Prof. Dr. Durmuş: Bu enflasyon savaş dönemlerinde yaşanır

Böyle giderse hiperenflasyon oluşacağı uyarısında bulunan Prof. Dr. Mustafa Durmuş, "Bu bir felaket durumudur ve tarihte sadece ciddi savaş dönemlerinde yaşanıyor" dedi.

Prof. Dr. Durmuş: Bu enflasyon savaş dönemlerinde yaşanır

Seda TAŞKIN

+Gerçek-Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre yıllık enflasyon yüzde 36,08 ile son 19 yılın zirvesine yükseldi. ENAG ise, enflasyonun aslında çok daha yüksek belirtti. Emekli ve memur zam oranlarıyla birlikte hayat pahallılığının yarattığı erime tartışılırken, ekonomi politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş gelişmeleri +Gerçek’e değerlendirdi. Durmuş, "Önümüzdeki haftalarda enflasyon daha da artacak. Hükümet erken seçimi kabul etmiş gibi görünüyor" dedi.

Tüketici fiyatları, TÜİK'e göre 2021 Aralık ayında aylık bazda yüzde 13,58 arttı. Kasımda yüzde 21,31 olan yıllık enflasyon aralık ayında yüzde 36,08'e yükseldi. Yurt içi üretici fiyatları aralıkta yüzde 19,08 artarken, yıllık Yİ-ÜFE yüzde 79,89'a tırmandı. Çekirdek enflasyon ise yüzde 31,9'a yükseldi. Yıllık bazda gıda fiyatlarında yüzde 44 ve ulaştırmada yüzde 54 artış yaşandı.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıklamasından önce, hesapladığı aralık enflasyonunu duyurdu. Buna göre, ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aralık ayında yüzde 19,35 arttı. E-TÜFE’nin 2021 yılındaki artışı ise yüzde 82.81 olarak gerçekleşti.

EMEKLİ VE MEMUR ZAMMINDA BELİRLEYİCİ OLACAK

Toplu sözleşmelerde dikkate alınan 6 aylık enflasyon verisi, milyonlarca kişinin gelirini doğrudan ve dolaylı olarak etkileyecek. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, 5. Dönem Toplu Sözleşmesi'nde (2020-2021) 4 milyon memur ve 2 milyondan fazla memur emeklisi için 2021 yılında 3+3 zam kararı vermişti. Buna göre, memur maaşlarına yüzde 3'ün yanında enflasyon farkı da uygulanacak. Bu zammın üzerine, memur konfederasyonlarının 2021'de ekonomideki dalgalanma nedeniyle talep ettiği refah payının da gündeme gelmesi bekleniyor. Bu hesaplama, aynı sözleşme kapsamındaki memur emeklileri için de geçerli olacak.

Yaklaşık 8,5 milyon emekli ve hak sahibinin aylıkları da bu yılın ikinci 6 ayına ait enflasyon rakamıyla belirlenecek. İşçi ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıkları, 6 aylık enflasyon oranında zamlanacak. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki 700 binden fazla işçinin ücretlerine de 2021 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü'ne göre, 2021'in ikinci 6 ayında yüzde 5 artı enflasyon farkı oranında zam yapılacak.

‘ENFLASYONDA YAŞANAN ZİRVE BİZİ ŞAŞIRTMADI’

+Gerçek’e değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Mustafa Durmuş’a enflasyonda yaşanan artışın şaşırtıcı olmadığını belirterek "Döviz kurundaki hızlı yükseliş ve kurdaki geçişkenlikten dolayı bunu zaten öngörüyorduk. Ayrıca sokağa çıktığımızda temel gıda maddeleri başta olmak üzere tüketim mallarının fiyatlarındaki ciddi artışı görüyorduk. Bu nedenle enflasyondaki artış bizi şaşırtmadı" dedi.

Prof. Dr. Durmuş: Bu enflasyon savaş dönemlerinde yaşanır - Resim : 1

DÖVİZİN DÜŞMESİYLE ENFLASYON DA DÜŞER ALGISI

"Bir süredir enflasyon verileri resmi olarak baskılanıyor ve gerçek enflasyon rakamları açıklanmıyordu. Bu kez belki de ilk defa toplumsal muhalefetin de baskısıyla, TÜİK tam olmasa da kısmen buna yakın enflasyon verilerini açıklamak durumunda kaldı" dedi. Kısaca bu kez mızrak çuvala sığmadı, mızrağın en azından uç kısmı ortaya çıktı" diyen Prof. Dr. Durmuş, insanların dövizin düşmesiyle enflasyonda da düşüş olur gibi yanlış bir algıya kapıldığına dikkat çekti. Durmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Döviz kuru yükselirken enflasyon yükseliyor ama döviz düştüğünde enflasyon düşmüyor. Başta faiz olmak üzere iktidarca izlenen ekonomi politikaları yüzünden 2021 yılında enflasyonun ciddi boyutlara erişeceğini biliyorduk. Üstelik enflasyon verisi ücret ve maaş zamlarını da etkilediğinden, enflasyonu daha düşük gösterebilmek için petrole, elektriğe ve doğal gaza yapılan zamları yeni yıla bıraktılar. Enflasyon ciddi bir istikrarsızlık biçimidir. Öncelikle bizimki gibi kendi ulusal parasını dolara, avroya bağlamış bir ekonomide enflasyon dolarizasyonu artırıyor. Çünkü enflasyon arttıkça halk elindeki paranın daha da değer kaybedeceğini bildiğinden ya dövize ya da altına yöneliyor. Bu kuru yükseltiyor, bu da maliyetleri artırarak enflasyonu daha da yukarı çekiyor."

'YILLIK YÜZDE 150-200 ENFLASYONA DENK DÜŞER...'

"Çift haneli aylık enflasyon bu şekilde devam ederse bu bir hiperenflasyona gidişin belirtisidir" vurgsu yapan Durmuş, "Yani önümüzdeki aylarda da aylık enflasyon yüzde 10’un üzerinde gelmeye devam ederse bu yıllık yüzde 150 ila 200 arasında bir enflasyona denk düşer ki bunu adı hiperenflasyondur. Bu bir felaket durumudur ve tarihte sadece ciddi savaş dönemlerinde, 1944 yılında Avrupa’da, 1994 yılında Yugoslavya’da ve günümüzde Venezüella’da yaşanıyor" dedi.

Enflasyonun etkilerini de değerlendiren Durmuş, "Enflasyon, özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşları çok ciddi bir şekilde yoksullaştırılıyor. Türk lirasının değer kaybetmesinden dolayı, insanımızın dövize yönlenmesine neden oluyor, bu hali hazırda yüzde 63’e gelmiş olan dolarizasyonu hızlandırıyor, bu da üretim maliyetlerinin daha da artmasıyla sonuçlanıyor" diye konuştu. Durmuş, "Asgari ücret zammının açıklanmasının ardından biraz umutlanan işçiler ise artan bu enflasyon yüzünden bu ücret artışlarının bir iki ay içinde kendisinden geri alınacağının farkında olduğundan ciddi bir şok yaşıyor. Yani verilen zam enflasyon vergisiyle geri alınmaya başladı" diye ekledi.

‘ENFLASYON İTHALATI DA ETKİLİYOR’

Durmuş, yüksek enflasyon altında, fiyatlar istikrarlı olmadığından piyasalarda mal alıp satma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığına da dikkat çekti. Durmuş, "enflasyon yüzünden üretim maliyetlerinde yaşanan artışlar üretimini yavaşlatacak, ithalata yönelimi artırırken, ihracatın hızını kesecektir" tespitinde bulundu.

"Bundan sonraki süreçte ağırlıklı olarak yüksek enflasyonu konuşacağız" diyen Durmuş sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye ekonomisinin en temel sorunlarından olan enflasyon, işsizlik sorununun dahi önüne geçti. Buna karşı bir takım tedbirlerin alınması gerekiyor. Demokratik muhalefetin buna karşı bir takım öneri, çözüm ve eylemliliklerinin olması lazım. Enflasyondaki gelişmelere göre devlet memurlarına ve emeklilere yüzde 28 oranında zam yapılacağı söylendi. İşin aslı artık sadece köylü, asgari ücretli işçi değil, hızla memurlar da yoksullaşıyor. Böyle giderse ülkede sadece en zenginlerle alttaki kitlesel yoksullar kalacak aradaki katmanlar tamamen yok olacak."

