Ukrayna krizi Montrö tartışmasını alevlendirdi

Ukrayna krizi Montrö tartışmasını alevlendirdi
Ukrayna krizi Montrö Sözleşmesi’yle ilgili siyasi tartışmaları yeniden canlandırdı. Erdoğan, Kanal İstanbul üzerinden Montrö'yü tartışmaya açmıştı.

İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçişi düzenleyen ve zaman zaman siyasetin gündeminde tartışma konusu olan Montr Sözleşmesi, Ukrayna'daki son gelişmelerle yeniden gündeme geldi.

Amerika'nın Sesi, bu kapsamdaki Montrö tartışmalarını derledi: 

Son olarak Brüksel’de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın "Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin orada rahat, güven ve refah içinde yaşaması bizim en samimi dileğimiz. Bu manada da Montrö Sözleşmesi’nin önemli olduğunu, buna gerekli desteğin sağlanması gerektiğini, Montrö Sözleşmesi’nin sağladığı düzenin bütün taraflar için yararlı olduğunu burada da ifade etme fırsatımız oldu" açıklaması dikkat çekti.

AMİRAL GÜRDENİZ'İN EŞİ: PEKİ NEDEN BUNLARI YAŞADIK?

Akar’ın açıklaması, Montrö’yü savunan bildiriyi imza attığı için yargılanan Amiral Cem Gürdeniz’in eşi Rengin Gürdeniz gibi isimlerin tepkisine yol açtı. Rengin Gürdeniz, "Peki Montrö vazgeçilmezdir, ana fikrinde yazılan basın açıklamasına onay verdiği için eşim neden sekiz gün gözaltında kaldı? Neden bacağına kelepçe takıldı? Neden yurtdışına çıkma yasağı var? Neden mahkemede ifade verecek? Üç buçuk yıl esaretten sonra ikinci defa neden bunları yaşadık?" sorularını gündeme taşıdı.

KILIÇDAROĞLU'NDAN ERDOĞAN'A: TARTIŞMAYA AÇMASI İHANET

Bugün de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de parti grup toplantısındaki konuşmasında, Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne karşı hamlesiyle birlikte oluşan savaş riskini, Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışması üzerinden değerlendirdi.

Kılıçdaroğlu, "Bölgemizde bir savaş istemiyoruz. Savaşın acımasızlığını en iyi bizim tarihimiz anlatır. Bölgedeki bir savaşın Türkiye'ye büyük zararlar vereceğini hepimiz biliyoruz. Tarafları sağduyuya davet etmek tüm dünyanın ortak talebi olmak zorundadır. Rusya 2014'e göre güçlü bir şekilde ortaya çıkmış durumda. Doğalgaz, petrol fiyatları artıyor, bunlar da Rusya'nın işini kolaylaştırıyor. Döviz rezervi artmış durumda, akaryakıt ve doğalgaz fiyatları artıyor" yorumunda bulundu.

Ardından Cumhurbaşkanı Recep TayyipErdoğan’ın geçmişte Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açan sözlerini işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bu girişi neden yaptım; Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açmanın nasıl bir ihanet olduğunu anlatmak için. Montrö dünyanın güvenliği için son derece önemli bir anlama. Tarihi bilmeyen, dünyayı okuyamayan birileri Montrö'yü tartışmaya açarsa bunun sonuçlarını herkesin bilmesi lazım. Tarihi, dünyayı bilmeyen birileri Montrö Sözleşmesi'ni tartışmaya açarsa bunun ortaya çıkartacağı rehaveti hepimizin bilmesi lazım" ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN'IN KANAL İSTANBUL VE MONTRÖ SÖZLERİ

Kılıçdaroğlu’nun sözleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Kanal İstanbul" projesiyle İstanbul Boğazı’na alternatif geçiş yolu yaratma girişimiyle birlikte Karadeniz’le ilgili geçmişte Rusya’yı da rahatsız eden söylemlerine tepkisi oldu.

Erdoğan, 23 Aralık 2019’ta tarihinde "Kanal İstanbul"un hayata geçirilmesiyle ilgili "Ya bir boğazımız var İstanbul Boğazı... Ve zaman zaman yalılara bindiren kuru yük gemileri, tankerler bunları görmüyor musunuz? Ve hepsinden öte Montrö Antlaşması Türkiye'ye ne kazandırmıştır, ne kaybettirmiştir? Acaba bunu hiç düşündünüz mü? Fakat şimdi Kanal İstanbul'la, işte biz bunu onlara anlatacağız, göstereceğiz ve bunu görecekler" demişti.

"Kanal İstanbul" projesi ile ilgili AKP’nin ısrarcı tutumu gündemdeki yerini korurken, Erdoğan’ın tek imzasıyla 20 Mart 2021’de Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle birlikte yeniden Montrö Sözleşmesi meselesi tartışılmıştı.

ŞENTOP: CUMHURBAŞKANI İSTERSE MONTRÖ'DEN ÇEKİLEBİLİR

AKP’li TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un anayasal açıdan uluslararası sözleşmeler konusundaki 29 Mart 2021’deki açıklaması sırasında "Cumhurbaşkanı isterse Montrö'den çekilebilir" ifadesini kullanması tartışmayı alevlendirmişti. Bunun üzerine 4 Nisan 2021 tarihinde emekli 104 amiralin imzasıyla yayımlanan ve kamuoyunda ‘Amiraller Bildirisi’ olarak bilinen bildiriyle, iktidara hitaben "Montrö Sözleşmesi’nin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz" ifadeleri yer almıştı.

