Türkiye’nin genel af karnesi

Cumhuriyet tarihinden bu yana düzenli olarak gündeme gelen “genel af” tartışmaları, seçim zamanlarında tartışmaların odağı olmaya devam ediyor. Artı Gerçek’e konuşan uzmanlar, Türkiye’deki genel afların hangi yıllarda ve amaçlarda ilan edildiğini anlattı.

Sinem Nazlı DEMİR


İSTANBUL - Türkiye’de neredeyse her genel seçim öncesinde gündeme “af” geliyor. Seçim zamanlarında siyasi partiler, özellikle olası genel af ilanının lehine veya aleyhine tavır alıyor; kamuoyu da söylemlere göre beklentinin içine girebiliyor. Aslında Cumhuriyet tarihi boyunca af, genel olarak kamuoyunda tartışılan bir konu oldu.

1921'den bu yana kapsamı değişiklik göstermekle birlikte 7'si genel olmak üzere toplam 52 adet af kanunu çıkarıldı. Genel af ise 1922, 1923, 1933, 1960, 1963, 1966 ve 1974’te olmak üzere yedi kez ilan edildi.

GENEL AFLARLA FARKLI DÜZENLEMELER HAYATA GEÇİRİLDİ

Türkiye’de 1922 yılında ilan edilen ilk genel afta, cezalarının üçte ikisini tamamlayan mahpusların kalan cezaları affedildi.

1923 tarihindeki ikinci genel afta da 29 Ekim 1923'e kadar işlenmiş suçlara verilen cezaların yarısı affa tabi tutuldu.

Cumhuriyet'in kuruluşunun 10. yıldönümü dolayısıyla 26 Ekim 1933 tarihinde ilan edilen üçüncü genel afta beş yılı geçmeyen ceza alan kişiler hakkında takibat yapılmaması ve cezaları üç yılı geçenlerin cezalarına indirim uygulandı.

Uzun bir aradan sonra 27 Mayıs darbesinin ardından 26 Ekim 1960 tarihinde yeni genel af yasası çıkarıldı. Yasayla, kusurdan doğan suçlarla, üst sınırı beş yılı geçmeyen hürriyeti bağlayıcı cezalar hakkında takibat yapılmaması hükmü getirildi. Ayrıca beş yıldan fazla olan cezaların üçte biri indirildi ancak bu sürenin beş yıldan aşağı olamayacağı hükme bağlandı.

YEDİNCİ GENEL AFTA İDAM ALANLARIN CEZALARINDA İNDİRİM UYGULANDI

23 Şubat 1963 tarihinde çıkarılan bir başka genel af yasasıyla, yine beş yılı geçmeyen hapis cezaları için af getirildi. Değişik oranlarda ceza indirimi sağlandı ve bazı suç ve cezalar kapsam dışında tutuldu.
3 Ağustos 1966'daki genel af yasasıyla da 1963 yılındaki afla benzeri doğrultuda düzenlemeler getirilerek mahpuslar için ceza indirimi uygulandı.

Cumhuriyetin ilanının 50. yılı nedeniyle çıkarılan genel afta Türk Ceza Kanunu 141, 142, 146 ve 163. maddelerden ceza alanları da kapsayan afla üst sınırı 12 yılı geçmeyen cezalar direkt olarak affedildi. İdam alanların cezasında da indirim uygulandı.

‘RAHŞAN AFFI’NDA TAHLİYE OLANLARIN SAYISI 45 BİNİ AŞTI

22 Aralık 2000 tarihinde ise “Rahşan Affı” olarak bilince genel afla ikinci kez “şartlı salıverme” uygulandı. Hapishane nüfusu 70 binden 40 bine kadar düştü. Daha sonra 3 yıl içinde mahpus sayısı artarak 64 bin seviyesine çıkmıştır. 4616 sayılı Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası 23 Nisan 1999 tarihinden önce işlenen suçları kapsamaktadır. Yasa çıktıktan sonra ilk planda hapishanelerdeki 23 bini aşkın tutuklu ve hükümlü aftan yararlanarak tahliye olmuştur. Ek olarak; Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlarla yasanın kapsamı genişlemiş, tahliye olanların sayısı 45 bini aştı.

SON DÜZENLEMEDE 110 BİN KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ

Son olarak pandemi ve cezaevlerindeki yoğunluk nedeniyle 15 Nisan 2020'de ceza infaz yasasında değişiklik yapıldı ve ilk etapta 40 bin daha sonra toplamda 110 bin kişi tahliye edildi. Adalet Bakanlığı verilerine göre, 1974 genel affı 61 bin olan cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayısını 24 bine kadar indirdi. 1980 darbesiyle cezaevindeki nüfus 80 bine yaklaştı ve 1991 affıyla 25 binlere kadar geriledi.

SUÇ ÖRGÜTÜ LİDERİ ÇAKICI DA TAHLİYE EDİLDİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin girişimiyle ilan edilen infaz indirimi paketi kapsamında organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı da yasa değişikliği kapsamında hükümlü bulunduğu Sincan L Tipi Ceza İnfaz Kurumu'ndan tahliye edildi.

CEZAEVLERİNİN NÜFUSU ARTMAYA DEVAM EDİYOR

2000’de çıkan şartlı salıverme yasası da tutuklu ve hükümlü sayısını 70 binlerden 50 binlere indirebildi. Ancak cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 2006’dan bu yana düzenli bir artış gösteriyor.
Bu yılın Temmuz ayında güncellenen verilere göre, cezaevlerinde 360 binin üzerinde kişi kalıyor.

‘SİYASİ GEREKÇELERLE İÇERİDE TUTULANLARA BU SİSTEM UYGULANMADI’

Artı Gerçek’e konuşan İnsan Hakları Derneği Genel Merkez yöneticilerinden Nuray Çevirmen, genel af tartışmalarının gündeme gelmesinin siyasi nedenlerden dolayı gerçekleştiğini belirtti:

“Genel af tartışmaları, siyasi olarak seçim zamanlarına denk gelen birtakım uygulamalar. Ama aslında mahpuslar bağlamında, eşitlik ilkesinin gözetildiği, yasalarda ya da infaz sisteminde insanların hapsedilme sistemlerinde bir değişiklik getirilmeyeceği aşikardır. Bir “Rahşan Affı” vardı. Daha sonra da bazı örtülü aflar yapıldı. Binlerce insan dışarıya çıktı. Ancak siyasi gerekçelerle cezaevinde tutulan insanlara bu sistem uygulanmadı.”

‘İNSANLAR SOYUT GEREKÇELERLE İÇERİ ALINMADIKÇA İÇİ BOŞ BİR SÖYLEM’

Çevirmen, yapılan son düzenlemenin altını çizerek eşitlik ilkesinin gözetilmemesinin etkilerini anlattı:

“Son düzenlemeyle bir nevi örtülü af çıkarıldı. Yaklaşık 100.000 civarında mahpus serbest bırakıldı. Ancak TMK kapsamında tutulan mahpuslar hala hapishanelerde kalmaya devam ediyorlar. Bu nedenle af yasaları, afla ilgili söylemler tamamen politikanın ve mevcut iktidarın işine yarayacak söylemlerden öteye gidemiyor. O nedenle bu eşitsizlik ilkelerinin ortadan kaldırılması, infaz yasasının düzenlenmesi, TMK’nin kaldırılması, TCK’nin düzenlenmesine yönelik taleplerimiz var.”

Çevirmen ayrıca, genel af tartışmalarının adil yargılanma sistemi sağlanmadıkça etkisiz olduğunu söyledi:

“Türkiye’deki yargı sistemi bağımsız olmadıkça, ceza infaz sisteminde düzenlemeler yapılmadıkça, insanların soyut gerekçelerle içeri alınmaları ortadan kalkmadıkça bu af söylemleri içi boş söylemlerdir.”

Nuray Çevirmen

‘DEVLET SİYASİ MAHPUSLARI BİR RİSK OLARAK GÖRÜYOR’

Çevirmen, genel afların amacının politik olmasının en büyük nedenlerinden birinin, siyasi gerekçelerle hapishanede olan mahpusların af kapsamlarının dışında tutulması olduğunu söyledi:

“Tüm bu aflara bakıldığında genel olarak düşünce ve ifade özgürlüğü ile siyasi gerekçelerle cezaevlerine konulan mahpuslar kapsam dışında tutuldu. Devlet siyasi mahpusları bir risk olarak gördüğünden, düşünceyi cezalandırdığından, muhalif siyaseti yasaklı kıldığından dolayı tahliye olamayan mahpuslar mağdur edildiler. Buradan yola çıkarak tüm infaz düzenlemeleri ile genel aflar elbette siyasidir. Afların çıkarılma zamanları düşünüldüğünde bu uygulamalar iktidarların popülist siyasetinin sonucudur.”

