Tutuklu gazeteciden dayanışma çağrısı
Tutuklu gazeteci Nedim Türfent TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş'a yazdığı mektupta 14 Haziran’daki davası için dayanışma çağrısı yaptı.
![Tutuklu gazeteciden dayanışma çağrısı](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/8096.jpg)
GÜNCEL - Kanun hükmünde kararnameyle kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri ve İngilizce Haber Editörü Nedim Türfent 12 Mayıs 2016 tarihinden beri tek kişilik hücrede tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş’a mektup yazdı. Evrensel gazetesinden Şerif karataş'ın haberinde yer verdiği mektupta Türfent, 14 Haziran’da Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşması için dayanışma çağrısı yaptı.
Türfent’in Durmuş’a yazdığı mektup şöyle:
Kalemin gizemli gücüyle merhaba…
Mühürlü ve tutuklu zamanların akıntısında sırra kadem basmayıp gazeteciliğin büyülü albenisiyle yeniden yaşam bulan ve karanlığa mahkum olmak istemeyen özgür kalemlerin, düş ve düşünce insanlarının demek o ki ‘eli kalem tutanların’ hayatlarının bir müddetini geçirmek zorunda bırakıldıkları ‘mecburi konaklama tesislerinden’ yaprak kımıldatmayan bir sessizlik içerisinde, hücredeki izolasyon ikliminde ‘pranga eskitirken’ hepinizi özlem dolu kalbimle umutla selamlıyorum.
'GECE NE KADAR KARANLIK OLSA DA GÜNEŞ ELBET DOĞAR'
Brecht’in dediği gibi ‘karanlık zamanlardan’ geçmekteyiz, lakin ‘gece ne kadar karanlık olsa da güneş elbet doğar’. Kuşkusuz hakikat pınarından filizlenip büyüyecek olan bu güneş, karanlıkların korkulu rüyası ve kabusu olacaktır. Aynı otlama? Ve kalem parmaklı kuklalara inat, peyderpey, mayası tutan bu aydınlanma hali, karanlığın hükmünü meslek yaşamımızdan aforoz edecektir. Yine ‘sözün bittiği yerleri’ hiç yaşamamak için ağzımızın musluklarının kapatılmasına, kalemlerimizin kırılmasına bu direngen ışık izin vermeyecektir. Gerçek şu ki; bulutlu ve puslu zamanlarda gözlerine perde çekmek, mürekkebini kurutmak, kabuğuna çekilmek, bukalemunlaşmak, üç maymunu oynamak, vicdanı olan kalemini erk(eğ)e endekslemek ya da havuzda yüzüp Büyük Birader’in repertuarını kullanmak ancak ve ancak mesleğin fişini çekmek, gazeteciliği darağacına çıkarmak olacaktır. Oysa yazmanın yegane gayesi, biricik meziyeti darağacından dahi meyve çıkarmaktır. Yaşamak ve yaşatmak için yazmaktır. Sözgelimi yaşamın her renginin, sesinin ve ezgisinin vücut bulduğu cennet bahçesi ülkemizde kangrenleşen sorunlara bir kıvılcım dahi olsa fener tutmak, görünür kılmak için yazmaktır.
'DAYANIŞAN GAZETECİLİK SEVDASI, DEĞERLİ DOSTLAR'
Ne yazık ki bu ışığımızı karatmak isteyenler, tozlu raflarda rotası hakikat, karanlık dehlizlerde pusulası özgür gazetecilik olan herkesi susturmak, sindirmek istemektedirler. İşte hakikat denizine hep birlikte yelken açtığımız bu şiir kıvamındaki meslekte, bu katmerli, meşakkatli yolculukta en amansız ve apansız baskılara göğüs geren gazetecilik sahiplenicisi sizler, en diri ve mavi umudumuz oldunuz. Karanlıkların değirmenine su taşımayarak, gerçeklerin diline sahip çıkarak, bu kısır döngüde bir kez daha çözüm reçetemiz oldunuz. Suna Aras ‘umut yer çekimidir, hayatta kalmanın bahanesidir, yaşamla bağıdır insanın’ sözlerini örüyordu kağıt kokan yapraklara… Bize çanak tutan bu sözler, kemirilmek, kirletilmek, perdelenmek ve tırpanlanmak istenen çam sakızı mahpus umudumuzu günbegün diriltmekte, büyütmektedir.
Özgür bir ırmağın farklı ve öteki kollarında birikip dayanışan gazetecilik sevdası, değerli dostlar, 26 Nisan 2017’den beri tek başıma tutulduğum 4-5 metrelik daracık bir kutudan, kafesten sizlere yazıyorum. İddianamemden de alenen görüldüğü/görüleceği gibi salt gazetecilik faaliyetlerinin ‘suç’ sayılarak 12 Mayıs 2016 tarihinden beri -bir yıldır – demir parmaklıkların ardında tutulmaktayım. ‘cezanın infazına’ dönüşen bu sürecin akabinde ilk duruşmam 14 Haziran 2017 tarihinde Hakkari 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecektir.
Mesleğimizi icra ederken Demokles’in kılıcının her an bir yerlerinize battığı bir kentte, ülkemizin ücra noktasında hem dayanışmak hem de kent yaşamına, bölgeye tanık olmak adına duruşmaya katılmanızı, kanat çırpıp gazeteciliğin her yerde gazetecilik olduğunu son günlerin moda deyimiyle ‘yedi düvele’ haykırmanızı ve bilakis bizleri onure etmenizi özlemle bekliyor olacağız…
Düşlerimiz ve umudumuz dayanışma ve desteğinize gebedir…
Gazetecilik aşkıyla, umutla kalınız…
Sevgi ve saygılarımla…
#Gazetecilik Suç Değildir