'Timtik'in yaşamasına engel olanlar, Aytaç'ın yaşamasına engel olmayın'

Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, halkı ve meslektaşlarını Ebru Timtik'in vasiyetini yerine getirmeye ve 'Aytaç'ı yaşatma'ya çağırdı.

'Timtik'in yaşamasına engel olanlar, Aytaç'ın yaşamasına engel olmayın'

Yağmur KAYA

ARTI GERÇEK - Ebru Timtik'in yaşamını yitirmesine kendisi değil, cezaevinde kalamaz raporuna rağmen tahliye taleplerine red cevabı veren Yargıtay, Adalet Bakanlığı, İstanbul 37'inci Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi, Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi Başhekimliği'nin ölümünden müteselsilen ve iştiraken sorumlu olduğunu söyleyen Avukat Naim Eminoğlu, bu kurumların Timtik’in yaşamasına engel olmak için elinden geleni yaptıklarını söyledi.

Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, 'Adil yargılanma' talebi ile ölüm orucunun 210'uncu gününde olan avukat Aytaç Ünsal'ın zorla tutulduğu Kanunî Sultan Süleyman Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

'Timtik'in yaşamasına engel olanlar, Aytaç'ın yaşamasına engel olmayın' - Resim : 1

Açıklamada, ölüm orucunun 238'inci gününde yaşamını yitiren avukat Ebru Timtik'in fotoğrafının yer alırken, "Özel yetkili yargılamalara son", "Siyasal yargı istemiyoruz", "Devrimci avukatlar onurumuzdur" yazılı dövizler açıldı. Sık sık "Ebru Timtik onurumuzdur", "Aytaç Ünsal onurumuzdur" sloganları atıldı.

Çok sayıda avukatın ve yurttaşın katıldığı açıklama da avukat Aytaç Ünsal'ın Ebru Timtik'in anısına gönderdiği mektup okundu.

Nazım Hikmet'in "Gözleri yumuşacık örtüldü, Doymuş ve rahat, Sanki yüz yaşında ve Beyaz yatağında öldü" şiirinden dizelere yer veren Ünsal, Nazilere karşı savaşarak yaşamını yitiren bir asker için yazdığı şiirinden alıntı yaparak yaşamını yitiren Ebru Timtik'in de dizelerde geçen sözler ile yaşamını yitirdiğini söyledi.

'Timtik'in yaşamasına engel olanlar, Aytaç'ın yaşamasına engel olmayın' - Resim : 2

Ünsal mektubun da:

"Rabia Naz'ın, Çorlu'da ailelerimizin, Somalı işçilerin, Berkin Elvan'ın Anadolu'da adaletsizliğe mahkum edilen milyonların adalet yalanını canıyla serdi meydana. Canıyla katil devleri, halka düşman olanları gösterdi. Doğruyu, haklıyı, yapılması gerekeni gösterdi.

BU TOPRAĞIN İNSANLARINI ÖYLE SEVİYORDU...

Öyle seviyordu çünkü bu toprakları. Aydın’da incirinden Kars’ta peynirine, horonundan halayına kadar. Canına alıp basası geliyordu. Çünkü halkını öyle seviyordu, bu toprağın insanlarını. Çoğunuzdan çok daha iyi tanıyorum büro ortağımı, ablamı, dostumu, meslektaşımı.

ADALET İÇİN CANINI ORTAYA KOYDU

Onu öldürerek canımdan can aldılar. Ama biliyorum ki annesinin canını kurtarmak için bedel ödeyen bir insanın iç rahatlığındaydı. Çünkü adalet mücadelesi için canıyla koydu kendini ortaya. Doğrusunu yapmanın rahatlığıyla gitti. Ben de aynı rahatlıkla yürüyorum şimdi. Şimdi Ebru abla için adalet için onun sadeliği ve duruluğu ile büyütelim adalet mücadelemizi" ifadelerini kullandı.

Basın açıklamasını okuyan avukat Naim Eminoğlu, ölüm orucunun 238'inci gününde yaşamını yitiren avukat Ebru Timtik'in 30 Temmuz'dan yaşamını yitirdiği güne kadar hukuka aykırı bir mahkeme kararıyla Bakırköy Sadi Konuk Hastanesinde tutulduğunu ifade ederek, Timtik'in 20 Ağustos tarihinden itibaren kötüleşmeye başladığını ve zaman içinde su ve vitamin alımının durma noktasına geldiğini hatırlatarak, Timtik'in yaşaması için birçok yere başvuru da bulunduklarını vurguladı.

Eminoğlu, "Yargıtay, AYM, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi gibi "hukuk" kurumu olduğu iddiasındaki kurumların tamamı Ebru Timtik’in ölümüne seyirci kaldılar ve bir avukatın adil yargılanmak için ölmesine açık bir şekilde neden oldular. Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın adil yargılanma talebiyle başladıkları ölüm orucu eyleminin nedenleri; yargılamalarında yapılan hukuksuzluklar, dosyaya hükümet eliyle yapılan müdahaleler, usul kurallarına ve savunma hakkına uyulmadan yapılan yargılama defalarca anlatıldı ve Avrupa’daki pek çok hukuk örgütü, Türkiye’deki barolar; söz konusu hukuksuzları anlatan pek çok açıklama yayınladılar. O nedenle Ebru Timtik’in ölümüne neden olan ve onun şehit düşmesini hızlandıran "zorla hastanede tutma" sürecini madde madde anlatmak istiyoruz" diye konuştu.

Adli Tıp Kurumunun ölüm orucunda olan avukat için hastanede kalamaz raporu vermesine rağmen, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi adli tıp raporu sonrasında "tahliye" kararı vermesi gerekirken tahliye talebini reddettiğini dile getiren Eminoğlu, "Yargıtay’da olmasına rağmen yetki gaspında bulunarak hem tutukluluk hallerinin devamına hem de hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmalarına karar vermiştir. Söz konusu bu karara karşı Ebru’nun meslektaşları hızla Çağlayan Adliyesine gelmiş, baro odasında Ebru ve Aytaç için nöbete başlamıştır. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hukuka ve yasaya aykırı bu kararına avukatlar tarafından itiraz edilmiştir. Hukuka aykırı bu kararı veren mahkeme üyelerinin tamamı adli tatil nedeniyle nöbetçi bulunan geçici görevli hakimlerdir.

Yapılan itiraz neticesinde İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi bir hakimin muhalefet şerhi ile itirazımızı oy çokluğu ile reddetmiş ve dosyayı İstanbul 38. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir. İstanbul 38'inci Ağır Ceza Mahkemesi, 4 gün boyunca itirazımız hakkında bir değerlendirmede bulunmamış, 4'üncü günün sonunda mahkemenin geçici başkanı ile yapılan görüşmede avukatlara "bugün de karar çıkması zor görünüyor" demiştir.

Bu sözün üzerinden 40 dakika geçmeden "itirazımızın reddi" kararı UYAP sistemine yüklenmiştir. Yaşanan bu durum dosyaya açık bir müdahale olduğunu kanıtlar niteliktedir. Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın tahliye olmaları ve taburcu edilmeleri için bulundukları hastanelerden "tedavi olmadıklarını anlatan" bir rapor hazırlanması talep edilmiştir. Aytaç Ünsal’ın zorla tutulduğu hastane olan Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi konu ile ilgili bir rapor hazırlamış ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne göndermiştir. İl Sağlık Müdürlüğü söz konusu raporu mahkemeye göndermemiş ve tekrar hastane başhekimliğine iade etmiştir. Bu süreç tam 4 defa tekrarlanmıştır. Ebru Timtik’in tutulduğu Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi ise "tedavi olmadıklarına dair" rapor düzenlenmesi talebine cevap vermemiştir. Bakırköy Hastanesi Başhekimliğinin söz konusu raporu 21 Ağustos tarihinde düzenlendiği sonradan anlaşılmıştır. İki hastane başhekimlikleri de sağlık raporlarını mahkemeye uzun bir süre göndermedikleri gibi, ne asil olarak Ebru ve Aytaç’a ne de avukatlarına ilgili raporları vermemiştir.

Ebru Timtik hakkında düzenlenen rapor 21 Ağustos tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. 24 Ağustos tarihinde söz konusu rapor İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesine ulaşmış ancak mahkeme söz konusu raporlar uyarınca tahliye konusunu tekrar değerlendirmesi gerekirken bunu yapmayarak, bu konuda Yargıtay 16. Ceza Dairesinin yetkili olduğuna karar vermiştir. 22 Ağustos tarihinde Yargıtay, raporlar kendisine ulaşmasına ve rağmen sağlık durumu nedeniyle tahliye kararını vermeyerek, tahliye talebini cevapsız bırakarak Ebru Timtik’in ölümüne neden olmuştur" şeklinde konuştu.

Ebru Timtik Adli Tıp Kurumunun "Hapishanede Kalamaz" raporuna rağmen 29 gün boyunca hapishaneden daha kötü koşullar altında tutulduğuna dikkat çeken Eminoğlu, havasız ortamın, sürekli açık olan ışığın, her talebe çıkarılan zorlukların, Timtik'in ölümünün hızlanmasına neden olduğunu vurguladı.

Eminoğlu, Bakırköy Sadi Konuk Hastane Başhekimliği tarihe "Adil yargılanma hakkı" isteyen bir avukatın ölümünün hızlanmasına neden olan bir kurum olarak tarihe geçtiğini ifade ederek, "Anlatmaya çalıştığımız süreç göstermektedir ki, Ebru’yu öldüren kendisi değil, işbirliği içinde onun taleplerinin kabul edilmesini ve tahliye edilmesini engelleyen devlet kurumlarıdır. İçişleri Bakanlığı hastane sürecinin de her aşamasına müdahale etmiş ve Ebru Timtik’in yaşamasına engel olmak için elinden geleni yapmıştır.

"Yargıtay, Adalet Bakanlığı, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi, Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi Başhekimliği Ebru’nun ölümünden müteselsilen ve iştiraken sorumludur.

"İçişleri Bakanlığı ve hükümetin talimatlı trolleri, köşe yazarları; Ebru Timtik hakkında yazdıkları tamamen yalandır ve asılsızdır. Gerçekleri Ebru kendi bedeniyle ortaya koymuştur. Gerçekler karşısında sözü olmayanlar ne yapsalar Ebru’nun haklılığını yok edemezler" diye belirtti.

Ebru Timtik’in yaşamını yitirmeden önceki vasiyeti "Aytaç’ı yaşatın" olduğunu sözlerine ekleyen Eminoğlu, tüm halkı, meslektaşlarını Ebru Timtik'in vasiyetini yerine getirmeye çağrısında bulundu.

ebru timtik Aytaç Ünsal