Bildiride, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine atıfta bulunulmuş, "Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşması'nı tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir" denilmişti.

ÇEVİKÖZ: KARADENİZ'İN GÜVENLİĞİ RİSKE GİRDİ

Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı ve TBMM Dışişleri Komisyonu CHP Grubu Sözcüsü, Emekli Ünal Çeviköz de CHP adına Rusya’nın tutumunu kınadıklarını bildirdi.

Emekli Büyükelçi Çeviköz, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı Donetsk ve Lugansk bölgelerinin bağımsızlığını tanıdığını belirten bir açıklama yapmıştır. Ukrayna’nın bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hiçe sayan ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olan bu kararı asla kabul etmiyor ve kınıyoruz. CHP uluslararası ilişkilerde emrivakilere ve uluslararası hukuku ihlal eden her türlü gelişmeye karşı çıkan, Birleşmiş Milletler Şartı’nda ifadesini bulan devletlerin toprak bütünlüğü ve sınırlarının dokunulmazlığı ilkelerine saygı gösteren bir anlayışa sahiptir. Söz konusu tanıma kararı Karadeniz güvenliğini ciddi biçimde tehlikeye sokmuştur. Bu kararın yaratabileceği sakıncaların önlenmesi için tarafların ivedilikle yapıcı ve barışı önceleyen bir diyalog içine girmelerini gerekli görüyoruz" açıklamasında bulundu.

ALTAY: KINIYORUZ

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da bugünkü TBMM Genel Kurulu’nda konuyu değerlendirdi ve TBMM’yi de göreve çağırdı. Altay, "Türkiye'nin kuzeyinde, Karadeniz'in karşı sularında sıkıntılı bir durum yaşanmaktadır ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçı Donetsk ve Lugansk bölgelerinin bağımsızlığını tanıdığını belirterek bir açıklama yapmıştır. Ukrayna'nın bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hiçe sayan ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olan bu kararı asla kabul etmiyor ve kınıyoruz.

CHP, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diskuruyla hareket eden, bu anlayışa sahip bir partidir. Uluslararası ilişkilerde emrivakilere ve uluslararası hukuku ihlal eden her türlü gelişmeye karşı çıkan Birleşmiş Milletler Şartı'nda ifadesini bulan devletlerin toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığı ilkelerine saygı gösteren bir anlayışa sahibiz. Karadeniz'in güvenliğini önemsiyoruz, Ukrayna krizinin Türkiye'ye çok olumsuz etkilerinin olmaması, olası etkilerin bertaraf edilmesi için TBMM’yi ve yürütme organını şimdiden yapıcı ve samimi bir şekilde uyarmayı da bir görev addediyoruz" dedi.

HDP: KÜRESEL BİR FELAKETİN KAPILARI AÇILABİLİR

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise TBMM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında Ukrayna meselesini değerlendirerek, Doğu Avrupa’daki gelişmelerden kaygı duyduklarını açıkladı. Beştaş, şöyle konuştu:

"Ukrayna ve diğer Doğu Avrupa ülkeleri, NATO ve Rusya arasındaki iktidar mücadelesinin ve askerî yayılmacı politikanın zemini olmamalıdır. Doğu Avrupa halkları bu çatışmalı durumdan en fazla zarar görecek kesimi oluşturuyor. Çalınan savaş tamtamlarına karşı her türlü barışçıl siyaset ve diplomatik çabayı desteklediğimizi paylaşmak istiyorum. Hem NATO hem de Rusya, gerilimi düşürmek için pozisyonlarını tekrar gözden geçirmelidir. Başta bölgedeki sivil halk olmak üzere milyonlarca insanın hayatını tehlikeye sokacak bu tırmanış, küresel bir felaketin kapısını da aralayabilir.

Tüm tarafları müzakere ve diplomasiyle meseleleri çözecek bir tutum geliştirmeye çağırıyoruz. Ayrıca, Putin'in, Rusya'nın asker göndermesi meseleyi daha da ağırlaştıracaktır. Son yansıyan bilgilere göre askerler de gönderildi. Her türlü askerî müdahaleye karşı olduğumuzu da paylaşmak istiyorum. Bu durumda Ukrayna gerilimindeki her denklem, Türkiye'yi jeopolitik ve ekonomik olarak doğrudan etkileyecek durumda. Ukrayna'da yaşananlarla ilgili karar süreçleri sadece sarayın insafına bırakılmayacak kadar tüm Türkiye halkını yakından ilgilendirmektedir. Türkiye halkının yüzde 90'nını temsil eden bir Parlamentodayız şu anda. Hem Dışişleri Bakanının Meclise gelip bilgilendirme yapması ve tüm grupların mevcut durumu analiz etmesi hem de karar alma sürecinde önerilerini sunması gerektiğini düşünüyoruz."

Beştaş, HDP Grubu olarak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun TBMM’ye bilgilendirmede bulunması gerektiğini ve gruplarca görüşler açıklanarak Ukrayna krizi üzerine çalışılması gerektiğini belirtti.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar