Tuğrul Türkeş: Gezi tutuklularını 10 gün içinde ziyaret edeceğim

Tuğrul Türkeş: Gezi tutuklularını 10 gün içinde ziyaret edeceğim
AKP'li Tuğrul Türkeş, Adalet Bakanlığı'ndan çıkan 'gecikmeli' iznin ardından Osman Kavala dahil Gezi tutuklularını 10 gün içinde ziyaret edeceğini söyledi. Oğlunun da Gezi'ye katıldığını açıklayan Türkeş, "Ben hukuksuzluğa itiraz ediyorum" dedi.

Artı Gerçek - Gezi Davası'nda ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen iş insanı Osman Kavala dahil diğer tutukluları ziyaret etme başvurusu geciktirilerek onaylanan AKP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, söz konusu ziyaretin 10 gün içinde gerçekleşeceğini söyledi. Türkeş, Halk TV'den İsmail Saymaz ile söyleşisinde, "Tek mi gideceksiniz?" sorusuna da "espirili" bir yanıt vererek "E kimle gideyim? (MHP Genel Başkan Yardımcısı) Feti Yıldız’la mı gideyim avukat olarak?" yanıtını verdi.

'YARGIYA İLİŞKİN TASARRUFLAR ADETA BİR GRUBUN ALANINA MÜDAHALE SAYILIYOR'

Türkeş, kendisine cezaevi ziyareti için iznin neden geciktirildiği sorusunu da “Cumhur İttifakı’nın etkileneceği düşünülmüş olabilir. Çünkü yargıya ilişkin tasarruflar adeta bir grubun etki alanına müdahale sayılıyor. AK Parti’de problem olacağını zannetmiyorum" diye yanıtladı.

'OĞLUM GEZİ EYLEMLERİNE HER AKŞAM KATILMIŞ'

Türkeş'in, oğlunun Ege Üniversitesi’nde öğrenciyken Gezi Parkı eylemlerine katıldığını söylemesi de dikkat çekti: "Oğlum Uğur, Ege Üniversitesi’nde okuyordu. Sonradan bana diyor ki: “O zaman ‘Yapma’ dersin diye söylemedim, her akşam eylemlere ben de katıldım.”

'HUKUKSUZLUĞA İTİRAZ EDİYORUM, YETKİM OLSA BARODAN ATARIM'

Gezi Davası'nda hukuksuzluğa itiraz ettiğini de söyleyen Türkeş. "Hangi hukuksuzluğa?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Adamı Gezi Parkı’ndan alıyorsun, bir şey çıkmıyor, salıyorsun. Casusluktan alıyorsun, beraat ediyor, beraat ettiğini anlayınca tekrar Gezi Parkı’ndan içeri atıyorsun. TV’de adamın biri avukat sıfatıyla diyor ki: “Casusluktan beraat etmiş olsa dahi bu konuda kuvvetli emareler var.” Yetkim olsa bu herifi barodan atarım. “Bunu mahkum etmeye karar verdik, mahkemenin beraatini kaale almıyorum” (diyor.) Sen nasıl avukatsın ya, sana nasıl vekalet veririm. Buna itiraz ediyorum."


Türkeş'in İsmail Saymaz ile söyleşisi şöyle:

Sizi arayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç mu?

Evet. Yılmaz (Tunç) bizim arkadaşımız. Beraber milletvekilliği yaptık.

Aradığında sizin kendisine yönelik eleştirinize cevap verdi mi?

Dedi ki: “Tam o gün biz sana haber verecektik, araya bir şeyler girdi, o arada sen tweeti yayınlamışsın.”

Ne zaman cezaevine ziyarete gidiyorsunuz?

İşlerimi bitireceğim. Ondan sonra bakanlıkla gün kesişiriz. Bu hafta sonunu hedefliyorum ama en geç önümüzdeki hafta bu görüşme yapılacak.

10 gün içinde diyebiliyor muyuz?

Evet, 10 gün içinde.

Tek mi gideceksiniz?

E kimle gideyim? (MHP Genel Başkan Yardımcısı) Feti Yıldız’la mı gideyim avukat olarak? (Gülüyor)

Daha önce Osman Kavala ile görüşmüş müydünüz?

Yok ya, karşılaşmadım bile.

Telefonla?

Yok, hiç birini tanımıyorum bunların.

Daha önce cezaevine ziyarete gittiniz mi?

Babama gittim.

Onun dışında?

Öyle hapishane ziyaretim yok benim.

Neden gitmek istiyorsunuz?

Süreç öyle gelişti.

Siz Gezi Parkı günlerinde MHP’nin eyleme destek vermesine itiraz etmişsiniz. Doğru mu?

Şu oldu: Gezi Parkı, ağaçlar kesilecek diye masum bir gençlik hareketi olarak başladı. Baştaki gençlik hareketi zenginleştirildi değişik örgütler tarafından.

