Uzaktan eğitim, uzaktan 'Bakan’a kolay

Eğitim emekçileri ile eğitim öğretim sürecinin en önemli parçası olan öğretmen, öğrenci ve velilerin uzaktan eğitim koşullarını konuştuk.

Uzaktan eğitim, uzaktan 'Bakan’a kolay

Ayşegül BAŞAR

ARTI GERÇEK - Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okulların açılmasına ilişkin ilk yaptığı açıklamada 4 senaryo ortaya koydu. Söz konusu senaryolar; okulların tam olarak açılması ve tüm öğrencilerin okula devam etmesi, koşulların durumuna göre hem uzaktan hem yüz yüze eğitimi birlikte götürmek, salgının yayılma durumuna göre il bazlı bazı illerde açıp bazılarında açmama, son olarak da okulların hiç açılmaması ya da tamamen uzaktan eğitimle sürecin devam ettirilmesi şeklinde özetlenebilir. MEB'ten yapılan en son açıklamada ise, 2020-2021 eğitim öğretim yılına ilişkin değerlendirme sürecinin nihai aşamada olduğu belirtilerek, son kararın Bilim Kurulu toplantısı sonucuna verileceği kamuoyuna duyuruldu.

Okullar 16 Mart 2020 itibariyle kapandı ve açılıp açılmaması konusu ise henüz net değil. Eğitimin yüz yüze yapılması ya da uzaktan yürütülmesi konusunda henüz net bir açıklama yokken bakanlığın yüzde 40 yakından yüzde 60 uzaktan eğitim formülü üzerinde durduğu biliniyor. Bakanlık senaryoları bir tarafa 'yatarak para kazandıkları' iddia edilen eğitim emekçileri uzaktan eğitim şartlarının hiç de kolay olmadığını ortaya koyuyor.

Eğitim Sen, salgında gelinen son aşamayı ve eğitim kurumlarının durumunu bugünden itibaren tartışmaya açarken, eğitim emekçileri ile eğitim öğretim sürecinin en önemli parçası olan öğretmen, öğrenci ve velilerin uzaktan eğitim koşullarını konuştuk.

'ATANMIŞ YÖNETİCİLER BAŞARISIZLIĞI ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERE YIKTI'

19 Mart -19 Haziran tarihleri arasında 62 gün boyunca ‘Eğitim Günlükleri’ yayınlayarak, görüş-önerileri kamuoyu ile paylaştıklarını belirten Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Derya Yulcu, öğretmenlerin uzaktan eğitim sonucu bu süreçte deneyimledikleri zorlukları şöyle ifade etti: "Uzaktan eğitim hem teknik alt yapısı nedeniyle sıkıntılar yarattı hem de niteliksizliği, ulaşılabilirliği açısından olumsuzluklar yaşattı. Mevcut haliyle demokratik, bilimsel, eşitlikçi, anadilimizde bir eğitim hizmeti alamıyoruz. Bunun ekrana olumsuz yansıması oldu ve kamuoyunda tepki topladı. Eğitim Sen olarak eğitim sistemine dair eleştirilerimiz görünür oldu. Öğretmenler için çalışma saatleri esnekleşti ,7/24 çalışan öğretmenler üstelik hakarete uğradı. Seçilmemiş atanmış eğitim yöneticileri koltuklarını kaybetmemek için öğretmenleri yarıştırmaya, performans ölçmeye çalışarak eğitim sistemindeki başarısızlığı öğretmen ve öğrencilere yüklemeye çalışmışlardır."

'BÜTÜN KAYNAKLAR İŞVERENE, YATARAK PARA KAZANAN BİZ'

Eğitim Sen 7 no'lu Şube Sekreteri Yakup Kaya ise ‘yatarak para kazanmak’ söylemine tepki göstererek, "Bu cümle işverenlerin dilden düşüremedikleri emekçi düşmanı, nefret söylemi. Ülkenin bütün kaynakları, işçilerin, emekçilerin alınterlerinden biriktirilen işsizlik fonu dahil her kaynak işverene aktarılsın bir yolu bulunup ama yine yatarak para kazanan biz olalım. Velev ki öyle, bu bütün emekçiler açısından da böyle olmalı, halk sağlığı için temas olmasın, mesafe korunsun diyorsak 3 ay 5 ay neyse, herkes yatarak para kazanmalı, bu eleştiriyi değil talep edilmesi gereken bir durumu işaret eder." ifadelerini kullandı.

