Van için deprem uyarısı: 12 bin hasarlı yapı var
2011'de iki büyük deprem yaşayan Van, riskli bölgeler arasında. Tedirginliğe neden olan son sarsıntılar, "Van depreme ne kadar hazır?" sorusunu gündeme getirdi. İnşaat Mühendisleri Odası Van Şube Başkanı Atik, 12 bin hasarlı bina olduğuna dikkat çekti.
Şenol Balı
VAN - 23 Ekim 2011’de 604 kişinin ölümü, binlerce binanın ağır hasar görmesiyle sonuçlanan iki büyük depremin yaşandığı Van’da son günlerde yeniden sarsıntılar oluştu. En son 16 Haziran’da 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremin merkez üssünün Van Gölü’nün Tuşba ilçesi açıkları olduğunu açıkladı. Kuzey Anadolu Fay Zonu ile Doğu Anadolu Fay Zonu’nun kesişme sahasında bulunan Van’da yaşanan depremler, kentte depreme ilişkin tedbirlerin yeterli olup olmadığı sorusunu gündeme getirdi.
VAN’DA ÇARPIK KENTLEŞME ARTTI
2011 yılından bu yana belli aralıklarla sallanan kentte alınan tedbirler sık sık tartışma konusu oluyor. Kent, 23 Ekim 2011’deki yıkıcı depreme rağmen Afet Bölgesi ilan edilmedi ve o süreçte önemli bir göç verdi. Son yıllarda yeniden göç almaya başladı ve plansız göçlerin neden olduğu yığılmanın getirdiği yapılaşma süreci geçirdi. Şu sıralar kent genelinde, yol ve imar sorunlarının yanı sıra düzensiz, plansız, denetimsiz ve merkezde yoğunlaşan çarpık bir kentleşme oluşmuş durumda.
METRUK BİNALAR
Büyük depremlerin ardından özellikle barınma konusunda bir dizi yatırım yapıldı. Erciş ile Edremit ilçeleri, Kalecik, Kevenli, Bostaniçi ve Toprakkale mahallelerinde 15 binden fazla konut hizmete sunuldu. Yine ilk yıllarda 139 iş merkezi, 17 okul, 33 cami, 9 alışveriş merkezi ve 3194 ahır yapıldığı açıklanmıştı. 70 ila 80 metrekare arasında yapılan konutlar depremzedelere 65 bin TL ila 80 bin TL arasında bir fiyatla mal edildi. Depremin ardından yapılan hasar tespit çalışmalarıyla beraber Van merkez ve Erciş ilçesinde 31 bin 870 konut, 8 bin 849 iş yeri ile 9 bin 602 ahırın ağır hasar gördüğü tespit edildi. Kentteki 18 bin 181 konut da orta hasarlı olarak belirlenmişti. Kentteki hasarlı yapıların veya metruk binaların yıkım işlemi, son dönemlerde artmaya başladı.
'HASARLI YAPILARIN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ YIKILMADI'
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şube Başkanı Mihail Atik, 2011 yılındaki depremden sonra kentteki dönüşümü, imar çalışmalarını, hasar tespit ve yıkım işlemlerini ve olası depreme dönük hazırlıkları Artı Gerçek’e değerlendirdi.
Öncelikle 2011 depreminin ardından yürütülen hasar tespit çalışmalarına değinen Mikail Atik, 12 bin hasarlı yapının tespit edildiğini söyledi. Bu yapıların ivedi bir şekilde yıkılması veya dönüştürülmesi gerektiğini belirten Atik, “Bu adımdan sonra gerekli jeolojik çalışmalardan sonra yeni bir yapılaşmaya gidilebilirdi. Ama maalesef tespit edilen yapıların büyük bir bölümü yıkılmadığı gibi ciddi bir etüt çalışması da yapılmadı. Yine birçok yapı süsleme yoluyla kullanılmaya devam etti” dedi.
'DEPREMLERE HAZIRLIKLI DEĞİLİZ'
“Kent olarak deprem bölgesindeyiz” diyen Atik, “Mevcut fay hatları var, buna ek olarak yeni fay hatları da oluşmuş durumda. Bu yeni fay hattı, büyük bir depreme ve yıkıma neden olabilir. Yaşanan son deprem, bu büyük fay hattının yakınlarında görünüyor. Kent olarak tetiklenecek depremlere maalesef hazırlıklı değiliz. Çünkü etkili bir çalışma yapılmadı” diye konuştu.
'RANT ÖNE ÇIKTI'
Depremden sonra yapılan çalışmaların gerçek bir dönüşümden uzak olduğunu aktaran Atik, bu süreçte rantın öne çıktığını söyledi. Atik, şu değerlendirmede bulundu: “Günümüzde bir yıkım var gibi görünse de gerçek anlamda eski yapılar yıkılmıyor. Tam da rantsal kentsel dönüşüm diyebileceğimiz bir durum var. Kent merkezindeki yapıların mali değeri yüksek olduğu için orayı yıkıp kentsel dönüşüm kapsamına alıyorlar. Ancak kent merkezinin dışında kalan mahallelerde böyle bir çalışma yok. Bu bölgelerdeki yapıların çoğu eski yapılardan oluşuyor. Bununla ilgili bir çalışma yok. Kent merkezindeki yapılaşmada daha çok kaçak katlar atılıyor. Buradaki beklenti imar affıyla ilgili. Belediye de müdahale etmeyince uygulamanın önü kesilmiyor."
