'Selahattin'e destek ailevi değil politik bir sorumluluktur'
Eşi cezaevinden cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan Başak Demirtaş, gelecek hayallerini, 'Halkımızdan bağımsız bir hayal kuramayız biz' sözleriyle dile getirdi.
Eşi HDP Eş Genel Başkanı iken bir ev baskınıyla gözaltına alınıp ardından tutuklanmasıyla hayatına bir de cezaevi yolu ekleyen Başak Demirtaş, Gazete Duvar'dan İrfan Aktan'a verdiği röportajda, tutklama olatının ardından Demirtaş ailesinin yaşadıklarını ve mücadelesini anlattı.
'DEMİRTAŞ'IN ENGELLENMEK İSTENEN SESİ OLMAK İSTİYORUM'
Tercih ederek yaşamaya başladığı Diyarbakır'da, bir yandan öğretmenlik yapıp bir yandan Edirne-Diyarbakır yollarını aşındıran Başak Demirtaş, Selahattin Demirtaş'ın adaylık kampanyasına verdiği desteği, "ailevi değil, politik bir sorumluluktur" sözleriyle tarif ediyor:
"Benim açımdan da Selahattin’in önceki adaylığına nazaran çok daha zor bir dönem geçiriyoruz. Adaylardan biri devletin tüm imkânlarını kullanabilirken, diğer adaylar da bir şekilde halkla buluşup vaatlerini aktarabiliyor. Buna karşın Selahattin’in kampanyasını cezaevinden, imkânsızlıklar içinde yürütmeye çalışması çok büyük haksızlık. Ben de tüm halkımız, gençlerimiz, kadınlarımız gibi bu imkânsızlıkları imkâna çevirebilmek için, Selahattin’in duyulması engellenmek istenen sesine ses olmak için çalışıyorum. Yorulmuyorum, çünkü herkes gibi ben de bir sorumluluğu yerine getiriyorum. Bu da benim açımdan ailevi değil, politik bir sorumluluktur."
'EN BÜYÜK BURUKLUKLARIMDAN BİR ANADİLİ SORUNUDUR'
Diyarbakır’da doğup büyüyen Başak Demirtaş, ailesinin yaşadıkları sorunları yaşamaması için Kürtçe öğretmediğini söyrerken aynı zamanda 80 darbesinin ardından bölge illerinde yaşanan o günleride hatırlatıyor:
"1977 yılında doğdum ve hemen sonrası 12 Eylül. Sanırım bizimkiler yaşadıkları zorlukları çocuklarına yaşatmak istemediler. Bunun için de yanlış bir şey yaparak bize Kürtçe öğretmediler. Sadece kendi aralarında Kürtçe konuşuyorlardı. Bu yüzden ne yazık ki anadilim Kürtçeyi sonradan öğrendim.
Çocuklarıyla Kürtçe konuşmaya çalıştığını ama anadiline hakim olmadığı için yeterli kadar öğretici olamadığını belirten Başak Demirtaş, hayatındaki en büyük burukluklarımdan biridir anadil sorunu olduğunu söylüyor.
Bir anne ve öğretmen olarak kadın hakları mücadelesinde yer almak istediğini açıklayan Demirtaş, kadınların maruz kaldığı baskıların ancak yoğun bir mücadeleyle aşılabileceğini söylüyor:
"Sokak ortasında katledilen, şiddet gören kadınlar var. Tacize, tecavüze uğrayan, tarlalarda, fabrikalarda emeği sömürülen kadınlar, çocuklar var. Bu sorunun çözümü için bir kadın, anne ve öğretmen olarak üstüme düşen görevleri yerine getirmek isterim."
'TUTUKLANACAĞINI BİLDİĞİ İÇİN ÇOCUKLARI HAZIRLAMAYA ÇALIŞTI'
Eşi Selahattin Demirtaş'ın bir ev baskınıyla gözaltına alındığı o günü ve o güne kadar yaşadıkları süreci anlatan Başak Demirtaş, çocukların etkilenmemesi için böyle bir şeyin olabileceğini anlatarak çocukları hazırlamaya çalıştıklarını söyledi:
"Biz Selahattin’in tutuklanacağını ve bu tutuklamanın da aslında 4 Kasım’dan bir ay önce gerçekleştirileceği bilgisine sahiptik. O yüzden çocuklara böyle bir şeyin olabileceğini anlatmış ve onları olabildiğince hazırlamaya çalışmıştık. Selahattin bir şekilde öğrenmişti. Aslında yapılan planlamaya göre operasyon 5 Ekim akşamı olacak, Selahattin o akşam gözaltına alınacak ve Kobani olaylarının yıl dönümünde de tutuklanacaktı. Böylece 6-8 Ekim olaylarına karşı siyasi bir intikam mesajı verilmiş olunacaktı. Selahattin buna fırsat vermek istemedi. O yüzden tutukluluğu bu tarihe denk getiremesinler diye yurt dışına gidip 10 Ekim tarihinde geri döndü. Böylece amaçladıkları operasyonu bir ay ertelemek zorunda kaldılar. Selahattin böyle bir operasyonun olacağını bildiği için önce beni psikolojik açıdan hazırladı, sonra da beraber çocukları bu sürece hazırladık. Selahattin tutuklanacağını bile bile, gittiği yurt dışından operasyondan iki gün önce geri döndü. Tutuklanacağına "kaçma şüphesi" gerekçe gösteriliyor ama o hiçbir zaman kaçmayı düşünmedi. Zaten kaçacak biri olsa, başından böyle bir mücadeleye girmezdi. Cezaevine girerek halkın özgürlük mücadelesindeki yerini korumayı, devletin partide yaratmak istediği sarsıntıya izin vermeyerek partiyi toparlamaya çalışmayı kendi özgürlüğüne tercih etti. Ne kadar iyi bir karar vermiş olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz."
'DEMİRTAŞ KÜRTLER AÇISINDAN NE ANLAM İFADE EDİYORSA TÜRKLER ,ÇİN DE AYNI ANLAMI İFADE EDİYOR'
Demirtaş’ın tutuklanmasına rağmen siyasetteki gücünün, cezaevinden çıkması durumunda nasıl bir hal alacağını, "Selahattin’in cezaevinde de dışarıda da olsa, halkı için yapabileceği ne varsa, son nefesine kadar sürdüreceğinden kuşkum yok. Hapse attıkları halde Selahattin’den korkmaya devam ediyorlar" sözleriyle değerlendiren Başak Demirtaş, "Halkın gönlünde yer etmenin oyla ölçülemeyeceğini düşünüyorum. Birileri yüzde 51 oy aldığı halde halkın gönlünde yer alamıyor. Çünkü halkla arasında bir sevgi bağı yok. Ama bence Selo Başkan şimdiden halkın gönlünde sevgi bağıyla yerini aldı. Kürtler, Selahattin’in ne yaptığını, ne yapmak istediğini ve neden cezaevinde olduğunu çok iyi bildiği için onu bu kadar güçlü bir biçimde sahipleniyor.
Bence Demirtaş, Kürtler açısından ne anlam ifade ediyorsa Türkler açısından da aynı anlamı ifade ediyor. Bunda eşit bir dil kurmasının kesinlikle etkisi var. Selahattin’in dili, yaratıcılığı, demokratlığı, eşitçiliği, barışçıllığı, kadına, çocuğa, hayata bakışı evrensel bir yaklaşım içeriyor. İnanılmaz kısıtlamaların olduğu dört duvar arasında, adil olmayan bir seçime hazırlanırken bile bana da halkımıza da umut vermeyi başarabiliyor. Selahattin, yıllardır evli olduğumuz halde, yaratıcılığıyla hâlâ beni çok şaşırtıyor."
Ziyaretleri sırasında, hapishane koşullarına ilişkin izlenimlerini anlatan Başak Demirtaş, eşinin cezaevinde yaşadığı sorunları şikayetkonusu yapmadığını söylüyor:
"Açıkçası ben bu tür sorunları hiç sormuyorum, o da anlatmıyor. Elbette sayısız insan gibi o da hapishanenin yarattığı sorunlarla baş etmek zorunda kalıyor. Öte yandan, sanırım 1993 yılında, öğrenciyken gözaltına alındığında karşılaştığı işkenceleri de bize hiç anlatmadı."
'HALKIMIZDAN BAĞIMSIZ HAYAL KURMAYIZ BİZ'
Ailesine, eşine, çocuklarına ve kendisine dair hayallerini anlatan Başak Demirtaş, öncelikli hayalinin "Selahattin’in ve tüm arkadaşlarının, masum olan herkesin özgür kalması" olduğunu belirtip devam ediyor:
"Demokrasinin, barışın hakim olduğu, eşit ve kardeşçe koşullarda çocuklarımızı büyüttüğümüz bir Türkiye hayal ediyorum. Bizim hayalimizle Türkiye’deki milyonların hayali ortak aslında. Halkımızdan bağımsız bir hayal kuramayız biz."
(Haber merkezi)