'UZAKTAN EĞİTİM UZAKTAN BAKINCA KOLAY'

EBA ile eğitimin sıkıntılarına değinen Kaya, "Uzaktan eğitim, uzaktan bakınca çok kolay gibi gözükebilir ancak eğitim emekçileri olarak gördük ki, evden çalışma, uzaktan eğitim üzerimizde daha fazla baskı hissettiğimiz, sürekli iş düşündüğümüz bir durum. EBA altyapısının yetersizliği (sahi EBA yeni olmamasına rağmen bunca yıl bu platform nasıl iyileştirmedi, sorgulanması gereken bir konu da bu) gibi etkenlerle gece 2 de 3 te EBA içeriği hazırlamaya, öğrencilere etkinlik göndermeye çalıştık." dedi.

'UZAKTAN EĞİTİM EŞİTSİZLİKLERİ ARTTIRDI'

Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin alternatifi olmadığını ve kalıcılaştırılamayacağını söyleyen Yulcu şöyle devam etti: "Uzaktan eğitim eşitsizlikleri artırmaktadır. Okulların öğrenciler için güvenli bir yer olarak açılması çocukların yararınadır. Evde Kal çağrısı çocuklar ve kadınlar için şiddet demek, evler şiddetin yoğun olarak yaşandığı mekanlardır. Taşımalı eğitim sonlandırılmalı, öğrenci sayısına bakılmaksızın kapatılan köy okulları açılmalıdır. Çocukların eşitsiz koşullarda girdikleri elemeye dayalı sınavlar yapılmamalıdır."

MESLEK ÖĞRENCİLERİ STAJER KİMLİĞİYLE ÇALIŞTIRILDI

"Salgın sürecinde meslek liselerinde dezenfektan, maske üretimi yapıldı ve lise öğrencisi çocuklar stajer kimliğiyle bu üretim sürecine dahildi. Mersin’de Ramazan Şahin öğretmenimizi okulda dezenfektan üretimi sırasında yaşanan patlamada kaybettik."

'ÇADIRDA YAŞAN BİR ÇOCUK EBAYI NE KADAR TAKİP EDEBİLİR'

Virüsün yayılma riskinin sınıfsal bir yapıya sahip olduğunu söyleyerek ekonomik eşitsizlikler altını çizen Yulcu, her çocuğun uzaktan eğitime uygun koşullarının olmadığını belirterek şöyle devam etti: "Salgından çok önce gündemimiz olan ekonomik kriz salgın döneminde alım gücümüzü gözle görülür şekilde düşürdü, milyonlarca işçi çalışmak zorunda kaldı. Mevsimlik tarım işçisi aileler çocuklarıyla çadırlarda yaşıyor. Çadırda yaşayan bir çocuğun EBA’yı takip etme olanağı ne kadar mümkün olabilir. Virüsün yayılma riskinin sınıfsal bir karakteri var. Patronların kar hırsı için, yaşamak için çalışmak zorunda olan işçiler yaşamları pahasına çalışıyor ve çocuklarıyla aynı evde uyuyor. Ayrıca kadınların ev içi emeğinin yoğunlaştığı bir dönem oldu."

'BAKAN ÖZEL OKUL SAHİPLERİNİN BAKANI'

"Öğretmenlik mesleğine itibar kaybettirme bir politika olarak yıllardır uygulanıyor. Öğretmenlerin mücadele ederek kazandığı ekonomik, özlük, demokratik hakları bu yolla törpülenmek isteniyor. Böylece eğitim hizmeti özelleştirilecek, öğretmenler özel okullarda gelecek kaygısıyla güvencesiz bir şekilde çalışarak patronları zengin edecek. Öğretmenlere yönelik olumsuz söylemler tıpkı kadınlara yönelik ayrımcı, öldürücü dil gibi siyasi iktidar tarafından desteklenmektedir. Çünkü AKP iktidarı emekçilerin, kadınların, çocukların iktidarı değil, erkek patronların iktidarıdır. Milli Eğitim Bakanı özel okul sahiplerinin, küçük mutlu bir azınlığın bakanıdır. Mevsimlik tarım işçisi çocuktan bir şey almadan bir şey vermeyen, çocuk işçiliğini meşru gören bir bakan eğitim sistemindeki sorunları çözme iradesi gösteremez. Bakanlığın senaryolarının gerçekleşmesi; eğitime gerçek ihtiyaçlar hesaplanarak bütçe ayrılmadan, hizmetli, memur, öğretmen sayısı artırılmadan, mevcut haliyle yapılacak düzenlemelerle kaderine terkedilmiş devlet okullarında çocukların sağlığını korumak olanaksız."