MHP’deyiz. Genel başkan yardımcısıyım. Divan’da konuşuyoruz. Atilla Kaya, söz aldı, dedi ki: “Gezi Parkı olayları var. Gençler İstiklal Marşı okuyor, Türk bayrağıyla geziyor. Bunlara destek vermemiz lazım.” Tartışma açıldı. MHP destek vermeli mi, vermemeli mi. Atilla ve bir iki arkadaş “Buna da destek vermeyeceksek, MHP olarak ne güne duruyoruz” dedi. Söz istedim. Dedim ki: “Arkadaşlara bir şey sormak istiyorum. Gezi Parkı olaylarını biz mi başlattık? Hayır. Buna katıldığımız takdirde yarın ‘Tamam, kifayet eder’ deyip dur dediğimizde durdurabilir miyiz?” “Hayır” dediler. Dedim ki: “O zaman bizim başlatmadığımız, kontrol etmediğimiz ve durduramayacağımız bir şeye girmememiz gerekir.” Bu şekilde tamamlandı müzakere.

MHP’nin eylemlere katılmasına karşıydınız?

Evet, kimin yaptığı belli değil. PKK’lı da giriyor, DHKP/C de. Ama saf gençlik hareketini içine karışandan ayırmak lazım. Oğlum Uğur, Ege Üniversitesi’nde okuyordu. Sonradan bana diyor ki: “O zaman ‘Yapma’ dersin diye söylemedim, her akşam eylemlere ben de katıldım.”

Katılmış ve size söylememiş.

Evet, katılmış arkadaşlarıyla. Arkadaşları Uğur’un kim olduğunu biliyor. Zaten benzer görüşteler. “Yol kapattık, varil yaktık” diyor. Gençlik yapmadı mı bunu Allah aşkına. Ama iki şeyi ayırın. Gençliğin masumane protesto hareketi ile FETÖ’den DHKP/C ve PKK’ya, terör örgütlerinin girip işi bulandırmasını birbirinden ayırmak lazım.

İtiraz ettiğiniz yer burası mı? Şiddet eylemlerinin sorumlusu olarak Osman Kavala ve diğer tutukluların yargılanıyor olmasına mı itiraz ediyorsunuz?

Hayır. Ben hukuksuzluğa itiraz ediyorum.

Hangi hukuksuzluğa?

Adamı Gezi Parkı’ndan alıyorsun, bir şey çıkmıyor, salıyorsun. Casusluktan alıyorsun, beraat ediyor, beraat ettiğini anlayınca tekrar Gezi Parkı’ndan içeri atıyorsun. TV’de adamın biri avukat sıfatıyla diyor ki: “Casusluktan beraat etmiş olsa dahi bu konuda kuvvetli emareler var.” Yetkim olsa bu herifi barodan atarım. “Bunu mahkum etmeye karar verdik, mahkemenin beraatini kaale almıyorum” (diyor.) Sen nasıl avukatsın ya, sana nasıl vekalet veririm. Buna itiraz ediyorum.

Partinizden nasıl tepkiler geldi?

Olumlu. Negatif bir şey duymadım.

Cumhurbaşkanın sizi KKTC’ye götürmesi destek gibi algılandı?

Ben her sene giderim Kıbrıs’a.

Cumhurbaşkanı sizin Gezi Parkı Davası’na ilişkin tutumunuzdan rahatsız değil diye yorumlandı.

Bu son işte (Adalet Bakanlığı’nın izin vermesi) kendisine danışıldığını düşünüyorum.

Diğer tutukluları ziyaret edeceksiniz değil mi?

Evet, beşini de edeceğim. Cezaevindekilerin mutlu beklentileri var. Oradaki insanların gönlünü alayım diye gidiyorum.

Lütfü (Türkkan) ile konuşuyorduk. O ayda bir tutuklu geziyor. “İzin çıksın, tek araba ile gidelim, yolda laflarız” diye konuştuyduk. Benim izin çıkmayınca Lütfü, “Nasıl çıkmadı, sekreterime söylüyorum, dilekçeyi yazıyoruz, ertesi gün gidiyorum, sana nasıl gelmiyor” dedi.

Bizim Avrupa Konseyi Parlamenterler Grubu’na bilgi verdim. Gruptan DEM Partili bir milletvekili mesaj attı. “Aynı arkadaşları biz de ziyaret ediyoruz, kısa zamanda izin çıkıyor” dedi. Bu ayıp yani, bu ayıp!

Size neden izin çıkmadı?

Tahminim, Cumhur İttifakı’nın etkileneceği düşünülmüş olabilir. Çünkü yargıya ilişkin tasarruflar adeta bir grubun etki alanına müdahale sayılıyor. Orada bir tereddüt olmuş olabilir. Yoksa ben AK Parti’de problem olacağını zannetmiyorum.

MHP’nin kurumsal açıklaması var.

Hiçbirinin bu dosyanın muhtevasını bildiklerini düşünmüyorum. Söylediklerinin de bir önemi yok.

YAZININ TAMAMI

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar