'Valiler sivil sıkıyönetim komutanı olarak görev yapıyorlar'
Artı Gerçek yazarı Koray Düzgören valilerin ve kaymakamların AKP'nin emrinde olduğunu ifade etti.
ARTI GERÇEK - Artı Tv'de yayınlanan Celal Başlangıç ile Artı Gerçek programına Artı Gerçek yazarları Mehveş Evin, Armağan Kargılı, Eser Karakaş, Koray Düzgören ve Artı Tv programcısı Erk Acarer katıldı. Programda, İçişleri Bakanlığı'nın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunması, İrfan Fidan'ın AYM üyeliğine atanması, "hukuk reformu" ve son dönemde artan kaçırılma vakaları gibi pek çok konu tartışıldı.
'VALİLER SİVİL SIKIYÖNETİM KOMUTANI OLARAK GÖREV YAPIYOR'
Koray Düzgören, İçişleri Bakanlığı'nın ve birçok ilin valisinin Cumhuriyet Savcılıklarına giderek, Kemal Kılıçdaroğlu ve eski CHP milletvekili Berhan Şimşek hakkında suç duyurusunda bulunmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Valilerin ve kaymakların AKP'nin emrinde olduğunu ifade eden Düzgören, "Valiler sivil sıkıyönetim komutanı olarak görev yapıyor" dedi.
Partileşmiş bir devlet yapısının olduğunun altını çizen Düzgören şunları söyledi: "Partileşmiş bir devlet yapısı var. Valiler ve kaymakamlar da AKP'nin emrinde görevliden öte bir militan gibi çalışıyorlar. 81 ilin valisinin suç duyurusunda bulunması çok normal. İçinde bulunduğumuz durumu tamamen ifade ediyor. Partileşmiş bir devlet konumunun gerekleri bunlar. Sıkıyönetime gider mi, gitmez mi gibi tartışmalar var. Sıkıyönetime gitmek gibi bir şey söz konusu olamaz. İktidar, TSK'yi büyük ölçüde tasfiye etti ama buna rağmen kesinlikle iktidar orduya güvenmiyor. Tamamen sivil bir sıkıyönetim şeklinde ülkeyi yönetmeye devam edecek. Valiler de bunun kilit elemanı. Her ilde bir sivil sıkıyönetim komutanı olarak görev yapıyorlar. Valiler, Van'da, Hakkari'de gösteri yasağı ilan ediyorlar ya da tiyatro oyunundan, basın açıklamasına kadar her şeyi yasaklayabiliyorlar. Oradaki güvenlik güçlerini, hatta silahlı kuvvetlerin güçlerini de istedikleri gibi kontrol edebiliyorlar."
'107 HAKİMİN FİDAN'A OY VERMİŞ OLMASI YARGITAY'IN SONU DEMEKTİR'
İrfan Fidan'ın AYM üyeliğine atanmasına dair konuşan Eser Karakaş da İrfan Fidan'a 107 yargı hakiminin oy vermiş olmasını Yargıtay'ın sonu olarak değerlendirdi. Karakaş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yargıtay'da bir tek dosyanın kapağını açmayan İrfan Fidan'a 107 yargı hakiminin oy vermiş olması artık Yargıtay'a güvenmenin mümkün olmadığını gösteriyor. Bu Yargıtay'ın sonu demektir. Bir Yargıtay hakimi böyle bir adaya oy verip bunu içine sindirebiliyorsa o hakimin elinde geçen bir dosya ve o dosya üzerine verilen kararın hukuka uygunluğuna inanmak mümkün değildir. Mesele sadece bununla da ilgili değil. AKP dönemi özellikle son on yıl kamu yönetimi açısından baştan aşağıya dökülüyor"
'BİZİM HUKUKTAN ANLADIĞIMIZ İLE AKP'NİN HUKUKTAN ANLADIĞI TAMAMEN FARKLIDIR'
Hukuk reformu tartışmalarına dair konuşan Erk Acarer, günümüz Türkiyesi'nde hukuktan ve adaletten konuşmanın mümkün olmadığının altını çizdi. Acarer, Berkin Elvan davasına atıf yaparak, "Bizim hukuktan anladığımız ile AKP'nin hukuktan anladığı tamamen farklıdır. Bizim hukuktan anladığımız Berkin Elvan'ı vuran polisin koşulsuz, uzun ve indirimsiz ceza almasıdır. Ama AKP'nin hukuktan anladığı göz göre göre 15 yaşındaki bir çocuğun ölümüne yol açan polisin ne kadar daha az içeride tutulabileceğidir" dedi.
