'Yap artık, aç sınırları! Cesur ol sayın Erdoğan'
Alman basını, Merkel'i Avrupa'yı tehdit eden Erdoğan'a karşı tavır almaya çağırdı. Die Welt'de çıkan bir yazıda Almanya'yı mültecilerle tehdit eden...
Alman basını, Merkel'i Avrupa'yı tehdit eden Erdoğan'a karşı tavır almaya çağırdı. Die Welt'de çıkan bir yazıda Almanya'yı mültecilerle tehdit eden Erdoğan'a ‘Yap artık, aç sınırları' denmesi gerektiği yazıldı.
GÜNCEL- AKP hükümeti ile Avrupa arasında süren gerginlik Alman medyasında geniş yer tutmaya devam ediyor. Alman basını, Merkel'i Erdoğan'a karşı tavır almakta geç kalmakla suçluyor.
Die Welt internet sitesinde Christoph B. Schiltz Erdoğan ve AKP hükümetinin mülteci anlaşmasını iptal edip sınırları açma tehdidiyle ilgili olarak yazdı. Schiltz’in yazısı şöyle: Eğer durum ciddi ve üzücü olmasaydı, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında ne yaptığını bilmeden ortada dolaşan şovmen niteliğinde biri olarak düşünebilirdik. Erdoğan Çarşamba günü "Faşizmin ruhu Avrupa’da dolaşıyor" diye gerçek dışı bir cümle kurdu. Sadece referandum seçimi için gürültü koparmaya çalışıyor ve gerekli olduğu halde bu adam bir türlü sakinleşmiyor.
Almanya hükümeti kendilerine otokratlarla doğru pusulayı takip edip etmediklerini sormalıdırlar. Berlin, Avrupa’ya mülteci akınının durmasını Erdoğan’a borçlu olduğu kanısında ve bunu tehlikeye atmak istemiyor, gerçekten öyle mi?
2016’nın sonunda Erdoğan, "Dikkat edin, eğer böyle devam ederseniz sınırları açarım" demişti, ama yapmadı! Neden? Erdoğan’ın bakış açısına göre bu konu elinde batıya yönelik ciddi bir baskı aracıdır. Bu durumda, Ankara’ya bir çağrı yapılabilir: Yap artık, aç sınırları! Cesur ol Sayın Erdoğan!
Tagesspiegel gazetesi, Erdoğan'a karşı net bir tavır sergilemediği gerekçesi ile Başbakan Angela Merkel'i eleştirdi:
"Angela Merkel bir kez olsun yumruğunu masaya vuramaz mı? Ya da neyi savunduğunu, neye inandığını ve uğruna koltuğunu kaybetmeyi göze alabileceği bir şeyi? Bir başbakan olarak, Recep Tayyip Erdoğan gibi birinin her dediğini gerçekten sineye çekecek mi? Ülkenin korunması gereken onuru bir yana, kendine saygı denen şey nerede kaldı? Bunlar Merkel ile tamamen alakasız kategoriler. Ya da başka bir deyişle, Merkel’in bunlarla bir ilgisi yok. ‘Bırakayım kendini en iyi şekilde diskalifiye etsin' şiarından yola çıkarak Erdoğan'ın koşusuna ses çıkarmıyor. Trump'a karşı tavrı da farklı olmayacak, görmezden gelmenin bile ötesinde davranacak. Bu durum uzun süredir belli bir intiba bıraktı. Ancak artık etkisini göstermeye başladı ve o etki Merkel'in yeni dönemi taşıyacak kişi olmadığını gösteriyor. Zira yeni dönem çok daha sert olacak ve net bir söylem gerektirecek."
Südwest Presse gazetesi ise Merkel'in, Erdoğan'ı eleştiren söylemlerini haklı ancak geç kalınmış bir tepki olarak yorumluyor:
"Başbakan Merkel geçtiğimiz haftalarda Türkiye ile ilişkilerinde, daha önce hırçın ve iktidar tutkusu olan erkeklere karşı izlediği çizgiyi benimsedi: Sakin olmak, provokasyona gelmemek ve konuşma zemini aramak. Görünen o ki, Merkel artık Erdoğan'a karşı gerginliği bir adım yukarıya taşımanın uygun olacağına karar vermiş. Bu doğru bir adım olsa da, daha önce atılması gerekiyordu. Federal Hükümetin aynı zamanda, Türkiye'deki referandum için Almanya'da sandıkların kurulmasına izin vermesi ise hala anlaşma zeminine inandığını gösteriyor. Ancak önce kırmızı çizgileri çektikten sonra."
Mindener Tageblatt Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa ile yaşanan gerilimi planlı bir şekilde yürüttüğünü savunuyor:
"İşte, Sayın Erdoğan'ın istediği oldu; azami çatışma. İşin başında Erdoğan'ın neden kampanyanın ortasına Avrupa Birliği'nde yaşayan Türkleri koyduğu sorusunu soranlar yanıtını buldu. Zira demokratik devletlerce aşağılanan Türklerin lideri olarak kendini kahramanlaştırarak bir taşla birçok kuşu vurabiliyor. Dikkatleri en üst seviyede üstüne çekiyor. Vatandaşlarını tehlike altındaki bayrağın etrafında topluyor. Demokratik değerlerin yapılacak referandum ile tehlikeye girmesini haklı çıkarıyor. Ve tüm bunları yaparken, özellikle yaşadıkları dış ülkelerde yaşanan gelişmelerden çıkar sağlayan ancak Türkiye'deki gerginlikten çok da etkilenmeyen bir kesimde başarılı oluyor."
Lübecker Nachrichten gazetesi, çizginin doğru yerden çekilmesi gerektiğini yazdı:
"Evet, Türkiye'den gelen provokasyonlar arsız, saldırgan ve sinir sistemimiz için son derece zor bir sınav olabilir. Ancak tam da şimdi, sükûneti koruyarak olası yasaklarla ilgili çizgiyi, her konuyu tek tek gözden geçirerek olması gereken yerden çekmek büyük önem taşıyor. Bu çizgi Türklerle Almanlar arasında değil, Almanya'da hukuka ve kanunlara uyanlarla uymayanlar arasında çekilmeli."