Türkiye'ye gelen Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi, İmralı'yı ziyaret etmedi

Türkiye’ye 13-22 Şubat tarihlerinde ziyaret gerçekleştiren CPT heyeti, İmralı Adası’nı ziyaret etmedi. Sezai Temelli, CPT'nin meşrutiyetinin sorgulanabilir hale geldiğini söylerken Asrın Hukuk Bürosu da bu yaklaşımın 'kabul edilemez' olduğunu belirtti.

Türkiye'ye gelen Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi, İmralı'yı ziyaret etmedi

Artı Gerçek - Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), 13-22 Şubat tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret ettiklerini açıkladı. Antalya S Tipi , Iğdır S Tipi, Van F Tipi, Van Yüksek Güvenlikli, Antalya L Tipi, İstanbul Maltepe L Tipi ve 3 No'lu Cezaevi’ni ziyaret eden heyetin, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile bakanlık yetkilileriyle görüştüğü kaydedildi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 25 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulduğu, 35 aydır hiçbir şekilde haber alınamadığı İmralı Adası’nı ziyaret etmeyen CPT, konuyla ilgili “Ziyaret vesilesiyle heyet, şu anda İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanede tutulan mahkumların durumuyla ilgili, özellikle dış dünyayla temaslarıyla ilgili bazı konuları da ilgili makamlara gündeme getirdi” açıklaması yaptı.

TEMELLİ: CPT YAPMASI GEREKENİ YAPMADI

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli de Türkiye’ye gelen ve farklı cezaevlerini ziyaret eden CPT’nin yapması gerekeni yapmadığını belirtti. Temelli, “CPT Türkiye’ye geldiğinde; ilk yapması gereken şey herkesin de beklediği gibi İmralı Adası ziyareti olmalıydı. Maalesef bu ziyaret gerçekleşmedi. Özellikle 35 ayı aşan bir süredir hiçbir bilgi alınamayan Sayın Abdullah Öcalan ile ilgili bir girişimde de bulunulmamış. Vahim bir durum. CPT’nin böyle bir girişimde bulunmaması kaygı vericidir” dedi.

'CPT ÜSTÜ ÖRTÜLÜ OLARAK İHLALLERİ ONAYLIYOR'

Öcalan'ın sağlık durumu ile ilgili defalarca Sağlık Bakanlığı'na başvurduklarını fakat dönüş olmadığını belirten Temelli, şunları söyledi:

"Şimdi CPT, sözde Avrupa İnsan Hakları meselesinde önemli bir kurum. Hak ihlaline karşı oluşturulmuş bir yapı. Bu yapı, bunca zamandır süren bir hak ihlalinin yaşanmasına karşılık hiçbir duyarlılık göstermiyor. Adeta yok sayarak bu hak ihlalini, bu hukuk dışılığı neredeyse zımni olarak, yani üstü örtülü olarak onaylamış oluyor."

'BÜROKRASİNİN SINIRLARIYLA İNSAN HAKLARI MÜCADELESİ YÜRÜTÜLMEZ'

CPT’nin meşrutiyeti artık sorgulanabilir hale geldiğini ifade eden Temelli, "Sadece bürokrasinin çizmiş olduğu sınırlarda insan hakları mücadelesi yürütülemez. İnsan haklarını bu sınırlar çerçevesinde savunmanız da mümkün değildir. Zaten bu tür kuruluşların varlık nedeni; tam da devletlerin uyguladıkları şiddete karşı ya da uyguladıkları hukuk dışılıklara karşı bir mücadele ve hukuku savunmaktır" dedi. Temelli, şöyle devam etti:

"Siz bunu yapmıyorsanız siz devletin sizin önünüze koyduğu menüyle yetiniyorsanız eğer, hukuk adına ve insanlık adına bir sonuç çıkmaz. Dolayısıyla bir meşrutiyet sorunu var. Tabii ki CPT kendi o dikensiz gül bahçesinde insan hakları ve cezaevleri üzerine çalışmalar yapabilir fakat bütün dünyada en ciddi mesele İmralı tecrididir. İmralı’yı görmezden geldiğinizde sorgulanmanız kaçınılmaz olur.”