Acarer konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Türkiye'nin konumunu hukuk çerçevesinden çok uzak tartışmak durumundayız. AKP iktidarının kendi güvenliğini korumak için bekçilik sistemine geçtiği, TSK silahlarının MİT'e ve Emniyet'e devredildiği, sadece savcıların değil kolluk güçlerinin de iktidarın yandaşı olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bunu kısaca "iki dudak cumhuriyeti" olarak tanımlamamız mümkün. Bu "iki dudak cumhuriyeti" tanımlamamdan da AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kastediyorum. Türkiye'de hangi kolluğun hangi savcının hukukun ve güvenliğinin teminatı olduğunu söyleyebilirsiniz? Türkiye'de işlerin çığrından çıkalı bir hayli olduğunu görüyoruz. Reform bir şey vaat etmeyecektir.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, İTTİFAKLAR UĞRUNA İKİ SİYASAL İSLAMCI PARTİ ARASINDA TARTIŞILIYOR'
İttifaklar uğruna İstanbul Sözleşmesi'nin iki siyasal islamcı parti arasında tartışıldığı bir ortamda hukuk reformundan falan söz edilemez. AKP iktidarı hukuğa sadece güvenlik meselesi üzerinden bakmaya devam edecek. Bu güvenlik de toplumsal güvenlik değil kendi güvenliği üzerinden bakacak. Buradan kurulan bir hukuk reformunun kamuoyuna ve halka bir faydası olmayacaktır. Bizim hukuktan anladığımız ile AKP'nin hukuktan anladığı tamamen farklıdır. Bizim hukuktan anladığımız Berkin Elvan'ı vuran polisin koşulsuz uzun ve indirimsiz ceza almasıdır. Ama AKP'nin hukuktan anladığı göz göre göre 15 yaşındaki bir çocuğun ölümüne yol açan polisin ne kadar daha az içeride tutulabileceğidir. İnsan kaçırmalarının olduğu bir ülkede hukuktan konuşmak, hukuk reformunu beklemek çok mümkün görünmüyor."
'MUHALEFET İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÜZERİNDEN BİR HAT KURMALI'
Muhalefetin önümüzdeki dönemde İstanbul Sözleşmesi üzerinden bir hat kurması gerektiğini ifade eden Mehveş Evin, "Muhalefet İstanbul Sözleşmesi üzerinden bir hat kurabilse belki bir şeyleri değiştirebilir. Ortada tablo net, Sünni Türk, 70 yaş üstü erkek iktidarının çok rahatsız olduğu bir şey var; o da kadın hareketi. İstanbul Sözleşmesi üzerinden çok sağlam ve bambaşka bir hat kurulabilir" dedi.
'1990'LARDAN BUGÜNE KADAR 1.338 KİŞİ KAÇIRILARAK KAYBEDİLDİ'
Son dönemlerde artan kaçırılma vakalarını değerlendiren Erk Acarer, İHD'nin güncel raporuna göre; 1990'lardan bugüne kadar 1.338 kişinin kaçırılarak kaybedildiğinin altını çizdi. Acarer, "Kaçırılan insanların anlattığı hikayeler birbirlerine benzer. Kürdistan bölgelerini saymazsak İstanbul ve Ankara'da kaçırılmalar daha yoğun oluyor. İnsanların çok korkunç tanımlamaları var, bir MİT çiftliği tanımlıyorlar. Hem İstanbul bazında hem Ankara bazında bir ofis altında işkenceye uğradıklarını söylüyorlar. Bütün kaçırılmalar birbirine benziyor" dedi.