Son 5 yılda en az 580 kadın işçi yaşamını yitirdi
'İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Alanının Görünmeyenleri: Kadın İşçiler' raporu yayınlandı.
HABER MERKEZİ - İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin verilerine göre, 2013-2017 yılları arasında 580 kadın işçi, tarlaya çalışmaya gitmek üzere istiflendikleri kasalarda geçirdikleri trafik kazasında, ev işçisi olduğu evin camını silerken düşerek, bir aracın altında ezilerek ya da işyerini basan bir erkek tarafından vurularak yaşamını yitirdi.
İSİG Meclisi'nin İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Alanının 'Görünmeyenleri': Kadın İşçiler başlıklı raporunda, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin bütün işçiler açısından can yakıcı bir sorun olduğu ancak eril çalışma ortamı ve baskıların bu alanı kadın işçiler açısından daha da can yakıcı hale getirdiği belirtildi.
EN ÇOK ÖLÜM TARIM VE EĞLENCE SEKTÖRÜNDE
2017'de hayatını kaybeden 2006 işçiden 116'sının kadın işçi olduğu belirtilen raporda, "Kadın işçilerin en çok iş cinayeti sebebiyle hayatını kaybettiği işkolu kayıt dışı çalışmanın en yüksek olduğu ve bir yanıyla da tarımın ev işlerinin uzantısı sayılan sektör olan tarım/orman oldu. Kayıtlı kadın istihdamındaki en ağırlıklı sektör hizmet sektörü iken en çok ölümün tarımda yaşanması bu sektörde çalışan kadınların ne denli kötü çalışma koşullarında çalıştıklarını göstermektedir. Her türlü haktan yoksun bir biçimde çalışan tarım işçisi kadınlar her gün ölümle yüz yüze kalıyor. Uzun çalışma saatleri ve kayıt dışı çalışma oranlarının yüksek olduğu konaklama-eğlence işkolu da en fazla kadın iş cinayetinin yaşandığı ikinci işkolu" denildi.
ÖLENLERİN YÜZDE 90'I SENDİKASIZ, YÜZDE 75'İ KAYIT DIŞI
Ölen kadın işçilerin yüzde 90'ından fazlasının sendikasız, yüzde 75'inin ise kayıt dışı çalıştığı belirtilen raporda, "Kayıt dışı ölümlere ulaşmanın güçlüğü göz önüne alındığında hem kadın işçi ölümlerinin sayısının hem de ölümlerdeki kayıt dışı oranının çok daha yüksek olması mümkündür" denildi. SGK'nin işçi ölümlerini sosyal güvenlik kaydı olan işçiler üzerinden tuttuğu hatırlatılan raporda "SGK bir yandan kayıt dışı istihdam verilerini sunarken, diğer yandan konu iş kazaları, meslek hastalıkları ve ölümlü iş kazaları olunca kayıt dışı istihdamı görmezden geliyor" denildi. Raporda SGK verilerine göre 2016’da 44 bin 953 kadının geçirdiği iş kazasının kayda geçildiği belirtildi.
'KADIN EMEĞİNİN GÖRÜNMEZLİĞİ BİLİNÇLİ BİR POLİTİKA'
Mevsimlik tarım işçilerinin SGK verilerinde yer almadığı dile getirilen İSİG raporunda, "Ücretsiz aile işçiliği, ev eksenli üretim, gündelikçilik, bakıcılık gibi kadın istihdamının yoğun olduğu alanlar da yine verilerde yer verilmeyen kayıt dışı çalıştırma biçimleridir. Devletin, kadınlar açısından en çok iş kazasının yaşandığı sektörleri, verilerin dışında tutması ise kadın emekçilerin emeklerinin ‘görünmez’liğini bilinçli bir politika ile hepten derinleştiriliyor" denildi.
SADECE 29 KADIN İŞÇİNİN 'MESLEK HASTALIĞI KAYDI' YAPILDI
Meslek hastalığı tanısı koyma ve meslek hastalıklarının kaydının tutulması açısından büyük sorunların yaşandığı Türkiye’de 2016'da yalnızca 568 erkek işçinin meslek hastalığı kaydının tutulduğu bilgisini veren İSİG, kadın işçilerde ise yalnızca 29 işçinin meslek hastalığı kaydının yapıldığını belirtti. Raporda "Kadın işçilerin erkek işçilere oranla çok daha fazla yüz yüze kaldıkları depresyon ve stres ise meslek hastalıkları arasında dahi yer almamaktadır" denildi.
KADINLARIN YARIDAN FAZLASI GÜVENCESİZ VE KÖTÜ KOŞULLARDA ÇALIŞIYOR
Ev içindeki ücretsiz emeği görünmez olan kadınların, çalıştığı ücretli işin ise ikincil ya da ek gelir getiren iş şeklinde görüldüğü belirtilen raporda, "Ücretli bir işte çalışan kadınların ise yarısından fazlası güvencesiz ve kötü koşullarda çalışıyor. Erkek işçilere göre daha az ücret alıyor, daha güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor ve kadın olduğu için ayrımcılığa uğruyor. Kadınlar için meslek hastalıklarına, iş kazalarına ve iş cinayetlerine davetiye çıkaran koşullardan birisi de fazla çalışma. Kadın işçilerin üçte biri yasal sınır olan 45 saatin üzerinde çalışıyor" ifadelerine yer verildi.
KAMYON KASALARINDA ÖLDÜLER
2017'de gerçekleşen kadın iş cinayetlerinin yarısından fazlasının trafik kazaları sebebiyle yaşandığı belirtilen raporda, hayatını kaybedenlerin çoğunluğunun kamyon kasalarında tarlalarda çalışmak üzere götürülen kadın işçiler olduğu belirtildi. Ölen kadın işçilerden 7’sinin ise işyerinde bir erkek tarafından öldürüldüğü bilgisi verildi.
KADIN İŞÇİYE ÖZGÜ SAĞLIK RİSKLERİ
Kadın işçilere özgü sağlık riskleri de satılan raporda şu ifadelere yer verildi: "Kadın işçilerin sağlıklarını doğrudan etkileyen ve daha ziyade kadın işçilerin maruz kaldığı risklerin başında işyerinde ayrımcılık, cinsel taciz, mobbing ve şiddet geliyor. Kadınların erkek işçilere kıyasla çok daha fazla maruz kaldıkları bu riskler, iş kazaları ve meslek hastalıklarına, kadın işçilerin sağlıklarının olumsuz yönde etkilenmesine doğrudan etki ediyor. Depresyon, stres gibi sık görülen hastalıklara kadın işçilerde daha fazla rastlanıyor. Kadınlar, en fazla kadın istihdamının olduğu tekstil atölyelerinde tüberküloz ve astımla; mevsimlik tarım çalışmasında ise enfeksiyon, bel ve boyun fıtığı, kanser ve ölümlü iş kazası ile yüz yüze kalıyor. Steril olmayan ortamların kadın işçinin sağlığına etkisi, erkeklere oranla çok daha fazla. Ancak kadın emeğinin görünmediği gibi kadına özgü bu sağlık risklerinin hemen hiçbiri de istatistiklerde, önlemlerde ya da denetimlerde görünmüyor."
İŞ YERLERİ ERKEKLERE GÖRE DONATILIYOR
İşyerlerinin erkek ergonomisi gözetilerek donatılmış olmasına da dikkat çekilen raporda, "İşyerindeki bütün alet ve araçların bu esasa uygun konumlandırılmış olması da kadın işçinin sağlığını olumsuz yönde etkileyen başka bir faktör. Kadınların en temel sağlık sorunlarının dahi görünmediği bir zeminde kadınların kadın olmaktan kaynaklı sorun ve ihtiyaçları görmezden geliniyor" denildi.
Raporun ‘Taleplerimiz’ bölümünde ise şu maddelere yer verildi:
- Toplumsal cinsiyetçi iş bölümüne son verilmelidir. - Kadın işlerinin ‘tehlikesiz ve basit’ olduğu ön yargısı yıkılmalıdır. - Yeniden üretim atölyelerine dönüşen evler ve iş yerleri sağlık ve güvenlik risklerine karşı güvenli hale getirilmelidir. - Gerek devlet tarafından gerekse emek ve meslek örgütleri tarafından oluşturulan işçi sağlığı ve güvenliği politikalarının toplumsal cinsiyet açısından düzenlenmelidir. - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, işyerlerinde ve evlerde kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı işlerin ve bu işlerde çalışan kadınlarda rastlanan ortak sağlık sorunları ve riskleri rapor edilmeli ve kamuoyuyla düzenli olarak paylaşılmalıdır. - Kadınların çalışma alanlarındaki kimyasal, biyolojik, fiziksel, ergonomik vb. riskler saptanmalıdır. - İşyerinde kadına yönelik cinsel şiddet, taciz, cinsel sataşma tehlikesine karşı başvuru masası oluşturulmalıdır. - Emek ve meslek örgütleri kadın işçi sağlığı konusunda sektörlerine göre veri toplamalı ve raporlandırmalıdır. - Tüm çalışma alanlarında kadınların örgütlenmesi ve birleşik mücadelesi gereklidir. - Kadınlar çifte mesaisinin yıpratıcılığı ve üstlerindeki aşırı iş yüküne bağlı fiziksel ve ruhsal zararlar toplamı bir meslek hastalığı tanımı getirilmelidir. - Ücretli ücretsiz kadın işçilere yıpranma payı/erken emeklilik uygulamaları getirilmelidir. - Ev ve bakım hizmetleri azami ölçüde kamusal alandan ücretsiz karşılanmalıdır.