SÖZ Platformu: En çok hedefte olan Kürtler, kadınlar ve LGBTİ+’lar oldu

SÖZ Platformu: En çok hedefte olan Kürtler, kadınlar ve LGBTİ+’lar oldu
SÖZ Platformu, Türkiye’de geçen yıl yaşanan yaşanan sanatsal ifade özgürlüğü ihlallerini dğerlendirdi. Platformun yayınladığı raporda, en çok hedefte olan sanatçı ve sanatsever kategorileri Kürtler, kadınlar ve LGBTİ+’lar oldu.

Artı Gerçek - 2023’ün ilk günlerinde hayata geçen Sanat Özgürlüğünü İzleme Platformu (SÖZ Platformu) yıl boyunca Türkiye’de yaşanan sanatsal ifade özgürlüğü ihlallerini, konuyla ilgili kurumların özgürlük adına attığı adımları ve kazanımlarını takip ederek raporladı.

Raporda, en çok hedefte olan sanatçı ve sanatsever kategorileri Kürtler, kadınlar ve LGBTİ+’lar olduğu kaydedildi.

reportare.com'da yayımlanan Rapora göre, RTÜK 13 dizi, 3 müzik video klibi, 1 radyo programı ve 1 kitap tanıtımına ceza verirken sanatsal aktivitede bulunduğu için 91 kişi gözaltına alındı, 2 kişi tutuklandı, 7 kişiye soruşturma açıldı ve 34 kişi yargılandı. 10 sanatçıya ise hapis ya da para cezası verildi. 31 konser/festival, 2 sergi, 2 edebiyat etkinliği, 2 film gösterimi, 1 tiyatro oyunu ve 1 kitap fuarı iptal edildi/yasaklandı. 1 sanatçı ve 1 film gösterimi ölüm tehditleriyle karşılaştı; 1 sokak sanatçısı ise öldürüldü. 2023 yılı boyunca 6 sanatçı vize alamadığı için programını iptal etmek zorunda kalırken 5 sanatçı için sınır dışı kararı, 1 sanatçı içinse yurtdışına çıkış yasağı verildi.

2023’te sanatsal ifade özgürlüğüne dair yaşanan gelişmeleri nicel ve nitel olarak raporlamaya özen gösteren SÖZ Platformu, bu gelişmeleri şu ana başlıklar altında derledi:

  • Sansür / otosansür ve cezalar
  • Etkinlik iptalleri ve yasakları
  • Ekonomik baskılar
  • Davalar ve hukuksal engeller
  • Telif hakkı ihlalleri ve kazanımları
  • Mekânsal kısıtlamalar
  • Sınır dışı kararları ile yurt dışı yasakları ve vize engelleri
  • Grev, eylem ve örgütlü direnişler
  • İfade özgürlüğü kazanımları

'YASAKLAMA SÜRECİNDE ÖNE ÇIKAN TEMEL GEREKÇELER'

Platform, bir yıl içerisinde elde ettiği tüm verileri genel olarak değerlendirdiğinde sanatsal ifade özgürlüğünü kısıtlama gerekçesi olarak en çok kullanılan argümanların “toplumun birlik ve bütünlüğünü korumak” ve “gençlerin ahlakını bozacak etkinlikler için tedbir almak” olduğunu gördü. Bu bağlamda en çok hedefte olan sanatçı ve sanatsever kategorileri Kürtler, kadınlar ve LGBTİ+’lar oldu.

Genel ahlaka aykırılık ve güvenlik en fazla başvurulan kısıtlama ve hedef gösterme argümanları olarak ortaya çıktı. Bu bağlamda:

Dizilerde yer alan öpüşme, sevişme sahneleri “genel ahlaka aykırı davranışlar” olarak değerlendirildi.

Alkol kullanımı, gençlerin kadın ve erkek birlikte eğlenmeleri benzer biçimde “genel ahlaka aykırılık” ve “güvenlik” temelli kısıtlamalara gerekçe oluşturdu.