'DEMOKRATİK OLMAYAN İŞLEYİŞ PANDEMİDE DE DEVAM ETTİ'
Yulcu, pandemi sürecinin genel siyasi tablosunu şöyle değerlendirdi: "Genel anlamda demokratik olmayan işleyiş pandemi sürecinde de devam etti. Önlemler, sağlık alanından ilgili ve yetkin kurumların çağrılarına rağmen alınmadı. Sosyal devlet olmanın gerekleri yapılmadı, biz yurttaşlara ücretsiz maske bile dağıtılmadı, temiz içme suyu sağlanmadı, evde kalınca kabaran faturalar silinmedi. Siyasi iktidar virüsle değil muhalefetle savaştı. ‘Baroların seçim sisteminin değiştirilmesi, İstanbul Sözleşmesinden çıkma tartışmaları, istismarcıların affedilmek istenmesi, İnfaz Yasası’ iktidarın gündeminin halkın sağlığı olmadığının göstergeleridir."

'ÇOCUK EVDE AMA VELİ ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYOR'

Yakup Kaya ise pandemi sürecinde öğretmen öğrenci ve velilerin yaşadığı sıkıntıarı şöyle değerlendirdi: "Karantina sürecinde okulların kapalı tutulması doğruydu. Ancak veliler açısından sürecin doğru götürüldüğü söylenemez. Anne baba çalışıyorsa çocuğun evde olması ekstra bir zorluk oldu, ayrıca dış temasın devam etmesi anlamına geliyordu. EBA üzerinden verilen eğitimi nitelik açısından tartışmak anlamsız. Bu biraz kuyruğu dik tutma ya da bir başka deyişle moral, motivasyon açısından anlamlıydı, bu açıdan bir ara işlevliydi, fakat EBA TV üzerinden yapılan yayınlar bunu bozdu, tabi bu yayınlar ülkemizde eğitimin geldiği noktayı da tüm çıplaklığıyla ortaya serdi."

'EĞİTİMCİLER DERS İÇERİĞİNE MÜDAHALE EDEMEDİ'

"Örgün eğitim sürecinde ders kitaplarımıza yerleştirilmiş toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı metinler, görseller mevcut iken EBA’da var olan sunum ve ders içeriklerinin de buna dayandırılmış olduğu aşikardır. Örgün eğitim sürecinde eğitim emekçileri ayrımcılığa dayalı metinlere, görsellere veya ders içeriklerine müdahale edebiliyorken uzaktan eğitim sürecinde EBA’daki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini içeren ders içeriklerine ve sunumlarına müdahale edememiştir."

'SÜREÇ BELLİ YAŞ GRUPLARI İÇİN TRAVMATİKTİ'

"Velilerden başlayalım. Velilerin iş yükü arttı, tüm gün evde olan çocukların bakımı vs. özellikle kadınlar açısından fazladan iş yükü demekti. Ancak diğer taraftan çocuklar ve anne babalar açısından birlikte zaman geçirme anlamında olumlu etkileri de olmuştur diyebiliriz. Çocuklar açısından eğitim öğretim kısmına girmeden söylersek esas olarak sosyal çevrelerinden kopuşu, yalıtılmayı getirdi ki, bu özellikle belli yaş grupları için travmatik. Eğitim Öğretim açısından bence çok fazla bir kayıp yok, uzaktan eğitim yapıldı da ondan böyledir demiyorum, bu kadarlık bir ara her türlü telafi edilebilir. Aslında ders yükü bağlamında okulda öğrencilerin geçirdiği zaman çok fazla, bu zamanın fazla olduğunu da pandemi bence hepimize gösterdi."

