Saruhan Oluç: Dedeoğulları ailesi katliamı arkasında kimler var?
Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek "Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 655 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" öncesi partilerin Grup Başkanvekilleri söz alarak, değerlendirmelerde bulundu.
İlk olarak söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, söz aldı. Dervişoğlu, Bitlis’in Ahlat ilçesinde milyonlarca TL harcanarak, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için yapılan "kışlık sarayın" yanına "Ahlat Konukevleri Projesi" adı altında 9 bakan konutunun daha yapılmasını eleştirdi.
‘ERDOĞAN BİR KEZ DAHA RANTA ALAN AÇTI’
Köşkün yapıldığı alanın tarım arazisi olduğunu ve Anayasa Mahkemesi tarafından projenin iptal edildiğini hatırlatan Dervişoğlu, "Şimdi, hukuk tanımamaya ısrar edenler hızını alamamış olacaklar ki 9 bakan konutu daha inşa edileceğini kamuoyuna duyuruyorlar. Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan, hukuku ayaklar altına alan ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği ‘tek adam’ algısıyla ağzından çıkan lafı kanun yerine koyan Sayın Erdoğan, bir kez daha ranta alan açmış, saray çevresinde biriktirdiği arkadaş müteahhitlere kazandırma çalışmalarına devam etme eğilimi sergilemiştir" dedi.
AKP’li Erdoğan’ın işçiye, çiftçiye, memura, emekliye gelince imkânsızlıklardan bahsettiğini hatırlatan Dervişoğlu, "Sayın Erdoğan köşk, saray, rant ve ihtişam söz konusu olunca ‘İtibardan tasarruf olmaz’ anlayışıyla devasa bütçeler yaratmaktadır. Aziz milletimiz ekonomik zorluklarla boğuşup ayın sonunu getirme çabası verirken Sayın Erdoğan senede bir kere bile belki zor gideceği meçhul üçüncü sarayını milyonlarca lira harcayarak genişletmeye devam etmektedir" diye belirtti.
İKTİDARIN GÖREVİ ÇİFTÇİ BAŞINA KOLLUK MU GÖNDERMEK?
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da, bölgede yapısal sorun haline gelen DEDAŞ’a dikkat çekti. DEDAŞ’ın çiftçilerin borçları sebebiyle trafo sökmeye başladığını dile getiren Oluç, "En son Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde trafo sökümüne karşı çıkan çiftçilere jandarma müdahale etti ve 5 çiftçi gözaltına alındı. Şimdi, bu DEDAŞ zulmü yeni değil, biliyorsunuz, açıkça suç işleyen bir DEDAŞ'la karşı karşıyayız. Ya, şimdi, bu iktidarın görevi, DEDAŞ'ı korumak için trafo sökümüne karşı çıkan çiftçilerin tepesine kolluk kuvveti göndermek mi Allah aşkına? Çiftçilerin elektrik borcu sorununun nasıl çözüleceğinin yollarını aramak ve tartışmaktır iktidarın yapması gereken ama bunu yapmıyor iktidar" ifadelerini kullandı.
DEDEOĞULLARI DAVASI
Oluç, Konya’nın Meram ilçesinde ırkçı saiklerle Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katleden katil Mehmet Altun’un yargılandığı davada ortaya çıkan ve ajansımız tarafından haberleştiren yeni görüşmelere de dikkat çekti. Oluç, devamla şunları belirtti: "2021 yılında Konya'nın Meram ilçesinde bir katliam işlendi ve Dedeoğulları ailesinden 7 kişi o katliamda katledildi. Şimdi, tutuklu olarak yargılanan bir tetikçi var ve bu tetikçinin yaptığı çeşitli konuşmalar dava dosyasına girmiş vaziyette, çok ilginç konuşmalar var. Tetikçi açıkça polislerin kendisini koruduğunu anlatıyor o konuşmalarda, dosyanın içinde, yargılama dosyasının içinde. Tetikçinin eşi tetikçiye diyor ki: ‘Herkes bizi biliyor, sevdiler bizi. Hiç bilmediğim insanlar para atıyor hesabımıza, ev alacağım. Arkamızda çok insan var, söylenecek çok şey var, telefonda olmuyor. Sana çok destek olan var.’
