Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu: Mültecilik en büyük hak gaspıdır
Dünya Mülteciler Günü açıklaması yapan Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, mülteci kamplarındaki uygulamaların, toplama kamplarında yapılanlarla eşdeğer olduğunu vurguladı.
ARTI GERÇEK - Ortadoğu başta olmak üzere, dünyanın farklı ülkelerinde evlerinden ayrılmak zorunda kalan mültecilerin yaşadığı sorunlar bitmiyor. Yeni bir hayat için yola çıkan mülteciler ya yolda hayatını kaybediyor, yada gittikleri ülkelerde öteki muamelesi görüyor. Bu gün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Birleşmiş Milletler, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği UNHCR ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu Dünya Mülteci Günü’nde çeşitli etkinlikler düzenleyerek, savaş yada siyasi nedenlerle evlerinden olan mültecilerin durumuna dikkat çekiyor.
'EZİDİ KADINLAR SOYKIRIMIN BİTMEYEN YÜZÜYLE YENİDEN YÜZLEŞMEK ZORUNDA BIRAKILDI'
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle yazılı açıklama yapan Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, mülteciliğin en büyük hak gaspı olduğunu vurguladı. 2020 yılı dünyasında, dünyanın bir ülkesinde insanların zorla yerinden edildiğinin belirtildiği açıklamada, "Zorla alıkonulan Ezidi kadınlar 2020 yılı dünyasında soykırımın bitmeyen yüzüyle yeniden yüzleşmek durumunda bırakılmıştır. Kadının bedeni üzerinden bir toplumu ele geçirmeye çalışan cihadist katı islamist referanslı ideolojilerin, tek ulusçu ve üniter, militarist devlet ve yapılarla kurdukları ittifak bütün insanlık için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu göstermiştir. Savaş alanlarında savaş ganimeti olarak görülen kadın bedeni, tehcir yollarında organ kaçakçıların hedefi olmuş oradan da gidilen yerlerde zorunlu mülteci politikaları ile yalnızlaştırılan bir toplum ile aidiyet duygusu yok edilmek istenerek cinsiyetçi politikaların hedefi olmuştur" denildi.
'MÜLTECİ KAMPLARI, 2. DÜNYA SAVAŞININ TOPLAMA KAMPLARI İLE EŞDEĞER'
Zorla yerinden edilen halklara mülteci kamplarında reva görülen uygulamaların, 2’inci Dünya savaşının toplama kamplarında yapılanlarla eşdeğer olduğunun vurgulandığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Yakın zamanda Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmesine neden Covid19 olarak tanımlanan salgın, küresel ölçekte tüm eşitsizliklerin kaynağını gün yüzüne çıkarmıştır. İnsanlık için küresel ölçekte yaşanan her bir tehdit; eşitsiz toplumları, dezavantajlı grupları ve halkları daha büyük bir tehdit eder olmuştur. Eşitsizliğin en büyük nedeni olan tekçi totaliter yapı ve devletler insan yaşamını, onurunu gözeten, onlar için kesin çözüm üretemediği gibi sorunların kaynağı aslında kendisinin sistemi olduğu ifşa olmuştur.
'GERİ KABUL ANLAŞMASI İLE İNSANLAR ÇARESİZ BIRAKILDI'
Bugün mültecilerin sağlığa kısıtlı olan erişimleri salgın ile birlikte tamamen imkânsız hale gelmiştir. Avrupa ülkelerinin geçiş noktalarında oluşturulan bariyerlerde hedef gözetilerek saldırıya maruz kalan mülteciler, salgın bahanesi ile adeta yeniden ölüm yolculuklarına terkedilmiştir. Ayrıca bu ülkeler tarafından utanç verici bir anlaşma olan Geri Kabul Anlaşması ile bu insanlar çaresiz bırakılmış ve pazarlık konusu yapılmıştır.
'ŞENGAL’E YAPILAN SALDIRI DEVLETLER MUTABAKATINA İŞARET EDİYOR'
Öte yandan Ezidiler’in yerleşim yeri olan soykırımın ana yerleşkesini oluşturan Şengal’e yapılan saldırı, soykırımın bir devletler mutabakatına dönüşen pratiğine işaret etmektedir. Binlerce yıl bu kadim toprakların kadim çocukları elbette bu toprakların sahibidir. Onbinlercesi dünyanın dört bir tarafına tehcire zorlansa da her birinin ortak özlemi yaşadıkları yere biran önce güvenli bir şekilde dönme isteğidir. Bu yönüyle Ezidiler’in yaşadıkları yere her bir saldırı, halkların bir arada özgürce kendi kimliği ile yaşama iradesine yapılan saldırı olacaktır. Coğrafyanın bir kader olmadığı inancı ile kendi öz savunmalarını ve sistemlerini kuran Ezidi kadınlar ve aileleri Ortadoğu’nun karanlık çağının yaratıcıları ve sürdürücülerinin kaybedişlerine karşı kazananları olacaktır. Biz kadınlar bugün de yarın da kadınlar için adalet talebinden vaz geçmeyeceğiz."