'İKTİDAR ERKEN SEÇİMİ KABUL ETMİŞ GÖRÜNÜYOR'

Durmuş, önümüzdeki günlerde enflasyonun artacağını hatta gelecek ay resmi olarak yüzde 40-45’i bulacağını ileri sürdü ve "İktidar bloku zımnen erken seçimi kabul etmiş görünüyor. Seçim ekonomisi ise popülist politikalarla yürütülür ki bunu yapıyor iktidar. Ancak bunlar da enflasyonu daha da yukarı çekecektir. Özellikle de kamu bankaları aracılığıyla yürütülmekte olan nispi olarak ucuz ve bol kredi politikası bu amaca hizmet ediyor. Böyle bir kredi genişlemesi enflasyonu daha da artırır. Bu süreçte bir diğer tehlike bütçe açıklarının daha da artması olacaktır" dedi. Durmuş sözlerine şöyle devam etti:

"Döviz kurundaki yükselişi durdurmak için TL’ye geçişi teşvik etmek amaçlı olarak, TL mevduatlarda kur farkının ödenmesi uygulaması başlatıldı. Mevduat sahipleri sadece kur farkını almayacaklar, elde edecekleri faiz gelirinden de her hangi bir vergi ödemeyecekler. Bu bir yandan zengini daha zengin etmek demek olurken, diğer yandan bu farklar Hazine’den karşılanacağı için bütçe açıklarının daha da artacağı anlamına geliyor. Bu açığı kapatmak için iktidar Merkez Bankası kaynaklarına başvuracak, yani emisyon yaptıracak. Karşılıksız para basmak demek olan bu uygulama ise enflasyonu daha da artıracaktır."

‘İKTİDARIN ELİNDE SİHİRLİ DEĞNEK YOK’

Artan enflasyonun karşısında iktidarın çözümsüz olduğunu ve çözüm için iktidara seslenmenin de anlamsız olduğunu söyleyen Durmuş, "Eğer bir sorunu siz yaratıyorsunuz, ısrarlı olarak da sorunu sürdürüyorsanız sorunun çözüm yeri de siz olamazsınız. İktidarın buradan dönüş yapabilmesi mümkün değil. Çünkü 19 yılın sonunda ülke ekonomisinin geldiği yer, deyim yerindeyse, tam bir çöküş halidir. Sadece ülke ekonomisi değil, toplumsal bir çöküşle de karşı karşıyayız. Bu ülkede yaşayan herkes bunu yaşıyor ve görüyor. Dolasıyla 19 yıllık tek başına iktidarın sonucunda ekonomi bu halde ise çözüm mevcut iktidar bloku olamaz. Kaldı ki ellerinde de, yaratmaya çalıştıkları algını aksine, sihirli bir değnek yok ki dokunup düzeltebilsinler" dedi.

‘G20’YE ÇIKMA ŞANSIMIZ YOK’

Türkiye’nin önceki yıllarda G20 ülkeleri arasında 17’nci sıradayken bugün 21’nci sıraya gerilediğini söyleyen Durmuş, "Türkiye 2020 yılına kadar G-20 adı verilen dünyanın en büyük ekonomilerine sahip 20 ülke arasında yer alıyordu (çoğu kez de 17’nci sırada). Ancak IMF’nin sunduğu 170 ülkeye ait GSYH verilerine dayanılarak yakınlarda yapılan bir çalışmaya göre; Türkiye ekonomisi artık bu konumda değil. 0,8 trilyon dolarlık bir GSYH ve dünya ekonomisi içinde binde 8’lik bir pay ile bu yıl 21’nci sıraya gerilemiş durumda. Buna karşılık komşumuz İran 1,1 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklükle 17’nci sırada yer alıyor. Meksika, Endonezya ve Brezilya gibi yükselen ekonomiler olarak da adlandırılan ülkeler de G-20 içindeki yerlerini koruyorlar" dedi. Durmuş son olarak şu değerlendirmeleri yaptı:

‘İKTİDAR DAHA DA BASKICI OLABİLİR AMA DEMOKRASİ MÜCADELESİ DE YÜKSELİYOR’

"Demokrasi güçlerinin giderek yükselen mücadelesi ve toplumsal muhalefetteki artış karşısında iktidar bloku daha da sertleşebilir, bunun işaretleri de mevcut. Bu durum uzunca bir süredir böyle aslında. Bu açıdan gelecek daha karanlık gibi görünse de bu aynı zamanda daha fazla umutlanmamızı da sağlıyor. Çünkü Türkiye toplumu artık ciddi değişim istiyor. Örgütlü bir demokratik bir mücadele ile hem demokrasi yeniden tesis edilebilir, hem de buna uygun bir demokratik ekonomi alt yapısı kurulabilir. İşsizliğin olmadığı, halkın enflasyon altında ezilmediği, kimsenin ötekileştirilmediği, sosyal adaletin ve barışın tesis edildiği bir ekonomiyi, ülkeyi kurmak daha da mümkün artık. Böyle ciddi değişim taleplerini karşısında hiçbir güç duramaz. Bu açıdan bakıldığında bugün karanlık gibi görünen tablo gelecekteki aydınlık günlerin müjdecisi olarak da değerlendirilmelidir. "

tüik Enflasyon döviz hiperenflasyon