Kürt, Ermeni ve Rum sanatçılar “milli ve manevi hassasiyetler” gerekçe gösterilerek etkili resmi ya da siyasi kurum ve kuruluşların mensupları tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak hedef gösterildiler. Bu hedef göstermeler sonucunda birçok etkinlik iptal edildi. Bu hedef gösterme ve saldırıların en uç boyutu, bir sokak sanatçısının öldürülmesine kadar ulaştı.

RTÜK’ÜN YILI 2023

2023 yılında Türkiye’de sansür gündemi en çok Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) uyarı ve cezalarıyla meşguldü. RTÜK uyarı, çok yüksek para cezaları, yayın durdurma ve ekran karartma cezalarıyla 2023’ün en etkin sansür ve kısıtlama aygıtı olarak görev yaptı.

RTÜK 13 dizi, 3 müzik video klibi, 1 radyo programı ve 1 kitap tanıtımına ceza verdi. Ayrıca dijital platformlar ve dizilerle ilgili 2 soruşturma başlattı, 1 uyarı yayımladı. 2 film ve 2 dizi için açıkça sansür uygulanırken kültür alanındaki pozisyonlara yönelik atamalar da sansür gündeminin bir parçası olarak tartışma konusu oldu.

Dava, soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar da 2023 yılında sanatçı ve sanatseverler için birer tehdit oldu. Bu süreçte sanatsal aktivitede bulunduğu için 91 kişi gözaltına alındı, 2 kişi tutuklandı, 7 kişiye soruşturma açıldı ve 34 kişi yargılandı. 10 sanatçıya ise hapis ya da para cezası verildi.

İktidarın muhafazakâr kültürel hegemonya kurma projesiyle paralel olarak festival ve konserler yıl boyunca iktidar yetkilileri ve muhafazakâr medyanın hedefindeydi. Yıl boyunca toplam 35 dernek ve siyasal parti, gençliğin ahlakının bozulduğu, geleneksel Türk ve Müslüman aile yapısının hedef alındığı gerekçeleriyle festival ve konserlerin yasaklanması çağrısında bulundu. Bununla paralel olarak 31 konser/festival, 2 sergi, 2 edebiyat etkinliği, 2 film gösterimi, 1 tiyatro oyunu ve 1 kitap fuarı iptal edildi/yasaklandı.

Sadece müzisyenler değil, birçok farklı sanat dalından sanatçı gerek iktidar yetkililerinin gerekse iktidara yakın medya organları ve sosyal medya hesaplarının hedef göstermesine maruz kaldı. Özellikle 6 Şubat depremi sonrası verdikleri insani tepkiler, gönüllü yardım inisiyatifleri ve sahada gördükleri olumsuz durumlara ilişkin yaptıkları eleştirel açıklamalar nedeniyle 12 sanatçı doğrudan ya da dolaylı biçimde hedef gösterildi.

Ayrıca kadın, LGBTİ+ ve hayvan haklarını savundukları gerekçesiyle 5 sanatçı, 1 dergi ve 1sergi hakaret ve tehditle karşılaştı;

Filistin-İsrail çatışmayla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadığı gerekçesiyle bir yönetmenin filmine boykot çağrısı yapıldı.

Hedef göstermenin son noktası ölüm tehditleri oldu. 1 sanatçı ve 1 film gösterimi ölüm tehditleriyle karşılaştı; 1 sokak sanatçısı ise öldürüldü.

Sanatsal ifade özgürlüğü 2023 yılında vize/sınır dışı kararı ve yurtdışına çıkış yasağı gibi yeni engellerle karşılaştı. 2023 yılı boyunca 6 sanatçı vize alamadığı için programını iptal etmek zorunda kalırken 5 sanatçı için sınır dışı kararı, 1 sanatçı içinse yurtdışına çıkış yasağı verildi.

KİTAPLARA RENKLİ POŞETTE SATILMA KARARI

Yayıncılık dünyası da sanatsal ifade özgürlüğüne yönelik baskılardan payını aldı. 2023 yılında 3 kitap muzır ilan edildi ve poşette satılmalarına karar verildi. 1 kitap için basım/yayım yasağı konuldu ve toplatma kararı çıkarıldı. Ayrıca cezaevlerine kitaba erişime yönelik engeller de söz konusu oldu: 3 kitap, gerekçe gösterilmeksizin cezaevlerine alınmadı.