YENİ FAY HATLARI RİSK OLUŞTURUYOR
Kenti etkileyecek mevcut fay hatlarının yanı sıra Asya ve Arap Levhası arasında sıkışan bir fay hattının da risk oluşturduğunu hatırlatan Atik, gerekli adımlar atılmaması durumunda bu fay hattında yaşanacak olası bir depremin daha büyük bir yıkıma neden olacağı uyarısında bulundu. Van’da en son yaşanan 4,1 şiddetindeki depremin de yine burayla ilgili olabileceği ifadelerini kullanan Atik, şunları söyledi:
“Kaygımız İskele Mahallesi istikametinde olan ve İran’a doğru uzanan hattın tetiklenmesiydi. Son yaşanan deprem de bu konuda tedirginlik yarattı. Bu, tren yolunu takip eden ve Asya ile Arap levhası arasında sıkışan bir fay hattı ve bir gün deprem üretecektir. 2011 yılındaki depremin şiddetinden daha fazla bir şiddetle deprem olabilir. Bir önceki fay hattı kent merkezinden uzaktı diye fazla yıkım olmadı ama merkeze çok yakın bir yerde. Burada bir deprem olsa mevcut yapı stoğunun yarısından fazlasını yıkacak. Maalesef bu bölgede de yapılaşma riske uygun gerçekleşmiyor. Daha önce de depremin tetiklediği fay hattının üzerinde veya yakınlarında imar çalışması yapıldı. Bu durum, olası bir deprem için ölüme davetiye çıkarmaktır. Fay hattının geçtiği veya stres biriktirdiği yerde imar yapmak büyük tehdit.”
'İMAR AFFIYLA BİRÇOK KAÇAK YAPI AKLANDI'
Deprem riski taşıyan kentte metruk yapıların veya kaçak yapılaşmanın yoğunlukta olduğuna dikkat çeken Atik, yaptıkları çalışma ile ilgili şu bilgileri aktardı: “Yakın zamanda Ali Paşa Mahallesi’ne bir tarama yaptık. Buradaki yapı stokunda eski ve hasarlı bina çok fazlaydı. Bu durumun ortadan kaldırılmasını, bunların olası depremde oldukça tehlikeli olacağını dile getirdik ancak bundan da sonuç alamadık. Kentteki birçok yapı metruk yapıdadır ve ömrünü tamamlamıştır. Ancak dönüşüme tabii tutulması gereken bu yapılar göz ardı ediliyor, çünkü kimileri için rant teşkil etmiyor. Yetkililer de buna göz yumuyor. Yasalara, mevzuatlara uygun hareket edilmiyor. Depremden sonra kentteki kaçak yapılara, kaçak katlara ilişkin 2018 yılında uygulanan imar barışı da ayrı bir facia. Bununla birçok programsız ve kaçak yapı aklandı. Bunların çoğu kentte büyük bir tehdit. Bu süreç 2018 yılından sonra da devam etti. Çünkü bir daha imar affı gelecek diye kaçak yapılar yapılmaya, katlar çıkılmaya devam ediyor.”
‘TOPLANMA VE BARINMA ALANLARI EKSİK, ALT YAPI YETERSİZ’
Afetlerde en çok aranan alanların başında toplanma ve barınma alanları geliyor. Yine alt yapı ve yol gibi konular da oldukça önemli. Alt yapı sistemlerinin de yetersiz ve eski olduğunu anlatan Atik, olası bir depremde halkın kendi kaderi ile baş başa kalacağını söyledi. Kentte toplanma ve barınma alanlarının da olmadığını ifade eden Atik, olası su sorununa işaret etti:
“1980-1990’lardan kalan alt yapıyla kente su veriliyor. Olası bir depremde su sorunu yaşanacak. Sudan dolayı ciddi zehirlenmeler olacak. Eski borularla taşınan su, olası depremde aşırı arsenikli bir hal alacak. Hem çok eski hem de nerden geçtiği bilinmiyor. Toplanma alanlarında da alt yapı çalışmaları eksik. Kentte bulunan toplanma alanları tamamıyla böyle. Bu alanlar; ulaşılabilir, güvenilir ve belirgin değil, alt yapıları hazır değil. Yani depremden kaçarken sele veya yangına maruz kalabilirsiniz. Boş araziler toplanma alanı olarak gösterilmiş burada da alt yapı yok. Her mahallede en az bir iki tane olmalıyken maalesef alt yapısı olan tam teşekküllü barınma alanları da yok. Var olan toplanma alanlarını da halk bilmiyor. Bu konuyla ilgili de belirsizlik çok. Daha doğrusu alanlar olası bir depreme elverişli değil. Özet olarak kent ne alt yapı ne de üst yapı olarak depreme hazır değil.”
'GÖRÜŞLERİMİZ DİKKATE ALINMIYOR'
Atik’in dikkat çektiği bir başka konu ise kentteki meslek odalarının depreme veya depremi ilgilendiren çalışmalara dönük çalışmalara dahil edilmemesi. Uzun zamandır depreme ilişkin çağrılarda bulunduklarını hatırlatan Atik, “Bir araya gelelim ve deprem noktasında ortak hareket edelim dedik. Ama maalesef konudaki birçok girişimimiz sonuçsuz kalıyor. Belediye ve üniversite il risk azaltma planı oluşturdu ama oda olarak yine dahil edilmedik. Sadece biz değil, kentteki diğer odalarla da ortaklaşılmadı. Kentin dönüştürülmesi konusunda çağrılarımız oldu. Karşılık bulamadık. Hatta bazı bölgelerde yapılan imar planının riskli olduğunu, oradaki çok katlı binaların zemine uygun olmadığını söyledik. Yine İpekyolu’nun aşağı kısımlarında zemin sıvılaşmalarının olduğunu ifade ettik. O bölgede müstakil katlara izin verilmesi gerektiğini belirtmemize rağmen rant öncelendi ve çok katlı binalar için izin verildi” sözleri ile görüşlerinin dikkate alınmadığını söyledi.