'SİSTEMLİ ÇALIŞMA YERİNE KARA DÜZEN ÇALIŞILDI'

"Biz öğretmenler açısından okuldan, öğrencilerden uzak kalmak çok zormuş, bunu anladık, ruhumuzun en önemli beslenme kaynağı öğrenciler, okul olmuş, attığımız her adımda hissettik bunu, pandemi bize her şeyden önce yoksunluk duygusunu hissetirdi. Esnek çalışma saatleri ile başlayan uzaktan eğitim süreci tüm eğitim emekçileri için dijital bir şiddete dönüşmüştür. Planlı ve sistemli bir çalışma yapmaktansa kara düzen çalışan MEB her kesimden eğitim emekçisini olumsuz etkilemiştir. Kadın eğitim emekçileri hem kendi çocuklarının eğitimi hem öğrencilerinin eğitimi ile uğraşırken toplumsal rol ve beklentiler katlanarak artmış evdeki bakıma bir de hijyen sorunu eklenmiştir. Bu kadar yoğun bir bölünme kadın eğitim emekçileri üzerinde ciddi bir psikolojik baskıya ve geleceğe karşı güvensizliğe neden olmuştur."

'ÖĞRETMENLERİN İDEALLERİNDEN UZAKLAŞMASINA SEBEP OLDU'

"Salgın döneminde kullanılan iletişim -whatsapp, telegram- grupları baskıyı artırmıştır. Resmi evrakların bu iletişim grupları üzerinden gönderilmesi salgın sonrası(!) dönemde yoğun bir mobinge uğrayacağımızın göstergesidir. Yaz döneminde bile devam eden bu süreç eğitim emekçileri açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlere mesai saatleri dışında ve resmi tatil günlerinde dersler tanımlanmıştır. Bu durumun ileriki süreçte bir daha yaşanmaması için kriterler ve belirli kurallar oluşturmak şarttır. EBA’da uygulanan puanlama sistemi ise öğretmenler arasında rekabete sebep olmuştur. Öğretmenlerin eğitim-öğretime dair ideallerinden uzaklaşmasına sebep olmuştur."

'GSM ŞİRKETLERİ İLE MEB ARASINDA NASIL BİR ANLAŞMA OLDU?'

"Bunun yanı sıra canlı dersler MEB in EBA için verdiği internet paketi kapsamında değildi, dahil olan içerikle 8GB internetin en fazla 1 GB ı kullanılabilir durumdaydı, GSM şirketleri ve MEB arasında nasıl bir anlaşma yapıldı, işin maddi boyutu nedir, bence bakılması gerekiyor. Dijitalleşme denilen şeyi biraz hızlandırarak yaşamış olduk, çünkü daha yavaş olsa da zaten içindeydik."

'ANKETE GÖRE BEKLENTİ EVDEN EĞİTİM ÜZERİNE'

"Şunu görmüş olduk; yüz yüze eğitimin yerini hiçbirşey tutamaz. Erşim açısından eşitsizliği bir kez daha net olarak görmüş olduk araç gereç, donanım açısından öğretmenler bile aynı değildi. Her öğrenci ve öğretmen için gerekli tüm donanımın sağlanması en önemli taleplerimizden. Ayrıca bu sadece al tableti eline, aç kamerayı anlat mevzusu değil, örneğin matematik gibi branşlar için ekstra donanıma da ihtiyaç var, grafik çizim tablet gibi. Bunlar artık ders araç gereci olduğuna göre öğrencinin, öğretmenin kişisel mevzusu olmaktan çıkmıştır. Yattığımız yerden para kazanmamızı istemeyen arkadaşlara duyurulur. Sendikamızın birkaç gün önce açıkladığı ankette öne çıkan beklenti; tamamen evden eğitim ve yarı ev yarı okul. Benim şahsi görüşüm yarı yarı olması, önlem alınarak tabi."

'ONLAR KARLARINI, BİZ EĞİTİMİ DÜŞÜNECEĞİZ'

"Özel okulların, sermayenin beklentilerinin önceliği ülkemizin normali zaten, bu şekilde magazinleşmesi de doğal o yüzden. Onlar kendi karlarını düşünecekler, biz ise ısrarla halkın sağlığını, eğitimin niteliğini düşüneceğiz ve herkesin temel kamusal hizmetlere eşit, parasız biçimde ulaşabilme hakkını savunacağız. Pandemi süreci bunun hayati önemini de bir kez daha öğretti hepimize. Özel okul öğretmenleri uzaktan eğitim sürecinde de her zaman olduğu gibi sürekli fazla iş yükü ve mobingle karşı karşıya kaldılar. Buna işten atılan arkadaşlarımızı da ekleyebiliriz, pandemi gerekçesiyle, ya da sözleşmesi yenilenmeyenler oldu, kalanlar açısından da bu tehdidin varlığı bile koşulların ağırlaması için yeterli."

Eğitim Sen meb