2023 yılı Türkiye için ayrıca ekonomik krizle mücadele yılı oldu. Ekonomik gerileme, sanatsal alanı da olumsuz yönde etkilerken ekonomik kriz karşısında sanatsal ve kültürel faaliyetleri

destekleyici önlemlerin alınmaması ya da kamu imkân ve kaynaklarının siyasal iktidara yakın olmayanlar aleyhine “seçici” kullanımı yeni bir susturma, baskı ve cezalandırma fırsatına dönüştürüldü. Ekonomik yetersizlikler nedeniyle 2 kitabevi/sahaf ve 3 dergi kapandı, 1 dergi üç aylık yayın periyoduna geçti. Sel nedeniyle 1 sergi ve 1 sahaf ekonomik zarara uğrarken 1 tiyatro, yüksek kira nedeniyle sahne değiştirmek zorunda kaldı. Sanatçılar ekonomik

zorluklarla mücadele ederken 16 sanatçı hukuki dayanaktan yoksun biçimde işten çıkarıldı, 2 oyuncu iş bulamadığı için intihar etti. Tüm bunların yanı sıra özel tiyatrolar, yüksek kiralar ve ekonomik zorluklar nedeniyle daha fazla ayakta kalamayacaklarına yönelik açıklamalarda bulundu.

Tüm bunların yanı sıra belediyelerin sanatsal faaliyetler için gerekli mekânları sağlamayı reddetmesi yahut dizilerin içerikleri nedeniyle mekân izinlerinin iptal edilmesi sanatsal ifade özgürlüğünü kısıtlayan unsurlar oldu. Sanatçıların bir yandan sanatlarını icra etmeye çalışırken diğer yandan ürettikleri eserleri topluma ulaştırabilme, duyurabilme, sergileyebilme ve tüm bunların sonunda yaşamlarını ve sanatlarını sürdürebilmek için gerekli maddi karşılığı alabilmek için de mücadele etmeleri gerekti. Telif hakkı ihlalleri, özellikle müzisyenlerin izinsiz kullanılan şarkılarında ve dizi/filmlerin telifsiz yayınlanmasında karşımıza çıktı.

2023 İTİRAZIN, DİRENİŞİN VE ÖRGÜTLENMENİN DE YILI OLDU

2023, sadece sanatsal ifade özgürlüğü ihlallerinin değil; bu ihlallere karşı örgütlü direnişin de yılı oldu.

Sendikalar, siyasi partiler ve vakıflardan oluşan 90 örgüt, festivallere yönelik saldırılara karşı bildiri yayınlayarak mücadele çağrısı yaptı. Ayrıca ÇevBir ve TGS, yayınevi çalışanlarının örgütlenmesi için çağrıda bulundu.

SANSÜR/OTOSANSÜR VE CEZALAR

2023 yılında erişim engelleri, para ve yayın durdurma cezaları, yayın yasakları ve sanatçılara dönük politik baskı, sadece sanatçıların değil yayıncı kurumların da kendilerini sürekli açıklama pozisyonunda bulmasına neden oldu.

Baskıların, temelde belli bir yaşam tarzına dair içeriklere yönelik olduğu algısının güçlü biçimde yaygınlık kazanması, laiklik ilkesinin sanatsal ifade özgürlüğü açısından da önemini gözler önüne seriyor.

RTÜK’ün keyfi kararları; özellikle Kızılcık Şerbeti ve Kızıl Goncalar gibi “muhafazakâr aile yapısına ilişkin unsurları da içeren”, muhafazakâr kişi ve toplulukların da olumsuz davranışlar sergileyebileceğine ilişkin örnekler sunan içerikler barındıran dizilere yönelik hedef göstermeler sonrası aldığı yayın cezaları, sanatsal ifade özgürlüğünün sınırlarını iyice daralttı.

Yıl boyunca toplam 18 yayına ceza veren RTÜK, ayrıca dijital platformlar ve diziler için başlattığı 2 soruşturma ve 1 uyarı ile de yayın özgürlüğüne müdahale etmiş oldu.

Öne Çıkanlar