasıdır. Asıl katil neoliberal sermaye hareketinin "düşük maliyet stretejisi" yani ucuz ve güvencesız işçiliktir. İşçi sınıfı bu şartlarda çalıştırılırsa ölüm kaçınılmazdır! Bunun adı işçi kırımıdır, işçı sınıfına karşı sistematik bir toplumsal savaştır." denildi.
Sözlerine sorumluların sorumsuzluğuyla devam eden Yüce: "MESS Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen "Son 15 yılda iş kazaları yüzde 40 azaldı. İş kazasına neden olan etkenler içinde yüzde 82 ile güvensiz hareketler bulunuyor" diyebiliyor. İş Sağlığı ve Güvenlıgı Genel Müdürü Orhan Koç ise "iş kazası tanımını daraltacaklarını" söylüyor ve zaten iş sağlığı güvenliğinde Türkiye'nin iyi bir noktaya geldiğini belirtiyor.
Güneş balçıkla sıvanmaz İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak Kasım ayında en az 170 ve yılın ilk on bir ayında ise en az 1851 işçinin çalışırken yaşamını yitirdiğini tespit ettik." dedi.
'SURİYELİ, KÜRT, TÜRK İŞÇİLER BİRLİKTE ÖLÜYOR'
İş cinayetleri nedeniyle tüm toplumsal kesimlerin birlikte etkilendiğine dikkat çekilen açıklamada, kimlik değil sınıf mücadelesinin önceliğine dikkat çekildi: "8 Kasım’da Bursa’da kazan denetimlerinin yapılmadığı ve faaliyeti engellenmesi gereken Gökkuşağı Tekstıl Fabrikası'ndaki patlamada üçü sigortasız Suriyeli olmak üzere dört tekstil işçisinin ölümü , yine 1 Kasım’da Şile açıklarında hurdaya ayrılması gerekirken usulsüzlüklerle yola çıkarılıp batan Bilal Bal isimli yük gemisinde 9 denizcinin ölümü Kasım ayındaki toplu işçi katliamlarına ömektir."
Mevcut olumsuz koşulların OHA'de katlanarak arttığı belirtildi: "İşçilerin yaşam ve çalışma koşullan zaten kötüyken bu duruma bir de OHAL eklendi. OHAL ilanı sonrası ilk uygulama, zaten son derece zayıf olan emekçilerin iş güvencelerini koruyan yasaları fiilen ortadan kaldırmak oldu. Onbinlerce emekçi işsiz kaldı, diğer emekçiler de işsizlik tehdidi ile en temel haklarını dahi arayamaz duruma geldi.
Devlet grevleri yasaklamaya ve grev kırıcılığı yapmaya, sendikal kadrolar örgüt üyeliğinden tutuklanmaya başlandı. Sendikal örgutlenme özgürlüğüne dönük ağır baskılar hayata geçirildi. Çapa’da, İSKİ'de, Bony Çorap'ta işçi sağlığı temsilcileri işten atıldı. Sendikalı fabrikalarda bile uzun çalışma saatleri ve yoğun çalışma koşullarına karşı ses çıkaramamaya dönük bir despotik rejim kurulmaya çalışılıyor."
"Aşın-yoğun-fazla çalışmaya bağlı olası ani ölümler ise (kalp krizi ve beyin kanaması) artık kalıcılaşınış durumda. Bu durum OHAL döneminde çalışma koşullannda herhangi bir iyıleştirmenin olmadığını aksine varolan uygulamaların kalıcılaştığını gösteriyor. İşyerlerinde ya da çalışırken şiddet olaylarına maruz kalıp ölen işçilerin varlığı ise OHAL ile hiçbir sorunun çözulmediğini aksine şiddetin kalıcılaştığını ortaya koyuyor. Yine işyeri intiharlarının nedeni olarak mobbing, borç ve işsizlik ülkemiz işçi sınıfının içinde olduğu cenderedir. Gün geçmiyor ki mobbing dolayısıyla bir işçimiz, işsizlik nedeniyle üniversiteyi bitiren bir gencimiz ya da borçlarını ödeyemediği için bir emekçimiz yaşamına son vermesin OHAL’de bu durum olağanlaşıyor."