VAHİM BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ
Tetikçinin dayısı var, diyor ki: ‘Devletin bildiği bir şey. Polisler 'O çocuğun suçu yok.' dediler. Yatarın on yıla iner, biter, gider. Seni götüren polisler bile 'Bu adam suçsuz.' diyor.’ Dayısı, tetikçiye söylüyor bunu. Şimdi, tetikçi diyor ki: ‘Ben, kendim teslim oldum, yakalanmadım. Devlet bana bakıyor, devletimiz var, emin ellerdeyiz. Polisler ifade verirken yardımcı oldular.’ Bu ses kayıtlarının tamamı ve daha çoğu -vakit olmadığı için okuyamıyorum. Vahim bir durumla karşı karşıyayız ve dava dosyasındaki bu belgelere rağmen, mahkeme heyeti, bir an evvel tetikçi hakkındaki kararı verip bunun arkasındakilerin, o 7 kişinin öldürüldüğü katliamın arkasındakilerin kimler olduğunu ortaya çıkarma çabasına asla girmiyor.
Mahkeme heyeti de öyle, savcılar da öyle; bir an evvel meseleyi örtüp kapatmak istiyorlar. Dedeoğulları ailesi gerçekten büyük bir acı yaşadı. Bir kez daha kendilerine elbette başsağlığı diliyoruz ve bu davanın takipçisi olacağımızı söylüyoruz çünkü polisler ‘Dedeoğulları ailesinden 7 kişi öldürülmeyi neden hak etti?’ Bu lafı ederken neden bunu söylüyorlar? Bunun açığa çıkarılması lazım, biz neden olduğunu biliyoruz ve bunu açığa mutlaka çıkaracağız."
CHP: REZALETTİR
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Engin Altay da, demokraside yaşanan tahribatı eleştirerek, sözlerine başladı. İki öğrencinin okuldan gözaltına alınmasına tepki gösteren Altay, "Demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunu sarayın artık öğrenmesi lazım. 2 tane genç çocuk; birisi 16 yaşında, birisi 17 yaşında. ‘Tayyip kaç, kadınlar geliyor’ dedikleri için okuldan, derslikten öğretmenin ve arkadaşlarının gözünün önünde karakola alınması bir garabettir, bir rezalettir; bunun hukukla, adaletle, mevzuatla bilgisi de olamaz. Yönetenler bu kadar acz içinde de olamaz" dedi.
TÜRKİYE NE HALE GELDİ?
Cumartesi Annesi’nin "Süslü Sülo" söylemleri yüzünden gözaltına alınmasına da tepki gösteren Altay, "Soylu diyor ki ‘Benim Tayyip'ten neyim eksik? Ona laf çakanlar alınıyorsa bana laf çakanlar da alınacak’ Ne hâle geldi Türkiye'ye ya, ne hale geldi" ifadelerini kullandı.
‘DEVİRENE KADAR KONUŞACAĞIZ’
Altay, kendi hakkında da Cumhurbaşkanlığı’na hakaret iddiasıyla fezleke geldiğini söyleyerek, "Ben burada dedim ki: ‘Recep Tayyip Erdoğan milletin sırtında kamburdur’ Beyefendi, tazminat davası açtı, kaybetti, sonra ne oldu biliyor musunuz Sayın Başkan? Geçen hafta Meclise Cumhurbaşkanına hakaretten hakkımda bana bir fezleke geldi. Erdoğan'a ‘Milletin sırtında kambur oldu’ dediğim için bana fezleke geliyorsa, bu şudur: Mahkemeler Erdoğan'ın giyotinine dönüşmüştür. Mahkemeler Erdoğan'ın emir ve talimatıyla hareket ediyordur. Cumhuriyet Halk Partisi muhalefet partisidir, iktidara ‘kambur’ da der, ‘dumur’ da der, der de der kardeşim, demeye de devam edeceğiz. Muhalefete ayar vermek, muhalefeti susturmak... Susan namerttir, susan haindir. Bunları devirene kadar konuşmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu. (MA)