Af kapsamı içinde tutulan adli mahpusların yeniden hapishaneye dönme olasılığına da değinen Çevirmen, cezalandırma sistemine yönelik önerilerini sıraladı:

“Ayrıca af süreçlerine bakıldığında özellikle adli mahpuslar noktasında tekrar suç işlenerek hapishaneler geri dönüş yaşandığı istatistiklerle görülebilir. O nedenle adli suçların önlenmesi noktasında politikaların geliştirilmesi ve sosyal adaletin sağlanması gerekir.”

‘HAPİSHANELERDE YAŞANAN SORUNLARA KALICI ÇÖZÜM GETİRİLMEDİ’

Artı Gerçek’e konuşan, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CİSST) Ahmet Kavruk, Türkiye’de ilan edilen genel afların nedenlerini anlattı:

“Genel af, tüm mahpusları kapsadığı için infaz düzenlemesi denilen kısmi aflara göre hiç kuşkusuz daha eşit bir düzenlemedir. Ancak Türkiye tarihindeki genel aflara detaylı olarak baktığımızda da özellikle hapishane nüfusundaki yoğunluğa dönemsel çözümler getirmek amacıyla uygulandığını görürüz. Elbette bu bakış açısıyla çıkarılan genel aflar, hapishanelerde yaşanan sorunlara kalıcı çözümler getirmemiştir.”

Ahmet Kavruk

‘ORTAK AKILLA HAREKET ETMEK GEREKİYOR’

İlan edilen afların hapishanelerdeki genel sorunlara çözüm getirmediğini belirten Kavruk, problemlerin devam ettiğini söyledi:

“Son olarak geçmişteki genel afların Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmelerden ve politik ortamdan da bağımsız çıkarılmadığını unutmamak gerek. Hapishanelerde mahpusların yaşadığı sorunlar daha köklü ve kamuoyunu da ilgilendiren meseleler. Bu noktada aslında “içerisi” ile “dışarısı” sanıldığı kadar birbirinden ayrı değil. Hapishanelerde yaşanan problemlere kalıcı çözümler getirebilmek için mahpus ve mahpus yakınları başta olmak üzere sivil toplum örgütlerini ve alanda çalışma yapan insanları göz ardı etmede ortak bir akılla hareket etmek gerekiyor.”

‘İNFAZ DÜZENLEMESİYLE KAPASİTE AŞIMI SORUNUNUN BİRAZ ÖNÜNE GEÇİLDİ’

Son olarak 2023 yılında yapılan infaz düzenlemesine de değinen Kavruk, düzenlemenin ayrıntılarını açıkladı:

“15 Temmuz 2023 yılında bir infaz düzenlemesi oldu. Resmi Gazete’de yayınlandı. 2020 senesinden itibaren, pandemi döneminde Covid-19 iznine ayrılan mahpuslar olmuştu. COVID-19 iznine ayrılan bu mahpuslar, 2020 yılından 2023 yılının Temmuz ayına kadar her iki ayda bir tekrardan izne ayrıldılar. 2023 yılının Temmuz ayında da bir düzenleme yapıldı. COVID-19 iznine ayrılan mahpusların 5 yıla kadar denetimli serbestlikten yararlanmasına hak tanındı.”

Türkiye’deki hapishanelerde önceki süreçlerde de gündeme pek fazla gelen kapasite sorununa da değinen Kavruk, yeni düzenlemeyle kapasite tartışmasındaki değişikliği anlattı:

“4-5 ay öncesine kadar hapishanelerin toplamda nüfusunun çok yüksek olduğunu ve kapasite sorununun kamuoyunda tartışma konusu olduğunu biliyoruz. Bu infaz düzenlemesiyle beraber bu tartışmanın biraz önüne geçildi.”

TÜRKİYE’DE GENEL AF İLANININ HUKUKİ GEREĞİ NEDİR?

Türkiye’de genel affın ilan edilmesi için TBMM’de yapılacak olan oylamada, üyelerin nitelikli çoğunluğu, 360 milletvekili, verilecek olan teklife onay vermeli. Bu da muhalefetten en az 25 milletvekilinin de af lehine oy vermesi anlamına geliyor. Dolayısıyla genel af, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle ilan edilemez, bu karar için tek adres TBMM’dir.

Öne Çıkanlar