Ebru Timtik'in cenazesine katıldı, işten çıkarıldı
Yağmur KAYA
ARTI GERÇEK- ‘Adil yargılanma’ talebi ile ölüm orucunun 238'inci gününde hayatını kaybeden olan avukat Ebru Timtik'in cenazesine katıldığı için işten çıkarıldığını iler süren stajyer avukat Hüseyin Ali Kudret, daha önce de yine aynı avukatın ırkçı söylemleri olduğunu belirtti.
Stajyer olarak çalıştığı hukuk bürosunda, cenazeye katıldığı için açıkça işten çıkarıldığı ifade edilmese de, daha önce karşı karşıya kaldığı ırkçı söylemlerden dolayı, bu görüşünün kuvvetli olabileceğini ifade eden Hüseyin Ali Kudret, "Sonuçta çalıştığım ofis 'Ebru’nun cenazesine katıldın seni atıyorum' demedi. Ancak bunun böyle olduğu da açık" diyerek, yaşananları şu şekilde anlattı:
Şu an olay taze olduğu için ismini vermek istemiyorum. Ebru Timtik’in öldürüldüğü gün gece Adli Tıp Kurumu’na gittim. Oradan geç çıkmam sebebiyle gece 13: 00 civarı çalıştığım kadın meslektaşıma mesaj attım. Mesajın içeriği; tanıdığım bir meslektaşım Ebru’nun hayatını kaybettiği, bu saatlere kadar Adli Tıp Kurumu’nda (ATK ) olduğumu, eve geç gideceğimi ve yarın anmasını olduğunu, anma sonrası ofise geçebileceğimi, ama acil iş varsa fazla mesaiye kalabileceğimi belirten özür dileyen izin isteyen bir mesaj attım.
'FAZLA MESAİ YAPABİLECEĞİMİ BELİRTTİM'
"Meslektaşım bu mesaj üzerine sabahın erken saatlerinde beni aramış, ofis grubundan ulaşamadığını söylemiş, özelden de 'Baroya gitmişken şu işlemleri yapar mısın?' tarzında mesajlar atmıştır. Ayrıca elimde hangi işlerin olduğunu sormuş cevaben elimdeki işleri belirtmiştim. Kendisin de bizzat yazdığı gibi elimde acil bir iş yoktu. Nitekim acil iş olması durumunda fazla mesai yapabileceğimi belirtmiştim.
'ANMA BİTTİ OFİSE GEÇ ARTIK'
Bildiğiniz üzere Ebru’nun kardeşinin cezaevinde olması sebebiyle normal program şu şekilde idi: Sabah 10 gibi ATK’dan çıkarılacak, 12’de baro’ya getirilecek anma yapılacak ve Cumartesi defnedilecekti. Ancak cenaze kaçırıldı, Baro’ya getirilmedi. Dolayısıyla aynı gün defin yapılması kararı alındı ve Baro’dan direkt Gazi’ye geçme kararı alındı.
Bu süreçte yanında çalıştığım meslektaşım baroda işlem yapıp yapmadığımı soruyor, öğlen geleceğini söylemiştin tarzında mesajlar atıyor. Ben de cenazenin kaçırıldığını, avukatlar olarak cemevine geldiğimizi ve buranın yoğun olduğunu belirten bir mesaj attım. Cevaben 'Anma bitti ofise geç artık' demesi anmanın ne zaman biteceğine siz karar vermiyorsunuz, ayıp etmeye başladığını içeren, bu üsluba müsaade etmediğimi belirten bir mesaj attım. O da üslubumu beğenmediğini, ofise gelmememi ancak haber verince geleceğimi belirten mesaj attı.
Meslektaşım doğrudan Ebru’nun cenazesine katıldığım için işten atmamış gibi gözükse de bunun bu sonucu doğurduğu açıktır.
'OFİSTE KÜRT İSTEMİYORUM'
Nitekim aynı meslektaşımız iş görüşmesine gitmeden önce atmış olduğum özgeçmişimde, insan hakları aktivisti olduğumu yazmış olmama rağmen, geçtiğimiz haftalarda ofise stajyer alımı sürecinde seçtiğim stajyerlerin memleketine sorup sormadığımı, Kürt olup olmadıklarını, ofiste Kürt istemediğini fazla "Kürt propagandası" yaptığını da belirtmiştir.
Aynı şekilde, kendisinin de belirtmiş olduğu gibi ofiste acil yapılması gereken hiçbir iş yoktu. Ebru Timtik’in aynı zamanda tanıdığım bir meslektaşım olduğunu belirtmeme rağmen (oysaki Ebru tanımadan sahiplendiğim bir meslektaşım.) cenaze boyunca mesaj ve arama trafiği, ofise çağırılma talebi, Ebru’nun siyasi kimliğinden başka bir bahane değildir."
Kenan, İş Kanunu’na tabi olmaksızın, tam gün ve kimi zaman fazla mesai yaparak, asgari ücretin altında çalışmasına rağmen meslektaşının bu tavrının kasıtlı olduğunu da düşünüyor.