ASRIN HUKUK BÜROSU: CPT'NİN SORUMLULUĞU İLE BAĞDAŞMIYOR

CPT’nin İmralı'yı ziyaret etmemesine ilişkin yazılı açıklama yapan Asrın Hukuk Bürosu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bu yaklaşım ne işkence yasağı ile ne de işkence koşullarını önleme görevleri ile bağdaşmaktadır. Yasa dışı disiplin cezaları ve infaz hakimliklerinin hukuka aykırı avukat yasakları sistematik bir şekilde ardı ardına veriliyorken, infaz koşulları ve ‘yargı süreçleri’ avukatın inceleme ve denetimine kapatılmışken, İmralı’da savunma hakkı tamamen ortadan kaldırılmışken, avukat ve aile ziyaretleri başta olmak üzere dış dünya ile tüm bağları neredeyse üç yıldır koparılmışken, avukatları tutulma koşulları ve sağlık durumları ile ilgili hiçbir bilgiye sahip değilken, konunun yalnızca yetkililerle görüşmede gündeme getirilmesi, kabul edilemez bir yaklaşımdır."

'İŞKENCE YASAĞININ MUTLAK OLMA NİTELİĞİ AŞINDIRILDI'

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin ‘derhal avukatları ile görüştürülmelidir’ şeklindeki tedbir kararının Türkiye tarafından 1,5 yıldır yerine getirilmemiş olması da CPT’nin malumudur. Buna rağmen dış dünya ile ilişkilerinin sınırlı düzeyde ele alınması, koşulların devlet ve ilgili sorumluların keyfiyetine terk edilmesi anlamına gelir. Oysaki İmralı’da 25 yılını dolduran uzun mahpusluk ve ağırlaştırılmış müebbet rejimi ile mevcut mutlak iletişimsizlik koşulları bir işkence biçimi olarak insanlık dışıdır. Fakat ulusal ve uluslararası merci ile kurumların yaklaşımları işkence yasağına aykırı olduğu gibi işkence yasağının mutlak olma niteliğini de aşındırmış durumdadır.

'TECRİT KOŞULLARININ DEVAM EDECEĞİ KAYGISANA SEVK ETTİ'

Sn. Öcalan ve İmralı ile ilgili Kasım-Aralık-Ocak dönemine dair bilgilendirme ve taleplerimiz 15 Şubat 2024 tarihinde tarafımızca CPT’ye iletilmişti. Heyetin henüz Türkiye’de iken güncel gelişmelerden haberdar olması, raporu henüz açıklanmamış olan en son ziyaretlerinin 22 Eylül 2022 tarihinde yapılmış olması, o tarihten sonra depremlerin de içinde olduğu koşulların daha da kötüye gitmiş olması, İmralı’da doğrudan bir gözlem ve incelemeyi gerekli kılıyordu. Fakat yeni bir ziyaret gerçekleştirilmeden Türkiye’den dönülmüştür. Bu durum bizleri, İmralı’daki işkence, hukuka ve ahlaka aykırı tecrit koşullarının devam edeceği kaygısına sevk etmiştir.

'TESPİT VE GÖZLEMLER KAMUOYUNA AÇIKLANMALI’

Gelinen aşamada CPT’den beklentimiz yıllardan bu yana hiçbir tavsiyelerinin dikkate alınmaması, hiçbir iyileştirmenin devlet tarafından sağlanmamış olması nedeniyle İmralı’ya dair tespit ve gözlemlerini kamuoyuna açıklamalarıdır. İşkence yasağına aykırı olan haber alamama halinin son bulması, avukat ve aile ziyaretlerinin sağlanması için netice itibariyle devletin durduğu noktadan bakmak yerine etkin bir rol oynamalarıdır.” (MA)