Prof. Oder yargı paketindeki soyadı düzenlemesini değerlendirdi: 'Anayasaya açıkça aykırı'

Prof. Oder yargı paketindeki soyadı düzenlemesini değerlendirdi:  'Anayasaya açıkça aykırı'
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Bertil Emrah Oder, 9. Yargı Paketinde yer alan evli kadınların soyadlarına ilişkin düzenlemeyi Artı Gerçek'e değerlendirdi. Anayasa Mahkemesi’nin son içtihadına, dolayısıyla anayasaya aykırı olduğunu vurguladı.

Esra ÇİFTÇİ


Artı Gerçek - Kadınlar başta olmak üzere, demokratik kitle örgütleri ve birçok hukukçunun tepkisine neden olan, kadının evlendikten sonra eski bekarlık soyadını tek başına kullanamayacağını içeren maddenin 9. Yargı Paketi'nden çıkarılıp çıkarılmadığı tartışmaları yapılıyor. Pakette 15. Madde olarak yer alan soyadı maddesi TBMM Adalet Komisyonu’ndan aynen geçmişti. Komisyon Başkanı Cüneyt Yüksel, “Bütün eleştirileri dinledik ve bu konuda, Genel Kurula kadar, kurumlardan görüş alınıp bütün etki analizleri yapılarak bir noktaya varılacak. Değerlendirmeler yapılıyor, bir değişikliğe gitme ihtimali çok yüksek…” demişti. Ancak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç hemen, kadınlara soyadı dayatmasının devam edeceği yönünde olumsuz bir açıklama yapmıştı.

9. Yargı Paketi'nin 25 Temmuz Perşembe günü TBMM Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor. Şu ana dek soyadı düzenlemesi konusunun pakette yer alıp almayacağı ya da önerilen madde teklifinde bir değişiklik yapılıp yapılmayacağı konusunda iktidar cephesinden yapılan olumlu bir açıklama yok.
Soyadı ile ilgili iktidar teklifini Artı Gerçek'e değerlendiren Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı ve UNESCO Kürsüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Bertil Emrah Oder, kadınların sadece kendi soyadını kullanmalarının engellenmesine yönelik düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nin son iptal kararına, dolayısıyla Anayasaya açıkça aykırı olduğuna dikkat çekti.

Oder, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Anayasa Mahkemesinin son kararı bakımından öncelikle iki temel konuyu vurgulamak gerek. İlkin, Anayasa Mahkemesi, evli kadınların soyadı konusunda bir norm denetimi kararı verdi. Dolayısıyla Medeni Kanun’un evli kadınların doğumla kazandıkları soyadlarını tek başına kullanmalarına imkân tanımayan hükmünü iptal etti. Uzunca bir zamandır bireysel başvuruyla önüne gelen davalarda da bu tür istemleri başvurucular bakımından kabul ediyordu. Bireysel başvuru yoluyla kişilere özgü hak ihlalleri saptanıyor ve telafisi sağlanıyordu. Ancak bu kez, köklü bir çözüm, artık herkes için bağlayıcı etkisi tartışmasız bir içtihat, bir yasa hükmünün iptali var”

'MEVCUT MADDE TEKLİFİ EŞİTLİĞE AYKIRI DÜZENLEMEYİ DİRİLTİYOR'

Bu içtihatın, yalnızca bireysel etki doğurmadığını, yasama organı için kesin ve mutlak biçimde bağlayıcı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bertil Emrah Oder, TBMM’nin bu konuda iptal edilen hükmü dirilten bir düzenleme yapamayacağının da altını çizdi:

“Mevcut paket, hukuken olması gerekeni değil, olmaması gerekeni yapıyor. Eşitliğe aykırı düzenlemeyi aslında diriltiyor. Paketteki hükümde ısrar edilir ve kabul edilirse Anayasaya aykırılık bu kez ısrarla sürdürülüyor demektir. Diğer yandan, TBMM’nin, evli kadınları soyadı düzenlemesi yoluyla ikincil ve bağımlı kılmaya devam etmesi yalnızca yeniden bir Anayasa sorunu yaratmaz. TBMM, toplumsal gelişmenin, güncel toplumsal taleplerin, eşit yurttaşlık anlayışının, gelişmiş bir kamu yönetimi ve nüfus kayıt sisteminin gereklerinin ne denli gerisinde olduğunu da gösterir”

'MECLİS MEVZUATI EŞİT HAKLAR TEMELİNDE GELİŞTİRMEK ZORUNDA'

Prof. Dr. Bertil Emrah Oder, Anayasa Mahkemesi’nin, kadınların kişilik haklarının evlilik içinde de korunmasını zorunlu kıldığının altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu durum, eşitlik ilkesinin kaçınılmaz sonucudur. Soyadı bir eşitlik sorunu, eşit haklar konusudur. Anayasa Mahkemesi, evlilik bağı içindeki kadınların soyadlarına dayalı haklarını, evli erkeklerle eşit tutan farklı soyadı düzenlemeleri ve birleşimlerinin olabileceğini de kabul etmektedir. Kadınların doğumla kazandıkları soyadlarını evlilik nedeniyle tek başlarına kullanamamaları cinsiyete dayalı ayrımcılıktır. Anayasa da toplumsal talepler de eşitlikçi bir evlilik ilişkisini, kadınların evlilik içinde soyadı dahil eşit haklarının varlığını zorunlu kılıyor. Evlilik birliğini sağlayacak hukuksal temel, yalnızca ve yalnızca eşit haklar olabilir. Aksine düzenlemede ısrar, hukuken meşru sayılabilecek bir nedene değil, kadınları ikincil, bağımlı, dolayısıyla eşitsiz gören kalıp yargılara dayanıyor. TBMM, hem Anayasa gereği hem de 1985 yılından beri tarafı olduğumuz Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) gereği bu tür kalıp yargılara dayalı mevzuat oluşturamaz. Tersine, bu mevzuatı eşit haklar temelinde geliştirmek zorundadır.”

Öne Çıkanlar